Bakanlık, öldürülen kadının ailesine 2,5 milyon TL 'koruyamadın' tazminatı ödeyecek
İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi, Bornova ilçesinde Kaffar Yeğin'in (61) boşanma aşamasındaki eşi Hülya Şellavcı Yeğin'i (52) öldürmesiyle ilgili mağdurun yakınları tarafından, defalarca kolluk kuvvetlerine ve ilgili mercilere başvuruya rağmen idarece yaşam hakkının korunmadığı ve kusurlu davranıldığı gerekçesiyle açılan manevi tazminat davasını değerlendirip, İçişleri Bakanlığı'nı kusurlu bularak 2 milyon 500 bin TL ödemesine hükmetti. Kararın emsal olduğunu belirten Hülya Şellavcı'nın damadı ve ailenin avukatı Ensar Aktürk, "Tazminatın devletin hazinesinden alınmasını kabul etmiyoruz. Sorumlu kişilerin tespit edilip, o kişilerden rücu edilmesini istiyoruz. Yoksa değil 2,5 milyon TL, 25 milyon veya 250 milyon TL'de olsa, aile yakınlarının acısını hiçbir şekilde hafifletmez" dedi.
Bornova'da 22 Ekim 2022'de, Işıkkent Ayakkabıcılar Sitesi'nde ayakkabı nakış atölyesi olan 2 çocuk annesi Hülya Şellavcı Yeğin'e ulaşmayan yakınları, iş yerine gitti. Burada saat 00.30 sıralarında kanlar içinde bulunan Yeğin'in, tabanca ile vurularak öldürüldüğü belirlendi. Polis, şüpheli olarak kadının boşanma davası açtığı ikinci eşi Kaffar Yeğin'i yakalamak için çalışma başlattı. Hülya Şellavcı Yeğin'in, cinayetten önce Kaffar Yeğin hakkında tehdit ettiği gerekçesiyle, 4 kez suç duyurusunda bulunduğu ve uzaklaştırma kararı aldırdığı ortaya çıktı. Olaydan 3 gün sonra İzmir 16'ncı Aile Mahkemesi'nce Kaffar Yeğin hakkında 30 günlük zorlama hapis kararı verildi.
BİRÇOK SUÇTAN HAPİS İSTEMİ
Ayrıca Kaffar Yeğin'in, kadının öldürüldüğü atölyeye yakın görüntüleri ortaya çıktı. Şüpheli Yeğin, 8 Kasım'da Konak ilçesi Fatih Mahallesi'nde, arkadaşı M.G.'nin (67) evinde suç aleti silahla yakalandı. Yeğin tutuklanırken, arkadaşı M.G. serbest bırakıldı. Kaffar Yeğin hakkında 'eşi tasarlayarak kasten öldürme' suçlamasından ağırlaştırılmış müebbet, 'silahla gece vakti yağma'dan 15 yıla kadar hapis, 'ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma' suçundan 3 yıla kadar hapis istemiyle İzmir 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
TOPLAM 5 YIL 5 AY CEZA ALDI
Ayrıca cinayetten önce hakkında çeşitli suçlamalar bulunan Kaffar Yeğin hakkında 'kadına karşı tehdit', 'hakaret', 'ısrarlı takip' ve 'basit yaralama' gibi suçlardan 13 yıla kadar hapis cezası istemiyle 50'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde de dava açıldı. Davanın karar duruşmasında Yeğin'e; hakaretten 8 ay 22 gün, kadına karşı tehditten 1 yıl 3 ay, basit yaralamadan 1 yıl 6 ay ve ısrarlı takipten 2 yıl olmak üzere toplam 5 yıl 5 ay 22 gün hapis cezası verildi. Bunun üzerine Kaffar Yeğin'in avukatı, suç unsurlarının oluşmadığı, öldürülen kadının ailesi de daha fazla ceza verilmesi gerekçesiyle karara itiraz etti. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 25. Ceza Dairesi, Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararında değiştirilecek veya hatalı bir unsur olmaması nedeniyle kararı onayıp, itirazları reddetti. Bu kararla Kaffar Yeğin'in yargılandığı dosyalardan biri, kesinleşip, infaz aşamasına geçildi.
BAKANLIĞA HİZMET KUSURU DAVASI
Ayrıca Şellavcı Yeğin'in ölümüyle ilgili 12 polis hakkında 'ihmalleri bulunduğu' gerekçesiyle 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla dava da açıldı. Şellavcı Yeğin'in damadı ve ailenin avukatı Ensar Aktürk ayrıca İçişleri Bakanlığı'na karşı, 17 Ekim 2023'te, hizmet kusuru davası da açtı. Avukat Aktürk gerekçe olarak, Hülya Şellavcı'nın defalarca kolluk kuvvetlerine ve ilgili mercilere başvurusunun bulunduğunu, gerekli önlemlerin alınmaması neticesinde öldürüldüğü, idarece yaşam hakkının korunmadığı ve kusurlu davranıldığını öne sürerek 2 milyon 500 bin TL manevi tazminat ödenmesini talep etti.
BAKANLIK DAVANIN REDDİNİ İSTEDİ
Bakanlık ise dava konusu olayda tüm işlemlerin cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda kolluk kuvvetlerince eksiksiz bir şekilde yerine getirildiğini, idarenin tazmin sorumluluğunun doğması için gereken koşulların oluşmadığını, şartları oluşmamakla birlikte mahkemelerce hükmedilecek manevi tazminat miktarının sebepsiz zenginleşmeye sebep olmayacak şekilde takdir edilmesi gerektiği ileri sürüldü. Ayrıca davanın reddi gerektiği savundu. İzmir 3'üncü İdare Mahkemesi davayı değerlendirerek, Hülya Şellavcı'nın kızı, oğlu, annesi ve 2 kardeşi için toplam 2 milyon 500 bin TL manevi tazminatın ödenmesine hükmetti.
İDARİ ANLAMDA HİZMET KUSURUNUN OLDUĞU TESPİT EDİLDİ
Konuyla ilgili bilgi veren Hülya Şellavcı'nın damadı ve ailenin avukatı Ensar Aktürk, "Davadaki amaç, İçişleri Bakanlığı'na bağlı birimlerin yani kamu idari kurumlarının kusurlu davranışlarının ve ihmallerinin olmasıydı. Nitekim mahkeme kararını yazdı ve tarafımıza iletti. Kararda manevi tazminat talebinin kabulüne karar verildi. Biz bu davayı Hülya Şellavcı'nın çocukları, annesi ve kardeşleri adına açmıştık. Toplamda 2,5 milyon TL manevi tazminata hükmetti. Bu da pek görülen bir karar değil. İdarenin çok ağır ihmali ve kusuru bulunduğuna dikkat çekildi. Emniyet görevlilerinin cezai anlamda belki kusuru olmasa dahi idari anlamda hizmet kusurunun olduğu tespit edildi. Özellikle evrakların geç iletilmesi, işlemin bekletilmesi, işlem yapılmaması hususlarının altı çizildi. Yine daha önce Türkiye'den yapılan başvurularda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına değinildi. O kararlarda da bir ölüm tehdidi varsa, ciddi bir hayatı tehlike varsa ve bu öngörülebilir ise idari kurumların gerekli önlemleri alması gerektiğine dikkat çekildi. Fakat somut olayda idarenin çok net ihmalleri olduğunun altı çizildi. Çünkü süreçte; Hülya Şellavcı, 21 gün içerisinde tam 5 kez farklı karakollara başvuruda bulundu. Bir kez Cumhuriyet Başsavcılığına bir kez de Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'ne (ŞÖNİM) başvuruldu. Yani bu başvuruların hepsinde, öldürülme tehdidi altında olduğunu delilleriyle ortaya koydu. Buna rağmen herhangi bir önlem almayan idareyi, İzmir 3 İdare Mahkemesi kusurlu bularak tazminat hükmetti" dedi.
'PARA İHMALİ OLANLARDAN ÇIKSIN'
Bakanlığın karanı üst mahkemeye götürebileceğini belirten Avukat Aktürk, amaçlarının bu paranın devlet hazinesi yerine ihmali bulunan görevlilerden tahsil edilmesi olduğunu ve bunun için de çalışacaklarını belirtip, "Tazminatın devletin hazinesinden alınmasını kabul etmiyoruz. Sorumlu kişilerin tespit edilip, o kişilerden rücu edilmesini istiyoruz. Bu durumun ayrıca takipçisi olacağız. Bu para ihmali olanların cebinden çıksın ki benzeri olaylarda herkes dikkatli olsun. Yoksa değil 2,5 milyon TL, 25 milyon veya 250 milyon TL de olsa, aile yakınlarının acısını hiçbir şekilde hafifletmez. Ortada çok genç yaşta öldürülen bir kadın var. Yine çok genç yaşta annesiz kalan iki evlat var. Emsal bir karar. Hakimler, olayı çok güzel anladı ve yorumladı. Biz de dilekçelerimizle bütün süreci onlara aktarmaya çalıştık. Güzel bir karar çıktı. Umarım bundan sonra da bu tür kararlar çıkmaya devam eder ve topluma faydalı olur bu kararlar. Bütün temennimiz bu yönde" diye konuştu.