Depremde gece gündüz çalışan AKUT ekibi yaşadıklarını anlattı
İzmir'i vuran 6.6'lık depremin ardından yardıma koşan AKUT İzmir Ekibi, Doğanlar ve Rıza Bey Apartmanları'nın enkazından 9 kişi ile 3 kedi ve 1 tavşanı kurtardı. Gece gündüz arama-kurtarma çalışması yapan AKUT ekibi, yaşadıklarını DHA'ya anlattı.
Seferihisar ilçesi açıklarında 30 Ekim Cuma günü meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem, İzmir'de yıkıma neden oldu. Yıkım yaşanan bölgeye giden ekipler arasında AKUT İzmir Ekibi de yer aldı. Gece gündüz arama-kurtarma çalışması yürüten ekip, yıkılan Doğanlar ve Rıza Bey Apartmanları'nın enkazlarından 9 kişi ile 3 kedi ve 1 tavşanı kurtardı.
Depremin ilk saatlerinde enkaz bölgelerine koşan ekip, Manisa ekibiyle birleşerek, büyük bir başarı gösterdi.
'SON KİŞİNİN DE CANLI OLDUĞUNU VARSAYARAK ÇALIŞIYORUZ'
Amatör bir çalışma ve profesyonel bir yaklaşımla çalıştıklarını söyleyen AKUT İzmir Ekibi Lideri Ramazan Ergut, "Depremin ilk bir saatinde İzmir ve Manisa ekibi olarak hızlı bir şekilde Doğanlar Apartmanı'nda çalışmaya başladık. Daha sonra Rıza Bey Apartmanı'nda yardıma ihtiyaç olduğunu duyunca oraya geçtik. Çalışmaların ilk 6 ve 8 saati çok önemli oluyor. 8 saat içerisinde 4 vatandaşımızın sağlıklı bir şekilde tahliyesini gerçekleştirdik. 5 gün sahada 368 gönüllümüz ve 3 arama köpeğimiz ile yer aldık. Operasyon sonucunda 9 vatandaşımızı, 3 kedi ve 1 tavşanı enkazdan sağlıklı bir şekilde çıkardık. Normalde 6 ve 8'er saatlik vardiyalarla çalışıyoruz. Ama enkaza girdiğiniz andan sonra, cenazeler çıkmaya başladığında çok ciddi duygusal anlar yaşayabiliyoruz. En kısa sürede kendimizi toparlayıp, altta kalan canlılara ulaşmaya çalışıyoruz. 3 yaşındaki Ayda Gezgin'i bulduktan sonra ilk dakikalardaki enerjimizi topladık. AKUT olarak her zaman enkazda son kişi kalana kadar canlı olduğunu varsayarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Aslında deprem öncesini düşünmek ve sağlam yapılar yapmak gerekiyor. Hala her şey sanki bir saat önce gibi. Doğanlar Apartmanı'ndan ilk 3 saatte tahliye ettiğimiz bir kardeşimiz vardı. İki kuzen ve bir çocuk çıkardık. Sedyeye alıp taşıdığımızda, elimizi tutup yaşadığı şok nedeniyle sadece 'Abi, abi, abi' diyordu. Çok etkilendim" dedi.
'5 GÜN ARALIKSIZ ÇALIŞTIK'
Erdinç Ereeş ise, "Yerleşkede toplanıp 1 saat içinde ekipmanlarımızı alıp, yola çıktık. Yoğun bir çalışma yaptık. Bütün amacımız ilk 72 saatte mümkün olduğu kadar canlıya ulaşmaktı. Gözlemlediğim en önemli şey deprem öncesi sağlıklı binaları seçmek ve doğru binalarda yaşamak. Deprem sırası da çok önemli, eşyalarınızı sabitlemezseniz dezavantaj yaşamak zorunda kalırsınız. Bir buzdolabının, sağlam ahşap bir eşyanın nasıl bir yaşam üçgeni oluşturduğunu enkazda gördüm. 5 gün aralıksız çalıştık. Çevrede çok sayıda insan, AKUT'a gönüllü olmak istediğini söyledi. Bundan da çok mutlu olduk. Bir gün saat 04.00'te evime dönmek için indiğim taksi şoförü hiç para almadı, gözlerinin dolduğunu gördüm. Buna benzer çok anım oldu. Duygularımızı geçici olarak geri plana atıyoruz. Pandemi sürecinde bile çalıştık, bu nedenle o duyguları erteleyebildik. Odaklanınca çalışmayı daha verimli sürdürebildik. Aksatmadan sürdürdüğümüz eğitimlerimiz nedeniyle bunu yapabildik" diye konuştu.
'ENKAZ ALTINDAKİLERİNİN YAKINLARINI GÖRMEK BİZİM İÇİN ÇOK DAHA ZOR OLDU'
Başak Şekercioğlu, "Zorlu geçti, bir o kadar da yorgun olduğumuzu düşünmeden çalışmaya devam ettiğimiz bir dönemdi. Enkazın üstünde yorgunluk hiç aklınıza gelmiyor, önemli olan ulaşmak. İki canlı kedinin çıkarıldığı gruba denk geldiğimde çok mutlu olmuştum. Enkaz altındakilerin yakınlarının durumlarını görmek bizim için çok daha zor oldu. Daha önce Manisa depreminde AFAD ile birlikte çadır desteğine gitmiştim ama enkaz üstünde ilk defa bu depremde çalıştım" dedi.
'BAZEN DEHLİZLERDE YARALIYA ULAŞMAK İÇİN DURUYORUZ'
Murat Aras da şunları söyledi:
"Enkazın etrafında değerlendirmeyle hızlıca bir lojistik noktası belirledik. Enkaz üstünde kısa bir arama çalışmasıyla canlı belirtisi aldığımız iki noktadan çalışmaya başladık. Zor kurtarma operasyonlarına giriştik. En üstün bir alt katındaki kişilerin olduğunu duyup, orada çalışmaya başladık. Bir yandan kriz merkezi, bir yandan lojistik çalışmaları aynı anda yürütüyorduk. İstanbul'daki merkezimiz bu konuda hızlı reaksiyon verdi, hemen hemen tüm ekipler buraya koştular. Son gün son kişi çıkartıldığı bilgisini alana kadar oradaydık. Yıllardır bu eğitimleri bugünler için alıyoruz. İhtiyaç duyduğumuzda sahada yansıtmamız gereken bilgiler vardı. İzmir halkı muhteşem bir şekilde ekiplere yardımcı oldu. Alnımızın akıyla, bu enkaz çalışmasında hazır olduğumuzu gösterdik. Depremler olacak, bizim işimiz etrafımızdaki insanları bilinçli hale getirip, organizasyon yapmalarını sağlamak. Sürekli bir kontrol halindeyiz ki bizim arkadaşlarımıza da bir şey olmasın. Artçı depremlerde önlem almak, enkaz üstünü boşaltmak gerekiyor. Bazen dehlizlerde oluyoruz, içeride yaralıya ulaşmak için duruyoruz. İçeriye giren kişi her zaman diken üstünde duruyor."