Cevdet Yılmaz: Temel hedefimiz, enflasyonu tek haneli seviyelere düşürmek
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Enflasyon oranlarını yeniden tek haneli seviyelere düşürmek, önümüzdeki süreçte makroekonomik anlamda temel hedefimiz olacaktır" dedi.
TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında, '2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere toplandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ek bütçe kanun teklifine ilişkin TBMM Genel Kurulu'nda sunum yaptı. Yılmaz, 2023 yılı bütçe hedef ve tahminlerini 2022 yılının ikinci yarısındaki makroekonomik görünüm ve beklentiler çerçevesinde belirlediklerini hatırlatarak, "Ancak, küresel düzeyde sürmekte olan yükselen enflasyon, tedarik zincirlerindeki aksaklıklar, emtia fiyatlarındaki dalgalı seyir, Rusya-Ukrayna savaşı ve son olarak yaşadığımız deprem felaketi; makroekonomik görünüm ve varsayımlarda ciddi değişimlere yol açmıştır. Özellikle şubat ayında yaşadığımız asrın felaketi, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerin izlerini silmek için ivedilikle başlattığımız çalışmalar, kamu harcamalarında önemli artışlara yol açmıştır. Depremin yol açtığı yıkımın maliyeti yaklaşık 104 milyar dolar olarak hesaplanmış bulunmaktadır. Bu gelişmeler gelir beklentilerimizi ve harcama büyüklüklerimizi etkilemiş, ihtiyaçlarımızı da değiştirmiştir. Bu çerçevede bütçemizdeki mevcut ödeneklerin dağılımını ve miktarını yeniden taksim etme ve dolayısıyla kamu hizmetlerinde herhangi bir aksaklık oluşmaması amacıyla 2023 yılı bütçemizde revizyona gitme gerekliliği oluşmuştur. Ek bütçe teklifinde belirlenen ödeneklerle amacımız; depremden etkilenen illerimizi inşa ve ihya faaliyetlerini en iyi şekilde sürdürmek, sosyal desteklerle engelli vatandaşlarımızdan yaşlılarımıza milletimizin ihtiyaçlarını gidermek, çiftçisinden esnafına ülkemize değer üreten tüm toplum kesimlerinin yanında olmak ve altyapı-üstyapı projeleriyle kalkınma adımlarımıza devam etmektir" dedi.
'EKONOMİMİZ POZİTİF YÖNDE AYRIŞTI'
Küresel krizin ardından hala toparlanmaya çalışan dünya ekonomisinin, yeni belirsizlikler, riskler ve güçlüklerle dolu bir dönemden geçtiğini vurgulayan Yılmaz, "Yeni bir küresel düzene geçişe şahit olduğumuz bu dönemde, Türkiye ekonomisi yaşanan tüm şoklara karşı dayanıklılığını korumayı başarmıştır. Salgın sonrası süreçte hızlı bir büyüme ve toparlanma eğilimi yakalayan ekonomimiz, bölgemizdeki Rusya-Ukrayna savaşına rağmen başta büyüme ve istihdam olmak üzere temel pek çok somut göstergede diğer ekonomilere kıyasla pozitif yönde ayrışmıştır. Son 3 yıllık dönemde dünya ekonomisi ortalama yüzde 2 civarında büyürken Türkiye ekonomisi ortalama yüzde 6'nın üzerinde bir büyüme performansı sergilemiştir. Öte yandan, şubat ayında gerçekleşen son yüzyılın en büyük deprem felaketi önemli insani ve ekonomik yıkıma yol açmış; ekonomimiz bu yıkıcı etkilere rağmen 2023 yılı ilk çeyreğinde yüzde 4 oranında büyüyerek salgın sonrasında kesintisiz büyüme eğilimini devam ettirmiştir. Bu gelişme 2023 yılı şubat ayında meydana gelen deprem felaketine rağmen ekonomimizin güçlü sürdürülebilir yapısını koruduğunu göstermektedir" diye konuştu.
'DIŞ TİCARET AÇIĞININ DAHA ILIMLI SEYRETMESİNİ BEKLİYORUZ'
Yaşanan deprem felaketine rağmen ihracatın da güçlü görünümünü sürdürdüğünü kaydeden Yılmaz, "Öncü verilere göre ilk 6 aylık ihracatımız 123,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiş bulunmaktadır. 2023 yılı mayıs ayı itibarıyla seyahat gelirlerimiz de 43,9 milyar dolar ile tarihi seviyelere yükselmiştir ve önümüzdeki dönemde rekor büyümeler beklediğimizi söyleyebilirim. Diğer taraftan, bu yıl küresel ölçekte ve önemli ihracat pazarlarımızda ekonomik büyümenin geçtiğimiz yıla kıyasla daha düşük seviyelerde gerçekleşmesi beklentisi, ihracatımız üzerinde baskılayıcı bir unsurdur. Bununla birlikte, ocak-haziran döneminde ithalatımız 184,8 milyar dolar olarak kaydedilmiş olup, dış ticaret açığında mevcut seviyelerin yılın geri kalanında daha ılımlı seyretmesini bekliyoruz. Cari açık yıl sonunda Orta Vadeli Programda öngördüğümüz 2,5'in üzerinde gerçekleşecek diye bekliyoruz. Bugünkü seviyesinin daha altında olacak. Yılın ikinci seviyesinde daha pozitif bir gelişme bekliyoruz. OVP'de 2,5'in üstünde bir cari açıkla karşılaşacağımızı da ifade etmek isterim" ifadelerini kullandı.
'2014'TEN BU YANA EN DÜŞÜK İŞSİZLİK ORANI'
Aynı zamanda, ücretli çalışan kesimin satın alma gücünün korunmasından taviz vermeyerek enflasyonun üzerinde artışlarla bu kesimleri destekleyen tarafta olduklarını işaret eden Yılmaz, "Enflasyon oranlarını yeniden tek haneli seviyelere düşürmek, önümüzdeki süreçte makroekonomik anlamda temel hedefimiz olacaktır. 2023 yılı ilk çeyrek verilerine göre tüm tarım dışı sektörlerde istihdam salgın öncesindeki düzeyinin oldukça üzerindedir. Mevsimsellikten arındırılmış 2023 yılı mayıs ayı verileri itibarıyla, toplam istihdamımız 31,7 milyona ulaşmıştır. Nisan ve mayıs ayları verileri şubat ve mart ayları sonrasında işgücüne katılım ve istihdam oranlarında yeniden artış eğilimine girildiğini göstermektedir. Mayıs verisine göre işsizlik oranımız 2014'ten bu yana en düşük seviyesine gelmiştir. Ülkemiz finansal piyasalarda da olumlu performansını sürdürmektedir. Küresel pay piyasalarından daha iyi performans sergileyen BİST 100 Endeksi TL bazında bir önceki yıla göre yüzde 161,4, ABD doları bazında ise yüzde 74 değer kazanmış ve yılın ikinci yarısına girerken 6 bin puan seviyesinin üzerinde art arda yeni tarihi zirvelerini görmüştür. Aynı zamanda, kredi risk primini ihtiva eden Türkiye'nin 5 yıllık CDS priminde önceki yıla kıyasla önemli bir düşüş kaydedilmiştir" dedi.
'527,3 MİLYAR LİRA DEPREM BÖLGESİNE'
Yılmaz ayrıca, bu ek bütçeyle depremde hasar gören bölgelerin yeniden ihyasını, imarını ve depremin izlerinin silinmesini hedeflediklerini vurgulayarak, "Toplam ödenek ihtiyacı 1 trilyon 119,5 milyar lirasıdır. Bu tutarın 482,8 milyar lirası depremden zarar gören vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması ve kamu idarelerinin yapı stokunda oluşan zararların giderilmesi gibi amaçlarla toplam 527,3 milyar lirayı bulmaktadır. Daha önce mevcut ödeneklerden ödenek aktarmak suretiyle depreme yaptığımız harcamalar vardı onları da dahil ettiğimizde bu yıl sadece merkezi yönetim bütçesinde depremle ilgili harcamamız 762 milyar lirayı bulacaktır" diye konuştu.
'İCARİ AÇIĞIN BIR KISMI ALTIN İTHALATINDAN ÖNEMLİ BİR KISMI DA ENERJİ İTHALATI KALEMLERİNDEN'
TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında, '2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni görüşmek üzere toplandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ek bütçe görüşmeleri sırasında, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Cevdet Yılmaz, milletvekillerinin, 'ek bütçeye' yönelik eleştirilerine, "Sadece afetle ilgili 762 milyar TL para harcamak söz konusu, bu da sadece merkezi yönetimin yükü. Diğer taraftan 'Bu bütçede köylü yok, işçi yok, memur yok.' gibi değerlendirmeler oldu. Son yaptığımız artışlarla en düşük memur maaşı 2022 yılı Aralık ayına göre aile yardımı dahil kümülatif olarak yüzde 142 oranında artarak 22 bin 17 liraya yükseltilmiştir. Yine, baktığınız zaman kamu işçilerindeki artışlar son derece yüksek seviyelerdedir. Net asgari ücret 2023 yılının Ocak ayında yüzde 54,66 artırılarak 8 bin 507 Türk Lirasına yükseltilmişti. Temmuzda ilave bir artış daha yaparak 6 ay geçmesine rağmen, yüzde 34 artırdık ve 11 bin 402 liraya yükseldi. Böylece, 2023 yılında net asgari ücrette kümülatif olarak yüzde 107,3 oranında artış yapıldı. Yine, en düşük emekli aylığı: Yılbaşında yüzde 114 oranında en düşük emekli aylığını artırdık. 2022 Temmuz ayında en düşük emekli aylığının asgari ücrete oranı yüzde 64'tü. Geldiğimiz noktada asgari ücrette çok yüksek artış yapmış olmamıza rağmen en düşük emekli aylığının asgari ücrete oranı yüzde 66'ya yükseltilmiştir. Yine, sosyal yardımlarda ilave 44,3 milyarlık bu bütçemizde, ek bütçemizde yer alıyor. Yine, tarım destekleri 52,1 milyar ek bütçede; önceki bütçeye ilave olarak tarım alanına ayırdığımız kaynak söz konusu. Dolayısıyla bu eleştiriye katılmak mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Yılmaz, Kur Korumalı Mevduat (KKM) ile ilgili soruları, "Kur korumalı mevduata bakarken işin bir maliyet tarafı var; doğru. Bir maliyeti var bu sistemin ama bir de fayda tarafı var. Yapılması gereken, maliyet- fayda analizi veya fayda- maliyet analizi. Bu şekilde baktığımızda, maliyetler kadar faydalara da baktığımızda şunu söyleyebilirim: Kur istikrarına katkıda bulunmuştur bu mekanizma, daha uzun vadeli bir mevduat yapısı oluşumuna yine katkısı olmuştur ve kamunun borçlanma maliyetlerinde bir düşüş meydana getirmiştir; diğer taraftan, elbette bir maliyeti de olmuştur. Ancak toplam resme baktığınızda geçen yılla ilgili söylüyorum, kur korumalı mevduata ödediğimiz paraya rağmen 3,5 olarak öngördüğümüz bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 1 seviyesinde gerçekleşmiştir" şeklinde yanıtladı.
Toplam resme bakıldığında bütçe açıklarının geçen yıl için son derece düşük düzeyde gerçekleştiğini aktaran Cevdet Yılmaz, "Kamu borç stokunun milli gelire oranında neredeyse 10 puan civarında bir düşüş olmuştur; yüzde 42'lerden, yüzde 32'lere bir düşüş gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, kur korumalı mevduatın da içinde olduğu hesaplara baktığınızda, toplam resim hiç de mali dengelerde bir bozulma değildir, geçen yıl için söylüyorum tam aksine, son derece olumlu bir tablo olmuştur" değerlendirmesinde bulundu.
İhracatla ve cari açıkla ilgili milletvekillerinin eleştirilerine de yanıt veren Cevdet Yılmaz, son dönemde cari açıkta bir artış yaşandığını ancak yılın ikinci yarısında daha olumlu bir perspektifierinin olacağını söyledi.
'MEVCUT CARİ ACIĞIN ÖNEMLİ BİR KISMI ALTIN İTHALATINDAN KAYNAKLANIYOR'
Yılmaz, "Orta Vadeli Program (OVP)'nin bir miktar üstünde olsa da yıl sonu itibarıyla bugünkü kadar cari açık beklemiyoruz. Mevcut açığın da önemli bir kısmı altın ithalatından kaynaklanıyor. Cari açığımızın neredeyse yarısı aslında altın ithalatı. Bu 12 aylık yıllıklandırılmış altın ithalatımız 29,4 milyar gibi bir rakama ulaşmış durumda. Diğer taraftan, 2'nci büyük kalemimiz enerji ithalatımız; 72,1 milyar TL. Enerji ve altını saymadığınızda bırakın cari açığı, 41,5 milyar cari fazlası olan bir ülkeyiz. Tabii ki bunları değerlendirmek durumundayız ama konjonktürel etkileri, fiyat etkilerini ve oluşan birtakım talepleri de dikkate almalıyız. İhracatımızda dış dünyadaki, pazarlarımızdaki büyüme oranlarının son derece düşük olmasına rağmen bu performansı sergiliyoruz. Özellikle, Avrupa Birliği temel ihraç pazarımız, orada neredeyse sıfır seviyesinde bir büyüme var. Buna rağmen, gösterdiğimiz ihracat performansı da küçümsenmemeli diye düşünüyorum" dedi.
'KRİZ YÖNETİMİNDEKİ MALİYETLERİ DÜŞÜRMEK İSTİYORSANIZ RİSKLERİ İYİ YÖNETMEK DURUMUNDASINIZ'
Cevdet Yılmaz, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem ile ilgili sorulara, "Türkiye'de ve bütün dünyada aslında, kriz yönetiminden daha önemli olan elbette risk yönetimidir. Kriz yönetimindeki maliyetleri düşürmek istiyorsanız riskleri iyi yönetmek durumundasınız. Ama bu, uzun vadeli, birikmiş risklerdir; bu, bizim dönemimizin biriktirdiği riskler değil. Bugün, yapı stokumuza baktığınız zaman, işte, 50 yıllık belki çok daha uzun vadeli, geçmişten gelen sorunlarımız var. Biz bunları azaltmaya dönük planlamalar yapıyoruz. Bir taraftan kentsel dönüşümlerle, bir taraftan AFAD'ın hazırladığı İl Afet Risk Azaltma Planı dediğimiz İRAP'larla, Türkiye'de Afet Risk Azaltma Planı, TARAP dediğimiz mekanizmalarla riski azaltma yönünde çalışmalarımız var. İstanbul'a dönük olarak da burada özel bir programımız var" karşılığını verdi.
Yıllardır merkezi yönetim bütçesi dışında da uluslararası kaynakları kullanarak İstanbul'da birçok kamu projesinde dönüşüm sağladıklarını söyleyen Yılmaz, projeleri hızlandırarak devam edeceklerini, illeri yeni deprem standartlarına, yönetmeliklerine uygun bir şekilde, sağlam mekanlar, sağlam yapıların yapımı konusunda çabalarını sürdüreceklerini vurguladı.
TBMM Genel Kurulu'nda, 'Ek Bütçe' Teklifi'nin görüşmeleri sürüyor.