Sıla bebeğin ölümünde 5 sanığın yargılaması kapalı yapılacak
Tekirdağ'da, cinsel istismar ve darp nedeniyle kaldırıldığı hastanede 1 ay sonra hayatını kaybeden Sıla Yeniçeri'nin (2) ölümüyle ilgili 5 sanığın yargılanmasına yarın başlanacak. Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün, "Yetişkinler ile suça sürüklenmiş çocukların yargılanması bir arada olacağından CMK 185'inci maddesi gereğince duruşmalar kapalı yapılacak. Yani sanıklar, müdafiler ve avukatlar dışında salonda bir izleyicinin ve dinleyicinin bulunmaması gerekiyor. Bu anlamıyla yargılamanın bu seyri de bizler için önemli" dedi.
Malkara ilçesinde yaşayan Bakiye Yeniçeri (29), kızı Sıla Yeniçeri'yi 2 Ağustos'ta Malkara Devlet Hastanesi'ne götürdü. Yeniçeri, vücudunda morluklar olan çocuğunun bıraktığı komşusu tarafından düşürüldüğünü ve yaralandığını söyledi. Muayene edilen Sıla Yeniçeri, daha sonra ailesine teslim edilip, evine gönderildi. Aile, 8 Eylül akşamı Sıla Yeniçeri'yi yeniden Malkara Devlet Hastanesi'ne götürdü. Baygın haldeki Sıla Yeniçeri'yi muayene eden doktorlar, darp izleri ve morlukları görünce durumu polise bildirdi.
Durumu ağır olan Sıla Yeniçeri, Tekirdağ İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Muayenesinde Sıla Yeniçeri'nin beyin kanaması geçirdiği belirlendi, vücudunda fiziksel şiddete uğradığına yönelik bulgular elde edildi ve ameliyata alındı. Hastane ayrıca Sıla Yeniçeri'den aldığı DNA örneklerini incelenmek üzere Tekirdağ Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. Gizlilik kararı verilen soruşturmada, Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Bakiye Yeniçeri'nin de aralarında olduğu 5 şüpheliyi gözaltına aldı. Soruşturmada Bakiye Yeniçeri, dini nikahla birlikte yaşadığı Sanlı Ö. (57), komşusu ve çocuklardan K.A.'nın babası Kani A. (32) ile bebeğin bırakıldığı komşunun çocukları G.K. (14) ve K.A. (13) tutuklandı. Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün, 11 Eylül'de yaptığı açıklamada, Sıla Yeniçeri'nin cinsel istismara uğradığının adli tıp raporlarıyla kesinleştiğini açıkladı. Tekirdağ İsmail Fehmi Cumalıoğlu Şehir Hastanesi'nin çocuk yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Sıla Yeniçeri, 7 Ekim'de 1 aylık yaşam savaşını kaybetti. Tutuklu sanıklardan Kani A., geçen günlerde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
FEZLEKE GÖNDERİLDİ
Sıla bebek hakkındaki soruşturma Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tamamlanıp davanın açılması amacıyla fezleke Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Başsavcılık, Bakiye Yeniçeri, Sanlı Ö., Kani A. ile G.K. ve K.A. için 2 ayrı iddianame hazırladı. İddianamede anne Bakiye Yeniçeri için 'İhmali davranışla kasten insan öldürme', 'Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme', 'Aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali' suçlarından toplam 67 yıl hapis cezası talep edildi. Sanlı Ö. hakkında, 'Suçu bildirmeme, gizleme' suçundan 1 yıl 6 ay, çocuklardan K.A.'nın babası Kani A. için ise 'Çocuğun cinsel istismarı', 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 28 yıl 6 ay hapis cezası talep edildi. Suça sürüklenen çocuklar G.K. ve K.A. için hazırlanan iddianame ise Tekirdağ 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İddianamede ise G.K. için, 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı', 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından toplam 66 yıl, K.A. hakkında da 'Nitelikli cinsel istismar', 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 48 yıl ile 'Kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Hazırlanan 2 ayrı iddianame Tekirdağ 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde birleştirildi.
SILA'NIN ÖLÜMÜ, KAFA TRAVMASINA BAĞLI İÇ KANAMA
İddianamede, Sıla Yeniçeri'nin İstanbul 1'inci Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan Adli Tıp mütalaasında, bebeğin ölümünün künt kafa travmasına bağlı kafa içi kanama sonucu meydana geldiğinin bildirildiği belirtilerek, künt kafa travmasına bağlı yaralanmasıyla ölümü arasında illiyet bağı bulunduğu kaydedildi. Tekirdağ Şehir Hastanesi'nde düzenlenen bilirkişi raporunda ise cinsel istismara uğradığı belirtildi. Bebeğin vücudunda ısırık izleri bulunduğu, izlerin K.A.'nın DNA profilini içerdiği ifade edildi.
SILA'NIN KANLI BEZİNİ ÇÖPE ATMIŞ
Bakiye Yeniçeri, savcılıkta verdiği ifadesinde Sanlı Ö. ile dini nikahla birlikte olduğunu ve onun evinde olaydan 2 hafta önce birlikte yaşamaya başladığını, Malkara'da bir barda saat 16.00 ile 02.00 saatleri arasında konsomatrislik yaptığını, çalıştığı sıralarda çocukları Sıla ve A.S.Y.'yi Sanlı Ö.'nün yakın komşusu Kani A. ve çocuklarına bakmaları için bıraktığını anlattı. 2 Eylül günü Sıla'yı bıraktığı komşularından aldığında bezinde kan gördüğünü söyleyen Bakiye Yeniçeri, kimse görmesin diye bezi çöpe attığını ve kızına zarar verildiğini anladığını ancak kimsenin bilgisi olmasın diye örtbas ettiğini söyledi. 9 Eylül günü de bıraktığı Sıla'nın kustuğunu görmesi üzerine hastaneye götürdüğünü anlatan Yeniçeri, çocuklarını Kani A.'nın kızmaması için onun olmadığı zamanlarda evindeki çocuklara bıraktığını belirterek, 6 Eylül tarihinde Sıla'nın bezinde kan gördüğünü ve bezi çöpe attığını, daha sonra Sıla'nın durumunun kötü olacağını ve ailesinin kendisine kızmasından korktuğu düşüncesiyle bezi başka bir yerdeki çöp konteynerine attığını söyledi. Sanlı'ya Sıla'nın bezinde kan gördüğünü söylediğini belirten Yeniçeri, "Cinsel bir şey olabilir mi diye sordum. Sanlı da 'Çocuk onlar yaa' dedi. Çocuklardan şüphelendim ancak onların da annesiz büyüdüğünü bildiğim için acıdım" dedi.
Bakiye Yeniçeri, bu ifadelerini 12 Kasım'da Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı'nda değiştirip, Sıla'nın bezinde kan görmediğini, önceki beyanlarını psikolojisi bozuk durumda verdiğini savundu. Yeniçeri, "Sıla'nın darbedilmesi ve istismara uğraması neticesinde tekrar darbedilip, istismara uğrayabileceğini ve hatta ölebileceğini düşündüm. Ancak çalışmaya zorlandığım için çocuklarını Kanilere bıraktım" ifadelerini kullandı.
'SUÇU BİLDİRMEDİ'
İddianamede, Sıla bebeğin velayetinin annesi Bakiye Yeniçeri'de bulunduğu belirtilerek, "Velayetin kendinde bulunması ve hayatın olağan akışında kendi çocuğu olan maktulü korumak ve bakımını sağlamak ile yükümlü bulunduğu zira Türk Medeni Kanunu'nun velayetin kapsamı başlıklı 339'uncu maddesinde, 'Ana ve baba çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygular' hükmü gereği bu sorumluluk ve ödevin kanunca kendisine yüklendiği, bununla birlikte Türk Medeni Kanunu 328'nci maddesine göre 'Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam' hükmü gereği şüphelinin maktule karşı bakım ve koruma yükümlülüğünün maktulün ergin olmasına kadar devam edeceğinin belirtildiği, tüm bunlara rağmen şüphelinin maktulü daha 2 yaşında bir bebek olmasına rağmen yukarıda anlatıldığı şekilde birçok defa şüpheli Kani ve çocuklarına bıraktığı, maktul bebeğin hiçbir koruma olmaksızın 02/09/2024 tarihinde darbedildiğini bilmesine ve darbın izlerini maktul bebeğin bedeninde görmesine rağmen yine 05/09/2024 tarihinde şüpheli Kani ve çocuklarının ikametine bıraktığı, bu tarihte maktulün şüpheli Kani ve haklarında ayrıca soruşturma yürütülen K.A., G.K. tarafından cinsel istismara uğradığı ve şüphelinin bu durumu maktul bebeğinin bezinin kanlanması ile anlamasına rağmen herhangi bir araştırma, sorgulama yapmaksızın ve beyanında belirttiğine göre maktule cinsel istismar eylemini gerçekleştiren kişilere acıması sebebi ile kanlı bezi çöpe atmak sureti ile cinsel istismara ilişkin bulunabilecek kuvvetli bir suç delilini imha ettiği ve ayrıca çocuğunun istismara uğradığını bilmesine rağmen yetkili makamlara anladığı ve işlendiğini bildiği bir suçu bildirmedi" denildi.
‘BİR ANNEDEN BEKLENEN DAVRANIŞLARI YAPMAYARAK SILA BEBEĞİN ÖLÜMÜNE SEBEBİYET VERDİ’
Sıla bebeğin daha önce darbedildiğini annesinin bildiği belirtilen iddianamede, "Çocuğu olan maktulün önce darbedilmesi, sonra istismara maruz bırakılması gibi iki yaşındaki bir çocuğun karşılaşmaması gereken ve tüm bireylerce ve tüm toplumca aşağılanan ve tabii ki kanunlarca yasaklanmış bu kadar eyleme maruz kalmasına rağmen tekrardan darbedildiği, istismara maruz bırakıldığı kişilere kendi istek ve eylemi ile 08/09/2024 tarihinde bıraktığı ve kızı olan Sıla bebeğin hakkında ayrıca soruşturma yürütülen K.A. tarafından öldürülmesi ile sonuçlanan olaylar silsilesine sebebiyet verdiği, bu kapsamda şüphelinin maktul kızına karşı kanundan kaynaklanan bakım ve koruma yükümlülüğü içeren ve bir anneden beklenen davranışları yapmayarak Sıla bebeğin ölümüne sebebiyet verdi. Yapmadığı ve ihmal ettiği davranışların Sıla bebeğin ölümü ile neticelenen olaylara sebebiyet verdiği, zira şüphelinin Sıla bebeğin öldürülmeden önce maruz bırakıldığı istismar eylemi sebebi ile gerekli sorgulama yapsaydı ve gerekli şikayetlerde bulunsaydı, Sıla bebeğin darbedilmesine rıza göstermeseydi ve tüm bunlarla birlikte, iki yaşındaki bir bebeği hiç tanımadığı herhangi bir yakınlık derecesinin bulunmadığı kişilerin bulunduğu bir eve sürekli bırakmasaydı, Sıla bebeğin maruz bırakıldığı bu eylemler yaşanmaz olabilirdi. Bu kapsamda şüphelinin gerçekleştirmekte ihmal ettiği davranışların icrai davranışa eş değer olduğunun kabulü gerekeceği ve bu kapsamda şüphelinin eylemlerine uyan kasten öldürmenin ihmal davranışla işlemesi suçunu, aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunu, suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme suçunu ve 15 yaşını doldurmamış çocuğa karşı işlenen suçu bildirmeme suçlarını birlikte işlediği" denildi.
ÇOCUKLARIN BABASI İSTİSMARDA BULUNDU'
İddianamede; 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı', 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 28 yıl 6 ay hapis cezası talep edilen, Sıla'nın bırakıldığı evin sahibi Kani A., hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Kani A., "Sıla ve ablasına hiçbir zaman cinsel amaçlı veya normal olarak temasta bulunmadım. Bakiye ve çocuklarını 2-3 haftadır tanıyorum. Bakiye ile herhangi bir ilişkim bulunmuyor. Bakiye, çocuklarını sürekli benim ikametime yollayıp oğlum K.A.'ya bıraktı" dedi.
İddianamede, "Şüpheli Kani A., yönünden yapılan değerlendirmede; şüpheli her ne kadar üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyip Sıla'ya cinsel amaçlı veya normal olarak temasta bulunmadığını belirtmiş ise de adli tıp raporunda maktulden elde edilen tırnak örneklerinden elde edilen DNA örneğinin kendi DNA'sı ile uyumlu olduğunun belirtilmesi sebebiyle şüphelinin maktule 05.09.2024 tarihinde evinde bulunduğu sırada maktule karşı cinsel istismar ve çocuğa karşı cebir kullanarak cinsel amaçlı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediği ve hakkında iddianame düzenlemeye yeterli delilin bulunduğunun değerlendirildiği" denildi.
'SUÇU BİLDİRMEDİ'
Bakiye Yeniçeri'nin dini nikahla birlikte yaşadığı Sanlı Ö. de hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Eve geldiğinde çoğu zaman çocukların evde olmadığını öne süren Sanlı Ö., "Bana bu iftirayı Bakiye'nin babası ve ablaları atıyor. Onlara para vermemesi ve Bakiye'ye de kendisine bakması sebebiyle, onu çalıştırıp para kazanamamaları sebebiyle bana iftira atıyor. Bakiye, daha önceden birkaç aileye çocuklarına bakmaları için bıraktı. Bakiye, bana Sıla bebeğin bezinde kan gördüğünü söyledi ancak cinsel amaçlı gelip gelmediğini söylemedi" dedi. İddianamede, Sanlı Ö.'nün hakkında "Şüpheli Bakiye'nin kendisine maktul Sıla'nın kanlı bezini gördüğünü söylediği ve cinsel istismara uğradığını belirtmesine rağmen, herkesin suç olacağını bilebileceği bu bilgi neticesinde yetkili makamlara bildirimde bulunmaması sebebi ile üzerine atılı eylemlerine uyan 15 yaşını doldurmamış çocuğa karşı işlenen suçu bildirmeme suçunu işlediği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır" ifadelerine yer verildi.
'DURUŞMA KAPALI YAPILACAK'
Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcün, kendileri ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın davaya katılacağını belirterek, duruşma öncesinde birçok baro ve sivil toplum örgütlerinin duruşmaya katılım çağrısında bulunduğunu söyledi. Olayı, ilk ortaya çıktığı günden dava açılancaya kadar çok etkin şekilde takip ettiklerini söyleyen Gürcün, "Yetişkinler ile suça sürüklenmiş çocukların yargılanması bir arada olacağından CMK 185'inci maddesi gereğince duruşmalar kapalı yapılacak. Yani sanıklar, müdafiler ve avukatlar dışında salonda bir izleyicinin ve dinleyicinin bulunmaması gerekiyor. Bu anlamıyla yargılamanın bu seyri de bizler için önemli. 'Tekirdağ Barosu kurumsal olarak bu davayı takip ediyor. Gerek soruşturma aşamasında da verdiğimiz şikayet dilekçeleri ile ve kovuşturma aşamasına geçildiğinde de müdahale katılma talebimizle bu davanın içerisinde varız. Biz bu davanın sadece bir Sıla bebek üzerinden gitmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz. Bu Türkiye'de giderek artan, çocuklara dönük şiddet ve istismar olaylarının önüne geçilebilmesi açısından da bir farkındalık yaratılması ve bunun kamuoyuna aktarılması ile ilgili bir süreç olarak da görüyoruz. Tıpkı Narin davasında olduğu gibi. Biliyorsunuz Narin davasında kamuoyu ciddi bir şekilde bu davaya sahip çıktı ve toplumsal farkındalığı da arttırdığını düşünüyorum. Bu yönüyle sivil toplum örgütleri, çocuk dernekleri, barolar, hepimiz orada olacağız, bu davaya sahip çıkacağız" dedi.
'SILA BİZDEN ADALET BEKLİYOR'
Yargılamadan adil bir sonuç çıkmasını beklediklerini söyleyen Gürcün, "Kovuşturma aşamasında iddianameyi okuduğumuz zaman çeşitli bulguların olduğunu ama netleştirilmesi gereken yerlerin de olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu açıdan bu kovuşturma aşamasında yetişkin zanlının da benzer suçları işleyip işlemediği, çocukların kabul ettikleri var, bu noktada deliller var, adli tıp raporları var. Bunların genişçe tartışılmasını ve gerçeğin ortaya çıkartılmasını istiyoruz. Sıla bebek bizden adalet bekliyor. Biz de bir hukukçu olarak elimizden geleni sarf edeceğiz" diye konuştu. (DHA)