Bakan Tekin: Müfredatı sadeleştirdik
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Düzce'de, eğitimde katedilen mesafeye değinerek, "Müfredatımızı yüzde 35 oranında sadeleştirerek çocuklarımızın üzerinden aşırı bilgi verme mantığıyla kurgulanan eğitim yükünü kaldırmış olduk. Vatanseverlikten merhamete kadar birçok konuyu müfredatımızın içinde çocuklarımızın kazanmasını istedik" diye konuştu.
Düzce’nin Akçakoca ilçesinde hayırsever Burhan Özdemir tarafından yaptırılan Akçakoca Orhan Özdemir Fen Lisesi Kampüsü’nün ek hizmet binalarının açılış töreni, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in katılımıyla yapıldı. Törene Bakan Tekin’in yanı sıra Düzce Valisi Selçuk Aslan, Akçakoca Kaymakamı Mustafa Can, Akçakoca Belediye Başkanı Fikret Albayrak ile okul yetkilileri ve öğrenciler katıldı.
Bakan Yusuf Tekin, törende yaptığı konuşmada, eğitim sisteminin fiziki altyapısındaki gelişmelere değinerek, "2023'e Cumhuriyet'imizin 100'üncü Yılına Mektup Kampanyası kapsamında yazılan mektuplarda bir öğretmenimiz, 'Acaba bir gün 40 kişilik sınıfta ders anlatabilecek miyim?’ yazmış. Devamında da '74-76 kişilik sınıfta öğretmenlik yapıyorum' demiş. Şu an sınıflar 20-24 kişi arasında değişiyor. Dünyanın en gelişmiş eğitim sistemleriyle hemen hemen aynı fiziki altyapıya sahibiz. Şu an yaptığımız okul binaları depreme dayanıklılık açısından sorunsuz. Sayı olarak belli bir noktaya getirdiğimiz dersliklerimizin fiziki kapasite ve nitelik açısından da dünya standartlarında okullarımız var" dedi.
Bakan Tekin, sözlerine şöyle devam etti:
"Şu anda yaklaşık 1 milyon 130 bin civarında öğretmenimiz var. Bu öğretmenlerimizden yaklaşık 800 bini 2002 yılından bu yana atanmış öğretmenlerimiz. Eğitimin niteliğiyle ilgili önemli göstergelerden biri de okullarda öğretmen başına düşen öğrenci istatistikleri. Uluslararası derecelendirme ve reyting ölçümü yapan kuruluşlar açısından önemli bir göstergesi. Binayı yaptık, öğretmenlerle ilgili ciddi şekilde ihtiyacı giderdik. Eğitimin içeriğiyle ilgili bakmamız gerekiyor. Eğitim öğretim sürecinin mantığını bilgi edinmek değil, edinilen bilgiyi beceriye dönüştürmek üzere uygulanan çağdaş eğitim anlayışıyla bağdaşır hale getirdik, müfredatımızı buna görev revize ettik. Yine yoğun bilgi yükü olduğu yönüyle eleştirilen müfredatımızı yüzde 35 oranında sadeleştirerek çocuklarımızın üzerinden aşırı bilgi verme mantığıyla kurgulanan eğitim yükünü kaldırmış olduk. Müfredatımızın böyle olması çok doğaldı. Bizler de ilkokulda, ortaokulda, lisede bilgiye erişmek konusunda sıkıntı yaşıyorduk. Herhangi bir konuda araştırma yapmak istenildiğinde kütüphaneye gidiliyordu."
Müfredatın içeriğiyle ilgili konuşan Bakan Tekin, "Biz herhangi bir konuyu çıkartırken, çıkardığımız şeyin bilimsel olmadığı ya da bilimselliğini tartıştığımız için çıkarmıyoruz. Sadece çocuklarımızın artık yükseköğretime erişimin bu kadar rahat olduğu bir dönemde bazı bilgi ve kazanımların ilerleyen eğitim kademelerinde verilmesinin daha pedagojik olduğunu düşündüğümüz için çıkartıyoruz. Bize düşen, yapmamız gereken hususlardan bir tanesi, belki en önemlisi, bu devlet geleneğini, gelecek kuşaklara aksettirecek bir süreci koordine etmek. Buradan hareketle, vatanseverlikten merhamete kadar birçok konuyu müfredatımızın içinde çocuklarımızın kazanmasını istedik ki millet olarak bir arada yaşama kararlığımız devam etsin istedik" ifadelerini kullandı. Bakan Tekin, konuşmasının ardından 400 kişilik modern konferans salonu, kapalı spor salonu, yeni nesil kütüphane ve Türkiye’de ilk pilot uygulaması gerçekleşecek olan genişletilmiş eğitim sistemine özgü laboratuvar binasının açılışını yaptı.
‘DEMOKRASİMİZİN EN BÜYÜK AÇMAZLARINDAN BİRİ HALKTAN KOPUK SİYASET MEKANİZMASIYDI’
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ‘Türkiye Buluşmaları’ ve çeşitli ziyaretler için Sakarya'ya geldi. Bakan Tekin, ilk olarak Adapazarı ilçesindeki tesiste basın açıklaması yaptı. Bakan Tekin'e AK Parti MKYK üyeleri, milletvekilleri ve il yöneticileri eşlik etti. Konuşmasına, Türk siyasal hayatına değinerek başlayan Tekin, "İçinde yaşadığımız dönemde demokrasilerin en büyük açmazlarından bir tanesi, özellikle Türkiye’nin yaşadığı demokrasi tecrübesinde, demokrasimizin en büyük açmazlarından birisi halktan kopuk, halkın sorunlarından bihaber olan siyaset mekanizmasıydı. Uzun yıllar bunun tecrübelerini yaşadık. Türk siyasal hayatına geriye dönüp baktığımızda bunu çok fazla örneği var. Bazı dönemlerde ise bu açmazları aşacak siyasi partiler gündeme geldi. Siyasi iktidar elde ettiler. Bunların bir kısmı ilerleyen iktidar süreçlerinde siyasi faaliyetlerini yürütürken toplumsal ilişkilerini aksattıkları için sorunlar yaşadılar. Özellikle 1980’li yıllarda Anavatan Partisi üzerinden benzeri bir örnek verebiliriz. Adalet ve Kalkınma Partisi'ni farklılaştıran şey ise bu tür demokrasi tecrübesindeki geleneği kırmış olması idi. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sürecinden başlayan girilmeyen ev, girilmeyen iş yeri bırakmadan çalışan, bir anlamda temsili demokrasi kavramını tekrar orijinaline yani doğrudan demokrasiye dönüştüren yaklaşımıyla hizmet etmesi, çalışması Türk demokrasi tarihinde benim açımdan bir kırılma noktasıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi'ni farklılaştıran şey de toplumla entegre bir biçimde politika üretmesi ve bu ürettiği politikaları kararlı bir biçimde hayata geçirmesi. Bir siyaset bilimci gözüyle bunu söylüyorum” dedi.
‘YAPILANLAR, HEMEN HEMEN HER ALANDA 2’YE KATLANMIŞ DURUMDA’
AK Parti’nin eğitim alanındaki icraatlarına dikkat çeken Bakan Tekin, “Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda bulunduğu 22 yıl içerisinde neler yaptı’ sorusuyla ilgili muhtemelen birçok ortamda maddi yatırımlarla ilgili olarak, fiziki yatırımlarla ilgili olarak çok fazla konuşuldu; bunlarla ilgili birçok husus dile getirildi. Taraflı tarafsız herkesin üzerinde ittifak ettiği bir şey var; Cumhuriyet döneminden 1923’ten itibaren 2002 yılına yapılanlar hemen hemen her alanda minimum ikiye katlanmış durumda. Öğretmen sayısı, derslik sayısı, okul sayısı 2 katından daha fazla artmış durumda. Aynı şeyi sağlık, ulaştırma politikalarında da söyleyebilirsiniz. Her noktada Adalet ve Kalkınma Partisi, toplumun problemlerini çözebilecek ve çağdaş dünyayla entegre olabilecek politikalar üretti” diye konuştu.
Bakan Tekin, Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından çok ciddi mesafeler katettiğini belirterek, “AK Parti iktidarı döneminde maddi yatırımlar, maddi göstergeler açısından yaşadığımız sıçrama, bir taraftan da hep ihmal ettiğimiz, görmediğimiz, asıl artık Türkiye’nin normal, olağan demokrasinin işlediği, dünyada da olağan demokratik süreçlerin takip edildiği bir ülke pozisyonuna geldi. Bunları ihmal etmemek lazım. Ben, bu başarının arkasındaki mantığın işte bugün burada milletvekillerimizle beraber sahaya çıktığımızda sahadaki görüntüyü, sahada problemleri tespit edip çözen ve ona göre tedbir alan bir siyaset anlayışından ortaya çıktığına inanıyorum. Ben birçok ortamda söyledim. Bu yapılanları alt alta yazalım; üstünde de Türkiye Cumhuriyeti ifadesini kaldıralım. ‘Dünyada X ülkesinde bunlar yapılmış’ diyelim. Şu an bizi eleştiren muhalefet bunu eline alır ve der ki ‘X ülkesi 20 yılda eğitimde devrim yaptı’ diye ders kitaplarına literatür olarak okutur. Bunu samimiyetimle söylüyorum” dedi.
'30 BİN PERSONELİ BU HAFTA İÇERİSİNDE BAŞLATMIŞ OLACAĞIZ'
Okullardaki son durumu anlatan Bakan Tekin, “Aksaklıklarımız var, eksikliklerimiz var. Nüfus hareketlilikleri oluyor. Eski okullarımızın revize edilmesi gerekiyor. Özellikle 2002’den önce yapılmış okullarımızda deprem tetkiki yapılıp da yıkılıp yeniden yapması gereken okullarımız var. Bunları revize etmeye çalışıyoruz. Bu yıl da eğitim öğretim sürecine büyük oranda sorunsuz bir şekilde başladık. Çalışma Bakanlığı ile beraber yürüttüğümüz, okullarımızın temizlik işleriyle ilgili bir problem yaşamıştık yani yeni uygulanan modelle ilgili onun hayata geçirilmesiyle ilgili bir sorun yaşamıştık. Onu da sağ olsun Çalışma Bakanımız ve Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Bey ile beraber oturduk, konuştuk. Onun süreci de başladı. Bu tür sorunu yaşayan okullarımızda tekrar eski model Toplum Yararına Çalışma Projesi kapsamında 30 bin personeli de bu hafta içerisinde inşallah sürecini tamamlayıp başlatmış olacağız. Onu da çözmüş olacağız” diye konuştu.
‘MÜFREDAT REVİZYONUMUZUN 3 ANA BOYUTU VAR’
Bakan Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne de değinerek şöyle devam etti:
“Müfredat revizyonumuzun 3 tane ana boyutu var. Bir; dünyada artık 1980, 1990’lı yıllarda çocuklara bilgi yüklemek üzerine odaklanmış eğitim mantığı terk edilmiştir. Bu biraz önce bahsettiğim uluslararası raporlarda biz bununla eleştiriliyorduk, ‘Siz hala çocuklara bilgi ezberletiyorsunuz, kazanım veriyorsunuz, bunu artık terk etmeniz lazım’ diye eleştiriliyorduk. Neye geçmek lazım? ‘Beceri odaklı yani çocuklara bilgi vermek değil, bilgiyi hayata, toplumsal yaşamda uygulanabilir hale getirilecek becerilerle donatmak gerekir’ diyorlardı. Biz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile bir bunu yaptık. İki; yine uluslararası bu endekslerde ve raporlarda bize yönelik eleştirilerden ikincisi ‘Siz her şeyi hala zorunlu eğitim çağında çocuğa vermeye çalışıyorsunuz, çocuğu ısrarla kaldıramayacak kadar bilgi yüküyle donatıyorsunuz’ diyorlardı. OECD dahil birçok veride bizim de muadil zorunlu eğitim çağı olan ülkelerin 2 katı kadar çocuklara bilgi yüklediğimize dair bize eleştiri vardı; bu bizi zor duruma sokuyordu. Okullarımız, öğretmenlerimiz sanki üstüne düşeni yapamıyormuş gibi bir tabloyla karşı karşıya bırakıyordu. Çocuklarımızı zorluyordu. Uluslararası göstergeler açısından da sıkıntı yaşıyorduk. İkinci yaptığımız şey de bu, müfredatımızı çağın gereklerine uygun bir biçimde bazı öğrenmeleri ve bazı kazanımları daha sonraki öğrenme süreçlerini bırakacak şekilde müfredatımızı sadeleştirdik. Bizim müfredatta yaptığımız üçüncü şey de çocuklarımızın bu ülkeyi bir arada tutan, bizim toplumsal değerlerimiz’ dediğimiz değerlerimize sahip çıkan, bunu gelecek kuşaklara aktaracak şekilde yetişmesini sağlayacak bir müfredat oluşturmaya çalıştık. Müfredatın içerisine adalet, hak, hukuk millet, vatanseverlik, merhamet gibi kavramları yerleştirdik. Şimdi bize karşı çıkıyorlar. Ben de soruyorum vatanseverlik kavramının çocuklarımıza kazandırılmasından niye rahatsız oluyor insanlar?’ Merhamet, hak, hukuk, toplumsal değerlerimiz, milli-manevi değerlerimiz, bunların çocuklara kazandırılmasından niye rahatsız oluyorsunuz diye soruyorum açık açık. Bir de bunların yanında bize zorla dayatılan bazı hususları da müfredatın dışında bıraktık. Bunlardan bir tanesi mesela ‘Orta Asya’ kavramı, çok oryantalist bir bakış açısı. Biz onun yerine ‘Türkistan’ dedik. Buna benzer bazı şeyler yaptık. En sonunda ‘Mavi Vatan’, ‘Gök Vatan’ gibi kavramları da biz müfredata koyduk. Çocuklarımız Türkiye'yi, Türkiye'nin egemenlik haklarını, Türkiye'nin komşularını ve Türk devlet geleneğinde bizim geleneğimizin, bizim siyasi iktidarımızın etrafındaki ülkelere nasıl sahip çıktığını, dünyanın neresinde olursa olsun bir mazlum varsa onun hukukunu korumak için nasıl çaba sarf ettiğini çocuklarımız öğrensin istedim.”
ESNAFI ZİYARET ETTİ
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Sakarya programı kapsamında Adapazarı ilçesinde Uzunçarşı esnafını ziyaret ederek, talep ve sorunlarını dinledi. Bakan Tekin esnaf ziyaretinin ardından aynı ilçede yapımı tamamlanan Adapazarı Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu’nun açılışını gerçekleştirdi. Açılışa Bakan Tekin’in yanı sıra Sakarya Vali Yardımcısı Ersin Emiroğlu, milletvekilleri, okul yöneticileri, öğretmenler ve öğrencilerin yanı sıra davetliler katıldı.
‘20 YIL ÖNCESİYLE KIYAS KABUL EDİLEMEYECEK NOKTAYA GELDİ’
Son 20 yılda eğitim ile ilgili yapılanlara değinen Bakan Tekin, “Çok değişik ortamlarda dile getirdim ama bir kez daha dile getirmekte fayda var; özellikle son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın hem bütçe payı anlamında hem de zaman ve enerji anlamında en büyük payı ayırdığı sektör, hiç şüphesiz, tereddütsüz söylüyorum bunu, eğitim oldu. Önemli miktarda kaynak aktarıldı. Yatırım bütçemiz, genel bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan pay her geçen gün arttı ve şu anda Sakarya dahil birçok ilimizde eğitim-öğretimin fiziki altyapısı itibariyle 20 yıl öncesiyle kıyas kabul edilemeyecek bir noktaya kadar geldi. Şu anda Türkiye'deki fiziki altyapı itibariyle göstergelerimiz, uluslararası göstergelere denk. Fiziki altyapı olarak daha kötü, ortalamaların daha altında olduğumuz hiçbir değerimiz yok. Derslik başına düşen öğrenci sayısı, okullarımız, okul sayımız, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı itibariyle 2002 öncesiyle kıyas kabul edilemeyecek bir noktaya geldik çok şükür” dedi.
‘ŞU ANKİ MÜFREDATIMIZLA CUMHURİYET DÖNEMİNİN EN BÜYÜK DEVRİMLERİNDEN BİR TANESİNİ YAPTIK’
Müfredatla ilgili yapılanlara da değinen Bakan Tekin, “Geçtiğimiz yıl kısa vadede alınması gereken bir dizi tedbir aldık. Orta ve uzun vadede de şunu söylemiştik; ‘Biz müfredatla ilgili bir değişiklik yapacağız ve müfredatımızı iki çerçevede değiştireceğiz’ demiştik. Bir, ‘dünya standartlarında, dünyadaki örnekleriyle uyumlu, hem felsefesi itibariyle hem de uygulanması itibariyle dünyadaki örnekleriyle uyumlu bir müfredat yapacağız’ demiştik. Bir de demiştik ki ‘Biz bu müfredatın içerisine bizi biz yapan değerlerimizi, millet olarak bir arada tutan değerlerimizi bu müfredatın içerisine giydireceğiz, müfredatımız bunun etrafında şekillenecek.’ Bu ikisini yaptık. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adıyla. Ben okul binalarımızla ilgili dün bir yerde bir şey söylemiştim. Bir siyasi partinin genel başkanı hemen takip ediyor yani bizi, konuştuklarımıza cevap vermiş. Şimdi bugün de müfredatla ilgili bir şey söyleyeceğim, hemen yarın muhtemeldir ki cevap verecek. Ben diyorum ki, ‘Şu anda müfredatımızda cumhuriyet döneminin en büyük devrimlerinden bir tanesini yaptık.’ Cumhuriyet sonrasındaki bu anlamda eğitim-öğretim süreçlerimizle ilgili 2 şey yaptık. Bir, müfredatımızı, uluslararası arenada çocuklarımızın yarışabileceği yöntem ve içeriğe sahip bir hale getirdik. İki, bizim müfredatımızın artık bir amacı var. Amacı da iyi insan yetiştirmek” ifadelerini kullandı.
‘ÖĞRETMENLERİMİZE BİRAZ FAZLA YÜKLENİYORUZ’
Öğretmenlerle ilgili de konuşan Bakan Tekin, “Eğitim-öğretim süreçlerinin içerisinde toplumsal olarak öğretmenlerimizi yalnız bırakıyoruz; biraz fazla yükleniyoruz öğretmenlerimize. Ailenin katkısı olmadan eğitim-öğretim sürecinde öğretmenin tek başına etkisi en yüksek, en iyimser çalışmada da yüzde 50 civarında çıkmış. Peki biz ne yapıyoruz? Biz şunu yapıyoruz; çocuğumuzu eylül ayında okula yazdırıyoruz, sonra ‘Eti senin, kemiği benim.’ Her şeyinden öğretmen sorumlu. Öğretmene diyorsunuz ki ‘Siz bu çocuğun öğretmeni olun.’ ‘Ya ben annesiyim ama mesaim çok yoğun, başka işlerim de var, annelik de yapamıyorum doğru dürüst, öğretmenim sen buna bir de annelik yap.’ Aynı şeyi babası söylüyor. ‘Bir de babalık yap.’ Babası rolünü oyna, kardeşi yok, kardeşlik de yap. Bütün aklınıza gelebilecek toplumsal rolleri öğretmene yüklüyoruz. Ondan sonra da öğretmene diyoruz ki ‘Sen yapamadın bu işi kardeşim.’ Bu yıl şunu yapmak istiyoruz; öğretmenimiz öğretmenliğini yapsın, biz de ebeveynliğimizi yapalım. Çocuklarımızla nitelikli vakit geçirelim. Çocuklarımızın eğitim-öğretim süreçlerine yapıcı desteklerimizle öğretmenimizin işini kolaylaştıralım ki eğitim-öğretim sürecimiz, sistemimiz başarılı olsun” diye konuştu.
‘HEPİMİZ BU ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDEN MESULÜZ’
Veliler ile ilgili ‘Velivizyon’ adıyla platform kurulduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Bu yıl üçüncü ana konumuz da velilerimizin, eğitim-öğretim süreçlerinde bir anne, bir baba olarak, bir ebeveyn olarak biraz daha fazla katkı sunmalarını, öğretmenlerimize bu anlamda işlerini öğretmek değil, işlerinde yardımcı olmayı seçmeleri, bu yılki önemli başlıklarımızdan bir tanesi. Şöyle bir süreç yürütüyoruz. ‘Velivizyon’ adıyla bakanlık bünyesinde bir portal, platform oluşturduk. Bu platformun içerisinde bazı mini diziler, uluslararası araştırmalar, uluslararası raporlar yani velilerin eğitim-öğretim süreçlerindeki rolüne ilişkin bu türden açıklayıcı metinlere yer vereceğiz. İstediğimiz şey şu; çocuklar hepimizin çocukları; sadece öğretmenler değil, hepimiz bu çocukların eğitiminden mesulüz. Sadece öğretmenden beklersek maksimum yüzde 50 başarılı oluruz. Yüzde 50’nin üstünde başarılı olmak istiyorsak o zaman gelin bu işi hep beraber sahiplenelim, hep beraber sorumluluklarımıza sahip çıkalım” dedi.
‘TOPLUMSAL TALEP NEYSE ONU KARŞILAYACAK ŞEKİLDE İMAM HATİP OKULU AÇTIK
İmam hatip okulları ile ilgili de konuşan Bakan Tekin, “İmam hatip okulları özellikle 28 Şubat ile beraber neredeyse kapanma noktasına gelen bir pozisyonda idi. Hepinizin bildiği katsayı uygulaması, maalesef imam hatip okullarını ve meslek liselerini toplumsal itibarını ciddi şekilde sarstı. Bu anlamda hükümetlerimiz döneminde çok ciddi adımlar atıldı. Şu anda imam hatip okullarımız, Türkiye'nin her tarafında. Bunun da altını çizerek söylüyorum; toplumsal talebe istinaden kurulmuş, açılmış durumda ve şu rakamın altını özellikle çiziyorum; burada 28 Şubat zulmünün engelleri gündeme geldiğinde oran olarak ne kadar idiyse şu anda da aynı oranda. Yani Türkiye realitesine uygun bir noktada. Öyle sunuyorlar ki Türkiye'nin her tarafında imam hatip okulları var. Hayır, toplumsal talep neyse onu karşılayacak şekilde imam hatip okulu açtık. Talep olduğu sürece açmaya da devam edeceğiz. İmam hatip okullarının bu anlamda programlarında da özellikle 2014 yılındaki ‘Proje okulu’ tanımlamasından sonra artık çok farklı projeler uygulayan imam hatip okullarımız var” ifadelerini kullandı.