Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dış politikada dayatmaları kabul etmiyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hükümet olarak iç siyasette olduğu gibi dış politikada da dayatmaları kabul etmiyoruz. Türkiye'nin kazanımlarını daha ileriye taşımak için 3 kıtayı birleştiren stratejik konumumuza mütenasip şekilde farklı bölgesel kuruluşlarla ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Ne Batı için Doğuya sırtımızı dönüyor ne de Kuzey ülkeleriyle bağlarımızı güçlendirirken Ortadoğu ve Afrika'yı ihmal ediyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan, öğretmen atamalarından derslik sayısına, altyapıdan teknolojiye kadar; eğitime verilen önceliğin neticelerini görmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi.
'KONUT PROJESİNDE İLK TEMELİ 25 EKİM'DE ATIYORUZ'
Türkiye'nin 81 vilayetinde ve ilçelerinde başlattıkları sosyal konut projesinin detaylarını 13 Eylül'de kamuoyuna açıkladıklarını hatırlatan Erdoğan, "Adını, 'İlk Evim, İlk İşyerim' olarak koyduğumuz bu kampanya, toplamda 500 bin sosyal konutu, 250 bin konut arsasını ve 50 bin iş yerini kapsıyor. Kampanyanın ilk etabında 250 bin konutu, 100 bin konut arsasını ve 10 bin iş yerini 2 yıl içinde bitirerek hak sahiplerine teslim etmeyi planlıyoruz. Talep toplama süreci önümüzdeki ay sonuna kadar devam edecek projenin, 5 bin konutluk ilk diliminin temelini 25 Ekim'de atıyoruz. Başvuru sayısı şimdiden 5 milyona dayanan bu kampanya Türkiye’nin bugüne kadar yapılmış en büyük sosyal konut atılımı olacaktır" dedi.
'20 YILDIR YARIŞACAĞIMIZ BİR MUHALEFETİN ÖZLEMİNİ ÇEKTİK'
Erdoğan, geçen 20 yılda 1 milyon 170 bin konutu inşa etmiş bir hükümet olduklarını ifade ederek, "2 yıl içinde 250 bin sosyal konutu tamamlayacak, ardından da süratle bunu 500 bine çıkartacak bu projeyi söz verdiğimiz şekilde hayata geçirmekte kararlıyız. Milletimiz sosyal konut kampanyamıza çok büyük bir teveccüh göstermiştir. Gençlerimize, emeklilerimize, engellilerimize, şehit yakını ve gazilerimize özel kontenjanlar ayırdığımız 'İlk Evim, İlk İşyerim' kampanyasının bir kez daha ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Hükümetimizle eser ve hizmetle yarışamayanların yalan, yanlış ve iftira üzerine kurdukları hezeyanlarıyla ilk günden itibaren kampanyamızı karalamaya çalışmalarını ise üzüntüyle takip ediyoruz. Hep söylediğimiz gibi biz 20 yıldır eser ve hizmette yarışacağımız bir muhalefetin özlemini çektik. Görünüşe göre uzunca bir süre daha aynı arayışı sürdüreceğiz" diye konuştu.
'YURT KAPASİTESİ, AVRUPA ÜLKELERİNİN ÇOĞUNUN TOPLAMINDAN DAHA FAZLA'
Üniversitelerin açılmaya başlamasıyla öğrencilerin yurt taleplerini karşılayacak yeni adımları da devreye alacaklarını kaydeden Erdoğan, "Yurt kapasitemizi 182 bin yataktan 850 bin yatağa çıkartarak, hiçbir gencimizin barınma sorunu yüzünden eğitiminden mahrum kalmamasını sağlamanın gayreti içerisindeyiz. Geçmişte başvuran öğrencilerimizin çok cüzi bir kısmını yurda yerleştirebilirken biz bunu yüzde 90’lar seviyesine çıkardık. Bu anlayışla 14 Eylül’de 105 yeni yurt binamızın da açılışını yaptık. Artan kapasite sayesinde ilk yerleştirmede dahi yüzde 80’lik talep karşılama oranını yakaladık. İnşallah bu oran zamanla daha da artacaktır. Bugün Türkiye’nin yüksek öğrenim yurdu kapasitesi Avrupa ülkelerinin çoğunun toplamından daha fazladır. Dolayısıyla öğrencilerimizin barınma sorunlarını siyasi istismar aracı haline getirmek isteyenlerin dünyadan da Türkiye’den de haberleri olmadığı açıktır" ifadelerini kullandı.
'BESLENME YARDIMINI GÜNLÜK 25 LİRADAN 60 LİRAYA ÇIKARTIYORUZ'
Erdoğan, öğrenciler için verilen kredi ve burslar konusunda Türkiye’nin dünyanın en ileri sosyal devlet uygulamasına sahip ülkesi olduğunu işaret ederek, "Başvuran her öğrencimiz kredi, şartları tutan her öğrencimiz burs alabilmektedir. Müjdesini daha önce paylaştığımız kredi ödemelerinin sadece ana para üzerinden yapılabilmesine ve geçmişteki ilave borçların silinmesine ilişkin düzenleme ekim ayında Meclis gündemine de gelecektir. Geçmişte her eğitim öğretim yılı açılışında gerginlik sebebi olan üniversite harçlarını da biz kaldırdık. Bu vesileyle üniversite öğrencilerimize bir de müjde vermek istiyoruz. Ek yerleştirmelerin devam ettiği ve fiyatlarını değiştirmediğimiz yüksek öğrenim yurtlarında kalan öğrencilerimize vermiş olduğumuz beslenme yardımını günlük 25 lirada 60 liraya çıkartıyoruz. Böylece beslenme yardımını 2.5 katlık bir artışla aylık 1800 liraya yükseltiyoruz. Amacımız üniversite öğrencilerimize yurtlarımızda kaliteli ve doyurucu yemek sunmaya devam etmektedir" dedi.
'ARTIK HERKESİN TAKDİR ETTİĞİ BİRİKİME VE DİRAYETE SAHİBİZ'
Erdoğan, dünyanın ekonomik krizden savaşlara pek çok sorunla boğuşurken Türkiye olarak hem içeride hem dışarıda güçlü bir duruş sergilendiğine dikkat çekerek, "Küresel krizleri önceden görüp gereken tedbirleri alma, mekanizmaları oluşturma, dayanıklılığımızı tahkim konusunda artık herkesin takdir ettiği birikime ve dirayete sahibiz. Son 8-9 yıldır kesintisiz yaşadığımız saldırılar, maruz kaldığımız oyunlar, önümüze kurulan tuzaklar bizi böyle bir erken uyarı sistemi oluşturmaya ve etkin şekilde çalıştırmaya mecbur bırakmıştır. Bu sayede salgınla başlayıp Ukrayna-Rusya savaşı ile süren küresel krizler döneminde gelişmiş ülkeler dahi ne yapacaklarını bilemez şekilde savrulurken biz hedeflerimize doğru yürümeyi sürdürebildik. Asla paniğe ve korkuya kapılmadan son asrın en büyük sağlık kriziyle mücadelede kendi özgün programımızı oluşturup uyguladık" diye konuştu.
'DIŞ POLİTİKADA DAYATMALARI KABUL ETMİYORUZ'
Erdoğan, Rusya ve Ukrayna savaşında her iki tarafla diyalog kurduklarını hatırlatarak, "Tahıl sevkiyatından esir takasına kadar pek çok diplomatik başarıya imza attık. Şu an itibariyle 5 milyon tonun üzerinde tahıl ihracatını gerçekleştirdik. Ülkemizi ısrarla bölgesel ve küresel karar alma mekanizmalarının dışında bırakmaya çalışanlara rağmen her sürecin itibarlı, güvenilir, diyalogları kolaylaştırıcı ve sorunlara çözüm geliştirici baş aktörü olduk. Ülkemizi kendi çıkarlarının bekçisi olarak görenler bu yeni durumdan rahatsız olsa da biz süreci Türkiye merkezli olarak yönetiyoruz. Hükümet olarak iç siyasette olduğu gibi dış politikada da dayatmaları kabul etmiyoruz. Türkiye’nin kazanımlarını daha ileriye taşımak için 3 kıtayı birleştiren stratejik konumumuza mütenasip şekilde farklı bölgesel kuruluşlarla ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Ne Batı için Doğuya sırtımızı dönüyor ne de Kuzey ülkeleriyle bağlarımızı güçlendirirken Ortadoğu ve Afrika'yı ihmal ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'GENEL KURUL GÖRÜŞMELERİ SON DERECE VERİMLİYDİ'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şanghay İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nde oldukça verimli temaslar gerçekleştirdiklerini belirterek, "Toplamda 3,2 milyar insanın yaşadığı, 20 trilyon dolar milli gelir üreten, 2012 yılından bu yana diyalog ortağı olduğumuz Şanghay İşbirliği Teşkilatı ile ilişkilerimizi çok daha derinleştirmeyi istiyoruz. Bu niyetimizi zirve kapsamında yaptığımız temaslarda muhataplarımıza açıkça ifade ettik. Bu liderlerle hem 2'li münasebetlerimizi tüm yönleriyle ele aldık hem de bölgesel meseleler konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Şanghay İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nin ardından Birleşmiş Milletler (BM) 77'nci Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Newyork'a geçtik. 13 saatlik bir yolculuktan sonra Newyork'a ulaştık. Covid-19 salgını sebebiyle 2 yıl sonra ilk kez yüz yüze yapılan genel kurul görüşmeleri bizim açımızdan son derece yoğun, verimli ve bereketliydi" dedi.
'HEDEFİMİZ HER İKİ LİDERİ EN KISA SÜREDE BİR ARAYA GETİRİP SAVAŞI SONLANDIRMAKTIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle tahıl koridorunun açılmasıyla yakalanan diplomatik başarının esir takasıyla devam ettirilmesinin Türkiye adına gurur verici bir gelişme olduğunu ifade ederek, "Türkiye'nin bu konuda gösterdiği gayret ve üstlendiği sorumluluklar işin zorluğunu bilenlerin gerçekten taktirle karşıladığı seviyededir. Bu vesileyle çabalarımıza verdikleri destek için Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin'e ve Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski'ye bir kez daha buradan teşekkür ediyorum. Hedefimiz her iki lideri en kısa sürede bir araya getirerek daha fazla can kaybı ve yıkım olmadan bu savaşı sonlandırmaktır" diye konuştu.
'YUNAN YÖNETİCİLER BUNUN HESABINI KENDİ HALKINA VERMEK MECBURİYETİNDE KALACAKTIR'
Erdoğan, Yunanistan'ın son zamanlarda birçok provokasyona imza attığını belirterek, şöyle devam etti:
"Biz dünyada savaşları, gerilimleri sonlandırmak için samimi gayret sarf ederken komşumuz Yunanistan'ın her tarafı buram buram tahrik ve provokasyon kokan politikalarını ibretle takip ediyoruz. Hep söylediğim gibi Yunanistan bizim ne siyasi ne askeri ne ekonomik olarak muhatabımız da dengimiz de değildir, olamaz. Yunan siyasetçileri kışkırtarak üzerimize salanların asıl niyetlerinin ülkemizin vaktini, enerjisi dağıtarak büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası programımızı engellemek olduğunu gayet iyi biliyoruz. Ancak bu hem Yunan siyasetçiler hem Yunan devleti hem Yunan halkı hem de onları kukla gibi kullananlar bakımından tehlikeli bir oyundur. Daha geçtiğimiz ağustos ayında 100'üncü yıl dönümümüzü kutladığımız zaferlerimizin Yunan halkına ve yöneticilerine ödettiği bedelleri hatırlatmakta fayda görüyorum. Kısır siyasi hedefleri uğruna ülkesini siyasi, askeri ve ekonomik olarak işgale uğratan Yunan yöneticiler bunun hesabını er geç, en başta kendi halkına vermek mecburiyetinde kalacaktır."
'SİYASİ ANGAJMANLAR BİZİ DEĞİL ASIL YUNAN HALKINI TEHDİT ETMEKTEDİR'
Erdoğan, Yunan yöneticilerin ülkelerini zora soktuklarına işaret ederek, "Türk askerinin süngüsünün önünden kaçtığı günleri unutturmaya çalışıp bebekleri, çocukları, yaşlıları hunharca öldürdüğü Tripoliçe katliamı gibi hadiseleri zafer günü olarak kutlayanlar henüz tarih önünde bunların hesabını vermediler. Bugün Akdeniz'de Ege'de botlarını batırarak, ölüme terk ettiği tüm masumların hesabı da elbet bir gün sorulacaktır. Birilerinin etekleri altına saklanarak özgürlük de olmaz, kalkınma da olmaz, onurlu duruş da sergilenemez. Yunanistan'ın 4 bir yanına yapılan işgal görünümlü yabancı askeri yığınaklar bizi değil asıl Yunan halkını rahatsız etmelidir. Yunanistan'ın gelecek çeyrek asrını ipotek altına alan, bedeli mutlaka ödetilecek ekonomik ve siyasi angajmanlar bizi değil, asıl Yunan halkını tehdit etmektedir. Türkiye olarak biz bu filmi geçmişte seyrettik, çözdük, o defteri kapattık ve kendimize yeni bir yol çizdik. Şimdi Yunanistan'ın göz göre göre benzer bir felakete sürüklenmesinden bir komşu sıfatıyla samimiyetle üzüntü duyuyoruz. Ne o askeri yığınaklar ne o siyasi ve ekonomik destekler Yunanistan'ı bizim seviyemize çıkarmaya yetmez. Ama bu yanlış adımlar Yunanistan'ı her anlamda batağa sürüklemeye kafi gelir" dedi.
'YUNANİSTAN'A KARŞI GEREKTİĞİNDE İMKANLARIMIZI KULLANMAKTAN GERİ KALMAYIZ'
Erdoğan, Yunanistan'ın yanlış adımlarının kendilerini bataklığa sürüklemeye kafi geleceğini ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Netice itibariyle her alanda yakından takip etmeyi sürdürdüğümüz Yunanistan'a karşı gerektiğinde ülkemizin hak ve menfaatlerini elimizdeki tüm imkanları kullanarak savunmaktan geri kalmayız. Bu da iyi biline. Ama bunu yaparken kendi siyasi ve ekonomik hedeflerimizden, kendi kalkınma programlarımızdan zerre kadar taviz vermeyeceğimizi de açıkça belirtiyoruz. Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasında, 2053 vizyonunu güçlü bir şekilde oluşturmasında, ulaştırma altyapımızın büyük bir payı vardır. Bugün uyguladığımız yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümeyi esas alan ekonomik programın üzerinde yükselttiğimiz alt yapılardan biri de ulaştırmadır. Kara, hava, demir ve deniz yollarındaki ulaştırma yatırımlarımızla sadece kendi insanlarımızın hayatlarını kolaylaştırmakla kalmıyoruz. Bu projelerle Avrupa'dan Asya'ya bölgemizin tamamının hızlı, konforlu, ekonomik şekilde buluşmasını sağlıyoruz."
'ÇANAKKALE KÖPRÜSÜNÜN GÜNLÜK ARAÇ ORTALAMASI 8 BİNİN ÜZERİNE ÇIKTI'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, söz verilen her projeyi yerine getirdiklerini ifade ederek, "Çoğunu tamamlayıp hizmete açtık. Bir kısmının da inşasını hızla sürdürüyoruz. Bunlardan biri de İzmir-Körfez geçişini de içeren İstanbul-İzmir Otoyolu'dur. Feribotla bir saati, yoğun vakitlerde araçla 1,5 saati bulan İzmit Körfez geçişini Osmangazi Köprüsü'yle 5 dakikaya indirdik. İstanbul'dan İzmir'e de otoyoldan 7-7,5 saatte gidilirken, şimdi 3,5 saatte gidilebiliyor. Sadece bu ayın ilk 22 gününde Osmangazi Köprüsü'nü günde ortalama, Bay Kemal burayı iyi dinle, 51 bin araç kullandı. Köprünün ve otoyolun araç garantisi oranı yüzde 116'ya, yani garanti rakamının çok üstüne çıkmış durumdayız. Çanakkale Köprüsü ile iki kıta arasındaki geçişte yaşanan feribot çilesine son vererek 6 dakikada ulaşım sağlıyoruz. İşte modern olmak, medeni olmak bu Bay Kemal. Öyle 'Ana muhalefetim' demekle bir yere varamazsın. Bu ayın ilk 22 gününde Çanakkale Köprüsü'nün günlük araç ortalaması 8 binin üzerine çıktı. Geçmişteki tecrübelerimiz bize milletimiz bu hizmetin konforuna alıştıkça araç geçiş sayısının her geçen gün artacağına işaret ediyor. Giderdik 24 saat beklerdik. Ne olacak? Feribot gelecek, bizi alacak, bizi boşaltacak, ondan sonra tekrar dönecek. 24 saat yine bekle. Bugünleri yaşadık." diye konuştu.
'İŞTE BUNLAR GEÇMİŞİN CHP'Sİ'
Erdoğan, devasa projeleri açıkladıklarında muhalefetten kendilerine "Bunlara ne gerek var?" dediklerini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İşte bunlar geçmişin CHP'si. Menderes, Vatan Caddesi'ni yaptığı zaman CHP, 'Buraya uçak mı indireceksiniz?' diyorlardı. Aynı kafa, değişen bir şey yok. Bana dedikleri şey şu, 'Adını niye Yavuz Sultan Selim Köprüsü koydunuz? Ne koyacaktık? 'Kendi adını koysaydın...' 'Ben öldükten sonra siz koyarsınız' dedim. Bunlar bu kadar zavallı. Biz tarihimizle iftihar ediyoruz, tarihimizle gurur duyuyoruz. Onlar tarih yazdılar. Ondan sonra gelen büyüklerimiz, Kanuni'si, Fatih Sultan Mehmet'i, hepsi tarih yazdılar. Sultan Abdülhamid 33 sene gram yer kaybetmeden Osmanlı'yı yönetti. Gel gör ki şimdi utanmadan, sıkılmadan tarihçiyim diyenler filan maalesef şecaat arz ederken sirkatin söylüyorlar. Benzer bir tablo havalimanlarımız için de söz konusu. Artık ülkemizin dünyadaki en prestijli markalarından biri haline gelen İstanbul Havalimanı bu ayın ilk 22 günü toplam 30 bin 970 uçuşla seyahat eden 5 milyondan fazla yolcuyu ağırladı. Biz bu eserlerle övüneceğiz. Sen ne yaptın onu söyle."
'FATURALAR HASAT ELDE EDİLDİKTEN SONRA ÖDENEBİLECEK'
Erdoğan, vatandaşlara kabinede alınan müjdeli haberleri vermek istediğini de belirterek şunları söyledi:
"Çiftçilerimizin en önemli gider kalemleri arasında yer alan elektrik faturalarındaki KDV oranını geçtiğimiz mart ayında yüzde 18’den yüzde 8’e düşürerek üreticilerimize yıllık 3 milyar lira destek sağlamıştık. Tarımsal sulamada kullanılacak güneş enerjisi santrallerinin kurulumunu teşvik ederek satabilmelerinin yolunu açmıştık. Bugün de yine elektrik faturalarıyla ilgili yeni düzenlenmenin müjdesini çiftçilerimize veriyoruz. Bundan sonra elektrik faturaları aylık ödenmek yerine hasat sonunda yani ürünler satılıp gelir elde edildiğinde ödenebilecek. Ziraat Bankamız bu imkandan yararlanmak isteyen çiftçilerimizin elektrik borçları için açacağı faizsiz kredinin tahsilini hasat dönemi sonunda yapacak, maliyetinin bedelini de hazineden alacak. Ayrıca çiftçilerimizin önceki dönemlerden kalan elektrik borçları içinde yine Ziraat Bankamız vasıtasıyla bir kolaylık getiriyoruz. Çiftçilerimiz geçmiş dönem elektrik borçlarını 5 yıla varan vade ile ve faizsiz geri ödeme imkanıyla kapatabilecek."
'BU 3 DÜZENLEMENİN DE HAYIRLI OLMASINI DİLİYORUM'
Erdoğan ayrıca dün İstanbul Ticaret Odası'nda (İTO) hem işverenleri hem çalışanları ilgilendiren 3 ayrı düzenlemenin müjdesini de kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatarak, "Çalışanlara nakten ödenen yemek ücretinin vergi istinasını 51 liraya çıkartan ve nakti ödemeyi de aynı kapsama alan, yine çalışanlara ödenen elektrik ve doğalgaz desteklerinin bin liraya kadar olan kısmına vergi muafiyeti getiren, yurt dışındaki inşaat projelerinde çalıştırılan işçilere ödenen ücretleri gelir vergisinden istisna tutan; bu 3 düzenlemenin de hayırlı olmasını diliyorum. Sosyal yardım alan vatandaşlarımız için de müjdelerimiz var. Yardım programları 2022'de ayırdığımız bütçeyi 6 milyar liradan 11.5 milyar liraya çıkarmıştık. Bu çerçevede prefabrik ev yapımı yardımını 40 bin liradan 150 bin liraya, betonarme ev yapım yardımını 70 bin liradan 200 bin liraya, ev onarım yardımını 25 bin liradan 75 bin liraya, öksüz yetim yardımını 300 liradan 600 liraya, eşi vefat eden kadınlara yapılan yardımı 500 liradan bin liraya, çoklu doğum yapan muhtaç aile desteğini 215 liradan 400 liraya, şartlı sağlık yardımını 55 liradan 100 liraya yükselttik. Biz sosyal desteklerini sadece yoksullara değil hak ve ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlarımıza verildiği bir anlayışla sistemi sürekli geliştiriyoruz" dedi.