CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''1923 yılında Cumhuriyet’i kurduğumuzda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde sadece 554 doktor vardı. 4 hemşire, 69 eczacı, 136 ebe vardı. Bugün Cumhuriyet’in aydınlanma felsefesinin ortaya koyduğu bir gerçek, bugün Avrupa’nın en güçlü sağlık ordusu bizde'' dedi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından önce koronavirüsten dolayı hayatını kaybeden sağlık çalışanları için saygı duruşunda bulunuldu. Ziyaretçilerin alınmadığı grup toplantısına vekiller maskeleriyle katılırken, oturma düzenlerinde birer metrelik sosyal mesafeye dikkat edildi. Kılıçdaroğlu konuşmasının başında pandemiden dolayı zor bir süreç yaşandığını belirterek, "Çok sayıda vatandaşımızı kaybettik. Hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz. Bir hastayı iyileştirmek için mücadele ederken bile hayatını verenler oldu" dedi.
'GAZETECİ HABER PEŞİNDE KOŞAR'
Kılıçdaroğlu, Tele 1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ile Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız'ın gözaltına alınmasına tepki göstererek, "Neden aldılar? Hangi gerekçeyle aldılar? Emin olun duyduğumda üzüldüm. Biz nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Bu memlekette huzur olmayacak mı? Gazetecinin de huzur hakkı yok mu? Müyesser hanıma su vermiyorlar. Sen nasıl su vermezsin? Hala su verilmiyor, hala su içirilmiyor. Ben bütün vatandaşlarıma soruyorum, ne yaptı bu gazeteciler? Haber peşinde koşuyorlar. Bunları 'casusluk yapacakmış' diye suçluyorlar. Ne casusluğu ne ajanlığı. Bunları nereden çıkarıyorsunuz? Gazeteci haber peşinde koşar. En zor koşullarda gider, haber alır. Savaş muhabirleri cephede askerin bile önünde 'acaba bir görüntü alabilir miyim, bir haberi yakalayabilir miyim' diye hayatını feda ediyor. Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılıç, Murat Ağırel, Mehmet Ferhat Çelik, Aydın Keser içeride, neden? Gerçekten söylüyorum. Allah akıl fikir versin. Bu memlekette bir casus aranıyorsa, bu memlekette devletin sırlarını terör örgütüne peşkeş çeken biri aranıyorsa o da Kozmik Oda'yı açanlardır" diye konuştu.
'HDP'Lİ 2 MİLLETVEKİLİNE YAPILAN HAKSIZ VE HUKUKSUZDUR'
Kılıçdaroğlu, her zaman her yer de demokrasiyi savunduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: "’Kim olursa olsun her zaman demokrasiyi savunduk. Çünkü demokrasi sadece benim için değil hepimiz için geçerli bir kavram. Benim gibi düşünmeyen için de demokrasi geçerli bir kavramdır. Öyle olması lazım. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı gözaltına alındığında itiraz eden bizdik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı görevden alındığında tepki gösteren bizdik. 'Milletin oyuna darbe yapıyorsun' dedik. 'Neden görevden alıyorsunuz, neden zorla istifa ettiriyorsunuz bunları' dedik. Aynı şekilde milletvekillerinin üyeliklerinin düşürülmesi millet iradesine yapılmış bir darbedir. Sen düşüreceksen o zaman bu millet neden sandığa gidiyor, neden oy kullanıyor? Biz her yerde her ortamda bu hakkı savunacağız. Hele Enis Berberoğlu'nun durumu biraz daha farklı. Ben diğer 2 milletvekilinin dosyalarının içeriğini bilmiyorum. Ama o HDP'li 2 milletvekiline yapılan da haksız ve hukuksuzdur. Anayasa’ya aykırıdır. Bizim kim olursa olsun adaleti, demokrasiyi savunmak gibi, hakkı ve hukuku savunmak gibi bir görevimiz vardır. Baskı yapacaklar. Defalarca söyledim. Ama iktidar olanlar şunu unutmasınlar; baskı karşısında hiçbir CHP’li boyun eğmez."
'BUGÜN AVRUPA'NIN EN GÜÇLÜ SAĞLIK ORDUSU BİZDE'
Koronavirüs salgınının sadece Türkiye'de değil bütün dünyada da etkisini gösterdiğini ve göstermeye de devam ettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, virüsün kimsenin kimliğine, inancına, siyasi görüşüne, yaşadığı ülkeye bakmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Dünyanın ortak sorunu haline geldi. Ve dünya ortak mücadeleyi geliştirmek istiyor. Bilim Kurulu'nun aldığı kararlar var, bu kararlara hepinizin uymasını isterim. Bütün vatandaşlarımda da istirhamım budur. Kolay bir iş değildir. Bilim Kurulu'nun aldığı kararlara vatandaş olarak hepimiz uyalım, uymaya da devam edelim. Çünkü bir kişinin hayatı bile bizim için çok değerlidir. İnsan hayatı kadar değerli bir şey yoktur. O nedenle hepimizin buna dikkat etmesi lazım. 1923 yılında Cumhuriyet'i kurduğumuzda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde sadece 554 doktor vardı. 4 tane hemşire vardı. 69 eczacı, 136 ebe vardı. Bugün Cumhuriyet'in aydınlanma felsefesinin ortaya koyduğu bir gerçek. Bugün Avrupa'nın en güçlü sağlık ordusu bizde. En parlak beyinlerimiz tıp fakültelerine giderler. Dolayısıyla hepsine şükran borçluyuz" dedi.