CHP'den Meclis'te 'İmamoğlu' tepkisi
TBMM Genel Kurulunda CHP milletvekilleri grup sıralarında ayağa kalkarak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına tepki gösterdi. CHP'lilerin tepkilerini sürdürmesi üzerine birleşime ara verildi.

TBMM Genel Kurulu, 'Gençlik ve Spor Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Genel Kurulda gündem dışı konuşmalar bölümünde söz alan AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, gösteri ve yürüyüş hakkının anayasal çerçevede koruma altına alındığını ancak marjinal örgütlerin polislere saldırdığını belirtti. Yüksel, "Dün gece yapılan kanunsuz gösteriler sırasında, Sayın Cumhurbaşkanımızın merhume annesine ve ailesine alçakça hakaretler sarf edilmiştir. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu haysiyet yoksunları elbette ki yargı önünde hesap vereceklerdir. Görüleceği üzere yaşanan olaylarda barışçıl bir toplanma hakkından söz edilmesi mümkün değildir. Bu vandallığa karşı kamu düzeninin ve huzurunun temini amacıyla ilgili kanunlar çerçevesinde güvenlik güçleri olaylara müdahale etmiştir. Şunu bilmek gerekiyor ki güvenlik güçlerimiz olaylara ölçülü ve orantılı müdahale etmektedir" ifadelerini kullandı.
CHP’Lİ EMİR: CAMİDE BÖYLE BİR HADSİZLİK OLMADI
AK Parti'li Yüksel'in konuşması esnasında CHP'li milletvekilleri grup sıralarına vurarak tepki gösterirdi. AK Parti'li milletvekilleri ise alkışlarla karşılık verdi. Ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Tabii biz burada çok basiretsiz ve sorumsuz konuşmalara karşı hazırlanmıştık ancak Cüneyt Bey'den eğitimine de istinaden daha basiretli ve şuurlu bir konuşma beklerdik. Bir defa şu yalanları tekrar etmeyin; toplumsal muhalefet, 19 Mart darbesine karşı alanlarda ayağa kalktı. Siz ise halktan korktuğunuz için gösterileri, mitingleri kriminalize etmeye çalışıyorsunuz ancak başaramayacaksınız. Kabataş yalanını hatırlıyor musunuz? Sonra o yalanı söyleyenler utandı, 'FETÖ'cüler yaptı' dediniz. 'Bezm-i Alem Camii'nde içki içildiği yalanını' yaymıştınız hatırlıyor musunuz? Caminin imamı ise 'Ben din adamıyım yalan söyleyemem, böyle bir şey olmadı' demişti. Bakın bu olaylarda, camide böyle bir hadsizlik olmadı, olsa en önce biz karşı çıkarız" diye konuştu.
AK PARTİ’Lİ AKBAŞOĞLU: İDDİALAR CHP'NİN KENDİSİNİN
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu da CHP'li Emir'e cevaben, "19 Mart öncesi ve sonrasında yaşadığımız süreçler, CHP'nin içinde yaşadığı süreçlerin yansımalarıdır. AK Parti bunun bir tarafı değildir. Yargı ile CHP arasında olan hadiselerdir. Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, kişisel verileri hukuka aykırı bir şekilde ortaya koyma, her türlü vurgun düzeni ile ilgili CHP içerisinden kişilerin şikayetleri ve ihbarları ile ortaya koyduğu bilgi, belge ve delillerle başlatılan süreçlerin yaşanıldığı bir hadisedir. İmamoğlu'nun soygun düzeni kurduğunu iddia edenler bizzat CHP'nin ta kendisidir" dedi.
CHP’Lİ EMİR: CHP'Lİ OLDUKLARINI NEREDEN BİLİYORSUNUZ
AK Parti CHP'li milletvekilleri arasında sataşmalar yaşanırken söz alan CHP'li Emir, "Sayın Akbaşoğlu kendini ihbar etmiştir. Sayın Akbaşoğlu, 3 tane gizli tanık var, 'Meşe', 'Çınar' ve 'Ladin.' Onların CHP'li olduğunu nereden biliyorsunuz? Kim söyledi size, kim söyledi? Siz nereden biliyorsunuz? Dosyadan konuşuyorum ben, böyle iddialarla sıyrılamazsınız. Dosya boş, düşman ceza hukuku uygulanıyor. Sanık kim? Ekrem İmamoğlu. Amaç ne? Cezaevine koymak. Ne yapmak lazım? Tutuklamak lazım, delil lazım ama işin pis olduğunu bildiğiniz için ve gerektiğinde birilerini üzerine bırakmak için, 'Biz yokuz' diyorsunuz. Boğazınıza kadar bu işin içerisindesiniz, Cumhurbaşkanı da bu dosyanın ayrıntısını sonuna kadar biliyor" iddiasında bulundu.
AK PARTİ’Lİ AKBAŞOĞLU: HAKİKATLERİ KAPATMAK İÇİN BAŞKALARINI SUÇLUYORSUNUZ
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ise dosyada 25 tanığın olduğunu ve içerisinde 3 gizli tanık bulunduğunu söyleyerek, "Açık tanıklar içerisinde CHP'liler var. Kurultaya, 'Şaibeli' diyen Eski CHP Genel Başkanı değil mi? Beykoz Belediyesi'ndeki yolsuzlukları ortaya koyan CHP'nin Meclis Üyesi, Başkan Yardımcısı ve Özel Kalemi değil mi? Bu ihbarı ve şikayetleri yapan ve herkesin gözü önünde para kulelerini görmedik mi? Bu soruşturmaların derinleşmesi sonucunda ortaya hakikatler çıktı, hakikatleri kapatmak için başkalarını suçluyorsunuz" ifadelerini kullandı.
BİRLEŞİME ARA VERİLDİ
AK Parti'li Akbaşoğlu ve CHP'li Emir'in karşılıklı konuşmalarının ardından CHP sıralarındaki milletvekilleri ayağa kalkarak, 'Darbeye hayır' ve 'Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz' sloganlarını attı. Bunun üzerine Meclis Başkanvekili Celal Adan birleşime ara verdi.
GENEL KURUL'DA 'YARGI' TARTIŞMASI
TBMM Genel Kurulu, birleşime verilen aranın ardından yeniden toplandı. Genel Kurul'da grup başkanvekillerinin söz aldığı bölümde milletvekilleri arasında, 'yargı' tartışması çıktı.
'GAZETECİLERİ, FOTO MUHABİRLERİ BİLE GÖZALTINA ALIP TUTUKLAYACAK KADAR KORKUYORLAR'
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, 11 gazetecinin tutuklandığı haberini aldıklarını belirterek, "Gazetecileri, foto muhabirleri bile gözaltına alıp tutuklayacak kadar korkuyorlar. Halkın haber alma hürriyetini ortadan kaldırıyorlar, sonra da 'Hukuk devletiyiz, bağımsız yargı' diyorlar. Sayın Akbaşoğlu'nun anlattıklarını dinleyince Türkiye'de yaşayıp yaşamadığından bile emin değilim. Dilek İmamoğlu hakkında başta Melih Gökçek olmak üzere, size yakın trollerin ifadeleri oldu. Onlarla ilgili bir söz dahi söylememişken; siz tutarsızsınız, iki yüzlüsünüz ve anneler arasında ayırım yapıyorsunuz demek ki. Anneleri yarıştırmayın. Kalkın, delikanlı gibi, biz Cumhurbaşkanımızın annesi için ne dediysek aynısını, hiç olmazsa aynısını söyleyin. Ama yapamıyorsunuz çünkü iki yüzlüsünüz" ifadelerini kullandı.
'KİM DOĞRU SÖYLÜYORSA, İSTİFA ETMEYE HAZIR MISINIZ?'
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, CHP'li Emir'e cevaben, "Sayın Emir, kafasında bir ön yargıyla, hemen yapıştıracağı yaftayı bulmuş, 'İki yüzlüsünüz' diyecek, onun altyapısının gerekçelerini gerçeklikten kopuk olarak ortaya koyuyor. Sayın Çömez, 'Sizden orada olan var mıydı?' diye konuştu. Tutanaklara bakarsanız, ben oradaydım, 'Orada var mı?' dedi. Bak, bütün anneler için söyledim. Sizi tutanaklara bakmaya davet ediyorum. Kim doğru söylüyorsa, istifa etmeye hazır mısınız? Yalan bir bilgiyi değil, doğru bir bilgiyi vereyim; Şişli'de kayyımın ilk icraatının kent lokantalarını kapattığı bilgisi, yalandır. Her konuda kamuoyunu yalana sevk etmek doğru değildir. Bu gösterilerde 123 polisimiz yaralanmıştır. Ayrıca boykota ve Türkiye'yi ekonomik çalkantıya davet eden sizsiniz. Gazze'de insanlar şehit oluyor. Filistin'le ilgili boykot çağrılarına destek vermeniz gerekirken Türkiye'nin markalarıyla ilgili cadılaştırıcı ve hedef gösterici yaklaşımların yanlış olduğunu ve Türkiye'ye büyük bir zararı olduğunu, Türkiye'nin aleyhine çalışmak olduğunu ifade ediyorum" diye konuştu.
'BU GÖRÜNTÜLERİN GÖRÜLMESİNDEN Mİ KORKUYORSUNUZ'
Genel Kurul'da milletvekilleri arasında karşılıklı sataşmalar sürerken söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez ise Türkiye demokrasisi için sandığın getirilmesi gerektiğini kaydederek, "Günlerdir devam eden sokak gösterileri var ve bu sokak gösterilerini görüntüleyen ve bunları haber yapan 11 gazeteci az önce tutuklandı. Bir daha söylüyorum, 11 gazeteci az önce tutuklandı. İlginç olan ne biliyor musunuz? Bunların birçoğu foto muhabir ve görüntü alan gazeteciler. Tutuklamak yetmedi, evlerinde ve ofislerinde bulunan bütün dijital materyaller ve görüntülere el kondu. Bu, aynı zamanda onların hakkının, hukukunun çiğnenmesi değil, öte yandan milletin haber alma özgürlüğünün de ihlal edilmesidir. Neden korkuyorsunuz? Sokaklarda yaşananların kamuoyu tarafından bilinmesinden mi korkuyorsunuz? Bu görüntülerin bizler tarafından görülmesinden mi korkuyorsunuz?" dedi.
'BÜTÜN BASIN EMEKÇİLERİNİ DE SELAMLIYORUZ'
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ise tutuklanan gazetecilerin sayısının 16'ya yükseldiğini vurgulayarak, "Haksızlar, hukuksuzlar, gazeteciyi tutukluyorlar, baro başkanlarını tutukluyorlar, avukatları tutukluyorlar, kadınları tutukluyorlar bunu gelip bize burada, 'Demokrasi masalı' diye anlatmaya çalışıyorlar. Biz, bu demokrasinin içinde yokuz, biz bunun karşısındayız. Demokrasi mücadelesini yükselteceğiz. Buradan alanda olan ve haber takibi yapan bütün basın emekçilerini de selamlıyoruz, DEM Parti olarak onların yanındayız, hakikatin yanındayız. Halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacağız" dedi.
'FİLİSTİN'E BOMBA ATAN UÇAKLARIN JET YAKITI HALA TÜRKİYE ÜZERİNDEN GİDİYOR'
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Genel Kurul'da yeniden söz alarak, "Sayın Akbaşoğlu'nun bir kez daha ortaya çıktı ki, 'Tüm annelerimiz' diyerek Dilek İmamoğlu'nun adını veremediği herkesin malumudur; diyememiştir, tutanaklar da bunu gösteriyor. Oysa Dilek İmamoğlu, orada kadın ve eş sıfatıyla o kelimelere maruz bırakıldı, yoksa annelik üzerinden değil. Dolayısıyla siz bunu yapamıyorsunuz, iki yüzlüsünüz. Annenize yapılmasını, eşinize yapılmasını kabullenemeyeceğiniz bir şeyi başkasının eşine yapıyorsunuz, yapana da diyecek kadar cesaretiniz ve delikanlılığınız yok. İkincisi, kent lokantası kapattınız, gazeteciler gitti, hemen gittiler, baktılar ama sonra baktınız ki iş olmayacak, apar topar dezenformasyonu çalıştırdınız. Resimler var, açıklamalar var yani siz burada suçüstü yakalandınız, şimdi de temizlemeye çalışıyorsunuz. Bakın, 'Filistin' deyince siz susacaksınız, önünüze bakacaksınız, yüzünüz kızaracak, yüzünüz. Filistin'e bomba atan uçakların jet yakıtı hala Türkiye üzerinden gidiyor, çelik ve savaş malzemesi gönderiyorsunuz" ifadelerini kullandı.
'BİZİM UTANACAK BİR İŞİMİZ YOK'
AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ise Murat Emir'in açıklamaları üzerine, "Biraz evvel hem Tenzile Erdoğan annemize hem de bütün annelere böyle bir hakaretin yapılamayacağını ifade ettim. Hala çarpıtmaya girişmek, hala bu işleri çarpıtmaya yöneltmek, bu gerçekleri ters yüz etmektir. Bu konuda kamuoyunda da açıklandığı üzere hiçbir şekilde Şişli'deki Kent Lokantası kapatılmamıştır. Şunu ifade edeceğim, bizim utanacak bir işimiz yok. Utanacak olan iş yapanlar yargıya hesap vermesi gerekenlerdir" dedi.
'SİLİVRİ CEZAEVİ, MÜSTAKBEL CUMHURBAŞKANININ ÇALIŞMA OFİSİDİR'
Genel Kurul'da yaşanan tartışmaların ardından siyasi partilerin grup önerileri görüşülmeye başlandı. Yeni Yol Grubunun yerel yönetimler ile ilgili araştırma önergesi üzerine kürsüde söz alan CHP Ankara Milletvekili Umut Akdoğan, 11 Nisan 1920 tarihli Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları için çıkarılan idam fermanını gösterdi. Akdoğan, "Padişah Vahdettin'i İngilizlere sığınmasıyla, Damat Ferid'i Fransızlara sığınmasıyla bilmektedir ama bütün dünya Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kahramanlığını ve bu ülkeyi kurmuş olduğunu bilmektedir. Menderes idam edilmiştir, Türkeş sürgün edilmiştir, Erbakan'a yasak getirilmiştir, İsmet Paşa illere sokulmamıştır; Ecevit, 'Dudaklarım var olduğu sürece konuşacağım' demiştir, Ecevit'e karşı Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, 'Bay Ecevit ve Bay Demirel bundan sonra partilerinin başına geçemez' demiştir. Bu kararı verenlerin hiçbirisi tarihte yoktur ancak bu isimlerin her birinin seveni milyonlar hayattadır. Selahattin Demirtaş 9 senede seçmenlerinin gönlünden silinmemiştir, 'Muhtar bile olamaz' denen Erdoğan, bu ülkede iktidar olmuştur. Şimdi, bu örneklerden yola çıkarak diyorum ki; Silivri Cezaevi bundan sonra sadece bir cezaevi değil, müstakbel cumhurbaşkanının çalışma ofisidir. İdam fermanı burada durmaktadır, Yassıada bir utanç abidesi olarak durmaktadır, Zincirbozan bir direnç abidesi olarak durmaktadır, Hamzakoy bir uzlaşı abidesi olarak durmaktadır; Pınarhisar, Diyarbakır, Metris, Mamak cezaevleri bir tarih dersi gibi ortada durmaktadır. Gidin bakın, ibret alın ve geleceği görün" değerlendirmesinde bulundu.