Geri Dön
GündemProf. Dr. Şimşek: 1997'de 15 metre derinlikte ulaştığımız yer altı suyuna bugün 40 metrede ulaşıyoruz

Prof. Dr. Şimşek: 1997'de 15 metre derinlikte ulaştığımız yer altı suyuna bugün 40 metrede ulaşıyoruz

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi'nden (DEÜ) Hidrojeoloji (yer altı suyu) Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Şimşek, Ege Bölgesi'ndeki yer altı sularının seviyesinde yıllık 0,6 metrelik düşüş gözlendiğini belirtip, "1997 yılında 15-20 metre derinlikte ulaştığımız yer altı suyuna bugün 40 metrede ulaşıyoruz. Her yıl Menderes'te yıllık 0,6 metre, Gediz'de 0,5 metre gibi düşümler var. Dolayısıyla bu düşüşü durdurmamız gerekiyor. Aksi takdirde sınırsız olduğunu düşündüğümüz yer altı suyunda sıkıntı yaşanır" dedi.

Prof. Dr. Şimşek: 1997'de 15 metre derinlikte ulaştığımız yer altı suyuna bugün 40 metrede ulaşıyoruz

DEÜ Öğretim Üyesi, Hidrojeoloji Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Şimşek, son dönemlerde Türkiye'de yağış dengesizliği yaşandığını söyledi. Bunun sonucu olarak kuzey bölgelerde aşırı, güneyde yetersiz yağışın gerçekleştiğini belirtti. Türkiye'de kişi başı düşen su potansiyelinin her geçen gün azaldığını belirten Prof. Dr. Şimşek, 2030 yılında kişi başına düşen 1100 metreküplük kullanılabilir su miktarı ile Türkiye'nin su sıkıntısı çeken bir ülke konumuna gelmesinin mümkün olduğunu vurguladı.

 

'SU POTANSİYELİMİZİN YÜZDE 20'SİNİ YER ALTI SUYU'

Prof. Dr. Şimşek, "Yapılan su şurası çalışmalarında günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde kullanıma dönük yer üstü suyu miktarı yıllık 94 milyar metreküp, emniyetle çekilebilecek yer altı suyu işletme rezervi yıllık 18 milyar metreküp olmak üzere ülkemizin tüketilebilir yer üstü ve yer altı su potansiyeli yıllık toplamı 112 milyar metreküptür. DSİ ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğü verilerine baktığımızda bu suyun yıllık toplam 54 milyar metreküpü kullanılmaktadır. Kullanılan suyun yüzde 74'ü tarımda, yüzde 13'ü içme ve kullanma ve yüzde 13'ü ise sanayide kullanılmaktadır. Su potansiyelimizin yüzde 20'sini yer altı suyu oluşturur. Yer altı suyu deprem, volkanizma veya kuraklık gibi doğal afet durumunda kullanılabilecek emniyetli su kaynağıdır. Ancak ülkemizde yer altı suyu tüketimi her geçen gün artış göstermektedir. En son DSİ verilerine göre çekilen yer altı suyunun yüzde 66'sı sulamada, geri kalanı ise içme-kullanma ve sanayide tüketilmektedir. Yer altı suyumuzun büyük bölümü sulamada kullanılmaktadır" diye konuştu.

'ÇOK DAHA DERİN KUYULAR AÇILACAK

Yer altı suyu seviyesindeki düşüşe dikkat çeken Prof. Dr. Şimşek, özellikle Ege Bölgesi'nin iki önemli havzası olan Gediz ve Küçük Menderes havzalarında su seviyelerinin hızlı bir düşüş eğiliminde olduğunu belirtti. Ege Bölgesi'ndeki yer altı sularının seviyesinde yıllık 0,6 metrelik düşüş gözlendiğini belirten Prof. Dr. Şimşek, "Yer altı suyu özellikle kuraklık, volkanizma gibi, deprem gibi doğal afetlerde yegane kullanım suyumuz. Dolayısıyla bunları korumamız gerekiyor. Eğer koruyamazsak ileriki dönemlerde çok ciddi problemlerle karşılaşabiliriz. Örneğin yaptığımız bazı ölçümlerde 1997 yılında 15-20 metre derinlikte ulaştığımız yer altı suyuna bugün 40 metrede ulaşıyoruz. Her yıl Menderes'te yıllık 0,6 metre, Gediz'de 0,5 metre gibi düşümler var. Dolayısıyla bu düşüşü durdurmamız gerekiyor. Aksi takdirde sınırsız olduğunu düşündüğümüz yer altı suyunda sıkıntı yaşanır. Çünkü yer altı suyu aslında çok sınırlıdır. İleriki dönemlerde çok daha derin kuyuların açıldığını göreceğiz. Bu da çok ekonomik olmayacak. Çünkü çok derinden yer altı suyunu sağlamak zordur" dedi.

 

'DAMLAMA SİSTEMİNİN TERCİH EDİLMESİ GEREKİYOR'

Yer altı suyunu korumaya yönelik tedbirlerin alınması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Şimşek, "Sulama suyu teknolojilerinin seçimi çok önemli. Damlama sistemi gibi kapalı sistemlere geçmemiz çok çok önemli. Suyu doğrudan sulama alanına gönderecek sistemleri seçmemiz gerekiyor. Baraj sulamalarını öncelikli tercih etmemiz lazım. Bu sulamaları bitene kadar en azından yüzey sulamaları kullanalım. Yağışların da azalması sebebiyle kışın toparlanamayan yer altı seviyesi, her geçen gün düşüşe geçiyor. Tabii ki biraz trajik düşüşler var. 0,5 metre, 0,6 metre çok ciddi seviyeler; düşüş seviyelerdir. Dolayısıyla bizim bu seviyeleri daha minimuma indirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde ilerideki dönemlerde yer altı suyu açısından sıkıntı yaşayabiliriz. Ayrıca tedbir almamız gerekiyor. Sulama sistemlerini kapalı sisteme kesinlikle dönüştürmemiz gerekiyor. Özellikle damlama sisteminin tercih edilmesi gerekiyor. Vahşi sulama artık dünyanın her tarafında terk edildi. Bizim de artık bunu bırakmamız gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.