Geri Dön
PolitikaCumhurbaşkanı Erdoğan: Bugünkü klavye kahramanlarının Büyük Doğu hedefini anlaması zordur

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugünkü klavye kahramanlarının Büyük Doğu hedefini anlaması zordur

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11'inci Necip Fazıl Ödülleri'nde konuştu. Erdoğan, “Üstadın uğruna ömrünü adadığı gençlik, binlerce yıllık kadim tarihimizden süzülüp gelen ecdadın cevherini, maneviyatını, imanını, ahlakını, kahramanlığını ve hayalini benliğine harç etmiş bir gençliktir. İşte bu milletini yüceltecek ve Kızılelma'ya uzanacaktır. Türkiye Yüzyılı hedeflerine kilitlendiğimiz bu tarihi dönemeç, üstat Necip Fazıl'ın Büyük Doğu ismi ile kavramlaştırdığı hedefle aynıdır. Bugünkü klavye kahramanlarının ve sosyal medya şovmenlerinin bunu anlaması elbette zordur" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugünkü klavye kahramanlarının Büyük Doğu hedefini anlaması zordur



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen, Necip Fazıl Kısakürek'in manevi mirasını yaşatma amacıyla verilen 'Necip Fazıl Ödülleri' programına katıldı. Törende, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, İstanbul Valisi Davut Gül ve Türk Devletleri Teşkilatı Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım ile çok sayıda davetli yer aldı.

'BU HAKİKATİ ANCAK, NASİPLİ OLANLAR İDRAK EDEBİLİR'

Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her biri ardında önemli izler, kıymetli eserler ve kült metinler bırakan bu isimler, fikir ve kültür dünyamızın hacmini, zenginliğini, bereketini bizlere tekrar tekrar gösteriyor. Bu topraklar onlarca asırdır, ilmin, hikmetin ve erdemin o geniş teknesinde yoğurulmuştur. Bu topraklarda doğmak, bu millete, bu medeniyete bu ümmete mensup olmak bize Allah'ın bir lütfudur, bir hediyesidir, ikramıdır. Bu hakikati ancak, nasipli olanlar idrak edebilir. Bu mesuliyeti, bu mensubiyet bilincini yalnızca, muhlis olanlar, bu millete sevdalı olan gönül erleri taşıyabilir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugünkü klavye kahramanlarının Büyük Doğu hedefini anlaması zordur

'NECİP FAZIL 'AYASOFYA BİR GÜN AÇILACAK' DEDİ; BİZE NASİP OLDU'

Erdoğan, Necip Fazıl'ın şiirlerinin Türk kültür ve medeniyetini yansıttığını belirterek, “Medeniyet köklerinden kopmamış sinesinden çıktığı millete gönül bağını kesmemiş şairler halkın ve hakikatin zamanı aşan coşkun sesidir. Onlar birbirini ismen şeklen ve ruhen tanımayan insanları arasında kelimelerle bağ kurar yol açar yoldaş olurlar. Mısralarıyla milli şuuru besler milli kimliğin ihyasına hizmet ederler. Üstat tam olarak böyle bir şairdir. Fazıl'ın şiirleri medeniyetimize düşülmüş birer dipnot hükmündedir. Allah rahmet eylesin. Sultanahmet Meydanı'nda, malum ısı kulesi, üstat konuşuyor, fakir de o gün takdimini yapıyor. Ve oradan eliyle Ayasofya'yı gösteriyor. Ayasofya bir gün açılacak, bir gün açılacak, bir gün açılacak diyordu. Üstat böyle ileri görüşlü biriydi ve açmak da bu fakire nasip oldu. Üstadın zamanı aşan şiirleri bizi anlatır. Davamızı, ülkümüzü anlatır. Derinlerdeki cevherimizi ortaya çıkarır. Necip Fazıl'ın şiirlerini okuyan bir yabancı dahi bizi ve tarihimizi net bir şekilde görür. Yaşadığımız acıları, çektiğimiz çileleri anlatır" dedi.

'SINIR ÖTELERİNDEN ESEN RÜZGARLARLA YELKENLERİNİ ŞİŞİRENLER, NECİP FAZIL'IN MİRASINI KAVRAYAMAZLAR'

Hedeflenen gençliğin, üstadın gençlik anlayışı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Necip Fazıl'ın en büyük kavgası, bu milletin geleceğine kastedip toplum mühendisliğine soyunanlar olmuştur. Üstat, tek parti zihniyetinin köklerinden koparılmış gençlik projesine karşı çıkmış, kim olduğunu, nereden geldiğini, neler yapabileceğini bilen bir neslin yetişmesi için son nefesine kadar emek vermiştir. Üstadın ideal gençliği, zaman ve mekan bana emanettir şuurunda olan bir gençliktir, ifade bu. Gerçek hürriyeti, Hakk'a kullukta gören bir gençlik. Kökleri ezele, dalları ebede uzanan bir gençlik. Dilinin, dininin, ilminin, kininin davacısı bir gençlik. Bütün insanlığa model teşkil edecek bir gençlik. Kim var diye seslenildiğinde, sağına soluna bakmadan 'ben varım' diye ortaya çıkacak bir gençliktir. Üstadın uğruna ömrünü adadığı gençlik, binlerce yıllık kadim tarihimizden süzülüp gelen ecdadın cevherini, maneviyatını, imanını, ahlakını, kahramanlığını ve hayalini benliğine harç etmiş bir gençliktir. İşte bu gençliktir ki, modern zamanlarda milli benliğini ve öz değerlerini koruyarak evvela kendisini yükseltecek, sonra da milleti yüceltecek ve Kızılelma 'ya uzanacaktır, mesele bu. Bu yönüyle üstadın ideal gençliği, bizim de idealimizdeki gençliktir. Türkiye Yüzyılı hedeflerine kilitlendiğimiz bu tarihi dönemeç, üstat Necip Fazıl'ın Büyük Doğu ismi ile kavramlaştırdığı hedefle aynıdır. Bugünkü klavye kahramanlarının ve sosyal medya şovmenlerinin bunu anlaması elbette zordur. Sınır ötelerinden, okyanus ötelerinden esen rüzgarlarla yelkenlerini şişirenler, milletinin duygularına tercüman olmuş Necip Fazıl'ın zaman geçtikçe daha da büyüyen mirasını kavrayamazlar. Çünkü üstat hakir görülen, değersiz gösterilen milletimizin hasretlerine seslenmiş, o hasretleri söz ve fikir sancağı haline getirmiştir. Şiirleri ile milletimizin yüreğindeki korları dışarı çıkarmış, hepimizin takip ettiği, yarınlarda da takip edilecek işaret fişeklerine dönüşmüştür. Bizim kuşağımızı uyandıran üstadın yaktığı bu meşale, bugün de yarın da yolumuzu aydınlatmaya, bize yön göstermeye devam edecektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugünkü klavye kahramanlarının Büyük Doğu hedefini anlaması zordur

'YIKILMAYAN KİŞİLİĞİ DAİMA TAKDİR VE HAYRANLIKLA YAD EDİLMİŞTİR'

Erdoğan, şairin siyasi baskılara maruz kaldığına değinerek, “Duygu ve düşünce dünyamız bizi, içinde yaşadığımız toplumla bazen birleştiren, bazen de farklı kılan en bariz vasfımızdır. Bir buğday tarlasındaki başaklardan bazılarının daha yüksek durduğu gibi, büyük kalabalıklar arasında da fikirleriyle, yazılarıyla gönül tellerimize dokunan şiirleriyle temayüz eden nice fikir, kalem erbabı çıkabiliyor. Merhum Necip Fazıl Kısakürek 'i, bu özel insanların son örneklerinden biri olarak kabul ediyoruz. Üstadı yakinen tanıyanlar, onu herkesten farklı kılan üç önemli hasletinden bahsederler. Bunlardan ilki, yaşadığı çalkantılı hayata, girdiği polemiklere, maruz kaldığı siyasi baskılara, adli takibata, yargılamalara, hapis cezalarına ve yakasını bir türlü bırakmayan şeker hastalığına rağmen dinç bir vücut ve kafa yapısını muhafaza edebilmiş olmasıdır. Onun her şeye rağmen pes etmeyen, eğilmeyen, yıkılmayan kişiliği daima takdir ve hayranlıkla yad edilmiştir" ifadelerini kullandı.

'SULTAN-I ŞUARA YANİ ŞAİRLERİN SULTANI, ÜSTADA LAYIK GÖRÜLDÜ'

Erdoğan, şairin eserlerinde tefekkürün hissedildiğini vurgulayarak, “Üstadın ikinci mümeyyiz vasfı, emsalsiz sanatkarlığıdır. Necip Fazıl, şiirden tiyatroya, edebiyatın her sahasına mührünü vurduğu gibi siyasi, içtimai, tarihi konulara dair yazdığı kütüphane dolusu eserleri ile yaşadığı dönemin gündemini belirlemiş bir isimdir. Bir müellif için, sanatın, edebiyatın ve ya ilmin, pek çok dalında yetkinleşip farklı eserlere hayat vermek elbette takdire şayan bir meziyettir. Bilhassa şiirdeki mevkiini anlamamız için ona layık görülen 'Sultan-ı Şuara' yani şairlerin sultanı, üstada layık görüldü. Bunu hatırlamamız kâfidir. Onu farklı kılan üçüncü özellik ise, kendi lisanıyla her şeyin künhüne vakıf olma arzusudur. Gayesi, görünen ve görünmeyenin ardındaki o baki hakikate vasıl olmaktı. Bir sohbetinde Peygamber Efendimizin cümleleriyle 'Ya Rabb bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster' diye dua etmişti. Anladım ki sanat, Allah'ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız, çelik çomakmış. Fikrin, davanın ve çilenin şairi olarak mutlaka hakikati ararken, sırları ve güzellikleri keşfetmek istediğini, eşyadan tabiata, tarihten cemiyete hemen her konuda derinlemesine tefekkür ettiğini, onun bütün eserlerinde hissedersiniz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bugünkü klavye kahramanlarının Büyük Doğu hedefini anlaması zordur

'FİLİSTİN'İ TUVALİNE TAŞIYAN KIYMETLİ RESSAM SÜLEYMAN MANSUR 'U TEBRİK EDİYORUM'

Erdoğan, dün aramızdan ayrılan sanatçı Ferdi Tayfur için de baş sağlığı dileyerek, “Bu yıl şiirden ilk esere, müzikten roman ve hikaye, 8 farklı dalda ödül takdim ediyoruz. Filistinli mazlumların direnişine fırçasıyla, paletiyle, çizgileriyle destek veren, Filistin'i tüm unsurlarıyla tuvaline taşıyan kıymetli ressam Süleyman Mansur 'u tebrik ediyorum. Kendisinin şahsında, tam 455 gündür İsrail'in saldırıları altında var oluş mücadelesi veren Filistinli kardeşlerimizi saygıyla selamlıyor, bu vesileyle Filistinli şehitlerimize Mevla'dan bir kez daha rahmet niyaz ediyorum. Dün gece aramızdan ayrılan arabesk müziğin büyük ustalarından Ferdi Tayfur'a da Allah'tan rahmet, yakınlarına ve tüm sevenlerine sabır diliyorum. Merhum Ferdi Tayfur 'u, her biri gönlümüze dokunan muhteşem şarkılarının yanı sıra ülkesine, milletine ve devletine sevdalı vatanperver, bir halk sanatçısı olarak da her zaman özlemle yâd edeceğiz. Sanat camiamızın ve Ferdi Tayfur tutkunlarının başı sağ olsun diyorum ve Necip Fazıl ödüllerine layık görülen tüm edebiyatçılarımızı, sanatçılarımızı ilim ve kültür insanlarımızı şahsım ve milletim adına bir kez daha tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.

ÖDÜLLER CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN TARAFINDAN TAKDİM EDİLDİ

Necip Fazıl ödülleri, bu yıl, 'Güneşten başını göklere yükselt' sloganıyla düzenlendi. Törende ödüller, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından takdim edildi. M. Fatih Andı, Turan Karataş, Ahmet Murat Özel, Necip Tosun, Aykut Ertuğrul ve Melike Günyüz'den oluşan jürinin aldığı kararlar neticesinde; Necip Fazıl Şiir Ödülü Furkan Çalışkan'a, Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü Naime Erkuvan'a, Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü Dr. Mustafa Merter'e, Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü Gülşen Funda'ya, Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü Süleyman Mansur'a, Necip Fazıl Çocuk Edebiyatı Ödülü Nehir Aydın Gökduman'a, Necip Fazıl Müzik Ödülü Muzaffer Ertürk'e, Necip Fazıl Saygı Ödülü ise Hasan Çelebi' ye verildi.