Rus arşivinden Gelibolu tarihine ışık tutan yeni fotoğraflar
Rusya Federasyonu Büyükelçiliği Müsteşarı Doç. Dr. Aleksandr Sotniçenko, Bolşevik Devrimi’nin ardından, Beyaz Rusların Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde 3 yıl süren gurbet yaşamına dair arşivlerden yeni çıkan fotoğrafları, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Türkiye-Rusya İşbirliği Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne hediye etti. Merkez Müdürü Prof. Dr. Vedat Çalışkan, “Beyaz Ruslar, Gelibolu’ya geldikten kısa süre sonra 20 Şubat’ta dünyaya fotoğraflar geçmeye başladı. İstanbul’a gönderilen görevli bir subay, pazardan bir objektif alır. Onu konserve kutularının, sunta tahtaların içerisine yerleştirerek, bir fotoğraf makinesi üretir. Bununla fotoğraf çekilmeye başlarlar. Beyaz Ruslar Gelibolu’da kaldıkları 3 yıl boyunca yüzlerce fotoğraf kaydetmişlerdir” dedi.
Rusya Bilim ve Kültür Merkezi Başkanı, Rusya Federasyonu Büyükelçiliği Müsteşarı Doç. Dr. Aleksandr Sotniçenko, Çanakkale’ye gelerek bir dizi ziyaretlerde bulundu. Doç. Dr. Sotniçenko, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Türkiye-Rusya İşbirliği Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Vedat Çalışkan ile birlikte Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat ve Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar’ı ziyaret etti. Doç. Dr. Aleksandr Sotniçenko, beraberinde getirdiği Rus arşivlerinden çıkan, Beyaz Rusların 100 yıl önce Gelibolu’daki yaşamlarını anlatan yeni fotoğrafları Prof. Dr. Vedat Çalışkan’a hediye etti. Gelibolu ilçesinde hayatını kaybeden 381 Beyaz Rus’tan 342’sinin defnedildiği Beyaz Rusların mezarlık alanına 2008 yılında yaptırılan Rus Anıtı’nı ilk kez ziyaret eden Sotniçenko, bir demet gelincik bıraktı ve Gelibolu’da hayatını kaybeden Beyaz Ruslar için saygı duruşunda bulundu.
‘YENİ BİNALAR, YÜZLER VE TARİH GETİRDİK’
Rus Anıtı’nda fotoğraf çeken Doç. Dr. Sotniçenko, “Bu anıta ilk kez geldim. Daha önce sadece kitaplarda okudum. Ruslar çok büyük bir ordu ile buraya 1920’de geldiler ve 3 sene yaşadılar. Türk nüfusu burada çok azmış. Ruslar buradaki halkın kültürünü çok etkilediler. Gelibolu'da hayatını kaybedenler buraya defnedildi. Biz 2008 yılında bu mezarlığı yeniledik. Bu anıtı yaptık. Burayı onarımdan geçirmek, bir müze yapmak istiyoruz. Bir hayalim var. Anıta Türkçe yazmamız lazım. Çünkü Osmanlıca, Rusça, Fransızca ve Rumca yazılmış ama Türkçe yok. Bunu bu sene yapacağız. Ruslar, Gelibolu’yu çok az biliyorlar, çünkü bu biraz ordu tarihi. Buraya geldiler, daha sonra buradan Fransa’ya, Avrupa’ya, Amerika’ya gittiler. Tarihçiler çok iyi biliyorlar ve kitaplar basıyorlar. Biz de buraya gelirken arşivlerde birkaç yeni fotoğraf bulduk. Fotoğrafları buraya getirdik. Yeni fotoğraflarda; yeni binalar, daha önce bilinmeyen yeni yüzler ve yeni tarih getirdik. Bu sene yeni bir etkinlik yapacağız” dedi.
‘BU İNSANLAR KENDİLERİNE ‘GELİBOLULULAR’ ADINI VERDİ’
Prof. Dr. Vedat Çalışkan ise, “Bolşevik Devrimi’nden sonra yüz binlerce Rus ülkesini terk ederek, başka ülkelerde sığınmacı oldular. Yaklaşık 2 milyon Beyaz Rus’un ülkesinin dışına çıktığı tahmin ediliyor. 200 bin kadar Beyaz Rus da Türkiye’ye sığındı ve Türklerin misafiri oldular. Bunların 30 bin nüfusa sahip olan 1’inci Kolordusu da 3 yıl süren misafirlik yaşadılar. Onlar, bunları Gelibolu gurbeti olarak adlandırıyorlar. Buraya geldiklerinde Gelibolu savaştan çıkmış, depremlerle yıkılmış, onlar için çeşitli imkânsızlıklar anlamına geliyordu. Fakat onlar kültürleriyle, yaşamı yeniden renklendirip hayata tutunmanın yollarını aradılar. Burada çeşitli kurslar açtılar. Peyzaj kursları, halk üniversitesi, meteoroloji, spor, yabancı dil kursları verdiler. Özellikle her yaştan öğrencinin eğitimine büyük önem veriyorlardı. Bununla birlikte tiyatro, gazete, dergi faaliyetleri birbiri ardına devam etti. Ruslar Gelibolu’da yaşadıkları bu zorluklara rağmen burayı asla unutmadılar. Gelibolu’dan ayrıldıktan sonra bu insanlar kendilerine ‘Gelibolular’ adını verdiler. Yaşadıklarını Gelibolu mucizesi olarak adlandırdılar. Gelibolu kardeşliği dedikleri özellikle Türklerle olan ilişkilerini her zaman şükranla yad ettiler” diye konuştu.
‘FOTOĞRAFLAR GELİBOLU TARİHİNE IŞIK TUTUYOR’
Rusların, Gelibolu’ya 22 Kasım 1920 yılında geldiklerini ifade eden Prof. Dr. Vedat Çalışkan, “Fakat 3 yıl kaldılar ve son askeri birlik 5 Mayıs 1923 yılında ayrıldı. Geldikten 1 yıl sonra 22 Kasım 1921’de bir dernek kurdular. Adı Gelibolulular Derneği’dir. Gelibolu’dan ayrıldıktan sonra Beyaz Ruslar, Gelibolu Derneği’ni yurt dışında yaşatmaya çalıştılar. Bugün bu derneğin merkezi Paris’tedir. Paris’teki derneğin Gelibolu yaşamına dair çok büyük bir arşivi bulunuyor. Biz Gelibolulu Ruslar ile ilgili ilk bilgileri 1923 yılında Berlin’de yayınlanan ‘Rus Ordusu’nun Gelibolu Kaderi’ adlı kitapta yer alan 44 makaleden öğreniyoruz. Bu kitabın içerisinde pek çok fotoğraf yer alıyor. Gelibolu’da misafir olan Ruslar buradaki yaşamlarını belgelemeye büyük önem verdiler. Çünkü bunları gelecek kuşaklara anlatmanın zor olacağını hissediyorlardı. Buraya geldikten kısa bir süre sonra, 20 Şubat’ta fotoğraflar dünyaya geçmeye başladı. İstanbul’a gönderilen görevli bir subay, pazardan bir objektif alır. Onu konserve kutularının, sunta tahtaların içerisine yerleştirerek bir fotoğraf makinesi üretir. Bununla 20 Şubat’ta Gelibolu fotoğrafı çekmeye başladılar. Beyaz Ruslar Gelibolu’da kaldıkları 3 yıl boyunca yüzlerce fotoğraf kaydetmişlerdir. Bu fotoğraflar son derece önemlidir. Bunların bir kısmı 1923 tarihli kitapta yer aldığı için biliniyordu. Fakat bir kısmı elimize yeni ulaştı. Doç. Dr. Aleksandr Sotniçenko Gelibolu’ya yapmış olduğu bu ziyarette bize Gelibolu fotoğraflarının arşivini dijital olarak hediye etti. Şimdi biz onlarla birlikte Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rusya-Türkiye İşbirliği Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak, 22 Kasım tarihinde burada büyük bir sergi açmayı planlıyoruz. Bu fotoğraflar Paris’teki Gelibolular Torunları Derneği’nin arşivinden alındı. Bu yeni fotoğraflar Gelibolu’nun tarihine yeniden ışık tutuyor. Çünkü o günlere dair belgeler son derece sınırlıydı. Bu fotoğraflarda Gelibolu’da gündelik yaşam, Beyaz Rusların yerel halkla ilişkileri ve kültürel peyzajı en iyi şekilde görüyoruz. Bu arada tarihsel süreçte şehrin gelişimini, değişimi ve kaybolan yapılarını da ne yazık ki fotoğraflar sayesinde kaydetmiş oluyoruz” dedi.