THK Üniversitesi arsasında 242 tapu için 'iptal' kararına tepki
Ankara 9'uncu Sulh Hukuk Mahkemesi, Türk Hava Kurumu (THK) Üniversitesi'ne ait olan ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhit firmaya devredilen arsaya yapılıp, vatandaşlara satılan 2 bloktaki 242 dükkan ve ofisin tapusunu, söz konusu sözleşme yasaya aykırı düzenlendiği ve üniversite zarara uğratıldığı gerekçesiyle iptal etti. Kararda, söz konusu ofislerin tapuları üniversiteye tescil edildi. Mahkemenin kararını, cep telefonlarına gönderilen tapularına şerh konulduğu yönündeki mesaj ile öğrenen ofis sahipleri, duruma tepki gösterdi.
THK Üniversitesi Rektörlüğü, avukat aracılığıyla Ankara 9'uncu Sulh Hukuk Mahkemesi'ne dilekçe ile başvurarak, Ankara'nın Yenimahalle ilçesi, Macun Mahallesi’nde üniversiteye ait arsanın, ihale komisyonu kurulmadan dönemin mütevelli heyeti başkanı Osman Yıldırım tarafından imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhit firmaya değerinin çok altında fiyata devredildiği belirtildi. Yasaya aykırı olarak imzalandığı ileri sürülen sözleşme ile yüklenici Al-Ka firmasına 29 dükkan ve 143 ofis verildiği, üniversiteye ise 70 ofis bırakıldığı, üniversitenin yaklaşık 35 milyon TL zarara uğratıldığı ileri sürüldü. Dilekçede kat karşılığı inşaat sözleşmesinin sıhhatsiz ve geçersiz olduğu iddia edilerek, müteahhit tarafından vatandaşlara satılan 2 bloktaki 242 ofis ve dükkanın tapusunun iptali ile üniversiteye tescili talep edildi.
MAHKEMEDEN İPTAL VE TESCİL KARARI
Mahkeme, söz konusu sözleşmenin kanunlarda aranan resmi şekil şartını sağlamadığı, alınan değerleme raporları ve bilirkişi raporlarına göre söz konusu arsanın acil satış değerlerinin de altında olacak şekilde 7 milyon TL'ye satıldığı, sözleşmeye göre 13 bin 389 metrekare toplam emsal alanın 8 bin 347 metrekare inşaat alanı üniversiteye, kalan kısmı yükleniciye verilmesi öngörülmüşse de uygulanan proje ile inşaat alanının 33 bin 141,41 metrekare olarak gerçekleştirildiği, buna karşın üniversite payında bir artış yapılmadığının tespit edildiği belirtildi.
Sözleşmede imzası bulunan dönemin THK Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Osman Yıldırım ile eski Rektör Ünsal Ban'ın da aralarında bulunduğu sorumluların fikir birliği içerisinde hareket ederek üniversitenin zararına olacak şekilde kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdettikleri, yapılan usulsüz ve muvazaalı işlemlerle üniversitenin hak ve menfaatlerine aykırı olarak iradesinin sakatlandığı ve bu şekilde kurumun yüksek miktarda kamu zararına uğradığı belirtildi. Söz konusu zarardan sorumlu olanlar hakkında kamu davası açıldığı, yargılamanın sürdüğü ve geçen sürede kurum zararının giderilemediğine dikkat çekildi. Mahkeme, THK Üniversitesi vekilinin talebini kabul ederek, 242 dükkan ve ofise ait tapuların iptali ile üniversite adına tescil edilmesine karar verdi.
'KARAR HUKUKA AYKIRI'
Müteahhit firmadan aldıkları ofis ve dükkanları iş yeri olarak kullanan tapu sahipleri, istinaf yolu da kapalı olan mahkemenin kararına tepki gösterdi. Tapu müdürlüğünden cep telefonlarına gönderilen tapularına şerh konulduğu mesajı ile kararı öğrenen tapu sahiplerinden avukat Emrehan Everdi, Sulh Hukuk Mahkemesi'nin tapu iptali kararı verme yetkisi olmadığını, kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürdü. Everdi, şöyle konuştu:
"2019 yılında THK'ya kayyum atanması için Ankara 9'uncu Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvuru yapılmış, mahkeme kayyum atamış. Kayyum heyeti, 2022 Aralık ayında mahkemeye başvurarak arsanın 2013 yılında usulsüz olarak satıldığı bahsiyle tapuların iptalini talep etmiş. Kayyum atayan mahkeme, herhangi bir dosya açmadan aynı tespit dosyasında 242 kişinin tapusunun iptali yönünde karar verdi. Kat malikine tebligat bildiriminde bulunulmadı. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevleri arasında tapu iptali, tescili yer almamakta. Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi görevini aşacak şekilde karar vermiştir. Sulh Hukuk hakiminin kayyum atanan kişi ile yakın ilişki içinde olduğunu da sosyal medya paylaşımlarında gördük. Karar tamamen hukuka aykırıdır. Hakim hakkında Hakimler ve Savcılar Kurulu'na şikayette bulunduk. Kayyumun denetim mekanizması olan Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak, kararın kaldırılmasını talep ettik. Medeni hukukun 1023'üncü maddesi 'tapu siciline güven' ilkesine dayanır. Bu hakim bu ilkeyi yerle bir etti. Bu, insanların malına el koymaktır. Kararın kabul edilebilir bir yanı yok."
'TAPUYA GÜVEN İLKESİNİN İHLALİ'
Tapu sahiplerinden avukat Sencer Ayçiçek de mağdur olduklarını kaydederek, "Bu durum çok vahim bir durum. Yargı eliyle bu kadar kişinin Türk Medeni Kanunu'nda korunan 'tapuya güven' ilkesinin ihlali, görevsiz ve yetkisiz mahkeme tarafından aynı gün verilen dilekçe ile hiç yargılama yapılmadan aynı gün verilen karar var. Bu 'adalet mülkün temelidir' işleyişine saldırı. Biz burada mağdur bile olmamamız gerekir; çünkü davanın tarafı bile değiliz" ifadelerini kullandı.
Bir başka tapu sahibi Mehmet Şaban da "Bu karar kesin olarak verildi, istinafa dahi gitme hakkı tanınmadı. Verilen karar usulüzdür. Böyle bir davanın eşi ve benzeri yok" dedi.