Bakan Akar: F-16'da ABD'nin tavrı olumsuz olursa Türkiye başka alternatifleri değerlendirecek
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yeni F-16 tedariki ve Türkiye'deki mevcut F-16 savaş uçaklarından bir kısmının modernize edilmesi için resmi talebin ABD'ye iletildiğini belirterek, "ABD yönetiminin konuya olumlu yaklaşabileceğini düşünüyoruz. ABD'nin tavrının olumsuz olması durumunda Türkiye, içinde bulunduğu tehdit ortamında güvenliğini sağlayabilmek için zorunlu ve tabii olarak başka alternatifleri değerlendirmek durumunda kalacaktır. Bu ve benzeri sorunları görüşmek üzere temaslarımız sürmekte olup, şu anda da bakanlığımızdan bir heyet ABD'de bulunmaktadır" dedi.
Milli Savunma Bakanı Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının 2022 yılı bütçe sunumunu yaptı. Bakan Akar, terörle mücadelede FETÖ, PKK/PYD-YPG, DEAŞ başta olmak üzere tüm terör örgütlerine karşı mücadelenin artarak devam ettiğini söyledi. Bakan Akar, 24 Temmuz 2015’ten bugüne kadar yurt içinde, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde toplam 32 bin 901, bu yılın başından itibaren ise 2 bin 426 teröristin etkisiz hale getirildiğini belirtti.
'TERÖRÜN MEZHEPSEL AYRIMI SÖZ KONUSU DEĞİL'
Bakan Akar, sadece terörist unsurların hedef alındığını kaydederek, "Birilerinin sivillere zarar verildiği, bazı etnik ve dini grupların hedef alındığı gibi asılsız iddialarla sis tabakası ve suni gündem oluşturmaya çalışması, beyhude bir çabadır. Zira biz, sadece ülkemizin ve milletimizin güvenliğine değil aynı zamanda bölgede yaşayan masum insanlar ile tüm dini ve etnik grupların güvenliğine de büyük önem vermekteyiz. Binlerce yıldır bu coğrafyayı, ekmeği, suyu birlikte paylaştığımız Kürtler bizim kardeşimizdir. Bunun en açık göstergesi şanlı bayrağımız ve sancağımız için canlarını feda eden ve şehitliklerimizde bir arada yatan kahramanlarımızdır. Bizim için terörün ve teröristin etnik, dinsel, mezhepsel ayrımı söz konusu değildir. Terörist teröristtir" dedi.
'PKK EŞİTTİR YPG'
Bu kapsamda, başta ABD olmak üzere yabancı muhataplara 'PKK eşittir YPG' olduğunu her seviyede dile getirdiklerini ve teröristlere verilen her türlü desteğin kesilmesini ısrarla talep ettiklerini vurgulayan Akar, "'PKK eşittir YPG' olduğu hususunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadır. Esasen, bizzat terörist elebaşları da Suriye'deki sözde komutanların, daha önce PKK saflarında yer aldığını basında açıkça itiraf etmiştir. Ayrıca ABD Senatosu'nda düzenlenen oturumlarda, bazı uzmanlar ABD'nin YPG ile ilişkisinin sonlandırılması gerektiğini belirtmektedir. Sonuç olarak asil milletimizi, 40 yıldan beri başına musallat olan terör belasından kurtarmakta kararlıyız. Bizim tek hedefimiz teröristlerdir. Bizim için terörist neredeyse hedef orasıdır. Operasyonlarımız, en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir" diye konuştu.
'MEHMETÇİĞİN NEFESİ TERÖRİSTLERİN ENSESİNDE'
Bakan Akar, Irak'ın kuzeyinde 'Pençe' harekatları ile 'girilemez' denilen yerlere girildiğini, bölgede yıllarca teröristler tarafından geniş alan içinde kullanılan barınak, sığınak, depo ve sözde karargahların tahrip edildiğini kaydederek, "Mehmetçiğin nefesi, teröristlerin ensesindedir. Terör örgütü sözde ele başları 2 gece aynı yerde yatamamaktadır. Irak için de tehdit teşkil eden ve bölgedeki istikrara zarar veren terör örgütü ile mücadele, Irak’la koordineli ve yakın iş birliği içerisinde sürdürülmektedir" dedi.
'TERÖR KORİDORU ENGELLENMİŞTİR'
Bakan Akar, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütlerine karşı 'Fırat Kalkanı', 'Zeytin Dalı' ve 'Barış Pınarı' harekatlarının başarıyla gerçekleştirildiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bu harekatlarda göğüs göğse mücadele ile 4 bin DEAŞ’lı terörist etkisiz hale getirilirken ülkemizin güneyinde kurulmak istenen terör koridoru da engellenmiştir. Aynı şekilde İdlib bölgesinde, 'Bahar Kalkanı' harekatı icra edilerek yeni bir göç dalgası ve başta kadınlar ile çocuklar olmak üzere insanlık dramının yaşanması da önlenmiştir. Unutulmamalıdır ki terör koridoru engellenmeseydi; ülkemiz çok daha büyük ve kapsamlı tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalacaktı. Yaklaşık 470 bini İdlib’e olmak üzere 1 milyondan fazla Suriyeli evlerine ve topraklarına gönüllü, güvenli ve saygın bir şekilde dönmüştür. Suriye’de 14 hastanede yaklaşık 3 milyon kişiye sağlık hizmeti verilmiş, terör örgütünün zarar vererek kapattığı ve Türkiye tarafından yeniden eğitim ve öğretime açılan bin 325 okulda 300 binden fazla öğrenciye eğitim desteği sağlanmış; 500'den fazla cami ve kilise onarılarak hizmete açılmıştır. Suriye’de istikrarın bir an önce sağlanması, insani trajedilerin son bulması için her türlü gayret gösterilmektedir."
'YUNANİSTAN MAĞDUR ÜLKE İMAJI VERMEYE ÇALIŞMAKTA'
Bakan Akar, Ege ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin uluslararası hukuka uygun olmayan taleplerinden ve yayılmacı anlayışlarından kaynaklı bazı sorunlar yaşanıldığını dile getirerek, şöyle konuştu:
"Tüm iyi niyetli diyalog çağrılarımıza rağmen Yunanistan’ın yaptığı her türlü haksız hukuksuz eylemlere, mütekabiliyet kapsamında diplomatik alanda ve sahada gerekli karşılık verilmektedir. Yunanistan; her türlü gerçeği çarpıtarak ve adeta kuzu postuna bürünerek mağdur bir ülke olduğu imajını vermeye, AB üyeliğine sığınarak hukuk dışı ve saldırgan eylemlerini örtbas etmeye, suni bir tehdit algısı oluşturarak bazı ülkelerle ittifak kurmaya çalışmaktadır. Bu ittifak içinde ittifak girişimleri, hem NATO dayanışmasına hem de ikili ilişkilere zarar vermektedir. Bütün bunlar; bölgesel istikrar ve güvenliğe katkı sağlamayan, aksine gerginliği tırmandıran, müttefiklik ruhuna aykırı eylemlerdir. Ayrıca Yunanistan, bazı ülkelerin teşvik ve kışkırtmalarıyla da provokatif bir silahlanma sevdasına kapılmış bulunmaktadır."
'YUNAN HEYETİNİ ANKARA'YA BEKLİYORUZ'
Bakan Akar, Yunanistan'ın göçmenlere karşı insanlık dışı uygulamalar sergilediğine de dikkat çekerek, "Ege Denizi’nde kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere göçmenleri acımasız bir şekilde geri itmeye devam etmektedir. Geri ittiği göçmenlerin görüntülerini sildirmekten, delilleri yok etmekten de çekinmemekte ve yaptığı hukuksuzluğu gizlemeye çalışmaktadır. Tüm bunlara rağmen biz, aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun, barışçıl yöntemlerle iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve diyalog ile çözülmesini samimi olarak istemekteyiz. Bunun için de her türlü çabayı göstermekteyiz. Bu çerçevede, güven artırıcı önlemlere ilişkin görüşmelerin dördüncü turu için davet ettiğimiz Yunan heyetini Ankara’ya bekliyoruz. Defalarca ifade ettiğimiz gibi Türkiye hiç kimse için tehdit değildir. Aksine dost ve ortakları için güçlü, etkin ve güvenilir bir müttefiktir. En samimi temennimiz; Türk ve Yunan halklarının bölge zenginliklerinden de adil bir şekilde istifade ederek barış, refah ve güven içinde yaşaması, Ege Denizi’nin Türkiye ve Yunanistan arasında dostluk denizi olmasıdır" diye konuştu.
'KIBRIS’TA BAĞIMSIZ İKİ DEVLET TEK ÇÖZÜM'
Bakan Akar, Kıbrıs konusunda bugüne kadar ortaya konulan çözüm yöntemlerinden sonuç alınamadığını, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü tescil edilmeden müzakerelerin ilerleyemeyeceğinin açıkça görülmesi gerektiğini söyledi. Akar, "Kıbrıs’ta egemen eşitliğe dayalı, bağımsız iki devlet tek çözümdür. Bir kez daha vurgulamak isteriz ki Kıbrıs bizim milli meselemizdir. Garanti ve ittifak antlaşmaları doğrultusunda geçmişte olduğu gibi bugün de Kıbrıslı kardeşlerimizin yanındayız. Sonuç olarak Ege’de ve Doğu Akdeniz’de hem kendimizin hem de KKTC’nin hak, alaka ve menfaatlerini korumakta azimliyiz, kararlıyız ve buna muktediriz" dedi.
‘LİBYA VE AZERBAYCAN’A DESTEĞİMİZ DEVAM EDECEKTİR’
Bakan Akar, Libya'da yabancı güç olmadıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Şu anda Libya’da istikrar adına bir gelişme varsa ve siyasi süreç başlamışsa bu Türkiye’nin katkılarıyla mümkün olmuştur. Libya makamları da bu gerçeği ifade etmektedir. Amacımız 'Libya, Libyalılarındır' anlayışıyla toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini sağlamış; barış ve istikrar içerisinde yaşayan bir Libya’nın oluşumuna katkıda bulunmaktır. Bu kapsamda Libyalı kardeşlerimizin haklı davasına desteğimiz devam edecektir. Halihazırda TSK, Azerbaycan ordusunun modernizasyon, tatbikat ve eğitim faaliyetlerine destek sağlamakta; işgalden kurtarılan bölgelerde müşterek mayın/EYP arama ve imha faaliyetlerini sürdürmektedir. Artık Türkiye ve Azerbaycan’ın güvenlik meseleleri birbirinden ayrı düşünülemez bir seviyeye gelmiştir. Başta güvenlik olmak üzere hemen her alanda iş birliğimizi öngören Şuşa Beyannamesi bu doğrultuda tarihi bir adımdır. Bu beyanname, sadece iki ülkenin değil tüm Kafkasya'nın kalkınması ve istikrarı için de büyük önem taşımaktadır. Ermenistan, Sayın Cumhurbaşkanı'mızın ve Sayın Aliyev’in uzattığı barış ve dostluk elini tutmalı, '6'lı Platform' önerimiz dahil bu fırsatları iyi değerlendirmelidir. 'İki devlet, tek millet' anlayışıyla kederde ve kıvançta bir ve beraber olduğumuz Azerbaycanlı kardeşlerimizin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haklı davalarında yanlarında olmaya devam edeceğiz."
Bakan Akar, Türkiye olarak Afganistan'daki gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceklerini, bu kapsamda; tüm Afgan halkı için önemli olan Kabil Havaalanı'nın işletilmesine yönelik çalışmalara Katar ile birlikte devam edildiğini kaydetti.
'SAVUNMA SANAYİSİNDE YERLİLİK ORANI YÜZDE 80'
Bakan Akar, savunma sanayisinde büyük atılımlar gerçekleştirildiğini söyleyerek, "Bu alanda yerlilik ve millilik oranı, yüzde 80’ler seviyesine yaklaşmıştır. Geçmişte piyade tüfeğimizi dahi yurt dışından tedarik ederken, çok şükür artık milli piyade tüfeklerimizi, akıllı hassas mühimmatımızı, ÇNRA'larımızı, fırtına obüslerimizi, İHA/SİHA/TİHA'larımızı, ATAK helikopterlerimizi, fırkateynlerimizi ve savaş gemilerimizi tasarlayıp inşa, imal ve ihraç seviyesine gelmiş bulunuyoruz. Silah sistemlerimizin harekat sahasında elde ettiği başarılar, tüm dünyanın da dikkatini çekmiş ve yerli-milli savunma sanayi ürünlerimize olan talep artmıştır. Tüm dünyanın dikkatini çeken bir seviyeye ulaşmamıza rağmen kat etmemiz gereken mesafeler olduğunun da bilincindeyiz" dedi.
'F-35 İÇİN TALEPLERİMİZ İLETİLDİ'
Bakan Akar, gündemdeki S-400, F-35 ve F-16 ile ilgili gelişmelere yönelik de şöyle konuştu:
"S-400 bir savunma silah sistemi olup; S-300, NATO İttifakı içinde nasıl kullanılıyorsa, S-400 sistemi de bizde aynı şekilde kullanılacaktır. F-35 projesinde ise tüm sorumluluklarımızı yerine getirmemize rağmen, S-400 gerekçe gösterilerek F-35 tedarikimiz engellenmiştir. Bu gelişmeler üzerine Türk ve ABD heyetleri, 27 Ekim 2021’de Ankara'da bir araya gelmiştir. Bu görüşmede Türkiye’nin uğradığı zararın nasıl telafi edileceği de dahil olmak üzere, F-35 için yaptığımız harcamaların geri ödenmesine yönelik görüş ve taleplerimiz iletilmiştir. Mali hususlarda ayrıntılı olarak müzakerelerde bulunmak üzere, 2022 yılı başlarında ABD’de yeniden bir araya gelinmesi hususunda mutabık kalınmıştır."
'BAKANLIĞIMIZDAN HEYET ABD'DE'
Akar, bunun yanı sıra yeni F-16 tedariki ve mevcut F-16 savaş uçaklarından bir kısmının modernize edilmesi için resmi talebin Yabancı Askeri Satışlar (FMS) çerçevesinde ABD'ye 30 Eylül 2021'de iletildiğini hatırlatarak, "ABD yönetiminin konuya olumlu yaklaşabileceğini düşünüyoruz ancak süreç Kongre onayına tabi olacağından, gelişmeleri yakından takip ediyoruz. ABD’nin tavrının olumsuz olması durumunda Türkiye, içinde bulunduğu tehdit ortamında güvenliğini sağlayabilmek için zorunlu ve tabii olarak başka alternatifleri değerlendirmek durumunda kalacaktır. Bu ve benzeri sorunları görüşmek üzere temaslarımız sürmekte olup, şu anda da bakanlığımızdan bir heyet ABD'de bulunmaktadır" dedi.
'HUDUTLARIMIZ YOĞUN TEDBİRLERLE KORUNMAKTA'
Bakan Akar, hudut güvenliğine yönelik "Kaçakçı, terörist ve yasa dışı girişler engellenerek, personel ve malzeme takviyesi yapılarak, her türlü hava ve arazi şartlarında ileri teknolojiye sahip gözetleme sistemleri kullanılarak hudut güvenliğimiz sağlanmaktadır. Hudutlarımız, cumhuriyet tarihimizin en yoğun tedbirleriyle korunmaktadır. Bu kapsamda; Suriye hududunda MSB tarafından İran hududunda ise İçişleri Bakanlığı tarafından Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi projeleri yürütülmektedir. 1 Ocak’tan itibaren hudutlarımızda 261 bin 137 göçmenin geçişi engellenmiş; yakalanan 98 bin 763 düzensiz göçmen ile 406 terörist kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Sonuç olarak ‘hudut namustur’ anlayışıyla yüksek bir moral ve motivasyonla gerektiğinde canını ortaya koyarak görev yapan Mehmetçiğin tek beklentisi, kahramanlık ve fedakarlığına saygı gösterilmesidir" diye konuştu.
Bakan Akar, Milli Savunma Bakanlığı'nın 2022 yılı bütçe teklifinin 80 milyar 439 milyon 536 bin TL olduğunu, bütçede yaklaşık yüzde 31’lik artış sağlandığını kaydetti.
FETÖ İLE MÜCADELE
Öte yandan Milli Savunma Bakanlığı'nın dağıtılan 2020 yılı bütçe sunum kitapçığında, FETÖ ile mücadelede son rakamlara yer verildi. Kitapçıkta yer alan son bilgilerde, 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren FETÖ/Paralel Devlet Yapılanması bağlantısı nedeniyle TSK’dan bugüne kadar 9 bin 185’i bakan onayı ile olmak üzere toplam 24 bin 126 kişinin ihraç edildiği belirtildi.