Geri Dön
GündemCumhurbaşkanı Erdoğan: Bunlar dünyayı enayi zannediyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bunlar dünyayı enayi zannediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Veliaht Prens dedi ki, 'Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı'. Ya Cemal Kaşıkçı çocuk mu? Dışarıda nişanlısı var. Onu alıp ayrılmaz mıydı? Bunlar dünyayı enayi zannediyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bunlar dünyayı enayi zannediyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Parlamenterler Arası Kudüs Platformu İkinci Konferansı'na katıldı. Yenibosna'da bir otelde düzenlenen konferansa Erdoğan'ın yanı sıra Parlamenterlerarası Kudüs Platformu Başkanı Hamid El-Ahmar ve Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Türkiye Başkanı ve Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansta yaptığı konuşmasında, “İsrail son 50 yıldır kasıtlı bir şekilde Kudüs'teki İslam mirasının izlerini silmeye çalışıyor. Silemeyeceksiniz. Bu tarihi gerçeği yok edemeyeceksiniz. Tüm, 1 milyar 700 milyonluk İslam dünyasını, içinde gaflet içerisinde olan yöneticiler olabilir ama bu halkları yok edemeyeceksiniz. İsrail, Müslümanlara ait toprakları, iş yerlerini, evleri, ibadethaneleri gasp ederek, kültürel bir soykırım uyguluyor. Buralara bir kaç tane büyükelçilik getirmek, başkonsolosluk taşımak suretiyle eğer Kudüs'ün şahs-ı manevisini yok edeceğinizi zannediyorsanız, kendinizi aldatıyorsunuz. Bununla bunu yok edemezsiniz. 1967 yılındaki Filistin haritasıyla 2018'deki haritayı karşılaştırmak, başka hiçbir söze gerek kalmadan Filistin'de yaşanan bu kültürel soykırımı ortaya koyacaktır. Şüphesiz İsrail'in işgal faaliyetlerini, bu denli pervasızca yapabilmesinin en önemli sebebi, bazı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinden aldığı destektir. Onun için 'Dünya 5'ten büyüktür.' diyorum. Zira Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinin bir tanesinin iki dudağı arasında sıkışmış kalan bu dünya, adil bir dünya olamaz, bu Birleşmiş Milletler adil olamaz. Onun için reforma ihtiyacı var. Bütün bunlara rağmen İslam İşbirliği Teşkilatı olarak başlattığımız girişimler, hamdolsun Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan 127 olumlu oy, 7 tane karşı oyla geçmiştir. İstediğimiz gibi geçmiştir. Ne Amerika ne İsrail, yaptıkları bütün gayretlere rağmen hedeflerine ulaşamamıştır" dedi


“İSRAİL'İN ŞIMARIKLIKLARINA TEPKİ GÖSTERMEK, ASLA ANTİSEMİTİZM DEĞİLDİR"

Erdoğan, “Amerikan yönetiminin yanı sıra bazı Avrupa ülkeleri, 2. Dünya Savaşı'nda yaşanan sahnelerin utancıyla İsrail'in işgal politikalarına ses çıkarmıyor. 2. Dünya Savaşı esnasında Avrupa'daki Musevilere yapılan insanlık dışı katliamların faturası masum Filistinlilere kesiliyor. 70 yıl önce başkalarının işlediği cürümlerin bedelini bugün Filistinliler ödemek zorunda kalıyor. 2. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'daki Musevilere yapılan zulümleri aratmayacak baskılara, yıldırma ve şiddet politikalarına, bugün Filistin halkı maruz bırakılıyor. Bizim açımızdan faili kim olursa olsun bunların her ikisi de katliamdır, vahşettir, zulümdür. Holokost nasıl insanlık dışı bir suçsa, Gazze sahilinde top oynayan çocuklara bomba yağdırmak da aynı derecede ağır bir insanlık suçudur. Babasının sırtını siper almış şekilde can veren Muhammed Durra'nın görüntüsü nasıl yüreğimizi dağlıyorsa, bir insan, 2 tane kız evladı olan bir baba olarak Anne Frank'ın hikayesi de içimizi böyle kanatıyor. Biz, mazlumlar arasında ayrım yapmadığımız gibi zalimler arasında da ayrım yapmıyoruz. Biz siyasi çıkar uğruna asla insanların acılarını yarıştırmıyoruz. Nerede bir adaletsizlik, zulüm varsa, kimliğine, inancına, etnik ve kültürel aidiyetine bakmadan tavrımızı ortaya koyuyoruz. Ancak, birileri her eleştiriyi, vahşet ve katliama yönelik her haklı tepkiyi hemen antisemitizm yaftasıyla önemsiz hale getirmeye çalışıyor. İsrail'in işlediği cinayetlere sessiz kalmayanlar hakkında, özellikle kontrol altında tuttukları uluslararası medyada hemen antisemitist propagandası yapılıyor. İsrail'in şımarıklıklarına tepki göstermek, asla antisemitizm değildir. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten bizi kimse alıkoyamaz. Bizim medeniyetimizde bir insana sırf inancından, etnik kökeninden, ırkından veya ten renginden dolayı düşmanlık edilmez. Bunun için bizim tarihimizde sömürgecilik lekesi de soykırım suçu da yoktur. Biz böyle tertemiz bir tarihe sahibiz." diye konuştu.


CEMAL KAŞIKÇI'NIN ÖLDÜRÜLMESİ

Erdoğan, “Cemal Kaşıkçı başkonsoloslukta ne yazık ki alçakça bir operasyonla şehit edildi. Dışarıda nişanlısı bekliyordu. Nikah muamelesini yapmak için içeri giriyor. Tabii bizi Suudi Arabistan'dan aradılar. Biz gerek babaya gerekse oğluna her şeyleri anlattık. 'Özel temsilcilerimizi gönderebilir miyiz?' dediler. 'Buyurun gönderin.' dedik. Özel temsilcileri geldi, bizzat kabul ettim. Kendilerine anlattık. İstihbarat şeflerine elimizdeki bütün belgeleri dinlettik, gösterdik. Krala ben şunu sordum, 'Bu 15 kişi İstanbul'a niye gönderildi? Bu 15 kişinin İstanbul'da ne işi var? Bunlar İstanbul'a geldiyse, konsoloslukta ne iş yaptılar? Bu katili siz biliyorsunuz. Bu katil bu 15 kişinin içinde.' dedim. Eğer isterseniz bu katili siz çıkartırsınız ve ilan edersiniz. Kralın verdiği cevap şu oldu, 'Şu anda 18 kişiyi tutukladık.' Daha sonra sayı 22'ye çıktı. Tamam da tutuklamak çıkış yolu değil. 'Bunların cezası ne oldu? Yargılayamıyorsanız, suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir. Gönderin biz yargılayalım.' Daha geçen gün dışişleri bakanları açıklama yaptı, 'Biz vatandaşımızı Türkiye'ye göndermeyiz.' dedi. İstediğiniz zaman istediğiniz yerden vatandaşları çekip ülkenize alıyorsunuz, suçlu-suçsuz demeden alıyorsunuz. Aynı zat şu ifadeyi de kullandı, 'Yerli işbirlikçilerle bu iş yapıldı.' Konuşmamda söyledim ve sordum, 'Kimdir o yerli işbirlikçiler bunu açıklamaya mecbursun çünkü iddia sahibi sizsiniz. O zaman bu ismi açıklamanız lazım.' Açıklayamadılar ve sonra inkar ettiler. Veliaht prens dedi ki 'Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı.' Cemal Kaşıkçı çocuk mu? Oradan çıktıysa dışarıda nişanlısı var. Nişanlısını alıp onunla oradan ayrılmaz mıydı? Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir" şeklinde konuştu.


“DİNLETİRİZ, GÖSTERİRİZ AMA VERMEYİZ"

Erdoğan, “Suudi Arabistan'ın belgeleri almak istedi. Kusura bakmayın, o kadar da değil. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bir de bunları yok mu edeceksiniz? Hesap bu. Amerika geldi, CIA hepsini dinledi, gittiler, bilgi verdiler. Almanya, Fransa, Kanada, hepsine... Kim istiyorsa gelip dinleyebilir dedik. Dinlettik. Kendi istihbarat şefi bile 'Bu bir felaket. Bu adam uyuşturulmuş. Böyle bir şey yapılamaz.' diyor. Adam açık açık 'Ben kesmesini iyi bilirim.' diyor. Niye? Çünkü bir morg mensubu. Bu adam bir asker, üst düzey. Bunların hepsi kayıtlarda var. Eninde sonunda denilen yere geldiler. İşte en son Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Haley, ne dedi, -isim vererek hem de söylüyor- 'Bu işin faili odur'. Buyur. İş artık belli bir yere geldi. Daha birçok şeyler çıkacak, buradan çok şeyler çıkar. Artık insanlık bunlara tahammül edemez. İslam dünyası da birbirini bu şekilde çekiştirerek, birbirine bu şekilde zulmederek bir yere varamaz. Bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hakkıyla Müslüman olacağız" dedi.


“GELİP EN AZINDAN BİR BORÇ TAKVİYESİNDE BULUNABİLİRSİNİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam dünyasında gerilim yükseldikçe batılı şirketlerin karları da yükseliyor. Türkiye'ye karşı oynadıkları oyun bu. Son zamanlarda yaptıkları hepinizin malumudur. Biz Müslüman kardeşlerimize o dönemde Gazze'nin işte bak imkanların var, haydi gelin biz sizden sadaka, diyet, zekat istemiyoruz ama gelip en azından bir borç takviyesinde bulunabilirsiniz. İnanır mısınız hemen hemen hiçbirinden ses yok, gık yok. Gene biz kendi göbeğimizi kendimiz kestik ve kendi ayaklarımız üzerinde tekrar yeniden ayağa kalktık" şeklinde konuştu.


“CEPLERİNİ DOLDURACAK OLANLAR YİNE BATILI SİLAH ŞİRKETLERİDİR"

Erdoğan, “Bir süredir Şii, Sunni ayrımı üzerinden alevlendirilmeye çalışılan bölgesel çatışmaların kazananı asla Müslümanlar olmayacaktır. Böyle bir tabloda ceplerini dolduracak olanlar yine batılı silah şirketleridir, petrol firmalarıdır. Bir asır önce coğrafyamızda cetveli eline alıp çıkarlarına göre harita çizenler, bugün de aynı amaç uğruna farklılıklarımızı kaşıyorlar. Hiçbirimizin böyle bir oyuna düşmemesi gerekiyor. Meselelere ön yargılardan önce Müslüman'a yakışan bir basiretle bakarak kurulmaya çalışılan tuzağı göreceğimize ve bozacağımıza inanıyorum" diye konuştu.


“ARANIZDAKİ AYRILIĞA SON VERMENİZ GEREKİYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, Doğu Kudüs'ün tarihi kimliğinin korunması için TİKA başta olmak üzere kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla faaliyetlerini sürdürecek. Dostlarının gösterdiği çabanın netice verebilmesi için Filistinlilerin de kendi aralarındaki tefrikaya son vermesi gerekiyor. Filistinli kardeşlerime özellikle sesleniyorum: Aranızdaki ayrılığa son vermeniz gerekiyor" şeklinde konuştu.


ERDOĞAN'A EYYÜBİ'NİN MİĞFERİ

Konuşmaların ardından Parlamenterlerarası Kudüs Platformu Başkanı Hamid El-Ahmar ve Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Türkiye Başkanı ve Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, Erdoğan'a üzerinde Selahaddin Eyyübi'nin miğferi ve 16 Türk devletinin simgelerinin bulunduğu bir hediye verdi.