Geri Dön
GündemDeniz Bulutsuz ve Ozan Güven davasında Adli Tıp Üst Kurul raporu dosyaya girdi

Deniz Bulutsuz ve Ozan Güven davasında Adli Tıp Üst Kurul raporu dosyaya girdi

Birliktelikleri şiddet iddiasıyla biten Deniz Bulutsuz ve Ozan Güven'in birbirlerinden karşılıklı şikayetçi oldukları davada, Adli Tıp İkinci Üst Kurul raporu bugün görülecek duruşma öncesi dava dosyasına girdi. Raporda, Deniz Bulutsuz'un yaralanmasında kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı ve olaya bağlı yaygın yumuşak doku lezyonlarına ek olarak psikiyatrik bir hastalık olan anksiyete bozukluğunun geliştiği vurgulandı.

Deniz Bulutsuz ve Ozan Güven davasında Adli Tıp Üst Kurul raporu dosyaya girdi

Oyuncu Ozan Güven'in eski kız arkadaşı Deniz Bulutsuz, 2020 yılı Temmuz ayında Güven'in kendisine şiddet uyguladığını iddia ederek savcılığa suç duyurusunda bulunmuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Ozan Güven hakkında "Hakaret", "Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "Kasten yaralama" suçlarından 3 yıl 9 aydan 13 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Ozan Güven'in de karşı şikayet dilekçesi vermesi üzerine Deniz Bulutsuz hakkında "Basit yaralama" suçundan 4 aydan 1 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.

İddianamede, 13 Haziran 2020'de gece saatlerinde Ozan Güven'in evinde olan çiftin, arkadaşlarının evinde başladıkları tartışmanın yeniden alevlendiği, Güven'in abajur ve elleriyle vurarak Deniz Bulutsuz'u darbettiği ifade edilmişti. Deniz Bulutsuz'un çenesinden yaralanmasına neden olduğu iddia edilen abajur silah sayılmıştı. İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam eden yargılama sürecinde, mahkeme Deniz Bulutsuz'un vücudundaki yaralara ilişkin Adli Tıp Kurumu'ndan kesin rapor istemişti. Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen ilk raporda, Deniz Bulutsuz'daki yaralanmanın yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücudunda kemik kırığı tanımlanmadığı, yüzünde sabit iz niteliğinde olmadığı, organların birinin işlevinde zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel bozukluk tarif ve tespit edilemediği kaydedilmişti. 

 

ÜST KURUL RAPORU DOSYADA

Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi talebiyle davanın bugün öğleden sonra görülecek duruşması öncesinde 4 Ocak 2024 tarihli Adli Tıp İkinci Üst Kurulunca düzenlenen rapor mahkemeye ulaştı. Raporda, kişide dava konusu olaya bağlı yaygın yumuşak doku lezyonlarına ek olarak psikiyatrik bir hastalık olan anksiyete bozukluğu geliştiğinin anlaşıldığı vurgulandı. Dolayısıyla kişinin 13 Haziran 2020 tarihinde maruz kaldığı iddia edilen dava konusu olayla illiyetli anksiyete bozukluğuna ve yaygın yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokar bir durum olmadığı, etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı belirtildi. Raporda, "Vücudunda kemik kırığı tanımlanmadığı, 9 Şubat 2022'de yapılan muayenesinde yüz sınırları içerisinde tespit edilen yara izinin, belirli bir mesafeden ilk bakışta fark edilmediğine göre yüzde sabit iz niteliğinde olmadığı, organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel bozukluk tespit edilemediği" kaydedildi. Bugünkü duruşmada rapora karşı tarafların beyanları alınacak.