11 yıldır başkasının kollarıyla evlatlarına sarılıyor
Türkiye'nin ilk çift kol nakillisi Cihan Topal (38), 11 yıldır iki evladına başkasının kollarıyla sarılıyor. Topal, “Bugün kızım Necile ve oğlum Ömer Özkan'ın saçlarını okşayabiliyor, onları sevip sarılabiliyorsam, bunu organ bağışına borçluyum" dedi.
Aydın'ın Efeler ilçesinde çiftçilik yapan evli ve 2 çocuk babası Cihan Topal, 2008 yılında kollarını dirsek altından silaj makinesine kaptırdı. Bunun üzerine Topal, nakil için Akdeniz Üniversitesi'ne (AÜ') başvurdu. Muğla'nın Milas ilçesinde geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden 23 yaşındaki Fatih Demirel'in iki kolu, 25 Eylül 2010'da AÜ Hastanesi'nde 7 saat süren ameliyatla, Topal'a nakledildi. AÜ Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibinin nakil yaptığı Topal, Türkiye'de ilk çift kol nakli yapılan hasta olarak tıp tarihine geçti.
OĞLUNA DOKTORUN ADINI VERDİ
11 yıldır nakledilen kollarıyla başkasına ihtiyaç duymadan hayatını sürdüren Cihan Topal, kızı Necile (14) ve doktorunun adını verdiği oğlu Ömer Özkan'ın (8) karne heyecanını yaşadı. Cihan Topal, başarıları dolayısıyla evlatlarını öpüp, sarılıp, saçlarını okşadı. Elleriyle çocuklarına meyve yediren Cihan Topal, 11 yıldır başkasının kollarıyla hayatını devam ettirdiğini belirterek, “Bugün kızım Necile ve oğlum Ömer Özkan'ın saçlarını okşayabiliyorsam, onları sevip sarılabiliyorsam bunu organ bağışına borçluyum. Organ bağışı sayesinde 11 yıldır bir başkasının elleriyle yaşıyorum. Hayatıma yeniden tutundum. Hayatımın en güzel şeyi çocuklarıma sarılmak, koklamak ve sevmek" dedi.
ORGAN BAĞIŞI HAYAT KURTARIR
Binlerce hastanın organ bağışı için sırada beklediğini hatırlatan Cihan Topal, organ bağışının hayat kurtardığını belirterek, herkese bağış çağrısında bulundu. Organ bağışıyla yeniden hayata tutunduğunu vurgulayan Topal, Prof. Dr. Ömer Özkan ve ekibine çok teşekkür ettiğini söyledi.
'CİHAN BİR MİLAT OLDU'
Prof. Dr. Ömer Özkan ise ilk çift kol nakli yapılan Cihan Topal'ı uzun zamandır tanıdığını anlattı. İlk defa kol naklini düşündüklerinde Cihan Topal'la birlikte 3 hastası olduğunu belirten Prof. Dr. Ömer Özkan, “İlk defa bu işlere başladığımızda 'yapabilir miyiz?' diye düşündük. 'Türkiye'de bu başlatılabilir mi, bu hastalara ihtiyaç var' derken 3-4 yılı mevzuatla geçirdik. Cihan Topal'ı 25 Eylül 2010'da Sağlık Bakanlığı'na sunduğumuz bilgilerle özel bir izinle ameliyatını yaptık. Neredeyse 11 yılı bitiriyoruz artık. Bu çok önemli bir aşamaydı ve özel izinle yapılmış bir ameliyattı. Hem izin veren kurum hem bize güvenenler hem de kendi açımızdan başarılı olması çok önemliydi. Çünkü başarısız bir durumda çok çok sekteleyecekti ve bu işler gecikecekti. Cihan bunun için bir milat oldu. Güzel bir ameliyat oldu, başlangıç oldu. Türkiye'de tarih oldu. 'Kompozit doku nakli' kavramını insanlar öğrenmiş oldu. Sonrasında yüz nakiller, rahim nakli derken, kol nakli de insanların gündemi oldu" diye konuştu.
YAŞAM KALİTESİNİ ARTIRMAK İÇİN YAPILAN NAKİLLER
Bu tür ameliyatların büyük ve önemli ameliyat olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Ömer Özkan, önemli takip süreci gerektirdiğine dikkat çekti. Son dönemde koronavirüs nedeniyle ameliyatların yavaşladığını hatırlatan Prof. Dr. Özkan, önümüzdeki dönemde bu nakillerle ilgili gelişmeler olacağına değindi. Prof. Dr. Ömer Özkan, “Neredeyse her ay onlarca hasta bu konuda başvuruda bulunuyor. Listeye yeni hastalar giriyor. Maalesef çok fazla yapılamadığı için liste çok eksilmiyor. Bunlar hayat kurtarıcı nakiller değil, bunlar yaşam kalitesini artırmak için yapılan nakillerdir" dedi.
KOLLARINI KAYBETMEDEN ÖNCEKİ GİBİ HAYATINA DEVAM EDİYOR
Cihan Topal'ın nakil sonrasında günlük hayatını başkalarının yardımı olmadan idame ettirdiğini belirten Prof. Dr. Özkan, “Günlük hayatını idame ettirmesi için kazanması gereken işte yapılması gereken işleri yapıyor. Tarımla ilgileniyor. Biraz riskli olmasına rağmen itinalı bir şekilde yapmasını öneriyoruz. Hayatına kollarını kaybettiği dönemden önceki gibi devam ettirdiğini biliyoruz" dedi.
HİSLER DE HAREKETLER DE KENDİSİNE AİT
Nakil hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ömer Özkan, “Bu çok değişik bir şeydir. Başkasının kalbiyle yaşamak gibi. Aslında başkasının dememek lazım. O başkasının olmayacaktı zaten. Sonuçta vefat eden kişinin ailesi erdem gösterip bu organları, dokuları paylaşıyor. Sonuçta cenaze olarak kalacaktı ve toprak altında çürüyecekti ama dokular da organlar da yaşıyor artık. Bu aslında insanların gördüğü bir doku. İçeride atan bir kalbi görmesek de, başkasının kollarıyla dokunmak deyince daha değişik felsefik geliyor bu artık onun kolları, başkasının değil. Vücut onun içerisinde onun ilaçlarını kullanıyor, kan artık kendi dolaşımında dolanıyor, his artık kendi hisleri, hareketleri de kendi hareketleri. Bu artık onun kolları. Başta yüz ve kol nakillerinde başkasının kolu, başkasının yüzünü nasıl hissedecek diye düşündük. Belki erken dönemde sorun olur, diye düşündük ama hiçbir hasta başkasının dokusunu hissetmedi" diye konuştu.
'KAYBETTİKTEN SONRA DEĞERİNİ ANLIYORSUNUZ'
Prof. Dr. Özkan, “Kaybettikten sonra değerini anlıyorsunuz. Kollarını kaybettikten sonra, protezin ötesinde duyan elleriniz var. Kaybettiğiniz zaman bunun değerini o insanlara sormak gerekir. Sonra biz başkasının kolu, eli diye düşünürken ama tüm yüzümüzün yanık olduğunu, gözlerinizin kapanmadığını, burnunuzun nefes alamadığını, ağzınızın kapanmadığını, elleriniz yok, protezi kullanamıyorsunuz. Hiçbir işinizi kendiniz yapamıyorsunuz. Bu şekilde çok iyi yaşayan insan var ama kaybettikten sonra kazanılan şeylerin daha çok değeri olduğunu bu nedenle çok psikolojik sorun yaşanmıyor diye düşünüyorum" dedi.
'BİRKAÇ AY SONRA ÖLECEK İNSANIN YAŞADIĞINI DÜŞÜNÜN'
Türkiye'de organ bağışının dönem dönem arttığını belirten Prof. Dr. Ömer Özkan, “Böyle güzel örnekler oldukça nakiller yükseliyor. Aslında duyarlı bir milletiz ama sık sık bunu hatırlatmak gerekiyor. Organ nakli olmayan haftalarda bile hatırlatılması önemli bir şey. Anlatmak lazım. Cihan'ın çıkıp ellerini göstermesi, bir çocuğun ölmek üzereyken kalp nakliyle hayata dönmesi, diyalize giremeyen çocuğu düşünün ya da birkaç ay sonra ölecek bir insanın yaşıyor olmasını insanlar gördükçe, bir gün kendisine de lazım olacağını düşünmesi gerekiyor. Önce Allah'ın yardımıyla sonra buna aracı olmak şeklinde düşünmek gerekir" diye konuştu.