Geri Dön
Gündem'Yenidoğan çetesi' davasında 47 şüphelinin mal varlıklarına el konuldu

'Yenidoğan çetesi' davasında 47 şüphelinin mal varlıklarına el konuldu

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yenidoğan çetesi şüphelileri hakkında 'Suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama' suçundan soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 47 şüphelinin tüm mal varlıklarına el konuldu. Diğer yandan, 13 hastane ve 3 şirket yönetimlerine kayyum atanma kararı alındı.

'Yenidoğan çetesi' davasında 47 şüphelinin mal varlıklarına el konuldu

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame sonrasında Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması devam eden ana dosya kapsamında, şüphelilerin suç işlemek amacıyla örgüt kurdukları, örgüt adına faaliyet yürüttükleri, resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık ve kara para aklama gibi suçlara karıştıkları ifade edildi. Soruşturma sürecinde Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından hazırlanan raporlar doğrultusunda, şüphelilerin suç gelirlerini sağlık hizmeti sunan şirketler üzerinden akladığına dair tespitler yapıldı.Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmada, şüphelilerin Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesi kapsamında suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesi olduğu belirtildi.

 

13 HASTANE VE 3 ŞİRKET HAKKINDA KARAR

Büyükçekmece Sulh Ceza Hakimliği tarafından alınan el koyma kararlarına istinaden, aralarında hastane zincirleri ve sağlık hizmetleri sunan şirketlerin de bulunduğu tüzel kişiliklerin taşınır, taşınmaz ve haklarına el konuldu. Ayrıca, Cumhuriyet Başsavcılığı, vatandaşların mağduriyetini önlemek ve hastanelerin sağlık hizmetlerine devam edebilmesi amacıyla Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133. maddesi uyarınca bu kuruluşlara kayyım atanması talebinde bulundu. MASAK raporlarında, şüphelilerin sağlık kuruluşlarını kara para aklama amacıyla kullandıkları ve bu süreçte kamu zararına yol açtıkları vurgulandı. Bu kapsamda, aralarında Medisense Sağlık Hizmetleri ve GMZ Sağlık Hizmetleri gibi şirketlerin de bulunduğu tüzel kişiliklerin yönetimleri kayyımlara devredildi.Büyükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliği'nin kararlarının ardından alınan el koyma ve kayyım atama kararlarının uygulanması için TMSF ve Ticaret Sicil Gazetesi'ne gerekli bildirimlerin yapıldığı öğrenildi. Birçok hastane ve şirketin yönetimi kayyuma devredildi.Soruşturma kapsamında kayyum atama kararı alınan ve Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatı iptal edilen 13 hastane ve 3 şirket şunlar;

 

1- Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi bünyesinde faaliyet gösteren sadece "Avcılar Hospital Hastanesi"

2- Doğamed Sağlık Hizmetleri San.ve Tic. A.Ş, bünyesinde faaliyet gösteren sadece ''Özel Doğa Hospital Hastanesi"

3- Ekip Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi bünyesinde faaliyet gösteren sadece ''Özel TRG Hospitalist Hastanesi'' ve ''Silivri Kolan Hastanesi"

4- Güney Hastanesi Sağlık Hiz Ltd Şti, bünyesinde faaliyet gösteren sadece ''Esenler Güney Hastanesi"

5- Beymed Sağlık İnş. San. ve Tic. Anonim Şirketi bünyesinde faaliyet gösteren sadece ''Özel Birinci Hastanesi"

6- Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi bünyesinde faaliyet gösteren sadece ''Özel Avrupa Şafak Hastanesi" ve "Özel İstanbul Şafak Hastanesi'

7- Refik Arslan Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi bünyesinde faaliyet gösteren sadece ''Özel Bağcılar Şafak Hastanesi"

8- Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, bünyesinde faaliyet gösteren sadece ''Özel Reyap İstanbul Hastanesi" ve "Çorlu Reyap Hastanesi"

9- Medilife Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi ve Yonca Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi bünyesinde faaliyet gösteren sadece ''Özel Bağcılar Medilife Hastanesi " ve "Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi"

10- Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketinin tamamı,

11- Gmz Sağlık Hizmetleri İnş. Ve Tur. Lim. Şti. Şirketinin tamamı,

12- Sarıoğlu Turizm Ticaret A.Ş Şirketinin tamamı.

 

 

İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı.

 

'AMAÇ MADDİ KAZANÇ SAĞLAMAK'

Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeniyle aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcılarıyla verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi.

 

'HEMŞİRELER KENDİSİNİ DOKTOR OLARAK TANITTI'

İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin 'Kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri' gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. düzey olmamasına rağmen 3. düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez 'Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi', 'Nitelikli dolandırıcılık', 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurma' ve 11 kez 'Resmi belgede sahtecilik' suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise 'Kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi', 'Kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi', 'Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık', 'Suç işlemek amacıyla örgüt kurma' ve 'Resmi belgede sahtecilik' suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.