Geri Dön
PolitikaBakan Tunç: Son 20 yılda ülkemizin demokrasi standartlarının yükselttiği bir ülke oldu

Bakan Tunç: Son 20 yılda ülkemizin demokrasi standartlarının yükselttiği bir ülke oldu

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Başıboş köpeklerin insanlara zarar verdiği konuları da hep beraber üzülerek görüyoruz. Bu konuda ölen vatandaşlarımız var. Okula gidemeyen çocuklar, sabahları namaza gidemeyen yaşlılar, vatandaşlarımız var. Dolayısıyla sokakların da korunaklı olması lazım" dedi.

Bakan Tunç: Son 20 yılda ülkemizin demokrasi standartlarının yükselttiği bir ülke oldu

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nda 'Hapis cezasının infazının hastalık nedeniyle ertelenmesi' ile ilgili milletvekillerini bilgilendirmesi öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Tunç, sokak köpekleri ile ilgili kanun teklifi hazırlıklarına ilişkin, "Tarım Bakanlığı'nın, İçişleri Bakanlığı'nın, Adalet Bakanlığı'nın birlikte yürüttüğü bir taslak çalışması vardı. Bu çalışma Meclis'teki grubumuza gönderildi. Grupta değerlendiriyor arkadaşlar. Hayvanlarımızı korumamız lazım. Onların dilleri yok, dertlerini anlatamayabilirler. Onlar bizim can dostlarımız. Hayvanları koruma noktasındaki kararlılığımız sürüyor. Özellikle son yıllarda yaptığımız düzenlemelerle, Hayvanları Koruma Kanunu'nda yaptığımız değişikliklerle, hayvanlara karşı eziyet eden, onları öldürenlerle ilgili cezaların artırılmasıyla ilgili düzenlemeleri hayata geçirmiştik. Bu düzenlemeler sonrasında da kedilere, köpeklere eziyet edenlerle ilgili yargının huzuruna gelen birçok dava oldu ve sanıklar hapis cezası aldı. Dolayısıyla hayvanların korunması konusunda hassas olduğumuzu öncelikle belirtmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

'ORTA YOLUN BULUNACAĞINA İNANIYORUZ'

Sokak hayvanlarının güvenlikle ilgili sorunlara yol açtığını aktaran Tunç, "Başıboş köpeklerin insanlara zarar verdiği konuları da hep beraber üzülerek görüyoruz. Bu konuda ölen vatandaşlarımız var. Okula gidemeyen çocuklar, sabahları namaza gidemeyen yaşlılar, vatandaşlarımız var. Dolayısıyla sokakların da korunaklı olması lazım. Bu konuda insanlarımızı korumamız lazım. İnsan sağlığı da hayvan sağlığı da önemli. Bir orta yolu TBMM'deki milletvekillerimizin bulacağına yürekten inanıyoruz. Hem hayvanlarımız, özellikle birbirlerine zarar vermemesi lazım, işkence etmemeleri lazım, büyük hayvanların küçüklere hem de insanların sokakta korunması lazım. Bu konuda taslak çalışması tabii ki henüz netleşmeden, 'Şu olacak, bu olacak' dememiz de mümkün olmaz. Ama burada özellikle insan sağlığını korumaya yönelik de birtakım tedbirlerin alınması lazım. Belediyelere özellikle bu konuda görevler ve yetkiler verilmesi lazım. Bu konuda görevli kişilerin net bir şekilde belirlenip yaptırımların belirlenmesi lazım. Barınakların artırılması ve barınakların özellikle yapımıyla ilgili bir takım maddi destekler oluşturulması gerekiyor" diye konuştu.

'YARGIMIZ ADALETİ TECELLİ ETTİRECEKTİR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ankara'da öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ile yaptığı görüşmeyi değerlendiren Tunç, "Tabii o görüşmede ben de bulundum. Sayın Cumhurbaşkanımız dikkatle dinledi ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğunu belirtti. Hukuk devletinde hiçbir şeyin karanlıkta kalmayacağını söyledi. Bağımsız ve tarafsız yargı huzurunda devam eden bir dava ve soruşturma var. Bu konuda yargıya güvenilmesi gerektiğini ifade etti. 1 Temmuz'da duruşmaları başlıyor. Dosyada 22 tutuklu sanık bulunuyor. Tutuklu sanıklar bakımından dava açıldı. Dosya zaten bütün kamuoyunun gündeminde. Tüm delilleriyle zaten kamuoyuyla paylaşılmış durumda. Soruşturması devam eden kişiler bakımından da süreç devam ediyor. 1 Temmuz'dan itibaren de deliller mahkemede tartışılacak. Bağımsız ve tarafsız yargımız, bu konuda adaleti tecelli ettirecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız da o görüşmede hem dinledi, dinledikten sonra da bunları ifade ederek yargıya güvenmemiz gerektiğini söyledi" dedi.

Tunç, Ayşe Ateş'e yönelik tehdit iddialarının görüşmede gündeme gelip gelmediğine ilişkin soruya, "'Bu konuda eğer varsa bir şikayetiniz bunu ilgili mercilere aktarın, yargıya intikal ettirin' dedik. Cumhuriyet savcılarımız zaten o iddiaları araştırır. Herhangi bir tehdit, bir hakaret söz konusuysa zaten gerekli işlemler tespit edildiğinde gerçekleşir. Dosya, yargının huzurunda olan işler. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devleti, hukuk devleti. Tarafsız ve bağımsız yargımız en ince detayına kadar konuyu araştıracaktır, soruşturacaktır ve adalet tecelli edecektir. O nedenle yargımıza güvenelim" diye konuştu.

'MACARİSTAN'DAN TALEP ETTİK'

Tunç, Ayhan Bora Kaplan soruşturması kapsamında Macaristan'da yakalanan gizli tanık Serdar Sertçelik ile ilgili, "Macaristan'dan talep ettik. Dosyalarımız Macaristan yetkili makamlarına intikal etti. Ve orada 40 günlük bir geçici tutuklama kararı verilmişti. O dosyalarımızın tercümesi de Macaristan yetkili makamlarına ulaştı ve oradan gerekli iade sürecini bekliyoruz. Yani neticede orada bir iade yargılaması yapılıp oradaki hukuki sürece göre iadesi gerçekleştirilecektir" ifadelerini kullandı.

KOMİSYONDA SUNUM YAPTI

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TBMM'de, AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık başkanlığında toplanan İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na sunum yaptı. Tunç, Türkiye'nin insan hakları alanında önemli mesafeler aldığını belirtti. Tunç, vatandaşların kamudan bilgi edinmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü kaydederek kişisel veriler ile birlikte özel hayatın korunmasına yönelik düzenlemelere dikkat çekti. Tunç, "Kişisel Verileri Koruma Kurulu oluşturuldu. Bu anlamda da mevzuatımızı da geliştirerek devam ediyoruz. TBMM ile ilişkili olan Kamu Denetçiliği Kurumu'nun kurulması, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun kurulması temel hak ve özgürlükleri genişleten ve mekanizmaları kuran önemli reformlardır. Son 20 yılda ülkemiz, demokrasinin standardını yükselten, hukuk devletini güçlendiren çok sayıda reforma sahne oldu. Yargı birliğinin sağlanması, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin kaldırılması, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, Anayasa Mahkemesi, Hakimler Savcılar Kurulu'nun demokratik hukuk devleti ilkesine daha uygun hale getirilmesiyle ilgili düzenlemeler, Milli Güvenlik Kurulu'nun sivilleştirilmesi, darbecilerin yargılanabilmesini sağlayan anayasa değişiklikleri, bunlar demokrasimizin standardını yükselten önemli düzenlemelerdir" ifadelerini kullandı.

'YARGI REFORMU STRATEJİ BELGESİNDE SONA GELİYORUZ'

Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Plan çalışmalarının sürdüğünü ifade eden Tunç, "2024 ve 2028 yıllarını kapsayacak Yargı Reformu Strateji Belgesinin hazırlık çalışmalarının sonuna doğru geliyoruz. Görüşleri aldık, uygulamadan kaynaklanan, vatandaşlardan gelen birçok problemi ihtiva edecek ve milletvekillerimizin sorularla, meclisteki konuşmalarla gündeme getirdiği birçok hususu değerlendirdik. Sizlerin de bu konudaki değerli görüşlerine her zaman açık olduğumuzu belirtmek istiyorum. Yine İnsan Hakları Eylem Planı da 2024- 2028 yıllarını kapsayacak. 3'üncü Eylem Planımızın hazırlık çalışmalarımızın da sonuna geldik. Yani yaz döneminin sonunda, Meclisin yeni yasama yılı açıldığında da bunları Sayın Cumhurbaşkanımız kamuoyuyla paylaştıktan sonra oradaki hedefler doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu.

'1 MİLYONDAN FAZLA KİŞİNİN LEKELENMEME HAKKI KORUNDU'

Tunç, Ceza Mahkemesi Kanununda yapılan değişikliğe değinerek, "Bu kapsamda da 2017 yılından bu yana 1 milyon 84 bin kişi hakkında soruşturmaya gerek olmadığı kararı verildi. Yani bu da 1 milyondan fazla kişinin lekelenmeme hakkının korunduğu anlamına geliyor. Türk Ceza Kanunu'nda ayrımcılık ve nefret suçu düzenlendi. Eski kanunumuzda yoktu. Yeni kanunumuzda 2005 yılından sonra kanunumuza girdi. Ceza Mahkemesi Kanunumuzda yapılan değişiklikler de yine kişi özgürlüğü ve güvenliğiyle ilgili önemli düzenlemelerdi. Gözaltı ve tutuklama kararları için somut delil kriterinin aranması, kuvvetli suç şüphesinin yanında ayrıca somut delil kriterinin de aranması hususu Ceza Mahkemesi Kanunumuzda yerini aldı. Soruşturma ve kovuşturmalarda tutukluluk süresine sınır getirildi. Bu da önemli bir düzenlemeydi. Yine adli kontrolde de yine bir azami süre getirildi" dedi. 

'İNSAN ONURUNA UYGUN OLMAYAN 394 CEZAEVİNİ KAPATTIK'

Vatandaşların dile getirdiği sorunlara duyarsız kalamayacaklarını kaydeden Tunç, şu ifadeleri kullandı:

"İnsan hakları, insan onuruna uygun olmayan 394 cezaevini kapattık. Ama insan onuruna uygun olan daha elverişli 299 cezaevini de uygulamaya koyduk. Öncelikle fiziki altyapıyı güçlendirdik. Cezaevlerimizdeki teknolojik imkanları da gün geçtikçe artırmaya devam ediyoruz. ACEP projesi ve diğer uygulamalarla hükümlerin yakınlarıyla görüşebilmesi imkanlarını, dijital çağda, teknolojiden de yararlanmanın gayreti içerisindeyiz. Ceza infaz kurumlarımızdaki eğitim faaliyetleri önemli. Oralarda anaokullarımız özellikle cezaevinde kalan hükümlülerin çocukları devlete emanet. Onları en güzel şekilde yetiştirmek ve vatana, millete hayırlı birer evlat olarak yetişmesini sağlamak lazım. Onların eğitiminin aksamaması lazım. Cezaevi şartlarında onların büyükleri cezaevindeyken onların da bir ceza çekmesini önlememiz lazım. Bu anlamda da hassasiyetimizi koruyoruz. Anaokulları, kreşler sonrasında ortaokul, lise eğitimi görenler var, üniversite eğitimi görenler var. Şu anda cezaevine girerken 800 civarında daha hiç okumayan o kişiler şu anda 65 bine yakın ana sınıfından lisesine üniversitesine varıncaya kadar eğitim gören kişiler var."

'CEZAEVLERİNDEKİ KALABALIKLAŞMAYI ÖNLEYECEK TEDBİRLER ALIYORUZ'

Cezaevi personelinin eğitimine önem verdiklerini kaydeden Tunç, şöyle konuştu:

"Kamu hizmetinde çalıştırma gibi bir takım tedbirler yine yaşlılara yönelik kadın hükümlülere yönelik hasta çocuğu olan kadınlara yönelik önemli iyileştirmeleri geçen yasama dönemlerinde hayata geçirmiştik. Bunların uygulamalarını da gerçekleştiriyoruz. Tabii bağımlılara özgü infaz sistemi cezaevlerindeki uyuşturucu suçları bakımından önemli. Orada da geçen yasama döneminde yasalaşan bağımlılara özgü infaz kurumu oluşturulmasıyla ilgili çalışmalarımızı da başlattık. Pilot uygulamaları Bolu ve Adana'da başlatarak özellikle uyuşturucu suçlularının ıslahına yönelik cezaevlerini de hayata geçirmeye başlıyoruz. Bunu çok önemsiyoruz. Burada çünkü cezaevlerimizdeki mevcudun üçte biri uyuşturucu suçlarından kaynaklanıyor; çünkü uyuşturucu suçlarının cezası çok ağır. İnfazı da diğer suçlara göre dörtte üç şeklinde uygulanıyor. O nedenle cezaevlerimizdeki o kalabalıklaşmayı da önleyecek tedbirleri almaya çalışıyoruz."

BAKAN TUNÇ: TERÖRİST ELEBAŞINA, 'SAYIN' İFADESİNİ KULLANMANIZI KABUL ETMİYORUZ

İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyeleri, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un açıklamalarının ardından Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım'ın, cezaevlerine ilişkin sunumunu dinledi. Sunumun ardından komisyon üyeleri öneri ve sorularını Bakan Tunç'a yöneltti. Bakan Tunç, DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Aslan Uysal'ın, 'İmralı cezaevinde tecrit var mı?' sorusu üzerine, "İmralı cezaevinde tecrit söz konusu değildir. Orada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve ölünceye kadar infaz kararı verilen hükümlü ile ilgili olarak infaz devam etmektedir. Aynı cezaevinde 4 hükümlü bulunmakta ve belirli zamanlarda spor saatinde ve sohbet için bir araya gelebilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti cezaevlerinin hiçbirinde tecrit söz konusu değildir. Ziyaret yasağı ve telefon görüşmesine ilişkin kararlar tamamen infaz hakimliğinin aldığı kararlar doğrultusunda yapılmaktadır. İmralı'daki hükümlü, terörist elebaşıdır. Ona, 'Sayın' ifadesini kullanmanızı kabul etmediğimizi buradan belirtiyorum. 40 bin kişinin ölümüne neden olan terör örgütü elebaşıdır. Buna da kim karar vermiştir? Bağımsız ve tarafsız Türk yargısı karar vermiştir. O nedenle bunların tamamı infaz hakimliklerinin kararları çerçevesi içerisinde gerçekleştiriliyor" ifadelerini kullandı. Bakan Tunç, konuşmasını sürdürürken Uysal'ın, karşılık vermesiyle komisyonda karşılıklı sataşmalar yaşandı.

'YARGILAMA DEVAM EDECEK'

CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp'in, Diyarbakır'da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Tahir Elçi davasında çıkan kararı sorması üzerine Tunç, "Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin davası biz toplantı sırasında kararı öğrendik. Tahir Elçi'nin hunharca katledilişi, o günlerde hepimizi derinden sarsmıştı. Baro başkanının bu şekilde öldürülmesi kabul edilemez. Tabii sonrasında bir takım soruşturmalar başladı. Olayın başlangıcından itibaren, ben de o dönem milletvekiliydim ve mecliste de bu çok gündem oldu. Her yıl dönümünde yine gündeme geliyordu. Tabii delil tespiti ile ilgili orada terör örgütünün müdahaleleri oldu. Delil tespiti noktasında başlangıçta bir takım sıkıntılar yaşanmıştı. Sonrasında dava süreci başladı ve yargılama oldu. Bugün itibari ile biraz önce duyduk, beraat kararı verilmiş. Bu ilk derecenin kararı, bunun İstinaf Mahkemesi var, temyiz süreci var. Yargılama safhasında olan bir konu dolayısıyla hep birlikte bu yargılama sürecini bekleyeceğiz" dedi.