Geri Dön
PolitikaBakan Tunç: Türkiye'ye yönelik önyargılı ve çifte standartlı tutumları kabul etmiyoruz

Bakan Tunç: Türkiye'ye yönelik önyargılı ve çifte standartlı tutumları kabul etmiyoruz

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Dolmabahçe'deki Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi’nde uluslararası basın kuruluşu temsilcileriyle biraraya geldi. Buradaki bilgilendirme toplantısına konuşan Tunç, "Herkes bilmelidir ki hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddia varsa, savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa bununla ilgili olarak gerekli soruşturmanın yapılmamasını yargı makamlarından beklememek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Tarafsız ve bağımsız Türk yargısına güvenmek gerekmektedir."dedi.

Bakan Tunç: Türkiye'ye yönelik önyargılı ve çifte standartlı tutumları kabul etmiyoruz

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Dolmabahçe'deki Cumhurbaşkanlığı Çalışma Ofisi’nde uluslararası basın kuruluşlarının temsilcileriyle biraraya geldi. Gündemdeki soruşturmalarla ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, "Maalesef uluslararası toplumda yapılan son açıklamalarda bu temel ilkenin gözardı edildiğini görüyoruz. Türkiye'ye yönelik bu tür ön yargılı ve çifte standartlı tutumları kesinlikle kabul etmiyoruz. "diye konuştu.

'REFORM İRADESİ DEVAM ETTİRİLMİŞTİR'

Programda konuşan Bakan Tunç "Biz hukuku sadece kanunlar bütünü olarak görmüyoruz. Hukuk bizim irfanımızın vicdanımızın ve toplumsal düzenimizin temel taşıdır. 'Adalet mülkün temelidir' sözüyle kastettiğmiz tdevletin bekasının yanı sıra insan onurunu korunması ve toplum huzurunun tesis edilmesidir. Bu bilinçle Türkiye'de hukuk devletinin tahkimi temel hak ve özgürlüklerin daha da genişletilmesi demokrasinin olmazsa olmazı olan düşünce ve ifade hürriyetinin güçlendirilmesi, hukukuun üstünlüğünün tavizsiz şekilde sürdürülmesi için son 23 yıldır önemli reformları hayata geçirdik.Türkiye'nin bu temel ilkeleri hayata geçirmesi amacıyla gerçekleştirdiği reformlar sadace ulusal düzeyde değil uluslararası alanda da yakından takip edilmiştir. 2002 yılından itibaren, 2009 yılından itibaren de planlı bir şekilde devam eden yargı reformu strateji belgeleriyle yargının tarafsızlığını etkinliğini güçlendiren çok sayıda yapısal reforma imza atılmıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dördüncüsünüğ bu yılın başında açıkladığı yargı reformu strateji belgesiyle reform iradesi devam ettirilmiştir.Türkiye’de özellikle son çeyrek asırda siyasi katılımı artıran reformlarla her vatandaşımızın sesini duyurabildiği halkın yönetime doğrudan katılabildiği bir sistem inşaa edilmiştir. Başta anayasal düzenlemeler olmak üzere gerçekleştirilen reformlarla kadın haklarından çocuk hakların, düşünce ve ifade özgürlüğünden adil yargılanma hakkına varıncaya kadar, temel hak ve özgürlükler her alanda güçlendirilmiş, siyasal ve hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmıştır."dedi.

Bakan Tunç: Türkiyeye yönelik önyargılı ve çifte standartlı tutumları kabul etmiyoruz

'106 KİŞİDEN 51'İ TUTUKLANMIŞTIR'

Konuşmasında İBB'ye yönelik yürütülen soruşturma ve Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla ilgili de konuşan Bakan Tunç, "Geçen hafta; bilindiği üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın da bulunduğu, 106 şüpheliyi kapsayan 2 ayrı soruşturma başlatılmıştır. Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından devam eden soruşturma kapsamında; 7 şüpheli bulunmakta olup, bu kişiler hakkında terör örgütüne iştirak halinde yardım etme suçunu işledikleri iddiası yer almaktadır. Bu soruşturmada; 3 şüpheli tutuklu, 1 şüpheli hakkında adli kontrol kararı, 2 şüpheli hakkında da yakalama kararı verilmiş ve 1 şüpheli de gözaltında bulunmaktadır. Örgütlü suçlar soruşturma bürosunca yürütülmekte olan diğer soruşturmada ise; çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçlarının işlendiği iddiası yer almaktadır. Bu soruşturma kapsamında da 48 şüpheli tutuklanmıştır. Böylece her iki soruşturmada 106 kişiden; 51’i tutuklanmış, 41 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmiş, 14 şüphelinin ise yakalama işlemleri devam etmektedir" şeklinde konuştu.

'MASAK RAPORLARI VE DİĞER DELİLLERİN MECUT OLDUĞU BELİRTİLMELİDİR'

Başsavcılığın soruşturmayla ilgili açıklamalarına da değinen Tunç, "İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmaya ilişkin yaptığı açıklamadan anlaşılacağı üzere; soruşturma dosyaları içerisinde Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporları, vergi uzmanı incelemeleri, mülkiye müfettişleri tevdi raporu, tanık beyanlarıyla diğer delillerin mevcut olduğu belirtilmektedir. Bu kapsamda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin iştirakleri, reklam gelirleri ve diğer bazı birimlerinden sorumlu genel müdür ya da başkan nezdinde yetkisi bulunan yöneticileri üzerinden bazı özel kişi ve şirketler aracılığıyla ihalelerde usulsüzlük yapıldığı iddiası, İhaleyi alan firmaların farklı iş ve işlemlere zorlanarak maddi menfaat elde edildiği, bu şekilde elde edilen ya da kaynağı belli olmayan paraları şüphelilerin şirketlerine aktararak haksız kazanç sağladıkları iddiası, Şüpheli bazı belediye yetkililerinin ruhsata ilişkin yetkilerini kötüye kullanarak ilgili kişilerden yasa dışı menfaat talep edildiği, vermeyen kişilere yüksek miktarlarda cezai işlem uyguladıkları iddiası, Belediyenin medyadan sorumlu birimleri aracılığıyla geliştirdikleri uygulama programları üzerinden kişisel verileri ele geçirdikleri iddiası, İBB İştiraki şirketlerine ait ihale edilen açık hava reklam mecralarından elde edilen gelirden, şüphelilere aktarılan miktarların, ihaleyi alan firmalar tarafından paravan şirketlere iş yapmış gibi sözleşme imzalayıp sahte faturalar karşılığı transfer edildiği iddiası, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı binasının satın alınması sırasında kamuoyuna para sayma görüntüleri olarak yansıyan soruşturmada bazı iş adamlarıyla hukuka aykırı olarak hareket ederek haksız kazanç sağlandığı iddiası, şüphelilerin hem kendi üzerlerine hem de sigortalı çalışanlarının üzerlerine kurdukları şirketlerle, Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinin hizmet alımı nitelikli işlerine yüksek fiyatlı teklifler vererek sonuç fiyatı kendilerinin belirlemesi suretiyle ederlerinin çok üzerinde işler aldıkları, aldıkları işlerin bir kısmını yerine getirmedikleri, bir kısmını ise yerine getirmiş gibi sahte fatura düzenleyerek elde ettikleri suç gelirini akladıkları iddiasına ilişkin hususlar, 19 Mart tarihinde soruşturmanın başlangıcında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca kamuoyuyla paylaşılmıştır" dedi.

'SİYASİ SAİKLERLE YAPILAN BİR SORUŞTURMA GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞMIŞLARDIR'

Soruşturma kapsamınmda gözaltı işlemleri başladığı andan itibaren kamuoyunda bazı çevreler soruşturmanın içeriğini bilmeden, iddia ve savunmaları bilmeden, dosyaları vakıf olmadan deliller hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan, soruşturma makamını baskı altına almaya çalışarak adli soruşturmayı siyasi saiklerle yapılan bir soruşturma gibi göstermeye çalışmışlardır. Bu çerçevede soruşturmayla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza haksız hukuksuz mesnetsiz ve saygı sınırlarını aşan ithamlarda bulunmuşlardır. Adli soruşturmayı Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Sorumsuzca yapılan bu açıklamaları kesin bir dille reddediyoruz" dedi.

'SAVUNMANIN YAPILACAĞI YER SOKAKLAR DEĞİL YARGI MAKAMLARIDIR'

Bakan Tunç, "Herkes bilmelidir ki hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddia varsa, savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa bununla ilgili olarak gerekli soruşturmanın yapılmamasını yargı makamlarından beklememek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Tarafsız ve bağımsız Türk yargısına güvenmek gerekmektedir. Yargının kendi içerisinde hak arama yolları sonuna kadar açıktır ve yargısal işlemler kendi içinde denetime tabiidir. Adaletin tam ve eksiksiz tecellli isin süreci sükunetle takip etmek, verilecek kararı saygıyla karşılamak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Devam eden yargı sürecinin soruşturma aşamasının tamamlanması herhangi bir müdahale ve spekülatif yorum yapılmadan herkes tarafından beklenmelidir. Burada lekelenmeme hakkı, masumiyet karinesi tüm bunlar hem anayasamız hem de evrensel hukukun kaideleridir. Bunlara riayet ederek, soruşturmanın sonucunu beklemek durumundayız " diye konuştu.

'AVRUPALI DOSTLARIMIZ SAĞDUYULU YAKLAŞIM GÖSTERMELİ

Tunç, "Yargılama süreçlerine müdahale hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Maalesef uluslararası toplumda yapılan son açıklamalarda bu temel ilkenin gözardı edildiğini görüyoruz. Türkiye'ye yönelik bu tür ön yargılı ve çifte standartlı tutumları kesinlikle kabul etmiyoruz. Kaldı ki; bu açıklamaların yapıldığı ülkelerde, birçok siyasetçinin ve devlet yöneticisinin adli soruşturmalara ve kovuşturmalara tabi tutuldukları da hepinizin malumudur. Bu nedenle Avrupalı dostlarımızın bu konuda sağduyulu yaklaşım göstermeleri ülkemizin iç hukukuna saygının bir gereği olduğu gibi, devam eden soruşturmanın sonucunun sorumlu bir tavırla beklenmesi en büyük temennimizdir" dedi.(