Geri Dön
GündemSinan Ateş cinayeti davasında 10 tahliye

Sinan Ateş cinayeti davasında 10 tahliye

Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesiyle ilgili 22 sanıklı davanın 5’inci gününde ara karar açıklandı. Sanıklardan Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atar'ın, adli kontrol tedbiri uygulanarak tahliyelerine karar verildi.

Sinan Ateş cinayeti davasında 10 tahliye

Sinan Ateş'in, 30 Aralık 2022'de Ankara'da silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmesiyle ilgili davada tutuklu 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde görülen duruşmanın 5’inci gününde sanıkların tamamı hazır bulundu. Duruşmada Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve taraf avukatları da yer aldı. Ayrıca CHP Milletvekili Mahmut Tanal da duruşmayı izledi. Mahkeme başkanı, dün görülen duruşmada CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın, söylemleri nedeniyle dışarıya çıkarılmasına karar vermişti. Bugün de duruşmaya katılan Tanal, mahkeme başkanı tarafından tekrar dışarı çıkarıldı.

‘PLAKANIN ‘35 E’ DIŞINDAKİ KISMI BANTLIYDI’

Duruşmada tanıklar dinlendi. Tanık Y.M., motokuryelik yaptığını belirterek, "O gün siparişe gidiyordum. Işıklarda beklerken kaçan şahıslarla karşı karşıya geldik. Onlarda da motor vardı. Onlar motora binerken ben ışıklarda bekliyordum; biri motordaydı diğeri de motora bindi. O arada bana yeşil yandı. Motorda oturan kişide kask vardı, arkaya binende kask yoktu. Motoru hızlı kullanıyorlardı o dikkatimi çekti. Herhangi bir silah görmedim. Plakanın ‘35 E’ dışındaki kısmı bantlıydı" dedi.

'TOLGAHAN'I BEN BİR ARAYAYIM O BİLİR DEDİ’

Tanık Y.S. ise sanıklardan Aytaç Ataç'ı kafesine gittiği için tanıdığını söyleyerek, "Benim Ersan diye arkadaşım var. O beni aradı. 'Ocak başkanını öldürmüşler' dedi. Aytaç, telefonu kapatınca ne olduğunu sordu. Rahmetlinin öldürüldüğünü söyledim. O da 'Tolgahan'ı ben bir arayayım, o bilir' dedi. Telefon konuşması bitti. 'Ne olmuş?' dedim. Bilmediğini söyledi" ifadelerinde bulundu.

Sinan Ateş cinayetinin yeni görüntüsü ortaya çıktıAnkara'da eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in silahlı saldırıda öldürüldüğü anlara ilişkin yeni görüntü ortaya çıktı.

'BİRAZ BÜYÜK BİR SİLAHTI'

Tanık G.E. de olay günü orada doktor randevusu olduğu için bulunduğunu ifade ederek "Doktordan çıktım, arabama bindim. Yolda giderken, silah sesi duydum. Ben vurulma anını görmedim. Etrafıma bakındım. Bakınırken sol elinde ucu uzun bir silah gördüm. Silah, polislerde olan küçük silahlardan değildi, biraz büyük bir silahtı. Elinde silahla kafasında bere veya maske olmayan birisi koşarak motorla bekleyen bir şahsın arkasına bindi. Konya yoluna doğru devam ettiklerini gördüm. Vurulan şahsın kim olduğuna dair bir bilgim yoktu. Direkt olarak polis ve ambulansı aradım. Durumu anlattım. Motora binen şahsın resmini çektim. Polisler resmi sorunca WhatsApp’tan atabileceğimi söyledim, ardından gönderdim. Vurulma anını görmedim. Silah sesi gelen yere bakınca motora binip kaçan şahsı gördüm" dedi.

‘GÖVDESİNE DOĞRU ATEŞ ETTİ’

Olay anında maktul Sinan Ateş’in yanında olan arkadaşı Ahmet Keçik de tanık olarak dinlendi. Keçik, olay gününe ilişkin "Ofise gitmiştim, oraya gittiğimde abdest alıyordu, sonra ben de abdest aldım, kendisiyle birlikte cuma namazına gittik. Dönüşte saldırıya uğradık. Aniden karşımıza çıktı. Rahmetliye ateş etmeye başladı. Çok seri bir şekilde ateş etti, en az 9-10 kez. Gövdesine doğru ateş etti. Ticari bir araç vardı, onun sağ tarafına doğru yöneldim. Hala silah sesleri devam ediyordu. Kendimi savunma ihtiyacı duydum. Rahmetliyi kontrol ettim, herhangi bir şekilde tepki vermiyordu. Selman Ağabey de yaralıydı” dedi.

İddianameye göre tetikçi olarak suçlanan Eray Özyağcı’nın avukatı, tanık Ahmet Keçik’e "'Reisi vurduk' diye bir şey söyledin mi?" diye sorması üzerine Keçik, "Ben rahmetliye doğru hiç ateş etmedim. Kendisi genel başkan olduğu için ben ‘Başkanım’ derdim, Selman (Bozkurt) ağabey de akrabası olduğu için ‘Ağabey’ diye hitap ederdi, biz ‘Reis’ diye hitap etmezdik" cevabını verdi.

ADLİ KONTROLLE TAHLİYE

Tanık beyanları tamamlandıktan sonra duruşmaya ara verildi. Aranın ardından mahkeme heyeti sanıklar hakkındaki ara kararını açıkladı. İddianameye göre cinayet anında kullanılan motoru satan sanık Mehmet Yüce, sanık Çep’in kaldığı otelin gayriresmi sahibi sanık Erdem Karadeniz, kiralık aracın sahibi sanık Mustafa Uzunlar’ın gayriresmi ortağı sanık Osman Bayraktar, cinayet öncesi keşif yapan Suat Kurt’un Ankara’daki konakladığı evin sahibi Zekeriya Asarkaya, Suat Kurt’un Ankara’da kalacağı evi organize ettiği iddia edilen Hakan Saraç, azmettirici olarak suçlanan Doğukan Çep’e olaydan önce 4 bin lira havale eden sanık Ufuk Köktürk, sanık Vedat Balkaya’nın Ankara’da konakladığı evin sahibi sanık Aytaç Ataç, taksici Caner Günay, taksici Umut Ersoy, azmettirici Doğukan Çep’e otelde yer ayırttırdığı iddia edilen Alper Atay hakkında adli kontrol tedbirleri kapsamında tahliye kararı verildi. Diğer sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmedilerek, duruşma 19 Temmuz’a ertelendi.

'EKSİK İDDİANAMEYLE YARIM MAHKEME'

Duruşmanın ardından Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, basın mensuplarına açıklama yaptı. Ayşe Ateş, "5 gün boyunca sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti alacak verecek davasına indirgeme çabalarına sahne olan, basın yayın ve sosyal medya destekli kumpas tiyatrosu bugün sonlandı. Malumunuz olduğu üzere kapsadığı şüpheliler, şüpheliler arasındaki bağlantılar ve ihtiva ettiği deliller bakımından bütünüyle ilişkili olmasına karşın birbirinden ayrılan iki ayrı dosya var. Bu yüzden biz Sincan’daki bu yargılamaya 'eksik iddianameyle yapılan yarım mahkeme' diyoruz. Olumlu olsun ya da olmasın alınan her kararı da hukuki olarak eksik bulduğumuzu aziz milletimize beyan ediyoruz. Bunun sebeplerini sıralamam gerekirse, bir emniyet mensubu tarafından Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alınmış olmasına rağmen tutanakların değiştirildiğine dair bir suç duyurusu yapıldığı basına yansıdı. Diğer taraftan, önceki dönemde dosyaya bakan savcılar hakkında FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle HSK’ya suç duyurusunda bulunuldu. Bu suç duyurusunun en önemli dayanağı da torbacıların, kiralık katillerin beyanlarıydı. Düne kadar eksik iddianameyi beğenip bize nispet yapanlar ise bugün beğenmez oldu. İddianamenin, hakkında suç duyurusunda bulunulan savcıların soruşturma süreci boyunca ortaya koyduğu tablo üzerinden hazırlandığının bilinmesine rağmen, Meclis kürsüsünden yapılan 'İddianame bir an önce kabul edilmeli, yargılama başlamalı!' çağrısı akla gelen yeni bir senaryoyla bir anda unutuldu" dedi.

Her gelişmenin kamuoyu önünde cereyan ettiğini belirten Ateş, "Bir daha bu dosyada delil karartıldığına dair en ufak bir şüphe uyanmaması, bu yargılama sürecinin hızlı bir şekilde ilerleyip hakikatten şaşmaması, korkutucu bir güce sahip bu karanlık tarafından yargının ve emniyetin üzerinde kurulmak istenen baskının önüne geçilmesi ve bu siyasi cinayetin bütün yönleriyle aydınlatılabilmesi için bir 'Meclis Araştırma Komisyonu' kurulması gerekliliği açıkça ortadadır. Çünkü Ankara’nın göbeğinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin dibinde, kameraların önünde ve güpegündüz işlenen bu siyasi cinayet karartılırsa bu namlunun bir sonraki hedefi karanlık ve kuytu bir köşede herhangi bir vatandaşımız olabilir. Buradan alınan cesaretle peş peşe birçok siyasi cinayet işlenebilir. Malumunuz olduğu üzere tarih; bu ve benzeri acı tecrübelerle doludur. Sinan’ın katli siyasi cinayet silsilesinin son halkası olarak kalmalıdır. Şüphesiz ki kurulacak olan bu komisyonla birlikte ülkemizde adalet dilenen bütün yoksulluklara umut olacak yeni bir sürecin ilk adımı da atılmış olacaktır. Bu kapsamda yüce meclisimizdeki her bir milletvekilimizden bu hususta ortaya bir irade koymasını rica ediyorum" diye konuştu.

'İTİRAZ HAKKIMIZI KULLANACAĞIZ’

Ayşe Ateş’in avukatı Şeyda Şahin de duruşma tarihinin, mütalaa verilmek üzere 19 Temmuz’a ertelendiğini belirterek, "Takdir edersiniz ki iki hafta kadar bir kısa süre içerisinde Apple'dan talep ettiğimiz yazışmanın gelebilmesi ihtimali değil Apple'a ulaşabilme ihtimali dahi yoktur. Dolayısıyla bu mütalaa neye dayanılarak verilecektir. Bizler açısından büyük bir soru işaretidir. Eksik bir iddianame, eksik bir yargılamayla ne yazık ki sürmektedir. Ve bizim burada ana amacımız, duruşmada defalarca zikrettiğimiz ancak sanık müdafileri ve mahkeme başkanınca uyarılarak sözümüzün bir şekilde kesildiği Olcay Kılavuz isimli şahısla alakalıdır. Olcay Kılavuz, bu dosyada bizim yarattığımız bir insan değildir. Olcay Kılavuz, bu dosyanın şu an yargılaması yapılan Tolgahan Demirbaş'ı evinde saklayan bir kişidir. Ve bununla ilgili takip ettiğimiz üzere dün bir ihbarda bulunulmuş, suç duyurusunda bulunulmuştur. Buna rağmen Olcay Kılavuz'la ilgili dosyadaki taleplerimiz reddedilmiştir. Ayşe Hanım'ın, Saniye Ateş'in, Selma Ateş'in, Sevda Ateş'in de dün zikrettiği birtakım isimler vardır. Semih Yalçın'dır aslında bu suikastın 'vur' emrini veren. Bu kişilerle ilgili olarak bizler suç duyurusunda bulunulmasını talep ettik. Mahkeme bu anlamda suç duyurusunu yapabilirdi. Ancak bu konuda da ne yazık ki herhangi bir işleme yer verilmemiştir. Gün sonunda elimizde 10 tane tahliye edilmiş sanık bulunmaktadır. Adli kontrol yani yurt dışı yasağıyla salındılar kendileri. Bunlarla ilgili olarak biz yasal haklarımızdan itiraz hakkımızı kullanacağız" dedi.