Destici: Katil bir terör örgütünün devletimizin imkanlarını kullanmasına göz yumulamaz
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, “Terör örgütünün uzantıları, milletimizin gözbebeği Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, buldukları her fırsatta, terör propagandası ve milletimize ihanet etmek için istismar etmeye devam ediyorlar. On binlerce vatandaşımızın katili bir terör örgütünün, ülkemize, devletimize, milletimize açtığı savaşta devletimizin imkanlarını kullanmasına göz yumulamaz, müsaade edilemez. Artık yeter, buna bir ‘dur’ deme zamanı gelmiştir” dedi.
BBP lideri Mustafa Destici, partisinin genel merkez binasında düzenlediği haftalık basın toplantısında konuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleşen bütçe görüşmeleri sonrasında görüşülmesi beklenen ‘Yeni Yargı Paketi’nin olduğunu söyleyen Destici, “Dün, Adalet Bakanımız Sayın Yılmaz Tunç’un, kendisine sorulan bir soruya cevaben yaptığı, “Yeni yargı paketinde bir genel affın söz konusu olmadığı’ yönündeki açıklamaları yer aldı. Bir evrensel hukuk prensibi olarak devletin, kişilere karşı işlenen suçlarda, af yetkisi olmaması gerektiğine inanıyoruz. Yine milletimizin, bin yılın üzerinde hayatını şekillendiren ve kendimize hayat nizamı kabul ettiğimiz inançlarımızın da bu tip uygulamalara ruhsat vermediğini biliyoruz. Aflar, cezaların caydırıcılığını ve hukukun toplumu koruma fonksiyonunu maalesef zedeliyor. Ayrıca, özellikle kişilere karşı işlenen suçlarda, ceza işlemediği zaman suçu işleyen hakkettiği cezayı alıp sonuna kadar da onu çekmediği zaman suçun mağdur tarafında bulunanlar kendi adaletlerini yerine getirmeye kalkışıyorlar ki bu durum, yeni suçlara, yeni mağduriyetlere ve kargaşaya neden oluyor. Büyük Birlik Partisi, kurulduğu günden bugüne, bu anlayışın dışında hiçbir karara evet demedi, bundan sonra da demeyecek” diye konuştu.
‘İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİNE ‘EVET’ DEMEMELİDİR’
Destici, İsveç’in NATO’ya üyelik talebine ilişkin, “Türkiye’nin ABD ve AB ile ilişkileri, Türkiye’ye uygulanan askeri, siyasi ve ekonomik yaptırımlar üzerinden tartışılmaya devam ediyor. Bu tartışmalarda bir anlam kayması olduğunu daha önce sayısız kez ifade ettik. NATO bir güvenlik kuruluşudur. NATO sözleşmesi, ‘kuruluşa üye olan herhangi bir ülke bir saldırıya maruz kaldığında, saldırı, üye ülkelerin tümüne yapılmış sayılır’ cümlesiyle özetlenecek, kısa, basit ve anlaşılır bir prensip üzerine inşa edilmiştir. İsveç’in NATO’ya üyelik başvurusu ve Türkiye’nin bu başvuruyu onaylamamasının, bahsedilen konularla hiçbir ilgisi ve alakası yoktur. Türkiye, onlarca yıldır terör saldırılarına maruz kalıyor. Türkiye’yi açıktan hedef alan terör örgütleri, binlerce masum, savunmasız sivili vahşice katletmiş olmasına rağmen, İsveç, terör örgütlerine destek oluyor ve onları kendi ülkesi sınırları içerisinde koruyor, muhafaza ediyor. Türkiye istediği zaman da onları Türkiye’ye iade etmiyor. İsveç, son dönemde, Avrupa’da, İslam’ı ve Müslümanları hedef alan, açıkça hedef gösteren saldırılara, eylemlere, ev sahipliği yapıyor, bu konuda yasal önlemler almak bir yana koyduğu yasalarla bu saldırganları korumaya devam ediyor. İsveç’in, bu politikalarını değiştirmediği, Türkiye’ye karşı saldırıları desteklediği, teröristleri koruduğu ve düşmanca eylemleri teşvik ettiği sürece, Türkiye ile bir savunma anlaşması yapmasının gerçekçi olmadığını, NATO’nun esası olan müttefik ve dostluk kavramlarına uygun hareket etmediğini düşünüyoruz. Bu bağlamda İsveç’in NATO’ya üyeliği, Türkiye’yle, terörle ve İslam düşmanlığıyla ilgili yanlış tutumlarını değiştirmesi ve bu yönde somut adımlar atması ile ilgili olmalıdır. Bu gerçekleşmediği sürece ne hükümetimiz ne de Türkiye Büyük Millet Meclisi bu doğrultuda bir karar almamalı ve İsveç’in NATO üyeliğine ‘evet’ dememelidir” dedi.
‘MÜSLÜMAN TÜRK MİLLETİ BU BEDELİ İSRAİL’E ÖDETECEKTİR’
Destici, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, ‘Gazze'de çatışmaların sonlandırılması ve insani yardımların artırılması’ için karar tasarısının oylanacağı oturumun üye ülkeler arasında anlaşma sağlanamadığı için ertelendiğini anımsatarak, “İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısı 20 bini aşmış durumda. Saldırılarda hayatını kaybedenlerin tamamına yakını sivil. Ölenlerin büyük bir çoğunluğu, maalesef çocuklar, savunmasız kadınlar ve yaşlılar. Bu cinayetlerde, tetiği çekenler kadar, saldırı emrini verenler, saldırılara destek olanlar, göz yumanlar ve sessiz kalanlar da aynı ölçüde suçludur. Soykırıma sessiz kalan uluslararası kuruluşlar da en az İsrail ve ABD kadar suçludur. Uluslararası kuruluşları yıllardır menfaatlerine alet eden sözde gelişmiş devletler, yaşanan felaketin sorumlusudur. ABD ve Avrupa ülkelerinin talimatlarını, Allah’ın ve Resulü’nün emir ve yasaklarının üzerinde gören Arap ülkeleri ve Müslüman ülkelerinin yöneticileri, İsrail’in saldırılarında ölen sivillerin, çocukların kanlarını ellerinde taşıyorlar. Dün, uluslararası basında, terör devleti İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırım saldırılarında, Gazze Şeridi’nde, 53 bin ton bombanın kullanıldığı açıklandı. Hiçbirimizin vicdanı, yüreğinde bir damla insanlık kırıntısı kalmış hiç kimsenin vicdanı, böylesine bir vahşete sessiz kalamaz, sessiz kalmamalı. Biz zalim, terörist, cani, Siyonist İsrail’in tam karşısında, Gazze’nin Filistin’in, masumların da tam yanındayız. İsrail şunu aklından hiç çıkarmasın diyelim ki Filistin’deki, Gazze’deki herkesi öldürdü ya da çıkarttı; ‘rahat mı oturacağınızı sanıyorsunuz?’ Biz kendimizi Gazze’dekilerin, Filistin’dekilerin yerine koyuyoruz. Gün gelecek, orada 1 Filistinli kalmasa bile İsrail bunun bedelini mutlaka ödeyecektir. Bu Müslüman Türk milleti bu bedeli İsrail’e ödetecektir” dedi.
‘İŞÇİNİN HAKKI OLAN ALIN TERİNİN KARŞILIĞI MUTLAKA VERİLMELİDİR’
Destici, milletin sesi olmaya devam edeceklerini ifade ederek, “Ekonomimizdeki problemler, ücretlileri, alt gelir gruplarını ve dezavantajlı kesimleri maalesef olumsuz etkilemeye devam ediyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısına katılan işçilerin, yaşadıkları zorlukları anlattığı haberleri üzüntüyle izledik. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında, özellikle emekli maaşları ve asgari ücret, hiçbir mazeret ve açıklamayı haklı kılamayacak kadar yetersiz hale gelmiş durumdadır. 7 bin 500 TL ile bir ailenin, emeklinin geçinmesi mümkün değildir. İsterse 2 kişilik bir hane olsun. Ücretler artırılmalı, ocak ayında adaletli bir artış gerçekleştirilmeli. Aynen Asgari Ücret Tespit Komisyonu gibi bir Asgari Hane Geçim rakamını belirleyecek bir komisyon oluşturulmalı. Devlet, vatandaşlarını çaresizliğe, yoksulluğa mahkûm edemez, etmemelidir. Çalışanlarımızı, emeklilerimizi, hayat şartlarına ezdirmemeliyiz. Emekli maaşları, asgari ücretin altında kesinlikle olmamalıdır. Asgari ücret yılda iki kez tespit edilmeye devam edilmelidir. Asgari ücret ilk 6 ay için enflasyon ve en az yüzde 10 refah payı üzerine eklenerek artırılmalıdır. İşçinin hakkı olan alın terinin karşılığı mutlaka verilmelidir” diye konuştu.
‘ARTIK YETER’
Destici, terör örgütünün uzantılarının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni buldukları her fırsatta istismar etmeye devam ettiklerini kaydederek, “Birisi çıkıyor, on binlerce masum insanımızın, binlerce şehidimizin katili kanlı, hain, kahpe bir terör örgütünün, terörist başının ele başına ‘sayın’ diyor meclisimizde. Sözde grup başkanvekili de parmağını sallayarak onu savunuyor. Biz de buradan diyoruz ki, Büyük Birlik Partisi ve Alperenler olarak ‘o çeneler kapatılmalı, o parmaklar kırılmalı ve terör uzantıları meclisten çıkartılmalı’ diyoruz. Kim terör örgütünün orada savunuculuğunu yapıyorsa, bunların dokunulmazlıklarını kaldıracaklar, yargıya gönderecekler, sonuçta da bunlar meclisten temizlenecek. Bunları yapmıyorlarsa, o zaman onlar da suç ortağılar. On binlerce vatandaşımızın katili bir terör örgütünün, ülkemize, devletimize, milletimize açtığı savaşta, devletimizin imkanlarını kullanmasına göz yumulamaz, müsaade edilemez. Artık yeter, buna bir ‘dur’ deme zamanı gelmiştir” dedi.
Konuşmaların ardından, BBP Ankara İl Başkanı Alperen Kılıç, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde aday olacağı için görevinden istifa ederek, görevini Hamza Kurt’a devretti.