Geri Dön
PolitikaCevdet Yılmaz: Türkiye, 2003-2024 yılı eylül ayı arasında 270,2 milyar dolar yatırım aldı

Cevdet Yılmaz: Türkiye, 2003-2024 yılı eylül ayı arasında 270,2 milyar dolar yatırım aldı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "1973-2002 yılları arasında 15 milyar dolar yatırım çekebilen Türkiye, 2003 ila 2024 yılı eylül ayı arasında 270,2 milyar dolar yatırım almıştır. Yıllık ortalama yatırım miktarı 1 milyar dolardan 13 milyar dolara yükselmiş ve küresel doğrudan yatırımlardan aldığımız pay yüzde 1'e çıkmıştır" dedi.

Cevdet Yılmaz: Türkiye, 2003-2024 yılı eylül ayı arasında 270,2 milyar dolar yatırım aldı

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşların 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin geneli ile Sayıştay Raporu'nu görüşmek üzere AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplandı. Komisyona sunum yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ekonomi Koordinasyon Kurulu, Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK), Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu, Ulusal Yapay Zeka Stratejisi Yönlendirme Kurulu ve Türkiye Coğrafi Bilgi Sistemi Kurulu'nun ilgili mevzuat çerçevesinde çalışmaların devam ettiğini söyledi. Yılmaz, "Ülkemizin önemli bir gündemi olan nüfusa ilişkin kapsamlı stratejileri oluşturmak ve koordinasyonu sağlamak üzere Nüfus Politikaları Kurulu'nun kurulmasına yönelik çalışmalarda da son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Bu çerçevede Cumhurbaşkanlığı bütçesi; değişen küresel dinamiklere ve ülkemizin ihtiyaçlarına uyumlu şekilde, bölgesel ve küresel öncelikler, kalkınma hedefleri ve katma değer odaklı stratejiler doğrultusunda hazırlanmıştır" dedi.

'CUMHURBAŞKANLIĞI 2025 YILI BÜTÇESİ 16 MİLYAR 928 MİLYON LİRA'

Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı'nın 2023 yılı bütçe giderinin 7 milyar 858 milyon lira olarak gerçekleştiğini kaydederek, "2024 yılı başlangıç ödeneği 12 milyar 284 milyon liradır. Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesinde ise 16 milyar 928 milyon lira ödenek tahsis edilmesi öngörülmektedir. Bu ödeneğin yüzde 50'si Barışı Destekleme Faaliyetleri, Acil Destek Giderleri ve Cumhurbaşkanlığına bağlı ofislere hazine yardımı için diğer kurum ve kuruluşlara aktarılmak üzere ayrılmıştır. Cumhurbaşkanlığı bütçesinin geri kalanının önemli bir kısmı ise çeşitli alanlarda kamuya ücretsiz sunulan hizmetler için kullanılacaktır. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nin giderleri de Cumhurbaşkanlığı Merkez Teşkilatı'na ayrılan kaynaklar arasında yer almaktadır. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yer alan Millet Kütüphanesi, günlük 4 bin ila 7 bin, hafta sonları ise 10 bin ila 12 bin kişiye 7 gün 24 saat hizmet vermektedir. Millet Kütüphanesi açıldığı günden itibaren yaklaşık olarak 6,3 milyon ziyaretçi sayısına ulaşmıştır. Kütüphanede ücretsiz yemek ikramı sağlanmakta ve ulaşım kolaylığı için servis hizmeti sunulmaktadır. Bu kapsamdaki harcamalar Cumhurbaşkanlığı'nın bütçesinden karşılanmaktadır. İlk kez uygulanan Entegre Kitap Taşıma Sistemi ile 5,5 kilometre uzunluğundaki raylı sistem sayesinde depolarda bulunan 1 milyonun üzerinde kitap hızlıca okuyuculara ulaştırılmaktadır" diye konuştu.

'E-DEVLET, 8 BİN 300'DEN FAZLA HİZMET SUNUYOR'

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde doğrudan Cumhurbaşkanlığı'na bağlı 8 Başkanlık, 1 Genel Sekreterlik, 4 Ofis ve 9 Politika Kurulu'nun politikaların etkin oluşturulması ve faaliyetlerin dinamik uygulanması için çalışmalarını sürdürdüğünü belirten Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, 'Dijital Türkiye' vizyonu doğrultusunda; e-Devlet, siber güvenlik, milli teknolojiler, büyük veri ve yapay zeka gibi alanlardaki çalışmalarıyla ülkemizin dijital dönüşümüne liderlik etmektedir. E-Devlet Kapısı, 1071 kurum ve kuruluşa ait 8 bin 300'den fazla hizmeti elektronik ortamda vatandaşların ve özel sektörün kullanımına sunmaktadır. 66 milyonu aşan kullanıcıya hizmet veren platform, Türkiye'nin dijital yüzü haline gelmiştir. Nitekim uluslararası endekslerde de üst sıralarda yer almaktayız. Avrupa Komisyonu'nun 2024 e-Devlet Kıyaslama Raporu'nda Türkiye, 37 ülke arasında 83 puanla Avrupa Birliği (AB) ortalamasını aşarak 10'uncu sırada yer almıştır. Yine bu raporda Türkiye, kullanıcı desteği, dijital posta ve sınır ötesi kullanıcı desteği ve temel veri kaynakları alanlarında 100 tam puan alan ülkeler arasında yer almıştır. Büyükşehir ve il belediyelerinin su ve kanalizasyon hizmetlerinin entegrasyonu kapsamında, 67 ilin hizmetleri e-Devlet Kapısı'na entegre edilmiştir. Kalan 14 il için çalışmalar hızla devam etmektedir. 2023-2025 Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı kapsamında kira sözleşmelerinin e-Devlet üzerinden sunulması projesi hayata geçirilmiştir. Yeni sunulan 'kaza tutanağı' hizmeti ile trafik kazası yapan vatandaşlarımızın uygun koşulları sağlamaları halinde e-Devlet mobil uygulaması üzerinden hızlı ve kolay bir şekilde tutanak oluşturmaları sağlanmıştır" dedi.

'GÜVENLİ BİR DİJİTAL EKOSİSTEM İNŞA ETMEYİ HEDEFLİYORUZ'

Yılmaz, Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye hedefleri doğrultusunda, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi'nin koordinasyonunda, tüm bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlar, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının görüşleri dikkate alınarak güncellenen Ulusal Yapay Zeka Stratejisi 2024-2025 Eylem Planı'nın yayımlandığını hatırlatarak, "Ayrıca Siber Güvenlik Başkanlığı adıyla yeni bir teşkilat kurma hazırlıklarımızın son aşamasındayız. Çok güçlü bir yapıyla bu alandaki süreçleri düzenleyecek ürünleri ve firmaları akredite edecek çok daha etkili bir şekilde ülkemizin, insanımızın, firmalarımızın siber güvenliğini sağlayacak bir yapılanmaya gidiyoruz. Böylece güçlü bir altyapı ve nitelikli insan kaynağına dayalı, çok daha güvenli bir dijital ekosistem inşa etmeyi hedefliyoruz. Kamu ve özel sektör iş birliğiyle siber güvenlik farkındalığını artırmak, yerli ve milli çözümler geliştirmek yönünde ilerleyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

'2023'TE 2,5 MİLYAR DOLAR DEĞERİNDE 49 YATIRIM HAYATA GEÇİRİLDİ'

Son 22 yılda uluslararası yatırımları ülkeye çekmek için birçok reform hayata geçirildiğini kaydeden Yılmaz, böylece Türkiye'nin iş ve yatırım ortamının daha cazip ve rekabetçi hale geldiğini vurgulayarak, şunları söyledi: "1973-2002 yılları arasında 15 milyar dolar yatırım çekebilen Türkiye, 2003 ila 2024 yılı eylül ayı arasında 270,2 milyar dolar yatırım almıştır. Yıllık ortalama yatırım miktarı 1 milyar dolardan 13 milyar dolara yükselmiş ve küresel doğrudan yatırımlardan aldığımız pay yüzde 1'e çıkmıştır. Strateji döneminde bu profillere uygun yatırım projelerinin ülkemize daha fazla çekilmesi için hedef odaklı faaliyetler yürütülecektir. Bu doğrultuda, stratejinin ana hedefi, Türkiye'nin küresel Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) pastasından aldığı payı nitelikli UDY projeleriyle artırmak ve 2028 yılında yüzde 1,5'e çıkarmaktır. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi'nin 2023'te yürüttüğü çalışmalar kapsamında, toplam 2,5 milyar dolar değerinde 49 yatırım hayata geçirilmiş ve bu projelerle 12 bin 637 kişiye istihdam sağlanmıştır. Faaliyete geçen bu 49 yatırımın 36'sı üretime, 6'sı Ar-Ge merkezine, 1'i bölgesel yönetim merkezine ve 6'sı hizmet sektörlerine yöneliktir. Bu projeler, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Rusya, Almanya ve Japonya başta olmak üzere 18 ülkeye aittir. 2007 yılından bu yana çalışmalarına devam eden Yatırım Ofisi, ekonomiye büyük katkılar sunan çok önemli yatırım projelerine destek olmuş ve bunları ülkemize kazandırmıştır. Kasım 2024 itibarıyla toplam yatırım değeri yaklaşık 30 milyar dolar olan ve 80 bin kişilik istihdam yaratan 381 proje Yatırım Ofisi desteği sayesinde başarıyla hayata geçmiştir."

'SAVUNMA SANAYİNDE İSTİHDAM 92 BİN KİŞİYE ULAŞTI'

Son 22 yılda savunma sanayinde büyük bir dönüşümün gerçekleştiğini belirten Yılmaz, "2002'de sektörde sadece 56 firma faaliyet gösterirken bugün bu sayı 3 bin 500'ü aşmıştır. Savunma projelerinin sayısı 2002 yılında 62 iken, bugün bu sayı yüzde 80 yerlilik oranıyla 1132'ye yükselmiş ve büyüklüğü 100 milyar doları aşmıştır. Sektörün cirosu 2002'de 1,1 milyar dolardan 2023'te 15,5 milyar dolara çıkmış, istihdam 92 bin kişiye ulaşmıştır. 2002 yılında savunma sanayinde Ar-Ge'ye ayrılan yıllık bütçe sadece 49 milyon dolar iken, bugün yıllık 2 milyar 622 milyon doları geçmiştir. 2002 yılında 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2023 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre 5,5 milyar dolara ulaşmıştır. Türk savunma ürünleri 185 ülkeye ihraç edilmekte, ürün çeşitliliği 230'u bulmaktadır" dedi.

'893 ÖNERGENİN YÜZDE 88'İNE CEVAP VERİLDİ'

Türkiye'nin uzun yıllardır PKK/KCK, FETÖ, DEAŞ, El Kaide ve DHKP/C gibi farklı ideolojilere ve dış desteğe sahip terör örgütleriyle eş zamanlı olarak mücadele eden tek NATO üyesi ülke olduğunu vurgulayan Yılmaz, "2024 yılında, nokta operasyonlarla PKK/KCK, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin lider kadroları etkisiz hale getirilerek yurt içi faaliyetleri büyük ölçüde kısıtlanmış ve örgütlere katılım ciddi oranda azaltılmıştır" diye konuştu. Öte yandan Yılmaz, TBMM'nin bilgi edinme ve denetim yollarından biri olan yazılı soru önergelerine önem verdiklerini kaydederek, "Tarafıma tevcih edilen 893 önergenin yüzde 88'ine cevap verilmiş durumdadır. Önümüzdeki dönemde de aynı hassasiyetle milletvekillerimiz tarafından tevcih edilen soru önergelerine yanıt vermeye devam edeceğiz" diye konuştu.

‘TÜRKİYE YÜZYILI HEDEFİNE KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ’

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı ve Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili ve ilişkili kurum, kuruluşların 2025 yılı bütçeleri üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı. Yılmaz, 23’üncü bütçeyi hazırlıyor olmanın başlı başına istikrar göstergesi olduğunu, ülkenin aslında uzun dönemli bir yönetimle son derece büyük, önemli dönüşümleri yaşamasının da zeminini oluşturduğunu söyledi. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağladığı hız ve dinamizmle, istikrarla Türkiye Yüzyılı hedeflerine kararlılıkla ilerlemeye devam edeceklerini dile getirdi. Yılmaz, bugün üzerinde en fazla durulan konulardan birinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu, sistemin demokratik olmasının önem taşıdığını söyledi. Yılmaz, demokratik sistemlerde farklı yönetim biçimlerinin her zaman mümkün olduğunu parlamenter sistem ne kadar demokratikse başkanlık sisteminin de en az o kadar demokratik olduğunu söyledi. Yılmaz, bu sistemlerin ülkelere, bölgelere göre değişiklik gösterdiğini belirterek, “Türkiye'de de halkın oyuyla, halkın onayıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmiştir. Önceki sistemi yaşamasak, bilmesek neredeyse ideal bir sistemden çıkmışız da bozmuşuz gibi yönetim sistemimizi. Buna neredeyse ben de inanacağım buradaki ifadelerden. O çok şey yaptığınız eski sistem diyeceğim ben ona tam ideal parlamenter sistem miydi, değil miydi o da tartışılır. 12 Eylül sonrası oluşturulmuş, vesayetçi bir anlayışla kurgulanmış, birçok ekonomik krizin, siyasal krizin oluştuğu, yaşandığı bir dönemden bahsediyoruz. Sanki böyle çok ideal bir şeyden çıkmışız da kötüye gitmişiz gibi bir atmosferin oluşturulmasını hiçbir şekilde doğru bulmuyorum” dedi.

‘BU SİSTEMİ DEVAM ETTİRECEĞİZ’

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin içinden geçilen konjonktürde ülkenin istikrarına, bekasına katkıda bulunan bir sistem olduğunu, yönetimde istikrarı sağladığını, salgın gibi, uluslararası meseleler gibi bazı krizlere, sıkıntılara karşı hızlı karar alınmasında etkili olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Halkımız başka bir karar vermediği sürece demokratik bir ortamda, bu sistemi devam ettireceğiz" diye konuştu.

‘CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ İYİLEŞTİRİLMEYE AÇIK’

Her sistem gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin de iyileştirilmeye açık olduğunu kaydeden Yılmaz, “Bu yönetim sisteminde tecrübeyle ortaya çıkan bazı eksiklikler varsa veya daha iyi yapılabilecek bazı şeyler varsa neden olmasın, burada bir tabu söz konusu değil. Öyle bir zihniyetimiz yok. Tam aksine ilk tartışmaları hatırlarsanız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dinamik bir sistem olarak toplumun karşısına konulmuştur. İdarede yeri geldiğinde kanun bile gerektirmeden bazı tedbirler alabileceği şekilde tasarlanmıştır. Dolayısıyla geliştirilmeye, daha iyiye götürülmeye de her zaman açık bir sistemdir” ifadelerini kullandı.

‘TÜRKİYE’DE FAZLA PARTİ VAR’

Bir ülkede parti sayısını belirleyenin daha çok ülkelerin seçim sistemleri olduğunu, örneğin başkanlıkla yönetilen ABD ile parlamenter sistemle yönetilen İngiltere'de az sayıda siyasi parti olduğunu, çünkü ikisinin yönetim sistemleri farklı olsa da dar bölge seçim sistemine sahip olduğunu kaydeden Yılmaz, “Parti sayısı fazla mı Türkiye'de derseniz, bence de fazla parti var, 158 parti var. Bir kısmı neredeyse dernek diyebileceğimiz nitelikte ama parti. Parti kurmak bizde oldukça kolay, dernek kurmak gibi. Tabii seçime girebilen partinin belli şartları var. Onlar da her zaman tartışmaya açık hususlar. Malum yönetimde istikrar ve temsilde adalet, seçim sistemlerinin de özünü oluşturan hadisedir. İkisini de bir arada sağlayacak bir sistem elbette en ideal sistem. Bunu da bütün ülkeler tartışıyorlar biz de tartışmaya devam edeceğiz. Ama Siyasi Partiler Kanunu'nda da Seçim Kanunu'nda da mutlaka çalışmalar yapılması gerektiğine inanıyorum ülkemizin daha istikrarlı ve temsil gücünün de daha iyi noktaya gelmesi için. Bu tabii tek başına bir partinin değil birçok partinin birlikte tartışması, konuşması gereken meseleler” dedi.

‘BAKANLARIN SEÇİLDİĞİ BİR DÖNEM OLMADI’

Yılmaz, bakanlarla ilgili tartışmalar yapıldığını, kendisinin parlamenter sistemde bakanlık, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak görev yaptığını, her iki dönemde de halk tarafından seçilmediğini belirtti. Yılmaz, geçmiş sistemde seçilmiş milletvekilleri arasından başbakan tarafından atama yapıldığını, bugün de seçilmiş veya seçilmemiş kişilerden atama yapıldığını, geçmişte de bakanların doğrudan seçildiği bir sistem olmadığını belirten Yılmaz, "Geçmiş sistemde ağırlıklı olarak seçilmiş kişiler arasından atanırdı, bakın yine atanırdı, onu ayırt etmeniz lazım. İnsanlar milletvekili olarak seçiliyor, bakan olarak kimse seçilmiyor. Milletvekilleri arasından bir kısmı, çoğunluğu geçmiş sistemde bakan olarak atanırdı, istisnai de olsa milletvekili olmayanlardan da bakan atamak mümkündü. Bakan atananlar da oldu geçmişte. Yeni sistemde de yine seçilmiş milletvekilleri arasından da atamak mümkün, olmayanlar arasından da bakan atamak mümkün. Bakanlar her zaman atanarak gelmişlerdir. Doğrudan bakanın seçildiği bir sistemi ben hatırlamıyorum, öyle bir sistemimiz hiçbir zaman olmadı. Ama elbette meşruiyetini seçilmiş başkandan ve meclisten alır yönetimler. Dolayısıyla bakanlar siyasi midir, değil midir? Elbette siyasidir ben öyle görüyorum. Bakanlarla Meclisle daha yoğun bir ilişki olsun her zaman tartışılabilir bu. Hesap verme yöntemleri geliştirilsin, tabii ki bu tartışılabilir” diye konuştu.

‘BÜROKRASİ BİRLEŞTİ’

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bütçede tartışılan konulardan birinin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olduğunu kaydederek, "Cumhurbaşkanlığı sarayı dediğiniz yer, biz külliye diyoruz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, 85 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetim merkezi. Elbette buranın belli altyapısı olacak, belli bir personeli olacak, elbette korunacak, elbette birtakım hizmetleri olacak. 85 milyonluk bir ülkenin yönetim merkezinden bahsediyoruz. Burada yanlış bir şey varsa da hep birlikte tabii ki bunları düzelteceğiz ama şunu rakam olarak söylemek isterim; cumhurbaşkanlığı bütçesinin çok fazla olduğuna dair eleştiriler yapıldı. 2007 öncesinde biliyorsunuz başbakanlık vardı, kapandı başbakanlık, yeni sistemle başbakanlık bürokrasisiyle cumhurbaşkanlığı bürokrasisi birleşti. Buradan baktığınız zaman 2018 yılı bütçesinde başbakanlığın ve cumhurbaşkanlığının bütçesinin toplam bütçe içindeki oranı yüzde 0,32 imiş. 2025'te cumhurbaşkanlığı için ki bu başbakanlık ve eski cumhurbaşkanlığının birleştiği hali, toplam bütçe içindeki payı yüzde 0,11. Bütün bu tartıştığımız bütçenin içindeki payı bu ve geçmişle de mukayesesi bu. Takdiri size bırakıyorum. Bu ödeneğin de önemli bir kısmı, barışı koruma hizmetleri gibi veya başka kurumların çalışmaları gibi, kütüphane gibi başka şeyler için kullanılıyor” dedi.

Taşıt konusunun da çok tartışıldığını belirten Yılmaz, "2023 yılında 20 adet taşıt alımı öngörülmüş ama 3 adet Togg marka araç alınmış, 3 adet minibüs alınmış, toplam 6 adet taşıt alınmış. Herhangi bir artışa gidilmemiş. 2025'te yine Togg olmak üzere 20 taşıt alımı planlanmış” dedi.

Bazı araçlardaki rakamsal artıştan bahsedildiğini ifade eden Yılmaz, bunun enflasyon muhasebesinden kaynaklanan değer artışı olduğunu, yani yeni bir araç alımından değil mevcut araçların yeniden değerlenmesiyle oluşan kaydi bir artıştan kaynaklandığını anlattı.

'17 ÇEYREKTİR KESİNTİSİZ BÜYÜMEMİZ DEVAM ETTİ’

Makro ekonomiyle ilgili değerlendirmeler de yapan Yılmaz, "Bugün büyüme rakamları açıklandı. 3'üncü çeyrekte beklentilerin bir miktar altında yüzde 2,1 oranında büyüme gerçekleşti. Böylece 17 çeyrektir kesintisiz büyümemiz devam etmiş oldu. 9 aylık büyümemiz yüzde 3,2. Bu çeyrekten 12 ay geriye giderek yıllıklandırılmış büyümemiz ise yüzde 3,6 olarak gerçekleşti. Bu yıl için bizim öngörümüz 3,5 civarında bir büyüme. Bu gelen rakamlarla bir miktar aşağı yönlü bir risk olduğunu söyleyebiliriz ancak son ekim, kasım aylarında da öncü göstergelerde belli bir toparlanma işareti var. Sonucunu hep birlikte göreceğiz ama yüzde 3,5'in çok uzağında olmayan bir rakamla bu yılki büyümeyi kapatmayı öngörüyoruz. Yine tam da Orta Vadeli Program'da öngördüğümüz üzere daha dengeli bir büyüme yapısına gittiğimizi, dış talebin özellikle büyümeye katkısının arttığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de fiyat istikrarını sağlama hedefiyle birlikte dengeli büyümeyi de bir taraftan sürdürmeye dönük olarak politikalarımızı hayata geçireceğiz” ifadelerini kullandı.

‘GEÇİŞ DÖNEMİNİ TAMAMLADIK’

Bir taraftan enflasyonu düşürürken, diğer taraftan dengeli büyümeyi sağlama, depremin etkilerini ortadan kaldıracak rehabilitasyon çalışmalarını yaptıklarını ve sosyal talepleri karşıladıklarını belirten Yılmaz, “Enflasyonla ilgili başından beri '3 dönem olacak' dedik. Geçiş dönemi, dezenflasyon dönemi ve fiyat istikrarı dönemi. Geçiş dönemini tamamladık. 'Geçiş döneminde ne yaptınız?' derseniz, cari açıkta dramatik bir düşüş sağlandı. Cari açık yüzde 6'lardan yüzde 1'ler civarına geldi. Bütçe açığı, depreme rağmen önemli oranda kontrol edilmiş oldu. Bu sene yüzde 5 altında beklentimiz var. Gelecek sene yüzde 3'lere gidiyor. Merkez Bankamızın rezervlerinde tarihimizde görmediğimiz hızda iyileşme ve artış sağlandı. Dolayısıyla Türkiye'nin döviz meselesi büyük oranda çözülmüş durumdadır ve dış dünyadan borçlanma maliyetleri de aşağıya gelmiştir. CDS'ler dediğimiz ülke risk primlerinde de ciddi düşüş sağlanmıştır. Bu da gerek özel kesimin gerek kamu kesiminin dış dünyadan borçlanma maliyetini düşürmüştür” dedi.

Eleştiriler üzerine sanal kumar konusundan da bahseden Yılmaz, sanal kumar konusunda en kritik meselenin dışarıya finansın gidişi olduğunu dile getirdi. Yılmaz, "Dışarıya gidecek finansı kontrol ederek ancak etkili mücadele edebiliriz. Bu konuda da MASAK'a gerekli görevlendirmeyi yapmış durumdayız. Bir eylem planımız var. İlgili diğer kurumlarımızla birlikte bunu hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.

‘BAĞIMLILIK OLUŞMADAN ÖNCE MÜCADELE EDİLECEK’

Uyuşturucu bağımlılığı konusundaki sorulara Yılmaz, "Bağımlılıkla ilgili de işin bir arz tarafı var, bir talep tarafı. Arz tarafıyla uğraşması gerekenler kolluk güçlerimiz. Talep tarafı da çok önemli. İstatistiklere göre, rehabilitasyon için başvuran 100 uyuşturucu bağımlısından sadece yüzde 3'ü iyileşiyor. Burada esas olan bağımlılık olmadan önce koruyucu mekanizmaların devreye girmesi. Bu alanda bir eylem planı oluşturduk. Riskli gruplar tespit edip, bu bağımlılık oluşmadan önce mücadele edilecek” yanıtını verdi.

BÜTÇE KABUL EDİLDİ

2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bütçe hazırlık sürecindeki güçlü liderliği ve sağladığı vizyon için şükranlarını sundu. Yılmaz, bugün gerçekleştirilen müzakereler dahil özverili çalışmaları için plan bütçe komisyon başkan ve üyeleri ile görüşmelere katkı sağlayan tüm milletvekillerine teşekkür etti.

KOMİSYON BAŞKANI MUŞ: 235 SAAT MESAİ YAPILDI

Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş da, 22 Ekim'de başlayan bütçe maratonunun 29 Kasım'da sona erdiğini belirtti. Muş, 39 gün süren görüşmelerde toplam 21 birleşim, 81 oturum ve yaklaşık 235 saat mesai yapıldığını söyledi. Muş, görüşmelerde, komisyon üyeleri dahil 267 milletvekilinin toplam 1330 söz talebinin karşılandığını, Meclis'teki milletvekillerinin yaklaşık yüzde 45'inin bu müzakerelere doğrudan katılarak katkıda bulunduğunu söyledi.