Geri Dön
PolitikaCumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefetin içler acısı halini anlatmaya gerek yok

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefetin içler acısı halini anlatmaya gerek yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletimize hizmet etmek için dev eserler üretiyor, karıncalar gibi çalışıyoruz. Gecemizi gündüzümüze katarak taş üstüne taş koymanın gayretindeyiz. Muhalefetin içler acısı halini artık anlatmaya gerek dahi duymuyoruz. Ne vizyon var ne proje. Ülkeye ve millete hizmet etmek gibi bir dertleri yok" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefetin içler acısı halini anlatmaya gerek yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, öğleden sonra çeşitli törenlere katılmak üzere Gaziantep'e geldi. Havalimanında karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk olarak Güneykent Mahallesi'nde düzenlenen '5113 Deprem ve Sosyal Konut Anahtar ve Tapu Teslim Töreni'ne katıldı. Törende alanı dolduran kalabalığa hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem felaketinde evleri yıkılan depremzedeler için inşa edilen konutların anahtarlarını teslim ettiklerini belirterek, "Rabbim yeni hanelerinizde sağlıkla, huzurla, ağız tadıyla oturmayı sizlere nasip eylesin diyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefetin içler acısı halini anlatmaya gerek yok

'GÜÇLÜ VE DAYANIKLI ŞEHİRLER İNŞA ETMEK ZORUNDAYIZ'

Bölgenin sıradan bir yurt olmadığını, dünyaya yön verenlerin yurdu olduğunu ifade eden Erdoğan, "Vatan topraklarını mukaddes bir emaneti taşımanın sorumluluğuyla mamur etme çabalarımızın gerisinde bir şuur vardır. Anadolu'da huzur içinde ilelebet yaşamak istiyorsak, her alanda güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Evlatlarımıza müreffeh Türkiye bırakmayı arzu ediyorsak, ayaklarımızı yere sağlam basmak zorundayız. Bakınız bu durum dış politika, savunma, ekonomi için geçerli değildir. Güçlü ve dayanıklı şehirler inşa etmek de bunun ayrılmaz bir parçasıdır. Asrın felaketinde milletimizin yanında en güçlü şekilde sarsılmaz bir kale gibi dimdik durduk. Hızlıca asrın inşasını başlattık" diye konuştu.

'BURASI ÖZGÜR ÖZELLERİN İCRAAT YAPMADIKLARI İKTİDAR DEĞİL'

Geçen hafta Kahramanmaraş'ta 155 bininci deprem konutunun anahtarlarını teslim ettiklerini hatırlatan Erdoğan, şöyle dedi: "Öyle laf ola beri gele yok. Burası öyle Özgür Özellerin, şunların, bunların laf yapıp icraat yapmadıkları bir iktidar değil. Şimdi Gaziantep Güneyşehir'deyiz, 5113 deprem ve sosyal konutumuzun anahtarlarını hak sahibi kardeşlerimize teslim ediyoruz. Projeyle hem depremzedelerimizin güvenli bir yuva özlemine yön verecek hem de sosyal konutlarla bölgede hayat standartlarını yükseltmiş olacağız. Allah'ın izniyle 2024 yılının sonuna kadar 24 bin 191'i Gaziantep olmak üzere 11 ilimizde toplam 201 bin 688 bağımsız bölümü teslim edeceğiz. 2025 yılının sonunda Gaziantep'imizde toplam 31 bin 317 konut ve iş yerinin, deprem bölgemizin tamamında ise 452 bin 983 bağımsız bölümün teslimini inşallah gerçekleştireceğiz. Burada şunu özellikle ifade etmek isterim. Dünyanın en büyük şantiyesine dönüşen deprem bölgesinde sadece konut yapmıyoruz. Aynı zamanda okuluyla, sağlık merkeziyle, çarşısıyla, pazarıyla, yeşil alanıyla, parkıyla yepyeni yaşam alanları inşa ediyoruz. Sadece depremde yıkılan yerlerin değil, bölgedeki şehirlerimizin tamamının altyapısını da yeniliyoruz. Sanayi ve ticaret şehrimiz Gaziantep başta olmak üzere deprem bölgesinde ekonomiyi canlandırmaya, üretimi, istihdamı, ticareti güçlendirmeye devam ediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefetin içler acısı halini anlatmaya gerek yok

'MEYDANLARDA VERDİĞİMİZ SÖZLERİN ARKASINDAYIZ'

Türkiye'nin deprem sonrası yeniden inşa sürecinde gerekli her şeyi aynı anda yapacak kudret ve siyasi iradeye sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vatandaşlarımıza meydanlarda verdiğimiz sözlerin arkasındayız. 22 yıllık iktidarlarımızın hiçbir döneminde milleti hayal kırıklığına uğratmadık. Ana muhalefet gibi sırf seçim kazanmak için bol keseden vaat dağıtıp, göreve gelince hepsinin üzerine sünger çekenlerden olmadık. Milletimiz gönlünü ferah tutsun. Tarihimizin bu en büyük konut ve şehircilik seferberliğini Allah'ın izniyle en güzel şekilde tamamlayacağız. Sevgili Antepliler, çok değerli kardeşlerim, Gaziantep'i yeni nesil belediyecilik anlayışıyla 'Türkiye Yüzyılı'na yakışır örnek bir şehir yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ulaşımdan yeşil alanlara eğitimden kültürel faaliyetlere kadar pek çok alanda önemli adımlar attık. Toplam 135 kilometrelik uzunluğuyla Türkiye'nin en büyük temiz su yatırımı olan Düzbağ içme suyu projesiyle şehrimizi kaynak kalitesinde içme suyuna kavuşturduk. 5 kilometresi tünel olmak üzere toplam 25 kilometre uzunluğundaki Gaziray metro projemizi başarıyla tamamladık. Büyükşehir belediyemizin finansmanıyla 32 vagondan oluşturduğumuz yerli ve milli tren setimizi yakında tamamlıyoruz. İnşallah önümüzdeki aylarda vatandaşlarımızın kullanımını açacağız. Yine 25 köprülü kavşağımızı ve 128 köprümüzü de yakın zamanda hizmete alacağız. 10 bin iş yerinde 50 bin kardeşimizin istihdam edileceği 4 milyon metrekarelik Büyükşehir Sanayi ve Endüstri Merkezi'ni de tamamlamak üzereyiz. Hasan Celal Güzel Millet Bahçesi, Galle Park Gaziray Parkı ve Festival Park gibi toplam 3 milyon metrekarelik park ve millet bahçesini hayata geçirdik. Depremde en çok zarar gören Nurdağı ve İslahiye'deki altyapı, üstyapı, su ve kanalizasyon hizmetlerini hızlı bir şekilde gerçekleştirdik" dedi.

'TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYMANIN GAYRETİNDEYİZ'

Millete hizmet için gece gündüz çalıştıklarını dile getiren Erdoğan, "Aziz kardeşlerim milletimize hizmet etmek için dev eserler üretiyor, karıncalar gibi çalışıyoruz. Gecemizi gündüzümüze katarak taş üstüne taş koymanın gayretindeyiz. Muhalefetin içler acısı halini artık anlatmaya gerek dahi duymuyoruz. Ne vizyon var ne proje. Ülkeye ve millete hizmet etmek gibi bir dertleri yok. Atalar ne demiş; 'Dervişin fikri neyse zikri de odur.' Bakınız kule deyince bizim aklımıza ilk olarak deniz seviyesinden 587 metre yüksekliğe sahip Çamlıca Kulesi geliyor. Kule deyince bizim aklımıza İstanbul Havalimanı'nın lale figüründen ilhamla tasarlanan 90 metre uzunluğundaki Hava Trafik Kontrol Kulesi geliyor. Kule deyince aklımıza bölücü alçakların saldırılarından Mehmetçiklerimizi korumak için inşa ettiğimiz yüksek güvenlikli nöbet kuleleri geliyor. Kule deyince aklımıza kaçak geçişleri önlemek için sınırlarımıza yaptığımız ileri teknolojiye sahip gözetleme kuleleri geliyor. Kule deyince aklımıza kırmızı beyaz rengiyle bayrağımızı temsil eden 1915 Çanakkale Köprüsü'nün 334 metre yüksekliğindeki kuleleri geliyor. Kule deyince aklımıza Birleşmiş Milletler'in tam karşısında olan 36 katlı ve 171 metre yüksekliğindeki Türkevimiz geliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefetin içler acısı halini anlatmaya gerek yok

Kule deyince bakıyorsunuz Sayın Özel'in ve belediye başkanlarının aklına sadece para kuleleri geliyor. Para kuleleri dışında ortada işte bizim eserimiz diye gösterebilecekleri hiçbir icraatları yok. Grup toplantısında konser bahanesiyle yapılan soygunu anlatmak yerine çıkmış en iyi bildikleri iş olan paradan kule geliyor. Bunların aklı, fikri ceplerini doldurmakta, yandaşlarını zenginleştirmekte, milletin paralarını har vurup harman savunmakta. Şahsi ikballerine öyle kilitlenmiş durumdalar ki gözleri hiçbir şey görmüyor. Otobüs seferlerini bile doğru düzgün işletemiyorlar. İzmir Körfezi zaten kaderine terk edildi. Umurlarında bile değil. Bir başkası 6 sene önce tıkır tıkır işleyen trafiği kördüğüm haline getirdi. Her şeye para buluyorlar ama iş Sosyal Güvenlik Kurumu'na olan borçlara gelince kırk dereden su getiriyorlar. Nereden tutsanız elinizde kalan beceriksiz, vizyonsuz bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ne diyelim? Allah bunların yönettiği belediyelerde yaşayan vatandaşlarımıza sabır versin. Sevgili Antepliler, aziz kardeşlerim, bizim gayemiz umutla, azimle, gayretle, gönül kırmadan geleceği kurmaktır. Gök kubbede hoş bir sada bırakmanın peşindeyiz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Lafla, lafazanlıkla, polemikle değil; iş üreterek, hizmet üreterek, imar ve ihya ederek, gönüller kazanmanın derdindeyiz. Nereye giderseniz, bizim eserlerimizi görürsünüz. Yerel yönetimler vasıtasıyla Antep'e yaptığımız hizmetler zaten çok büyük takdir topluyor. Hükümet olarak da Gaziantep'e sayısız eser, proje ve yatırım kazandırdık" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefetin içler acısı halini anlatmaya gerek yok

Erdoğan, konuşmasının son bölümünde kente yapılan hizmet ve yatırımları anlatıp, hak sahiplerine evlerinin anahtar ve tapularını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Muhalefetin içler acısı halini anlatmaya gerek yok

AK PARTİ GAZİANTEP İL KONGRESİ'NE KATILDI

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, anahtar teslim töreninin ardından AK Parti Gaziantep 8. Olağan İl Kongresi'ne katıldı. Şahinbey Spor Salonu'nda düzenlenen kongrede partililere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin fedakarlık üzerine kurulduğunu belirterek, "Şu an bu salonda bulunan kardeşlerimiz de şahsi ikballeri için değil, ülke, millet ve insanlığın çıkarları için bir araya gelmiş dava erleridir. AK Parti'nin temelinde kardeşlik vardır, muhabbet vardır, dayanışma vardır. Kurulduğu günden itibaren AK Parti'nin millete hizmet davasına gerek Gaziantep'te gerekse diğer illerimizde omuz veren partimizin sevda ve hizmet bayrağını şehirlerimizde gururla dalgalandıran tüm kardeşlerimize şükranlarımı sunuyorum" dedi.

'ERDOĞAN ENKAZ ALTINDA KALIR DİYEN KİFAYETSİZLERİ HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMAYA DEVAM EDİYORUZ'

Kongre öncesi 5113 deprem ve sosyal konutun anahtar ve tapu teslim törenine katıldığını hatırlatan Erdoğan, "Geçen hafta Maraş'ta 155.000. Afet konutumuzun anahtarını teslim etmiştik. Bugün de Antepli kardeşlerimizin yeni evlerine kavuşmalarının sevincine ortak olduk. 6 Şubat depremlerinden sonra 'Erdoğan bu enkazın altında kalır' diyen kifayetsizleri hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyoruz. Söz verdiğimiz gibi en son hak sahibi kardeşimiz de yuvasına kavuşana kadar inşallah durmadan dinlenmeden çalışacağız. Bu hususta yüksek hassasiyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarımıza belediyelerimize sivil toplum örgütlerimize Antep'in her duyarlı evladına şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum" diye konuştu.

'TÜRKİYE'NİN BAŞARIYLA VERDİĞİ İNSANLIK SINAVINI TARİH YAZACAK'

Gaziantep'in Suriye iç savaşının ardından mültecilere kucak açtığını hatırlatarak teşekkür eden Erdoğan, şunları dedi:

"Antep halkını özellikle insanlığımızın ve kardeşliğimizin Suriye krizinde sergiledikleri vicdanlı duruş için tebrik ediyorum. Provokasyonlara gelmeden 13 yıl boyunca mazlumlara vakarla sahip çıktınız. Kardeşlik hukukunu gözettiniz. Muhalefetin kışkırtmalarına kulak asmadınız. Ecdadın tertemiz mirasına leke sürdürmediniz. Bu milletin başını yere eğdirmediniz. Rabbim hepinizden razı olsun. Şunu asla unutmayın; tarih Antep'in ve Antepli kardeşlerimin misafirperverliğini yazacaktır. Tarih tüm aksi propagandalara rağmen Türkiye'nin bu insanlık sınavını nasıl başarıyla verdiğini yazacaktır. Tarih, insan hakları nutku çekenlerin sırtını döndüğü mazlumlara Antep'in nasıl kucak açtığını elbette yazacaktır."

'BİZİM HİÇBİR ÜLKENİN ÇAKIL TAŞIN DA BİLE GÖZÜMÜZ YOK'

Türkiye'nin sınır komşusu Suriye'de yaşanan kritik gelişmeleri takip ettiğine dikkat çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Kardeşlerim inanıyorum ki sizler de bizim gibi sınırımızın hemen ötesinde yaşanan kritik gelişmeleri takip ediyorsunuz. İdlib'deki sivillere yönelik artan saldırıların bardağı taşıran damla misali son hadiseleri tetiklediği anlaşılıyor. Türkiye'nin 910 kilometre uzunluğunda sınıra sahip olduğu bir ülkedeki gelişmelere gözlerini kapaması elbette mümkün değildir. Perşembe günkü Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yakışır ciddiyetle sahadaki durumu değerlendirdik. Bir defa şunu çok açık ve net söylemek isterim; bizim hiçbir ülkenin bırakın toprağını çakıl taşında dahi gözümüz yoktur. Türkiye olarak bizim temennimiz komşumuz Suriye'nin 13 yıldır hasretini çektiği huzura istikrara ve barış ortamına süratle kavuşmasıdır. Suriyeli kardeşlerimiz gerçekten çok zor günler geçirdi, çok ağır bedeller ödedi, çok büyük zulümler gördü. Yaklaşık 1 milyon Suriyeli rejimin ve terör örgütlerinin saldırıları sonucu hayatını kaybetti. Kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla siviller canice katledildi. 12 milyona yakın Suriyeli evini, yurdunu, doğduğu toprakları terk etmek zorunda kaldı. On binlerce kadın, çocuk, bebek, yaşlı başka ülkelere göç etmek isterken yollarda can verdi. Cansız bedeni sahile vuran Aylan bebeğin fotoğrafını nasıl unutabiliriz? Kuşatma altında bir dilim ekmek, bir lokma su bulamadığı için ölen sivilleri nasıl unutabiliriz? Türkiye kendisi için istediğini, komşuları için de isteyen bir devlettir. Ekonomik kalkınması, toplumsal huzuru, iş barışı ve güvenliğiyle nasıl bir Antep görmek istiyorsak Halep için de aynı temennilerde bulunuyoruz. Kardeşlerim Hatay'ın esenliğine nasıl önem veriyorsak Hama'nın, Humus'un, Şam'ın, Rakka'nın, Ayn El Arab'ın da güven içinde olmasını arzu ediyoruz. Aramızda sınırlar olabilir ama bu coğrafyada kaderimiz de, kederimiz de ortaktır. Bin yıldır bu coğrafyada yan yana yaşıyoruz. İnşallah daha nice asırlar boyunca birlik ve dirlik içinde bir arada olmaya devam edeceğiz. Şu hakikati artık herkesin görmesi ve kabullenmesi gerekiyor. Suriye'de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçeklik vardır ve Suriye tüm etnik, mezhebi ve dini unsurlarıyla Suriyelilerindir. Kendi ülkelerinin geleceğine karar verecek olan da Suriye halkıdır. Ateşe benzin dökmenin kimseye bir faydası dokunmaz. Jeopolitik hesaplar peşinde koşmanın Suriye halkına katkısı olmaz. Özellikle bölücü terör örgütünün selden kütük kapma hevesiyle hareket ettiğinin farkındayız. Türkiye olarak milli güvenliğimizi ve çıkarlarımızı tehlikeye atacak hiçbir hamleye izin vermeyeceğimizin bilinmesini isterim."

'SURİYE TOPRAKLARI SAVAŞA DOYMUŞTUR'

Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması için uluslararası tüm kuruluşlara çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kan dökerek, can alarak, sivillerin üzerine bomba yağdırarak hiçbir yere varılmayacağını son 13 yılda yaşananlar herkese göstermiştir. Şunu artık herkes kabul etmelidir; Suriye toprakları savaşa doymuştur, kana ve gözyaşına doymuştur. Suriyeli kardeşlerimiz barışı herkesten fazla hak etmektedir. Suriyeli kardeşlerimiz özgürlüğü güvenliği kendi vatanlarında gönül huzuruyla yaşamayı ziyadesiyle hak etmektedir. Türkiye'nin yegane amacı da tüm kesimleriyle Suriye halkının refahı ve esenliğidir. Biz ilk günden beri hep bunu savunduk, hep bunun için çalıştık. Ne yaptıysak sadece ve sadece bunun için yaptık. Katliam ve zulümden kaçan kardeşlerimize kapımızı açarken de, Suriye krizine çözüm bulmak için de elimizi uzatırken gayemiz daima buydu. Ama Şam rejimi Türkiye'nin uzattığı elin kıymetini bir türlü idrak edemedi. Ne manaya geldiğini anlayamadı. Türkiye dün olduğu gibi bugün de tarihin doğru tarafında yer almaktadır. Huzurun hakim olduğu, barışın hakim olduğu Arap, Türkmen, Kürt, Alevi, Sünni, Nusayri, Hıristiyan fark etmeksizin hiç kimsenin dışlanmadığı, kimsenin hak ve özgürlüklerinin çiğnenmediği, zulme uğramadığı, farklı kimliklerin yan yana sulh içinde yaşadığı bir Suriye görmek istiyoruz. İnşallah çok yakın gelecekte böyle bir Suriye'yi göreceğimizi ümit ve temenni ediyoruz."

'TÜRKİYE'NİN BARIŞ ÇABASINI TÜM DÜNYA TAKDİR EDİYOR, CHP İSE GÖRMEK İSTEMİYOR'

Türkiye'nin Gazze, Lübnan, Ukrayna ve Suriye'de barışın sağlanması için gösterdiği çabaları tüm dünyanın çok iyi bilip takdir ettiğini ancak CHP'nin görmek istemediğini kaydeden Erdoğan, şöyle dedi:

"Katıldığımız her uluslararası toplantıda ülkemizin dış politikada artan ağırlığına bizzat tanıklık ediyoruz. Ama bu gerçeği muhalefet bir türlü görmüyor, görmek istemiyor. Ülkemizin doğrudan güvenliğini ilgilendiren meselelerde dahi muhalefetin hemen istismar siyasetine sarıldığını görüyoruz. Kılıçdaroğlu idaresindeki eski CHP'nin Suriye krizine hangi mercekten baktığını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. Bu zatın Suriyeli muhacirlere yönelik nefret söylemlerinin gerisinde de yine aynı sebepler vardı. Sosyal medya paylaşımları bu şahsın karın ağrısının bugünlerde tekrar artmaya başladığını gösteriyor. Eski yönetimin marazlı yaklaşımını CHP'nin yeni yönetiminin de aynen devam ettirmesi CHP adına utanç vericidir. Sayın Özel'in grup toplantısında hükümetimizin Suriye politikasıyla ilgili sarf ettiği sözlerinden anlaşılan Sayın Özel iyice kızışan parti içi iktidar kavgasından başını kaldırıp dünyada ne olup bittiğini takip dahi edemiyor. Tıpkı devrik genel başkan gibi birilerinin eline tutuşturduğu kağıtları okuyarak saçma sapan iddiaları gündeme taşıyor. Kendisine tavsiyem şudur; siz Şam rejiminin değil Türkiye'nin ana muhalefet partisisiniz. Dolayısıyla gelişmelere Ankara merkezde bakmanız beklenir. Haleplilerin Türkiye'ye ve ay yıldızlı al bayrağımıza muhabbet duyması CHP'yi niçin rahatsız ediyor? Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına dönme ihtimalinden CHP yönetimi neden rahatsız oluyor? Türkiye'nin bölücü terör belasını sınırlarından uzaklaştırma iradesinin Allah aşkına size dokunan tarafı nedir? Ülkemize başkalarının penceresinden bakmayı bırakıp ne zaman Türkiye partisi olacaksınız? Sayın Özgür Özel CHP'yi normalleştirecekse Türkiye meselesinde eski yönetimin bıraktığı kötü mirasla da hesaplaşması özellikle gerekir."

'AK PARTİ KADROLARINDA AYRILIK GÖRMEK İSTEYENLER 22 YIL BOŞUNA BEKLEDİ'

12 Ekim'de başlattıkları kongre sürecinin şöleni havasında devam ettiğine değinen Erdoğan, "Geçen haftadan itibaren il kongrelerimizin startını verdik. Kongre takvimimiz tüm siyasi partilere örnek olacak bir şekilde ilerliyor. Eski yol arkadaşlarımızla bir araya geliyor, ahdimizi yeniliyoruz, yeni isimlerle, yeni yüzlerle kadrolarımızı takviye ediyoruz. Emektarlarımızın tecrübesini baş tacı ederken gençlerimizin heyecanını çok önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Bakınız parti içinde yıllarca birileri kardeş kavgası çıkmasını bekledi, birileri bizim birbirimize düşmemiz için ellerini oluşturup sinsice hesap yaptı. Onları her defasında hüsrana uğrattık, AK Parti kadroları arasında ayrılık görmeyi murat edenler 22 yıl boşuna beklediler. İnşallah on yıllar boyunca da boşuna bekleyecekler. Aramıza nifak sokmak istediler, fitne çıkarmak istediler, başaramadılar. Allah'ın izniyle bundan sonra da muvaffak olamayacaklar. Her kongremizi bir bayrak yarışı, bir nöbet değişimi olarak gördük. Bizim görevimiz mensubu olmaktan şeref duyduğumuz aziz milletimize aşkla hizmettir. Bizim görevimiz Türkiye'yi her alanda daha da yüceltmek, Türkiye'yi hedefleriyle buluşturmaktır. Bizim görevimiz milletimizin namusumuza emanet ettiği iradesine gölge düşürmemektir. Bizim görevimiz ülkemizi ilelebet payidar ve muzaffer kılmaktır. Bizim görevimiz insanımızın derdiyle dertlenmek, yaralarını sarmak, sorunlarına çözüm üretmektir. Çare bulamadığımız bir mesele varsa bu vatandaşın değil bizim meselemizdir. Saramadığımız bir yara vatandaşın yarası değil bizim yaramızdır. Bize ekşiyen bir yüz, kırılan bir gönül varsa vebal altındayız demektir. Unutmayınız, millete hizmet yolunda yorgunluk yoktur. Millete hizmette dargınlık, küskünlük, kırgınlık yoktur. Yerine göre fedakarlık yapacağız, yerine göre cefaya talip olacağız, yerine göre bedel ödeyeceğiz, yerine göre canımızı ortaya koyacağız. Ama şartlar ne olursa olsun yılmayacağız, yorulmayacağız, azmimizden ve gayretimizden taviz vermeden birlikte yürümeye devam edeceğiz" dedi.