Amasra'daki maden faciası davasında 2'nci duruşma
Bartın'ın Amasra ilçesinde 43 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili 7'si tutuklu 23 kişinin Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın ikinci duruşması başladı.
Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessese Müdürlüğü'nde geçen yıl 14 Ekim'de 43 işçinin hayatını kaybettiği, 9 işçinin de yaralandığı patlama sonrası yürütülen soruşturma kapsamında, aralarında Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekçi, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu, Başmühendis Mehmet Tural, Emniyet Mühendisi Şahan Kahraman, maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş tutuklandı; 15 kişi de adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Savcılığın hazırlamış olduğu 195 sayfalık iddianame Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi.
İlk duruşması 25 Nisan'da görülen davada, Müdür Yardımcısı Salih Atmaca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. 116 müştekinin yer aldığı iddianamede; tutuklu Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural hakkında yaşamını yitiren her madenci için 'olası kast ile öldürme' suçundan 25 yıla kadar hapis istendi. Yöneticiler hakkında ayrıca 'olası kast ile kişinin yaşamını tehlikeye sokacak şekilde kasten yaralama' suçundan da ağır yaralanan 4 kişiden her biri için 4 yıla kadar hapis talep edildi. Diğer 4'ü tutuklu 19 kişinin ise ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi talep edildi.
Davada 2'nci duruşma, bu sabah saatlerinde başladı. Bartın Adliyesi'nin giriş katında oluşturulan duruşma salonu çevresinde geniş güvenlik önlemleri alındı.
'KAMUOYUNUN VİCDANI RAHAT DEĞİL'
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, duruşmanın görüldüğü Bartın Adliyesi'nde mağdur aileler ve avukatlar ile basın açıklaması yaptı. Maden faciasının ardından 282 gün geçtiğini söyleyen Bankoğlu, "Maden faciasının sonrasında adalet arayışımız devam ediyor.
Bizler de maden şehidi ailelerimizin adalet arayışının yanındayız. Ama hala acımız yüreğimizde, 43 canımızı kaybettik. Geriye acılı aileler kaldı. Yıllardır Amasra Müessesi'nde süregelen liyakatsızlıkların, disiplinsizliklerin, ihmallerin bir sonucu olarak 43 canımızı yitirdik. İhmalleri denetlemekle yükümlü olan TTK Genel Müdürlüğü yetkilileri, bu ihmalleri denetlemekle yükümlü Enerji Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve denetmenler, şu anda buradaki davada yok. Bu ihmalleri denetlemekle yükümlü sorumluları korumayı bırakın. Enerji Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı'na savcılık tarafından soruşturma talebi iletildi, ama onlar bu talebi reddetti. O yüzden iktidar yetkilileri, 'Adalet yerini bulacak' masallarını bize anlatmasın. Gerçekten havalandırmadaki gerçek aksaklıkları denetlemeyen, bu eksik işçileri meselesini gidermeyen TTK Genel Müdürlüğü ile bu eksiklikleri gidermeyen Enerji ve Çalışma Bakanlığı, bu davaya dahil edilsin. Kamuoyunun vicdanı rahat değildir" dedi. Daha sonra Bankoğlu, avukatlar ve şehit madenci yakınları duruşma salonuna girdi.
YARALI KURTULAN MADENCİ DİNLENDİ
Bartın'ın Amasra ilçesinde 43 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili 7'si tutuklu 23 sanığın Bartın Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın 3'üncü duruşması, Bartın Adliyesi'nde özel olarak oluşturulan salonda görüldü. Davanın ilk duruşması 25 Nisan'da, ikinci duruşması ise 3 Mayıs'ta yapıldı. Davanın 3'üncü duruşmasına sanıklar, şikayetçiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ile taraf avukatları katıldı.
'ÜRETİM BASKISI VARDI'
Mahkeme heyeti, duruşmada maden faciasından yaralı kurtulan maden işçisi Erol Bulduk'u dinledi. 14 yıldır eksi 350 kotunda üretim işçisi olarak çalıştığını söyleyen Bulduk, "O anı hatırlamıyorum, 2 ay sonra gözümü hastanede açtım. O anda yanımda 3 kişi vardı. Sanıklardan şikayetçiyim, davaya katılma talebim var. Üretim baskısı vardı, hedeflenen üretimi yapmak için mesai saatinden çok sonra çıktığımız oluyordu. Servis kaçırdığımız da çok oldu. İstenen tonajı yakalamak için çalıştığımız çok oldu. Kömür patlaması, taş tozuyla ilgili eksiklikler vardı. 14 yılda 4 kez taş tozu uygulaması yapıldığını gördüm. Zaman zaman maden ocağında metan gazı olduğu da olurdu. O anda çalışmazdık, sorunun giderilmesini beklerdik" dedi.
'BANA HAVALANDIRMA EKSİK DERDİ'
Hayatını kaybeden Mehmet Bulut'un eşi Buse Bulut da duruşmada dinlendi. Bulut, "Son zamanlarda yorgunluk ve halsizliği vardı. Üretim baskısı yüzünden mobbing olduğundan bahsederdi. Mesaiden geç çıkardı, üretim baskısı yüzünden geç çıktığını söylerdi. Mühendislerin iş bitiminde ocağa girdiklerini, havalandırmanın yetersiz olduğunu, 30-40 gün ocağın kapalı kalacağını, sendika seçimleri için bu temizliğin ertelendiğini söylerdi. Hepsinin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" diye konuştu.
'SENDİKA SEÇİMİ VAR DİYE MADENİ KAPATMADILAR'
Maden faciasında ölen Sabri Ayaz'ın eşi Maviye Ayaz ise "Bu durumda olmayı istemezdik. Eşim erken emekli olmak için işe başladı. Eşim son zamanlarda kötü şartlarda olduklarını söylüyordu. Patlamadan önce sendika seçimi var, diye madeni kapatmadılar. Şu an suçlular arkamdakiler değildir; üst düzey yöneticilerdir. Bizim madencilerimizin vücutları delik deşik. Hepsinden şikayetçiyim. En ağır ceza ile cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
'HAVALANDIRMANIN ARIZALI OLDUĞUNU SÖYLÜYORDU'
Hayatını kaybeden madencilerden Mehmet Kara'nın eşi Seda Kara da "Bu durumda söyleyecek bir şey yok. Sonuna kadar şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum. Bana evde ocakla ilgili sıkıntıları söylüyordu. Yakında bizi patlatacaklar, diyordu. Senelik izin almaya çalışıyordu. Havalandırmanın arızalı olduğunu söylüyordu. Bizim ciğerimizi yaktılar. Benim hasta kızım var ve eşimi kaybettim. Şimdi kızımı kaybetme korkusu yaşıyorum" diyerek ağladı.
'SON ZAMANLARDA İŞTEN GELİNCE BAŞI AĞRIRDI'
Hayatını kaybeden işçilerden Deniz Baykal'ın eşi Meltem Baykal ise şunları anlattı: "Eşimle gurur duyuyordum. Eşim, son zamanlarda baş ağrısı ile eve geliyordu. 'Neden başın ağrıyor?' dediğimde 'bilmiyorum' diyordu. Denetlemeye gelecekleri zaman, 3 gün önceden haber verilirdi. Olay olduğu gün, tahlisiye ekibini orada görmedim. İşçi ve üretim baskısı vardı. Eşime ocak bakıma alınacak, diye yıllık izin vermediler. İş yerinde insan kayırma da vardı. Para verip işe gelmiyorlardı. 3 çocuk annesiyim. Çocuklarım ve ben şikayetçiyim" dedi.
DAVA ÖĞLEDEN SONRA DEVAM ETTİ
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde mahkeme başkanı ölen madenci yakınlarının açıklamalarını dinlemeye devam etti. Maden faciasında hayatını kaybeden Rıdvan Acet'in eşi Meral Acet, "Hepsinden de şikayetçiyim. Benim eşim yarı yeraltı, yarı yerüstü işçisiydi. İşçi eksikliğinden dolayı pazar günü bile işe giderdi. Çocuklarımın ve kızımın psikolojisi çok bozuldu. Buradaki mühendislere hakkımı helal etmiyorum. Eşim hep işyerinden geç gelirdi. Değer miydi bir avuç kömür için bunda insanın ölmesine, çocuklarım bu durumdan çok etkilendi ve hepsi sınıflarında kaldı." diye konuştu.
'BEN DUL, ÇOCUKLARIM YETİM KALDI'
Hayatını kaybeden madenci Emrah Kaya'nın eşi Ayşe Kaya, "Bu katliamdan sonra çocuklarım öksüz kaldı. Ben de dul kaldım. Eşim 2019 yılında işe başladı. Uzun bir süre vardiya değişimi olmadı. Patlamadan önce vardiya değişimi başladı. Genelde gündüz vardiyasına gitmek istemezdi. Şeflerin çok baskı yaptığını söylerdi. Son zamanlarda çok baş ağrısı çekiyordu. Eve gelince de aralıksız olarak uyuyordu. Eşimle bir gün evde otururken, 'Ocakta gaz kaçağı' olduğunu bana söyledi. Verilen iş güvenliği eğitimin sözlü olduğunu tam olarak tatbikat olmadığını söylerdi. Vücudunda zaman zaman yaralanmalar olurdu. Benim eşim hiç işten kaçmazdı. Benim 2 tane yetimim kaldı. Sonuna kadar davacı ve şikayetçiyim." dedi.
HASTANEDE HAYATINI KAYBEDEN AYHAN AKGÜL'ÜN İDDİANAMESİ MAHKEME TARAFINDAN KABUL EDİLDİ
Mahkeme başkanı, maden faciasında yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede 7 Nisan 2023 tarihinde yaşamını yitiren Ayhan Akgül için iddianamenin hazırlandığını ve mahkeme tarafından kabul edilip mevcut dosya ile birleştirildiğini belirtti.
'PATLAMA HER ZAMANKİ OLAN LAĞIM PATLAMASINDAN FARKLIYDI'
Mahkeme başkanı maden faciasından yaralı kurtulan ve uzun süre yoğun bakımdaki tedavisinin ardından taburcu olan madenci Umut Güneş'i tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanının 'Olay gününü anlatır mısınız?' sorusuna Güneş, "Patlama her zamanki gibi lağım patlamasından çok farklıydı. Patlamadan sonra hepimiz birbirimize baktık. İlk anda biz sesin nereden geldiğini anlayamadık. Daha sonra biz -350 ile -320 arasında olduğunu tahmin ettik. Yanımdaki arkadaşlarımız bizi sakinleştirdi. Sonra temiz hava neredeyse oraya ve maske istasyonuna gitmeye karar verdik. Maskelerimizi taktık ve dumanlar içinde yürümeye başladık. Yaşam hattı bölgesi zaten hiç gözükmüyordu. Maskelerimizin yeterli olduğunu da düşünmüyorum. Biz dumanın içinden ilerlemeyi tercih ettik. Ben ondan sonrasını hatırlamıyorum." diye cevap verdi.
Mahkeme, diğer tanıkların dinlenmesi için yargılamayı yarına erteledi.