Geri Dön
GündemBakan Kirişci: Ukrayna'dan 442 gemi ile tahıl ve gıda ürünleri çıkarıldı

Bakan Kirişci: Ukrayna'dan 442 gemi ile tahıl ve gıda ürünleri çıkarıldı

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Rusya- Ukrayna savaşı sırasında gıda krizi paniği yaşandığını belirterek, "Türkiye tarafları masaya oturttu. Yanına BM'yi aldı ve 22 Temmuz itibarıyla bir İstanbul Mutabakatı ve İstanbul'da bir merkezin kurulmasına karar verildi. Dün itibarıyla 442 gemi buradan geçti. Tahıl ve diğer gıda ürünleri bu gemilerde Ukrayna'dan dışarı çıkarıldı. Ve devamında da istikamet olarak bunun yaklaşık yüzde 60'ı Avrupa'ya, yüzde 21,5'i Asya'ya yüzde 13 gibi bir kısmı Afrika'ya bir de Orta Doğu'ya giden var, 5,5- 6'lık bir kısım" dedi.

Bakan Kirişci: Ukrayna'dan 442 gemi ile tahıl ve gıda ürünleri çıkarıldı

 

Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, geldiği Edirne'de, Vali H. Kürşat Kırbıyık'ı makamında ziyaret etti. Bakan Kirişci, valilikte aldığı brifingin ardından Ticaret Borsası'nda düzenlenen 'Tarım Sektörü Temsilcileri Toplantısı'nda, üretici temsilcileri ve üreticilerle bir araya geldi. Edirne'nin üreten bir şehir olduğunu ve Türkiye'ye baktığında ne görüyorsa Edirne için de onu gördüğünü söyleyen Bakan Kirişci, “Tarım eğer ülkede daha ileri gitsin istiyorsak mutlak suretle suya, sulamaya ve bunda da teknolojiyi kullanan bir sulamaya ihtiyaç olduğu açıktır, aşikardır. Benim babam çiftçidir, annem çiftçidir veya biz kendimizle ilgili 'çiftçilik yapıyoruz' demekten uzunca bir süre imtina ettik. 'Tarımla uğraşıyoruz' demekten uzak durduk. Bize kırsaldan kente göçü bir modernitenin sanki gereğiymiş gibi nasıl lanse ettilerse ve bundan dolayı da tarımdan uzak kalmayı modernleşme, kentlerin bize sağlayacağı birtakım avantajları kullanma adına da mutlak bir zorunlulukmuş gibi gördük. Edirne, tarımla nasıl kalkınabileceğini gösteren örnek bir şehrimiz" dedi.

UKRAYNA'DAN 442 GEMİ İLE TAHIL VE GIDA ÜRÜNLERİ ÇIKARILDI'

Türkiye'nin stratejik ürünleri olduğunu söyleyen Kirişçi, "Çünkü biz göreve geldiğimizden beri hep stratejik ürün diyoruz. Bu ürünlerin kıtlık olduğunda aklınıza gelen ilk ürünler olduğunu da yine belirtiyoruz. Önce iklim ile ilgili olumsuzluklar, iklim değişimi ve küresel ısınma. Sonra pandemi geldi ve bir sonraki aşamada Rusya-Ukrayna savaşı oldu. Bu savaşta insanlar enerjiyi falan konuşmadı. Tarımsal girdi olmasına rağmen gübre bile 2’inci 3’üncü plana düştü. Bu iki ülkenin çatışıyor olmasından bir anda bir gıda krizi paniği başladı. Zaten pandemide tedarik zincirinde, üretim zincirinde bozulma olmuştu. Savaşla beraber bu zirve yaptı. Allah'tan Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yerinde, dozunda tutarlı bir politika izledi. Biz buna lider diplomasisi diyoruz. Türkiye tarafları masaya oturttu. Yanına BM'yi aldı ve 22 Temmuz itibarıyla bir İstanbul Mutabakatı ve İstanbul'da bir merkezin kurulmasına karar verildi. Dün itibarıyla 442 gemi buradan geçti. Tahıl ve diğer gıda ürünleri bu gemilerde Ukrayna'dan dışarı çıkarıldı. Ve devamında da istikamet olarak bunun yaklaşık yüzde 60'ı Avrupa'ya, yüzde 21,5'i Asya'ya, yüzde 13 gibi bir kısmı Afrika'ya bir de Orta Doğu'ya giden var 5,5- 6'lık bir kısım. Ama biz akabinde şunu dile getirdik. Biz bu koridorun açılmasıyla dünyayı rahatlattık ama yüzde 60'ının Avrupa gittiğini de yüksek sesle dile getirdik ve bunu dile getiren Sayın Cumhurbaşkanımız oldu" diye konuştu.

Bakan Kirişci, BM'nin listesinde yer alan en fazla ihtiyaç duyan geri kalmış 48 ülkenin ancak yüzde 5,7 gibi düşük oranda pay aldığını ve gitmediğini gördüklerini ifade ederek, "Putin'in 'Ben bedelsiz buğday vereceğim', çünkü Trakya özellikle Edirne'miz tarım sanayisinde diğer tarıma dayalı sanayilerde öncü şehrimiz. Bizim de bu bedelsiz buğdayın un, bulgur, makarnaya dönüştürülüp bu ülkelere verilmesi hususunda Sayın Cumhurbaşkanımızın yine insani bir yaklaşım çerçevesinde bunun gerçekleştirilmesini arzu ettiğini belirtmek istiyorum. G-20 zirvesinde ayın 19'unda bu takvim dolmuş olacak. Yeniden uzatılıp uzatılmayacağı konusu 31 Ekim’deki askıya alınması süreci yine Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle olumlu neticelenmesi ve koridorun kaldığı yerden sevkiyatına devam etmiş olmasından dolayı 19'undan sonra acaba ne olacak sorusu önemli. Biz de 15-16 Kasım’da Endonezya'da bu toplantıyı gerçekleştirirken bu görüşmeler de yapılmış olacak. Bu bedelsiz buğdayın un bulgur, makarnaya dönüştürülmesini sağlayıp bu ülkelere verilmesi hususunda Sayın Cumhurbaşkanımızın yine insani bir yaklaşım çerçevesinde bunun gerçekleştirilmesini arzu ettiğini belirtmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

'TÜRKİYE JEOPOLİTİK ÜSTÜNLÜĞE SAHİP'

Türkiye'nin batı ile doğu arasında köprü bir ülke olduğunu belirten Kirişci, "Fakat bunun ne anlam ifade ettiğini ve içinin nasıl doldurulması gerektiğini bir türlü becerememiştik. Fakat yapılan gerek boru hatlarıyla, doğal gaz petrol boru hatları, gerek bunlarla, gerekse ulaşım hatlarıyla yani devlet demir yolu, hava yolu, kara yolu ve şimdi de değerli arkadaşlar bu savaş nedeniyle bizim jeopolitik bir üstünlüğümüzün olduğunu ben çok önemsiyorum. Edirne'de bu manada aynı Türkiye gibi bir jeopolitik üstünlüğe sahip. Hemen batıya açılan ilk şehir. Dolayısıyla bunun kendi ekonomisine kendi refahına dönüştürmesinde çok büyük yarar var. Bir diğer konu, bu hava koridoruyla beraber yine bizim de içinde bulunduğumuz görüşmelerde gündeme gelen konu Sayın Putin'in doğal gaz konusuyla, tabii ki bu savaşta, Batının Ukrayna'nın yanında yer alıyorlar, kendilerine de cephe alıyor olmasından dolayı oluşan kızgınlığıyla da bu doğal gazın dağıtımı Trakya olsun dedi. Hatta Karadeniz'den yeni bir hat çekerek direkt Trakya'ya bağlayalım dendi. Bütün Avrupa'ya da Trakya'dan yayılsın dedi. Bu da aslında Trakya'nın Edirne'nin ne kadar jeopolitik bir üstünlüğe sahip olduğu güzel bir örneği olmuş oldu. Bu kulaklar o konuşmalara şahit oldu. Bulunduğunuz şehir her bakımdan kıymetli bir şehir. Topraklarının verimliliğinden üreticilerinin üretkenliğinden, cefakarlığından, gayretkeşliğinden teknoloji kullanımından onlardan bahsetmiyorum bile onları zaten siz kendinizde biliyorsunuz. Ama bu jeopolitik üstünlüğün altının doldurulması adına Türkiye bu süreci yaşadı. Şimdi Trakya ve Edirne yaşıyor. Bunlar ülke adına çok kıymetli şeyler. Bunu da belirtmekte yarar var" dedi.

'TARLANIZDA EKERİM, DİKERİM DEVRİ KAPANACAK'

Bakan Kirişci, Türkiye'nin nüfusunun her yıl 1 milyon arttığına dikkat çekerek, "Türkiye toprakları sınırsız, ölçüsüz herkesin istediği kadar ekip dikebileceği bir alan değil, böyle bir Türkiye toprağı söz konusu değildir. Yani biz bir Latin Amerika ülkesi değiliz. Nüfusumuz hızla artmaya devam ediyor. Biz iktidara geldiğimizden beri 20 yılda 20 milyon nüfusumuz arttı. Her yıl 1 milyon nüfus artışı, şimdi peki yavaşladı mı? Hayır yavaşlamadı. Yani 2053 için bundan 31 yıl sonrası içinde bir 20 milyon daha nüfusun, nüfusumuza ekleneceği bu işi bilenler tarafından ifade ediliyor. 85 milyon olan nüfusumuz 105 milyona çıkacak. Bizim çocukluk yıllarında tükettiğimiz masamızda, masada yok o zaman sofrada olanlarla bugünküleri şöyle bir mukayese edin, hiçbir benzerlik var mı? E çeşitler değişmiş, alışkanlıklar değişmiş. Refah seviyesi yükselmiş. Dışarıda tüketen bir toplum haline gelmiş. Bir taraftan da bizim iktidar dönemimizde bile 15 milyon olan ülkemizi ziyaret eden turist sayısı ki en çok turist alan illerin başında Edirne geliyor. Edirne bile bunu yaşıyor. 15 milyon olan turist sayısı bugün 50 milyona çıktı. Bizim Kültür ve Turizm Bakanlığımızın ifadesi şu. Nüfusla asgari bire bir olur. Gelen turist sayısı. Yani bugün aslında bizim 85 milyon turist alıyor olmamız lazım. Gelecek adına 105 milyon nüfusu konuşursak, 105 milyon turistin bu ülkeye gelebileceğini de hesap etmemiz lazım. Şimdi bizim bu çalışmaları yapmadan hele o gün bir gelsin de görürüz deme şansımız yok. Her bakımdan kendimizi buna hazırlamak zorundayız. Nüfusumuz artıyorsa ülkeye gelecek turist sayısında da bir artış var ve gelecekte de bu artmaya devam ediyorsa bir de ihracatta olsun istiyorsak o zaman bizim planını yapmamız lazım. Buradan hareketle de tamamıyla her türlü sert ve haklı iradenin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütüldüğü bir çalışma sürecine girdik. Tarlanız var, istediğimi ekerim dikerim, bu devir kapanacak. Biz bu topraklarda toprağın ekolojisine, iklimin yapısına ve oradaki sanayiye, endüstriye ve insanların bazı alışkanlıklarına, çünkü bir ürün için oluşturduğunuz makine parkını akşamdan sabaha bozamazsınız. Yeni bir makine parkı da oluşturamazsınız. Dolayısıyla böyle bir üretim planlamasını kamudan izin alan bir üreticiyle ortaya çıkaracağız. Önceliğimiz un, yağ, şeker diyoruz. Un için tabii ki hububata, yağ için tabii ki yağlı tohumlara, şeker için de şeker pancarına atıfta bulunuyoruz. Öbür taraftan hayvansal ürünler, bunlar ne? Onlara da et, süt, yumurta diyoruz. Vatandaş kolay anlasın diye. Et, süt, yumurta, bunlar da bizim için önemli" diye konuştu.

'SÖZLEŞMELİ MODEL OLMAZSA OLMAZIMIZ'

Planlı üretime geçileceğini ifade eden Kirişci, "Dijitalleşme bizim için çok çok önemli. Mutlaka dijitalleşmenin bizim tarım sektöründe daha yaygın kullanılmasını sağlayacağız. Bunun adımlarını attık mı, attık. 1 Ekim itibarıyla ÇKS'nin bütün girişlerini şimdilik e-Devlet üzerinden yapmaya başladık. Bu yılın sonunda 1 Ocak itibarıyla 'tarım cebimde' diye uygulamayı telefonunuza indireceksiniz. Oradan Vahit Kireşçi Adana Yüreğir, ada bu, parsel bu bir ekran çıkacak, bana diyecek ki bu tarlanın ne kadarına sen ne ekeceğine karar ver ama ekebileceğin ürünler bunlar. Bunların dışındakiler yer almayacak diyecek. Bu da tabi ki bizi ihtiyacımız olan ürünlerin üretimi noktasında bizi zorlayacak, belirleyici olacak. Bu da çok çok önemli. Başka bir konu daha planlı üretimi destekleme. Sözleşmeli üretim aslında şeker pancarında uygulanan bir model. Şimdi yine planlamanın olmaz ise olmazı arz tarafı ile talep tarafının olabildiğince birbirini karşılaması. Arada güvenlik dediğimiz miktarı dikkate alacağız ama bunun üzerinde bu sene patates para etti, hepimiz patatese yüklenelim, bu sene soğan para etti, soğana yüklenelim, böyle bir uygulamaya geçit vermeyeceğiz. Bu buna katkı sağlayacak uygulamalara sözleşmeli üretim olacak. Yine de şeker pancarında uygulanan modelin daha ötesinde bir model şu anda çalışmalarımız tamamlandı. Şu anda biz Meclisimizin, milletvekillerimizin tasviplerine sunacağız. Onlar kendileri bunu inşallah en kısa sürede, en güzel şekliyle bir yasaya dönüştürecekler. Bu sözleşmeli model olmazsa olmazımız" ifadelerini kullandı.