Geri Dön
GündemSuriye sınırındaki köyde çimento fabrikası tepkisi

Suriye sınırındaki köyde çimento fabrikası tepkisi

Hatay'ın Reyhanlı ilçesine bağlı Suriye sınırındaki Akpınar köyünün sakinleri, bölgeye çimento fabrikası yapılması kararına tepki gösterdi. Köylüler, çimento fabrikası yapılabilmesi için gerekli olan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun usulsüz hazırlandığını iddia etti.

Suriye sınırındaki köyde çimento fabrikası tepkisi

Reyhanlı'ya bağlı 2 bin 500 nüfuslu Akpınar köyünün sakinleri, köye çimento fabrikası yapılması kararına tepki gösterdi. Köylüler, Hatay Tabiatı Koruma Derneği ile birlikte, ÇED raporunun usulsüz hazırlandığını ileri sürüp, yürütmenin durdurulması için Hatay İdare Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme inceleme için bilirkişi atarken, köylüler, kurulacak fabrikanın; bölgede yaşayan ve dağ ceylanı, çizgili sırtlan, oklu kirpi, alacasansar, kuyruksüren, yabani tavşan ve sansar gibi nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan hayvanlara ve tarıma zarar vereceğini belirtti.

'FABRİKAYA KARŞI DEĞİLİZ, SEÇİLEN YER YANLIŞ'

Hatay Tabiatı Koruma Derneği (TAKODER) Başkanı Abdullah Öğünç, çimento fabrikasına değil, seçilen yere karşı olduklarını belirterek, şunları söyledi:

''Bulunduğumuz bölge tarımın kalbi olarak nitelendirilen Amik Ovası'nın kuzeydoğusunda Suriye sınırına sıfır noktada kurulu Akpınar köyü. Hatay'ın en büyük köylerinden biri. Belli başlı geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Geçtiğimiz aylarda bu bölgeye çimento fabrikası kurulmasına yönelik gündem oluştu. Biz bu duyumu aldıktan sonra bölgede bir çalışma başlattık. İlgili firma ÇED raporu almıştı. Dernek olarak ilk yaptığımız iş ÇED raporunu incelemek oldu. Son 4 yıldır biz bu bölgenin biyolojik çeşitliliğini araştırmakla ilgili birçok proje yürüttük. Derneğimizin bünyesinde konunun uzmanı bilim insanları var. Çok önemli türler tespit ettik. Örneğin Hatay dağ ceylanının ülkemizde bilinen tek yaşam alanı bu bölgedir. Zaten yaklaşık 10 kilometre yakınımızda Orman ve Su İşleri Bakanlığımız tarafından kurulmuş Hatay Dağ Ceylanı Üretim İstasyonu da var. Çizgili sırtlan tespitimiz var ki nesli tehdit altında olan bir tür. Uzun kulaklı çöl kirpisi tespit ettik. Bu da son derece nadir bir tür. Yani bu bölge bünyesinde barındırdığı biyolojik çeşitlilik nedeniyle Hatay'ın Afrika'sı diyebiliriz. Bu bölgeye kurulacak çimento fabrikası, hem bu bölgede yaşayan insanların ana geçim kaynağı olan tarıma ve hayvancılığa zarar vereceği gibi bu bölgenin bioçeşitliliğine de ciddi anlamda zarar verecektir."

"Yaptığımız incelemelerde ÇED raporunun eksik, hatalı ve yanlış hazırlandığını tespit ettik" diyen Öğünç, şöyle dedi:

"Bakanlığımız tarafından Tür Koruma Eylem Planı çalışmaları devam eden Hatay dağ ceylanına ÇED raporunda yer verilmediğini gördük. Çizgili sırtlanın adı dahi geçmiyor. ÇED raporunda bu nadir bulunan hayvanlardan birinin dahi ismi yazılmış olsa kesinlikle onay çıkmayacaktı. Bölgede yaşayan köylülerle birlikte Hatay İdare Mahkemesi'ne ÇED raporunun iptali, yürütmenin durdurulması ve bölgede konu uzmanlarınca yeni bir bilimsel çalışma yapılması istemiyle dava açtık. Davayı Ağustos 2017'de açtık. Mahkeme yeni bir bilirkişi atadı ama 6 ay geçmiş olmasına rağmen henüz herhangi bir çalışma yapılmış değil. Çimento fabrikasına karşı değiliz. Ancak seçilen yer fevkalade yanlış. Artık devlet büyüklerimizden buna bir çözüm bulmalarını bekliyoruz."

'ÇİMENTO FABRİKASI BU KÖYÜN SONU DEMEKTİR'

Akpınar köyünde yaşayan Ömer Bağ da çimento fabrikasının, bölge tarımına zarar vereceğini ifade ederek, şöyle konuştu:

"Buradan yetkililere sesleniyorum: Çimento fabrikası bu köyün sonu demektir, zararlarını yetkililer zaten biliyorlar. Bu köyde 10 bin tane küçükbaş, bin tane de büyükbaş hayvan var. Bu köyün hayatı söner. Çimento fabrikasının tozu tarım alanlarına zeytinliklere, asılan çamaşırlara dahi zararları vardır. Bunu yetkililerin duymasını istiyoruz. Akpınar halkı olarak Hatay'da hayvancılıkta lider köyüz. Bu hayvancılığın sonu demek. Yetkililerin buna duyarlı olması lazım. Ricamız Başbakan'dan bu konuya çözüm bulmasıdır."

Şaban Kurudal ise ''Konum itibarı ile sınıra sıfır noktada bulunuyoruz. Aynı zamanda dünyaca ünlü karaca geyiklerimiz bu bölgede barınmaktadır. Kurulacak çimento fabrikası bu hayvanlara çok büyük zararlar verecektir'' diye konuştu.

'CEYLANLAR ÖLMESİN'

Akpınar köyünde yaşayan down sendromlu Meryem Dağ (10) da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Tayyip dede sana sesleniyorum: Çimento fabrikalarını istemiyoruz. Çünkü ceylanlarımızla yaşamak istiyoruz. Ona sesleniyorum ki, hepimiz zarar görmesin istiyoruz, ceylanlar ölmesin'' dedi.

'MEVCUT HALİYLE LİSTEYE GÜVENİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL'

Bülent Ecevit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Sözen ise şunları söyledi:

''ÇED raporunun hazırlanmasının amacı bölgede yaşayan insanlar, bitkiler, hayvanlar, tarım alanları ve habitatlar için bütün riskleri öngörmek ve olumsuz etkilen azaltılması için gerekli önerileri ortaya koymaktır. Hatta riskler fazlaysa ve zararların azaltılabilmesi için alınabilecek etkili tedbirler yoksa bu tesisin yapılmamasını önermektir. Bu raporun bu işlevini yerine getirebilmesi için öncelikle ve kesinlikle çok iyi bir çalışmaya ve yeterli veriye dayanması gerekir. ÇED raporu üzerinde yaptığım incelemeye göre proje sahası için 56 bitki türü, 17 sürüngen türü, 39 kuş türü, 17 memeli türü listelenmiş bulunmaktadır. ÇED raporunda sunulan bu sonuçlar oldukça eksik ve listelenen bazı türler bakımından da hatalıdır. Bu bakımdan eksik ve hatalı hazırlanmış tür listelerine göre yapılan değerlendirmelerin güvenilir olması söz konusu değildir. Bölgeye yapılması planlanan çimento fabrikasının özellikle ekosisteme ve doğada yaşayan yaban hayatına olası etkileri ve koruma önlemlerinin ortaya konulabilmesi açısından öncelikle uzman kişiler tarafından güvenilir bir çalışmanın yapılması gereği aşikârdır. Bölgenin en önemli hayvan türü Hatay dağ ceylanı (Gazella gazella) olmasına ve yaptığımız çalışmalarda proje sahasında yaşadığı tarafımızdan belirlenmiş olmasına rağmen bu türün ÇED raporunda adı dahi geçmemektedir. Çizgili sırtlan, dağ ceylanı, saz kedisi, kayalık gerbili Türkiye’deki nadirlikleri ve nesillerinin tehlikede olması nedeniyle Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından üzerinde Tür Koruma Eylem Planı yapılan memeli türleridir. Dolayısı ile Türkiye’de Tür Koruma Eylem Planı yapılmış olan 9 memeli türünden 4 tanesi bu alanda yaşamaktadır. Türkiye’deki başka hiçbir bölgede üzerinde Tür Koruma Eylem Planı yapılmış 4 memeli türünün bir arada yaşadığı başka bir alan yoktur. Alan memeli türleri bakımından bu kadar önemli iken bu 4 memeli türünün hiç birisine ÇED raporunda yer verilmediği görülmektedir. Oklu kirpi (Hystrix indica), alacasansar (Vormela peregusna), kuyruksüren (Herpestes ichneumon), yabani tavşan (Lepus europaeus), sansar (Martes foina) gibi pek çok diğer memeli türü de bölgede çok yaygın olmasına rağmen listede bulunmamaktadır. Karataş tarafından yapılan son derleme çalışmasında Hatay için 66 memeli türü listelenmiş olup bu türlerden pek çoğu ÇED raporu listesinde bulunmamaktadır. Yani listede hem büyük eksikler hem de çok ciddi hatalar bulunmaktadır. Mevcut hali ile listeye güvenilmesi mümkün değildir ve bu listedeki türlere göre değerlendirme yapıp düzgün sonuçlara ulaşılması ve koruma tedbirleri önerilmesi de mümkün görülmemektedir."

Bölgede çok sayıda insanın hayatını hayvancılıkla kazandığını ve on binlerce hayvanın bölgede otladığını belirten Prof. Dr. Mustafa Sözen, şöyle dedi:

"Çimento fabrikası olarak planlanan alanın çevresinde çok zengin tarım alanları bulunmaktadır. ÇED raporunda hayvancılık ve tarım üzerine etkiler de yeterince değerlendirilmiş değildir. Hayvancılık ve tarıma verilecek zararın nasıl telafi edileceği konusu tatmin edici değildir. Mevcut değerlendirme ortaya koymuştur ki hazırlanan ÇED raporunun iptal edilmesi, flora ve fauna listelerinin yerinde araştırmalarla konu uzmanı araştırmacılar tarafından hazırlanması, proje sahasının flora ve fauna listeleri eksiksiz bir şekilde ortaya konulduktan sonra buna göre değerlendirmeler yapılması zorunlu görülmektedir. Bu gerekçelerle mevcut ÇED raporunun iptal edilmesi ve uzman araştırmacılar tarafından yeniden hazırlanması bir zorunluluk olarak ortada durmaktadır.''