Bahçeli: Başörtüsü meselesini anayasal güvenceye kavuşturmak için elinizi taşın altına koyun
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi şayet samimiyse, şayet mazilerindeki ayıplı sayfalardan nedamet duyuyorlarsa, buyursunlar, gündemdeki anayasa değişiklik teklifine destek versinler. Başörtüsü meselesini yasal değil, anayasal güvenceye kavuşturmak için haydi gelin elinizi taşın altına koyun. Dürüstseniz gereğini yapın, karnınızdan konuşmayın, işte er meydanı, işte demokrasi imtihanı, işte tutarlılığınızı göstermenin altın fırsatı" dedi.
MHP lideri Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, Türk siyasetinin bir ahlak reformuna, yeni bir kalkınma hamlesine, istikamet ve ilhamını milletin hedef ve özlemlerinden alan büyük bir atılım haline ileri düzeyde ihtiyacı olduğunu belirterek, "Kabuk bağlamış yaraları deşerek, siyaset üretilemez. Uçurum kenarında sahte pehlivanlık pozu vererek, siyaset yapılamaz. Toplumsal yapıyı önce ideolojik mahallelere ayırıp, sonra da iki ayrı yakayı birleştirmek amacıyla köprü kurmaya çalışmanın adı da siyaset olamaz. Kutuplaşmaya can suyu verenlerin kucaklaşma söylemi; kuyruklu yalandır. İstismar çarkıyla inkar tekerini çevirip, eş zamanlı barışma masalı anlatanlar palavracı tiplerdir. CHP Genel Başkanı, 'Türkiye'yi barıştıracağım' diyor. Helalleşme çağrısı yaparak, geçmişi değil de geleceği kurtarmaya çalıştığından bahsediyor. Barışmak için küslüğün ve küslerin olması gerekmiyor mu? Peki, bu küslük nerededir? Birbirine küsen kimlerdir? Kılıçdaroğlu'nun görüp de bizim göremediğimiz, müşahede ve mülahaza edemediğimiz bu küsler nereye saklanmış, nerede sadır olmuştur? Kılıçdaroğlu'nun ya ruh sağlığında kaygı verici bir bozulma vardır ya da siyaseti akıl dağılması, rota sapması yaşamaktadır. İki durum da kendisi ve partisi adına buhrandır" dedi.
'KANUN TEKLİFİ SAMİMİYETSİZ'
Türkiye'nin barış ve huzurun, sevgi ve saygının gıpta edilen ülkesi olduğunu ifade eden Bahçeli, "Üzerinde yaşadığımız topraklarda bin yıldır kardeşlik hüküm sürmektedir. Türkiye küs değildir; tam tersini iddia eden Kılıçdaroğlu ve çıkarcı ortakları, kündeye gelmiş müfteriler koalisyonudur. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun siyaseti siyaset değildir, yolu yol değildir, çizgisi belirgin ve net değildir. Bildiğiniz üzere, başörtüsü meselesi milletimizin kalıcı ve köklü mutabakatıyla çözülmüş bir meseledir. Bu konuyu ısıtıp, tekrar gündeme getirmenin, yeniden kısır bir tartışma ortamı yaratmanın hiç kimseye bir faydası dokunmayacaktır. Türkiye'de başörtüsü sorunu bitmiş, mağduriyetler dönemi kapanmıştır. Ancak Kılıçdaroğlu'nun derdi başkadır, hesabı başkadır, hedefi başkadır, hevesi başkadır. Bu kapsamda CHP'nin geçen hafta hazırlayıp, TBMM'ye vermiş olduğu kanun teklifi samimiyetsiz, tutarsız, içerik itibariyle de baştan savmadır. Kaldı ki; yeni bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç da yoktur. Bizzat Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne 'bez parçası' dediğini unutmuş değiliz. Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi şayet samimiyse, şayet mazilerindeki ayıplı sayfalardan nedamet duyuyorlarsa, buyursunlar, gündemdeki anayasa değişiklik teklifine destek versinler. Başörtüsü meselesini yasal değil; anayasal güvenceye kavuşturmak için haydi gelin elinizi taşın altına koyun. Dürüstseniz gereğini yapın, karnınızdan konuşmayın, işte er meydanı, işte demokrasi imtihanı, işte tutarlılığınızı göstermenin altın fırsatı" diye konuştu.
'CEMEVİ GERÇEĞİ KABUL EDİLMELİDİR'
Türkiye'nin üstesinden gelemeyeceği, altından kalkamayacağı hiçbir sorun olmadığını vurgulayan Bahçeli, "Bildiğiniz gibi Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin haklı ve meşru talepleri vardır. Bu talepler temiz bir mizaçla, kardeşliğin alicenaplığıyla; adil, eşitlikçi, insani, tarihi, kültürel, hukuki ve hakkaniyetli ilkeler mihverinde karşılanmalı, ortak akıl ve geniş bir uzlaşma zemini oluşturulmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanaatimiz hep bu yönde olmuştur. Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimiz bizim canımız, can beraberimizdir. Ne ayrımız ne de gayrımız vardır. Cami ne kadar bizimse cemevi de o kadar bizimdir. Saz bizim söz bizimdir, cem bizim semah bizimdir. Hamdolsun hepimiz Müslümanız, Allah'ımız bir, Peygamberimiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir, imanımız bir, acımız bir, sevincimiz birdir. Mezhepçilik fitnesini yayanlar, bu çerçevede yıllarca husumet aşısı yapanlar, bizden olmayan, bizim gibi hissetmeyen, bizim gibi inanmayan bozgunculardır. Hep dedik, yine diyoruz, Alevi kardeşlerimizin hayatında tartışılmaz bir yer etmiş olan cemevi gerçeği; siyasi kaygılardan uzak, cami-cemevi karşıtlığına dönüştürülmeden kabul edilmelidir. Cemevi, inanç ve kültür hayatımızın vazgeçilemez bir gerçeğidir. Bu gerçeği tahrip ederek, asıl manasından ve müktesebatından koparmak çok tehlikelidir" ifadelerini kullandı.
'TÜRKİYE'Yİ YÖNETMEK İÇİN MANGAL GİBİ YÜREK LAZIM'
Daha sonra ekonomiye değinen Bahçeli, ABD ve Avrupa ülkelerinin faiz artırımları, resesyon tehlikesi ve aynı zamanda gıda ve enerji güvenliğinde yaşananların sıkıntılı bir sürece işaret olduğunu belirterek, "Zillet ittifakı kuru gürültü yapsa da ülkemiz enerji jeopolitiğinde kilit bir aktördür; tatbik ve temin edilen aktif, dengeli, milli ve çok boyutlu dış politika milletimize refah ve huzur olarak yansımaktadır. Zillet partilerinin Türkiye'nin büyüklüğünü anlayacak ne basiretleri, ne siyasetleri, ne de ufukları vardır. Zira her şey ortadadır. Türkiye'nin Putin'e teslim olduğunu vahim, cehil ve çürük bir dille ileri süren İP Başkanı'nın bu işleri zaten kafası almaz; devleti, milleti, dış politikayı bilmesi de söz konusu olamaz. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta taraf tutan, Türkiye'yi bir kampa yerleştirmeye, dahası cepheye sürmeye çalışan zillet ittifakının ilkel dürtülere, iradesiz politikalara rehin düştüğü tartışmasızdır. Rusya ile Ukrayna arasında Türkiye şayet bir tarafsa; bu da barışın, huzurun, silahların susmasının tavizsiz tarafıdır. İç ve dış odaklar, bu sabit gerçeği kesinlikle ihlal edemeyecektir. Allah muhafaza, Türkiye'yi zillet partilerinin koalisyonu yönetiyor olsaydı; ABD'nin sınır devriyesi, ileri karakolu, tetik çeken eli olmaya ne kadar hevesli oldukları çok büyük badire ve belalar eşliğinde görülür ve ortaya çıkardı. Türkiye'yi yönetmek için mangal gibi yürek lazımdır. Türkiye'yi yönetmek için milli onur ve milli mensubiyet şuuru şarttır. Türkiye'yi yönetmek için nereden gelip, nereye gittiğimizi gösteren tarihi süreci bilmek; hayat memat konusudur. Zillet ittifakında bunların hiç birisi yoktur" dedi.
'KILIÇDAROĞLU'NUN ABD'YE GİTMESİ DENSİZLİKTİR'
ABD Başkanı Joe Biden'ın, nükleer savaş riskinin 1962 Küba Krizi'nden bu yana en yüksek seviyede olduğunu geçen hafta açıkladığını hatırlatan Bahçeli, "Tehdit tonu çok yüksek olan, adeta alarm zilleri çalan bu skandal açıklama dünyayı anında tesiri altına almıştır. Biden'In beyni sulansa da akli melekeleri tartışılsa da Armageddon tehlikesini gündeme taşıması, bize göre tesadüfi değildir. ABD Başkanı'nın bu açıklamasından hemen sonra, Ukrayna Devlet Başkanı da Putin'in nükleer saldırıya hazırlandığını, sivil yerleşim yerlerinin vurulduğunu duyurmuştur. Muhtemel felaketin gerçekleşmesi demek; beşeriyetin hayat ve varlık haklarına kastetmek, dünyanın yıkımına çanak tutmak demektir. İnsanlık, böylesi bir vahşeti asla kaldıramayacaktır. Nükleer savaş ihtimalinin konuşuluyor olması bile fecaattir. Dünya; ortak akıl ve iradeyle, barışçıl çabalarla bugünkü tehlikeli ortamdan çıkmalıdır. Bu işin şakaya gelir hiçbir yanı yoktur. Kılıçdaroğlu'nun bu gelişmelerin gölgesinde apar topar ABD'ye gitmesi talihsizliktir; densizliktir, pervasızlıktır, düşüncesizliktir. Gerekçeyi de hazırlamışlar, neymiş, ziyaretin amacı teknolojik ve bilimsel gelişmelere yönelik görüş alışverişinde bulunmakmış. Herkes biliyor ki; ABD'ye cumhurbaşkanı adaylığı için icazet almaya ya da işaret edilecek müstakbel zillet adayının ismini öğrenmeye gittin" diye konuştu.