Geri Dön
GündemMarkar Esayan için cenaze töreni

Markar Esayan için cenaze töreni

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Markar Esayan için Kumkapı'daki Ermeni Patrikhanesi'nde tören düzenlendi. Cenaze törenine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan ile birlikte geldi.

Tedavi gördüğü hastanede mide kanseri nedeniyle hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan'ın cenazesi, bugün toprağa verilecek. Markar Esayan için Kumkapı Meryem Ana Patriklik Kilisesi'nde tören düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan da cenaze töreni için Kilise’ye geldi. Tören öncesi Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte Türkiye Ermenileri Patrikliği’ne girdi. Esayan'ın cenazesi, Kumkapı Meryem Ana Patriklik Kilisesi'nde düzenlenecek törenin ardından, Şişli Ermeni Mezarlığı'nda defnedilecek. Beyza Nur GÜLER-Güven USTA İSTANBUL (DHA)

TOPRAĞA VERİLDİ

Tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan, toprağa verildi.

Mide rahatsızlığı nedeniyle bir süredir tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden gazeteci ve siyasetçi Markar Esayan'ın cenazesi, Kumkapı Meryem Ana Patriklik Kilisesinde düzenlenen törenin ardından toprağa verilmek üzere Şişli Ermeni Mezarlığına getirildi. Markar Esayan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye Ermenileri 85'inci Patriği Sahak Maşalyan, ablaları Nergis Erdik, Arşaluys Agopyan, Nadya Eseyan, Hilda Hamamcıyan, kardeşi Sima Eseyan ve yakınlarının yanı sıra siyaset ve basın dünyasından isimlerin de katıldığı törenle, toprağa verildi. Murat DELİKLİTAŞ-Cemil ÖZDEMİR/İstanbul,(DHA)

Markar Esayan için cenaze töreni

"İNSANLARI CEZBEDEN BİR YÖNÜ VARDI"

Bu arada cenaze töreninde konuşma yapan Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan şunlar söylediği öğrenildi:

"Dostların cenazesinde konuşmak hiç de kolay değil. Neyi, hangi birini anlatacaksınız? İnsan hayatı da coğrafya gibidir. Nehirleri vardır, denizleri, adaları, çölleri, vahaları, dağları, tepeleri ve uçurumları. Böylesi bir zenginliği kısa veda konuşmalarında dillendirmek elbette mümkün değildir. Bu dünya hayatının insan ruhunda bıraktığı izlerin toplamına Karakter diyoruz. Karakter yaşadığımız hayatın ruhumuza basılmış mührüdür. Her insanın tarihi onun karakteridir. Bütün yaptıklarının ve yapamadıklarının toplamı, tüm başarılarının ve yarım kalmış düşlerinin yekûnu, inançları ve şüpheleri, cesareti ve korkaklığı, sevgisi ve nefreti, kısacası tüm anların ve yaşadığı olayların ortak paydasıdır karakter. Bunun için veda konuşmalarında en doğru yol merhumun karakterinde öne çıkan birkaç çizgiyi vurgulamak olagelmiştir. Biz de böyle yapalım sevgili Markar için. Burada, bu tabutta fani hayatın bütün cilveleriyle karşılaşmış ve onlardan kendine demir bir karakter oluşturmuş bir dostu uğurluyoruz ebediyete. Yirmi beş yaşındaydı onunla ilk kez karşılaştığımızda. Kilise korosuyla Kınalı Ada'ya ayine gelmişlerdi. Kısa sohbetimiz uzun yıllar sürecek dostluğumuzun temellerini attı. Aramızdaki köprü maneviyattı. İlk intibaım bu coğrafyalarda ender bulunan içten, doğal ve samimi nezaketi olmuştu. Onu tanıyan herkes onun kibarlığına ve centilmenliğine tanıklık edecektir. Yakın sohbetlerinde sevimli, sevecen, güler yüzlü ve nüktedan özellikleriyle insanları cezbeden bir yönü vardı. Bir özlü sözün dediği gibi, 'Bazıları gelişiyle sevindirir, bazıları da gidişiyle'. O gelişiyle sevindirenlerdendi"

"Markar Esayan iyi kalpli bir insandı" diyen Maşalyan'ın " Bu, cenazelerde herkes için söylenecek türden klişe bir "iyi adamdıö, sözünden öte, onun nezaketini tamamlayan doğal bir özelliğiydi. Kutsal İncil'in, verme konusunda 'sol elin sağ elinin ne yaptığını bilmesin, iyiliğin gizlice olsun' esasına sıkı sıkıya bağlı olarak iyiliklerini çoğalttı. Kendisi maddi ve manevi zorlukları iyi tanıyan biri olarak bu durumdaki kişilere elinden gelen hiçbir yardımı esirgemeyen bir yapıya sahipti. Bir keresinde bana, milletvekilliğinin en çok manevi haz veren yönünün, başvuran insanların sorunlarını çözmek ve onların, Allah razı olsun' hayır dualarını almak olduğunu belirtmişti. O hayır duaları işte şimdi işine yarayacak. İyilikleri Göksel yargısında şefaatçisi olsun. Nura doğru yürürken kadife bir halı olsun önüne serilen.'İyilik yapmaktan yorulmayın' diye yazar Kutsal Kitabımız" dediği öğrenildi.


"ÖLÜM ONU HAZIRLIKSIZ YAKALAMADI"

'Gençliğinden beri benim tanıdığım Markar Esayan derin düşünen, varoluş sorunlarına kafa yoran, sözde değil özde dindar ve hayata dair her şeyle ilgili araştırmacı bir ruh taşıyordu ' ifadelerini kullanan Maşalyan'ın, "Ailesi manevi değerlerle büyümesi için her şeyi yaptı. Henüz beş altı yaşlarında bir çocukken Kudüs'e manastır eğitimi almaya gönderilmişti. 'Jerusalem' romanı o döneme ait bir anı kitabıdır diyebiliriz. Ermeni Getronagan Lisesi mezunu, Feriköy Vartanants Kilise Korosu üyesi ve rahmetli Patrik Mesrop Mutafyan'ın sıkı takipçisi İstanbullu bir Ermeni olarak halkının öz değerlerini tanıdı, özümsedi ve sahip çıktı. Ben genç bir rahipken beş yıl her Pazar ayininde mihrapta muganni olarak hizmet etti. Bu manevi duruşu siyasal tercihlerini de belirledi. Tanrı, Kutsal Kitap, Kilise tüm düşünce dünyasının arka planını oluşturuyordu. Ruhsal konular her zaman merakını celp etmekteydi. Feriköy'deki giysi dükkânını her ziyaretimde mutlaka ruhani bir konuda söz açılır ve uzun sohbetlerimiz olurdu. Ölüm onu hazırlıksız yakalamadı. Sağlıklı günlerinde onunla yüzleşti, hesaplaştı ve imanıyla onunla barıştı" ifadeyerini kullandığı kaydedildi.


"TÜM HAYATI BOYUNCA, SAĞLIKLI GÜNLERİNDE MANEVİ HAZİNELER BİRİKTİRMİŞTİ"

Uzun ve cefalı hastalığının, Esayan'ın imanının artmasına ve pekişmesine vesile olduğunu da sözlerine ekleyen Maşalyan'ın

"Dini bir hakikat olarak denilebilir ki çekilen acılar ve hastalıklar inançlı kişiyi arındırır ve Tanrı'ya yaklaştırır. Bedenin zayıflaması ruhun güçlenmesini sağlar. Hastalığı süresince son ana kadar iyileşeceğine dair umudunu hiç kaybetmedi. Ama sözlerini her zaman, 'ölüm Allah'ın emri. Gerekiyorsa ölürüz de' diyebiliyordu. İnsanlar kötü günler için para biriktiriyorlar. Ama kötü günler için yüreklerini ısıtacak ve besleyecek maneviyat da biriktirmeliler. Markar Esayan tüm hayatı boyunca, sağlıklı günlerinde manevi hazineler biriktirmişti ve onları hayatının zor dönemlerinde bolca kullandı. Ama asıl şimdi, ebediyet yolculuğunda işine yarayacak ruhunda büyüttüğü ve biriktirdiği manevi değerler. Ettiği dualar, söylediği ilahiler, Tanrı Sözüyle tanışıklığı, yaptığı iyilikler, hakikat yolunda esinlediği insanlar ruhunu cennete taşıyacak kanatlar olsun. Markar gençlik yıllarında ona samimi olan herkesin fark ettiği bir huzursuzluk ve hayatta yerini bulamamış olma duygusu taşıyordu. Eğer yaratıcı can sıkıntısı diye bir şey varsa, Markar'ın içinden geçtiği ruh halini tarif etmekteydi. Feriköy'de işlettiği giysi dükkânı ona dar geliyordu, ruhunda buhranlar yaratacak kadar dar. Yerini bulamamış bir tohum gibiydi. Bir çınar tohumu düşünün, saksıda büyümeye mahküm edilmiş. Bu döneme ait daralma duygusu o kadar baskındır ki, ilk romanının adı, 'Şimdinin Dar Odası', Agos' taki köşesinin adı, 'Dar Kapı'ydı. Darlıktan genişliğe açılan bir yol arıyordu" diye konuştuğu belirtildi.

"SİYASİ TERCİHLERİNİ SOL CENAHTAN SAĞA DOĞRU KAYDIRDI VE BU KENDİ MAHALLESİNDE YOĞUN ELEŞTİRİLERE YOL AÇTI"

"Rahmetli Markar Esayan, yazarlık ve gazetecilik hayatının bir döneminde kendisini tanıyanlarda köklü denecek bir dönüşüm yaşadı" diyen Maşalyan'ın "Siyasi tercihlerini sol cenahtan sağa doğru kaydırdı ve bu kendi mahallesinde yoğun eleştirilere yol açtı. Siyaset özü itibariyle tarafını seçmek ve taraf tutmaktır. Siyasetçi herkesi değil, bazılarını memnun eden bir yerde durmaya mahkumdur. Markar Esayan, 1400 yıldır Müslümanlarla birlikte yaşama tecrübesi olan Ermeni halkının bir üyesi olarak ve yüzyılların bilgeliğini özümseyerek durulması gereken en doğru siyasi duruşu benimsedi. Mensubu olduğu ülkeyi ve vatanı varlığının bir kutsalı olarak görmek, sadakat ve bağlılıkla devletine, millletine hizmet etmek, sevincini ve gönencini, üzüntü ve tasayı aynı bayrak altında yaşamak ve hep birlikte mutlu bir ülke oluşturmak ülküsünü benimsedi. Bu topraklarda 'Milleti Sadıka' olmanın özü ve anlamı budur. Bu sadece Ermenilerin değil, tüm ülke vatandaşlarının paylaşması gereken en doğal duruş ve seçimdir" diye konuştuğu öğrenildi.

"ASIL OLAN BİRLİKTE OLUŞTURULACAK KALICI DOSTLUK HAVZALARIDIR"

Maşalyan'ın konuşmasına şöyle devam ettiği belirtildi:

"Sayın Cumhurbaşkanım, Size ve bu cenaze törenini katılımlarıyla onurlandıran bakan, vali, milletvekili ve tüm devlet erkanına şahsım, din adamlarımız, kilise yönetim kurumlarımız ve Markar Esayan'ın yaslı ailesi adına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Böyle bir katılım Türkiye Ermenileri tarihinde bir ilk olma vasfını taşıyor. Markar Esayan'ın vefatı böyle bir hayra vesile olması itibariyle de takdire şayandır. Karabağ çatışmasının bu en sıcak günlerinde bir Ermeni Kilisesinde acımızı bizimle paylaşmanız anlamlı mesajlar içermektedir. Kafkaslardaki bu üzücü savaş bir din savaşı değildir. Hatta Ermeni ve Azeri milletlerinin de savaşı değildir. Bu esasında bir toprak mücadelesi ve emperyalist aklın halklar arasında bıraktığı çözülmesi zor bir düğümdür. Savaşlar ve çatışmalar yüzlerce yıl dostluk içinde yaşama tecrübesi olan komşu halklar için ayrıntılardır. Asıl olan birlikte oluşturulacak kalıcı dostluk havzalarıdır. Bunun oluşmasında Türkiye'nin ve sizin şahsi girişimlerinizin değeri ve önemi tartışılmazdır. Savaşın kara bulutlarının dağılması için Rabbim sizi bir barış ve selamet elçisine dönüştürsün. Sağlık ve afiyetiniz için Ermeni vatandaşlarınız her daim duacıdır"