Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bunların derdi hiçbir zaman Diyarbakır olmadı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Evlatlarının hasretiyle yanan Diyarbakır annelerine bile tahammül edemeyenlerin bu şehrin vicdanıyla, insanlıkla bile ilgisi yoktur. Esasen bunların derdi hiçbir zaman Diyarbakır olmadı. Bunların söyledikleri o süslü cümlelerin gerisindeki gerçek kimlikleri, parasını verenin Türkiye’ye karşı kullandığı birer kiralık katiller ordusu olduklarıdır. Kollarına kim girerse onun çıkarı için kendi insanına kendi topraklarına silah doğrultana başka ne denir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yenişehir ilçesinde bölgenin tarihine ve mimari tarzına uygunluk esasına göre inşa edilen ve aynı anda 25 bin kişinin ibadet edebileceği 43 bin 500 metrekare kapalı alanı olan Selahaddin Eyyubi Cami ve Külliyesi’nin açılışı ile Deprem Konutları Temel Atma töreni için Diyarbakır’a geldi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile bakanların eşlik ettiği Erdoğan, otobüsle Kışla Caddesi’ndeki miting alanına geldi.
'ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİNDEKİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİTEMİ, ÖNEMLİ BAŞARILAR ELDE ETMİŞTİR'
Erdoğan'dan önce konuşma yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin önemli başarılar elde ettiğini ifade ederek, "Bu mübarek ramazan ayının son haftalarında, 6 Şubat büyük deprem felaketinin konut sorunlarını çözmek üzere, önemli bir temel atma töreninde Diyarbakır’da olmaktan, sizlerle birlikte olmaktan çok büyük bir mutluluk duyuyorum. Muhterem Diyarbakırlılar, hepinizin acıyla hatırladığı gibi, 6 Şubat, yani 67 gün evvel, dünyada ender rastlanabilecek büyük bir felaketi, 11 ilimiz de milletçe yaşamış oldu. Bu felaketimiz, 50 bini aşkın insanımızın hakkın rahmetine kavuşmasına, 100 bini aşkın insanımızın yaralanmansa sebep olmuştur. Hakkın rahmetine kavuşanlara Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Sonra barınma ihtiyacının cevap bulması, beraberinde beslenme ihtiyaçlarının yerine getirilmesi, önemli bir konunun üzerinde kararlılıkla durmayı gerektirirdi. İşte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin değerli lideri, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendi, Bakanlar Kurulu'ndaki kadrosuyla, bakanlıklarda görevli her kademedeki insanımızla, bu felaketi ortadan kaldırmaya kararlı bir şekilde yürüdüler. Netice itibariyle, deprem felaketinde, 67 gün içerisinde birçok kesimde hayatımız normalleşmeye başladı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sitemi, önemli başarılar elde etmiştir. Türkiye’de olmayanı olur hale getirmişlerdir. O sebepten dolayı, aziz Diyarbakırlılar, düne kadar hangi düşünceden olursanız olunuz, hangi partiye gönül verirseniz veriniz. Ancak öyle bir dönemler vardır ki, böyle günlerde gün birliği içerisinde olmak, kardeş içerisinde bulunmak, kararlı olmak, yolu kesmemek gerekir. İşte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, 14 Mayıs’ta yolu kesilmeden yola devam edecektir" diye konuştu.
'BUNLARIN DERDİ KÜRT MÜRT DEĞİL'
Bahçeli’nin konuşmasının ardından kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Bugün bir kez daha dünyalar güzeli Dicle’nin incisi Diyarbakır’da olmaktan gurur duruyorum. 'Diyarbakır derler bir ulu çınar, eğilir yıldızlar dalına konar, senin toprağına senin topuğuna bir diken batsa benim yüreğimin ortası kanar.' Biz Diyarbakır’ı böyle bir muhabbetle seviyoruz. Bu şehrin her yanında tarihin medeniyetin nabzı atıyor. Dicle’nin ve Fırat’ın coşkusu bereketi asaleti, bu şehrin her karış kendini belli ediyor. Şu anda karşımdaki muhteşem topluluk aynen bunu haykırıyor. Diyarbakır’ın büyük şairi Ahmed Arif ne diyor; ‘Bunlar engerek ve çıyanlardır. Bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları tanı da büyü.' Evet, Diyarbakır 40 yıldır ekmeğine göz koyanları, birliğini, beraberliğini, kardeşliğini muhafaza etmenin mücadelesini veriyor. Geçmişte bu şehre ve insanlarına yapılan zulümler oldu mu? Elbette oldu. Müze ve kültür merkezi haline getirmekte olduğumuz eski Diyarbakır Cezaevi bunun şahitlerinden değil mi? Ama bunların hesaplaşmasını, onun evlatlarının canına, işine aşına ekmeğine özgürlüğüne, haysiyetine göz dikerek yapmaya kalkanların zulmü daha insafsız daha vicdansız daha ahlaksızdır" dedi.
"Kardeşlerim; Kürt kardeşlerimi, sokağa dökerek 51 yavrumuzu Diyarbakır’da maalesef öldürmediler mi?" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi bu Selo nerede? Yasin Börü yavrumuzu bunlar şehit etmediler mi? Bu yavrularımızın üzerinden araba ile geçerek şehit etmediler mi? Bunların derdi Kürt mürt değil. Bunlar katil, bunlar terörist. Evlatlarının hasretiyle yanan Diyarbakır annelerine bile tahammül edemeyenlerin bu şehrin vicdanıyla, insanlıkla bile ilgisi yoktur. Esasen bunların derdi hiçbir zaman Diyarbakır olmadı. Bunların söyledikleri o süslü cümlelerin gerisindeki gerçek kimlikleri, parasını verenin Türkiye’ye karşı kullandığı birer kiralık katiller ordusu olduklarıdır. Kollarına kim girerse onun çıkarı için kendi insanına kendi topraklarına silah doğrultana başka ne denir. Eğer öyle olmasaydı, baldıran zehri içme pahasına yürüttüğümüz çözüm sürecinde uzattığımız eli ısırmazlar açtığımız yüreğe hançer saplamaya kalkmazlardı. Derdi Diyarbakır olanın, Kürt kardeşlerimizin hakkı hukuku olanın yapacağı iş, silahı bırakıp bu ülkenin ayrılmaz bir parçası olarak orak geleceğimizdeki yerini almaktır. Ama öyle yapmadılar. Çünkü bunlarına böyle bir irade sergileyecek selayetleri yok. Bunlara verilen görev emperyalizmin uşaklığını yapmaktır. Bunların siyasi parti kisvesi altında çalışan uzantıları da aynıdır. Sizlerin oyuyla bu ülkeye bu millete, bu milletin tüm değerlerine düşmanlık yapan ideolojik sapkınları meclise gönderenlerin Diyarbakır’a hizmet gibi bir çabası olabilir mi? Kandil’den bay bay Kemal’i destekleyeceklermiş. Oradan talimat veriyorlar. Benim Kürt kardeşlerimi de böyle aldatacaklarını zannediyor. Buna gereken dersi 14 Mayıs’ta vermeye var mıyız? Bunlardan hangisinin kimin ne derdine derman olduğunu, kimin hangi yarasına merhem olduğunu gördünüz değil mi? Diyarbakır annelerinin yavrularını dağa kaçırmadılar mı? O genç yavrularımızı kaçırmadılar mı? Orada bunları taciz etmediler mi? Öyleyse bunlara 14 Mayıs’ta bunlara tarihi bir ders vermeye var mıyız? Hazır mıyız? Allah sizlerden razı olsun" ifadelerini kullandı.
'NE BEYAZ TOROSLARIN GEZDİĞİ NE DE ELİ KANLI CANİLERİN CİRİT ATTIĞI BİR TÜRKİYE FOTOĞRAFINA ASLA YER YOKTUR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerinin siyaseti yönettiği bir Türkiye’yi kabul etmeyeceklerini ifade ederek, "Bizim tek derdimiz, bu ülkedir, hiçbir ayrım olmaksızın, bu ülkenin insanlarıdır. Evlatlarımızın geleceğidir. 'Diyar diyar şu alemi dolaşsam, Diyarbakır gibi diyar bulunmaz.' Biz böyle inanıyoruz, böyle görüyoruz. Böyle davranıyoruz. Diyarbakır’ı bir avuç emperyalizmin karanlık hesaplarının mezesi yapmaya kalkanların karşısına da bu inançla çıkıyoruz. Bizim topraklarımızda başaramadıkları, Irak’ta başaramadıkları oyunu, Suriye’de yapmaya çalışanlar bugün varlar, yarın unutmayın olmayacaklar. Ama biz bu coğrafyada, Allah’ın izniyle ilelebet, işte şurada gördüğünüz gibi, kardeşçe yaşamayı sürdüreceğiz. Tüm hesapların, bu gerçeğe göre yapılmasını istiyorum. Kardeşlerim, buradan altını çizerek ifade etmek isterim ki, milletimizin geleceğinde ne sokaklarında beyaz torosların gezdiği ne de dağlarında eli kanlı canilerin cirit attığı bir Türkiye fotoğrafına asla ve asla yer yoktur, olmayacaktır. Nasıl vesayetin namlu ile sivil siyaseti esir aldığı, Türkiye’yi kabul etmediysek, PKK’sından FETÖ’süne, terör örgütlerinin siyaseti yönlendirdiği Türkiye’yi de asla kabul etmeyeceğiz. Temel hakların yok sayıldığı bir Türkiye’ye rıza göstermediğimiz gibi, bölücü örgütün milleti canından bezdirdiği bir Türkiye’ye de razı olmayacağız. Biz 85 milyonun kardeşlik içinde, birlik, dirlik, beraberlik içinde yaşadığı, müreffeh, özgür ve güvenli bir Türkiye istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz. 20 yıl önce bu Diyarbakır neydi, bugün hamdolsun bu Diyarbakır ne? Bu Türkiye’de hiç kimse, kökeninden, inancından, dilinden, kültüründen, kılık- kıyafetinden dolayı horlanamaz, ötekileştirilemez. Bu Türkiye’de faili meçhullere, tehdide, tedhişe yer yoktur. Bu Türkiye, vatandaşlarının güvenliğiyle, hak ve özgürlüklerini aynı anda sağlayabilen bir Türkiye’dir. Biz milletimizle işte bu istikamette, durmak yok yola devam diyerek bu günlere geldik. Ne vesayetin nobranlıklarına, ne darbecilerin silahlarına, ne terör örgütlerinin alçakça saldırılarına, ne siyasi ve ekonomik tuzaklara boyun eğdik, Rabbimize olan güvenimiz ve milletimizden aldığımız destekle girdiğimiz her mücadeleden alnımızın akıyla çıktık" dedi.
'YENİ SİVİL ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR ANAYASAYI BERABERCE YAPALIM'
Türkiye’nin yeni yüzyılının başladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi yeni bir dönemin, mücadelenin, asrın eşiğindeyiz. Cumhuriyetimizin ilk asrını, eksiğiyle, fazlasıyla, günahıyla, sevabıyla, geride bırakıyoruz. Geçtiğimiz 21 yılda ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma atılımları sayesinde, hamdolsun bu dönemin eksiklerini önemli ölçüde telafi ettik. Artık Türkiye Yüzyılını başlatıyoruz. Türkiye Yüzyılını Diyarbakır’la beraber inşa edeceğiz. Milletimizi hayalleriyle beraber buluşturacağız. Mazlum ve mağdurların gözyaşlarını beraber sileceğiz. Ülkemizin huzuruna ve refahına göz dikenleri beraber püskürteceğiz. Önümüzü sadece hakka, hakikate yönelterek, 14 Mayıs’ta yeni bir milli irade destanını inşallah beraber yazacağız. Gelin 14 Mayıs’ta ‘yeter söz de karar da milletindir’ diyerek, yeni şahlanışa beraber imza atalım. Bu ülkenin tüm insanlarının hayallerini kucaklayan yeni sivil özgürlükçü bir anayasayı beraberce yapalım. Bu çağrım Diyarbakır’la birlikte tüm Türkiye’yedir. Bu çağrım 85 milyonun tamamınadır. Bu çağrım kendisinin ve evladının geleceği için endişe duyan herkesedir. Şimdi bu meydandan öyle bir ses verin ki, Mezopotamya coğrafyasında duymayan kalmasın. Diyarbakır 14 Mayıs’a, ortak geleceğimize, sahip çıkıyor muyuz? 14 Mayıs’ta 21 yıllık kazanımlarımızı daha da ileriye taşıyor muyuz? 14 Mayıs’ta Türkiye yüzyılının inşası için Bismillah diyor muyuz? 14 Mayıs Türkiye yüzyılı için doğru adımlarla yola devam diyor muyuz? Rabbim hepinizden razı olsun. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşması sonrası, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın yaptırdığı duanın ardından, Selahaddin Eyyubi Cami ve Külliyesi’nin açılışını ve Bağlar ilçesi kırsal Oğlaklı Mahallesi’nde yapılacak afet konutlarının temelini, sahneye kurulan butonlarla protokol üyeleri ile gerçekleştirdi. Ardından iftar programına katılmak için alandan ayrıldı.
İFTARA KATILDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, temel atma ve açılış töreninin ardından Bağlar ilçesinde bir düğün salonunda gerçekleştirilen 'Depremzedelerle İftar' programına katıldı. Basına kapalı gerçekleşen programda, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle bu yılki ramazan ayını buruk bir şekilde geçirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinde son güncellemelere göre toplam 872 bin bağımsız kısımdan oluşan 311 bin binanın kullanılamaz hale geldiğini ifade ederek, "Biz de depremden hemen sonra tüm illerimize yaptığımız ziyaretlerde bu gerçeği yerinde tespit ettik. Yıkımın büyüklüğünü bizzat kendi gözlerimizle gördük. Aynı şekilde milletimizin tüm imkanlarıyla devletimizin tüm kurumlarıyla ilk andan itibaren deprem bölgesine koştuğuna da şahit olduk. Şüphesiz böylesine büyük bir yıkıma yol açan afetle mücadele sırasında insan iradesini de aşan bazı hususlar çıkabilmektedir. Gerek hava çetin kış şartlarını gerekse depremin 11 ilimizi birden etkilemesinin çalışmaları zorlaştırdığı bir gerçektir. Ama devletimizin tüm imkanlarını deprem bölgesi için seferber ettiği de inkarı mümkün olmayan bir başka hakikattir. Başta Diyarbakır olmak üzere depremin vurduğu illerimiz ve depremzede kardeşlerimizin bunun en yakın şahididir" dedi.
MUHALEFETİ ELEŞTİRDİ
Muhalefeti eleştiren Erdoğan, "Deprem turisti misali burada birkaç gün arzı endam ettikten sonra sırra kadem basanların hezeyanlarını özellikle dikkate almıyoruz. Bir derde derman olmak, bir mağdurun elinden tutmak, hayırlı bir iş yapmak yerine, iftira atanlarını kendi hırslarıyla baş başa bırakıyoruz. Milletimiz, bizim nasıl bir fedakarlıkla çalıştığımızı gayet iyi biliyor. Milletimiz aynı şekilde deprem yıkıntıları üzerinde siyaset yapanları, siyasi rant elde etme peşinde koşanları da çok iyi biliyor. Bunlar daha önceki tüm afetlerde yaptıkları gibi, geldiler, konuştular, enkaz önünde poz verdiler daha sonra da deprem bölgesini gündemlerinden tamamen çıkardılar. Kendi yönetimleri altındaki şehirlerde deprem yaşandığında da bunlar mağduriyetleri giderecek hiçbir adım atmadılar. Dikkat ederseniz şimdi de aynı umursamaz tavrı sergiliyorlar. Asla yapmadıkları hiçbir zaman da yapamayacakları afaki vaatlerle depremzede kardeşlerimizin umutlarıyla oynuyorlar. Biz ise nasıl daha önceki sel, deprem, yangın afetlerinde millete verdiğimiz tüm sözleri tuttuysak burada da canla başla çalışıyoruz. Diyarbakır’ın yaralarını sarmak için tüm kurumlarımızla belediyelerimizle sivil toplum kuruluşlarımızla, hayırseverlerimizle sizlerin ihtiyaçlarını gidermenin mücadelesini veriyoruz. Ramazanın ilk haftasında birçok ilimizi ziyaret ettik. Depremzedelerimizle beraber Allah kabul etsin oruçlarımızı açtık" diye konuştu.
'DİYARBAKIRLI KARDEŞLERİM ARTIK BU ŞEHRİN GÜZELLİKLERİNİ DOYA DOYA YAŞIYOR'
Depremin vurduğu Diyarbakır’daki çalışmalar hakkında bilgi veren Erdoğan, şunları söyledi:
"Deprem mağduru kardeşlerimize asla sahipsiz olmadıklarını hissettirdik. Son olarak dün Malatya’daydık, bugün de deprem konutlarımızın temel atmalarını gerçekleştirdik. İnşallah burada da toplam 16 bin 500 konut ve 2 bin 360 köy evi inşa edeceğiz. Diyarbakır’da toplamda 18 bin 860 konut, köy evi yaparak sizleri yeni yuvalarınıza kavuşturacağız. Depremin tüm izlerini silinceye, hayat şehrimizde tamamen normale dönünceye kadar şehrimizden ayrılmayacağız. Göreve geldiğimiz günden beri hep sizin için çalıştık. Sizin için çaba harcadık. 85 milyonun tamamının ebedi ve ezeli kardeşliğini güçlendirecek sayısız adım attık. Demokrasiden, hak ve özgürlüklere, güvenlikten kamu özgürlüklerine kadar her alanda ihmalleri gidermenin, geçmişin hatalarını tek tek düzeltmenin gayretinde olduk. Siz bize güvendiniz. Siz bize inandınız. En zor zamanlarımızda duanızla, desteğinizle hep yanımızda durdunuz. Biz de sizlere aşkla hizmet ettik. Sizlerin hizmetkarı olmayı en büyük şeref payesi olarak gördük. Tehdit edilsek de, baskılara maruz kalsak da Diyarbakır’ın hakkını, hukukunu korumaktan asla vazgeçmedik. Kandan, gözyaşından, güvensizlik ortamından beslenen tüm insanlık düşmanlarına, bütün bunlara rağmen ülkemizde 20 yılda sessiz bir devrime imza attık. Batıda hangi hizmetler varsa, batıdaki vatandaşlarımız hangi standartlarda yaşıyorsa aynı iklimi burada tesis ettik. Bu iklimin zedelenmesine kesinlikle müsamaha göstermeyeceğiz. Bölgemizden terörün karanlık gölgesi kalktıkça hamdolsun şehirlerimiz huzur buluyor. Rahata eriyor, yatırımla, hizmetle, istihdamla topyekun bir kalkınma hamlesiyle tanışıyor. Benim Diyarbakırlı kardeşlerim artık bu şehrin güzelliklerini doya doya yaşıyor. Daha fazla teneffüs ediyor. Çocuklarımız sokaklarda özgürce koşturuyor. Gençlerimiz geleceklerine çok daha güvenle bakıyor. Diyarbakır son 40 yılda hiç olmadığı kadar huzur ve emniyet içindedir. Hiç endişe etmeyin. Nasıl bugünün Diyarbakır’ı dününkinden daha iyiyse daha güvenliyse yarının Diyarbakır’ı da bugünkünden daha müreffeh olacaktır. Siyaset ve toplum mühendislikleriyle ülkemizi yeniden 80’lerin istikrarsızlık iklimine sürükleme girişimlerine, böyle bir sonuca varamayacaklardır. Bunun teminatı bu kardeşinizle birlikte AK Parti’dir, Cumhur İttifakı’dır. Bunun teminatı son 20 yıldır hayata geçirdiğimiz reformlardır. Bunun teminatı terör örgütleriyle, destekçileriyle ve sırtlarını dayadıkları emperyalist güçlerle mücadeledeki kararlılığımızdır. Kürt kardeşlerimizi, demokrasi düşmanı yapının, CHP ve HDP zihniyetinin insafına asla bırakmayacağız. Türkiye’nin 20 yılda elde ettiği hiçbir demokratik kazanımlarından geriye gidişe de müsaade etmeyeceğiz. Tüm vatandaşlarımızla birlikte Diyarbakırlıların da özgürlük alanlarını genişleten adımlar atmayı sürdüreceğiz. 14 Mayıs bunun bir kez daha teyit edildiği bir gün olacaktır. Sizlerden 14 Mayıs’ta geleceğinize sahip çıkmanızı bekliyorum. Sizlerden birliğimiz, dirliğimiz ve istikbalimiz üzerine yapılan kirli ve sinsi hesapları bozmanızı istiyorum. Gelin 14 Mayıs Türkiye yüzyılının dönüm noktası yapalım. Gelin Cumhuriyetimizin ikinci asrını beraber inşa edelim. Diyarbakır’ın 14 Mayıs’ta bu samimi çağrımıza çok güçlü bir destek vereceğine yürekten inanıyorum."