108 sanıklı Kobani davası başladı
Kobani bahanesiyle 6-8 Ekim 2014'te düzenlenen eylemlere ilişkin davada, aralarında eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 28'si tutuklu 108 sanığın yargılanmasına başlandı.
Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen davada, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın yanında Ayhan Bilgen, Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Emine Ayna gibi HDP'li isimlerin yer aldığı sanıkların yargılanmasına başlandı. Duruşma nedeniyle polis ve jandarma ekipleri cezaevi önünde yoğun güvenlik önlemi aldı. Duruşmayı izlemeye gelenler 3 farklı arama noktasından geçirildi. Polis, cezaevi önünde toplanmalara izin vermezken, salona girenlerin HES kodları kontrol edildi. Duruşmayı HDP milletvekilleri, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, aralarında Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu üyelerinin bulunduğu yabancı heyetler takip etti. Sanıklar duruşmaya bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile bağlandı. Bazı sanıklar ise salonda hazır bulundu. Davayı başta Ankara, İstanbul ve Diyarbakır barosundan olmak üzere çok sayıda avukat takip etti. Avukatlardan bazıları salondaki kapasitenin dolması nedeniyle dışarıda kaldı.
ŞEHİT AİLELERİNDEN AÇIKLAMA
Öte yandan Demirtaş ve HDP'yi protesto eden şehit ve gazi yakınları da cezaevi önünde "Şehitler ölmez vatan bölünmez", "Kahrolsun PKK" ve "Terörist Selo" sloganları attı. Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen yaptığı açıklamada, "Başta Selahattin Demirtaş ve diğer HDP’lilerin yargılandığı davayı takip etmek için buradayız. Biz, Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasi parti vasfına bürünen ve yakaları kandilin elinde olan bu şahısların yargılanması ve hak ettikleri cezayı almaları için buradayız. Şehit yakınları olarak davalara müdahil olacağız. Bu olayların talimatlarını veren bizzat Selahattin Demirtaş’tır. Demirtaş ise bu emri Kandil'den almıştır. Sözde hukuku ve evrensel ilkeleri koruması gereken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Selahattin Demirtaş'ın suçsuz olduğunu ve serbest bırakılması gerektiğini söylüyor. Biz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararı da onları da hiçbir şekilde tanımıyoruz. Bizim bizden başka dostumuz yoktur" dedi.
İDDİANAMEDEN
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 108 sanığa 'devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma', 'adam öldürme', 'adam öldürmeye teşebbüs', 'yağma', 'alıkoyma', 'alıkoymaya teşebbüs', 'mala zarar verme', 'yakarak mala zarar verme', 'kamu malına zarar verme', 'yakarak kamu malına zarar verme', 'işyeri dokunulmazlığını ihlal', 'geceleyin işyeri dokunulmazlığını ihlal', 'geceleyin açıktan hırsızlık', 'açıktan hırsızlık', 'hırsızlık', 'geceleyin hırsızlık', 'basit yaralama', 'silahla basit yaralama', 'kamu görevlisini silahla basit yaralama', 'kamu görevlisini kasten basit yaralama', 'kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama', 'kamu görevlisini kemik kırığı oluşacak şekilde kasten silahla yaralama', 'silahla kasten', 'yaralama', 'kamu görevlisini silahla yaralama', 'iş ve çalışma hürriyetinin ihlali', 'ibadethanelere zarar verme', 'düşük yapmaya neden olma', 'bayrak yakma', '5816 sayılı yasaya muhalefet', 'suç işlemeye tahrik etme' suçlamaları yöneltildi. Şüpheliler hakkında bu suçlardan 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680 yıl hapis cezası istendi.
108 sanıklı iddianamede 37 maktul ve 2 bin 676 mağdur yer aldı. Sanıkların tamamı yaşanan olayları, başlamasında ve devamında sorumlu düzeyde organize etmekle ve örgütün talimat bütünlüğü içerisinde şiddetli sokak olayları şeklinde ülke geneline yayıp terör olaylarına kitlesel boyut kazandırmakla suçlandı. Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan sanıklar, tüm suçlardan da ayrı ayrı sorumlu tutuldu
'İDAM YASASINI GÜNDEME ALIN'
Türkiye Gaziler ve Şehit Aileleri Vakfı Genel Başkanı gazi Lokman Aylar, duruşma devam ederken cezaevi önünde açıklama yaptı. Aylar, "Bizim için içeride dava edilenler ile dağdaki teröristler arasında fark yoktur. İçeride devletimize hesap verenler ile bu olayları bahane ederek terörün siyasi uzantılarına arka çıkanlar arasında fark yoktur. Devletimize başkaldıran herkes elbette bedelini ödeyecektir. Kobani olayları göstermiştir ki; terör örgütünün siyasi uzantısı olan HDP, Kürt kardeşlerimizin temsilcisi değildir. HDP, Kürt kardeşlerimizi kullanarak terör suçu işleyen bir suç makinesi haline gelmiştir. HDP ile iltisakı olan vekilleri gazi meclisimizin çatısı altında görmek istemiyoruz. Çünkü onların elinde Yasin Börü ve arkadaşlarının kanı vardır, Kobani'de uzun namlulu teröristlerce katledilen 37 vatandaşımızın kanı vardır. Bizler inanıyoruz ki; devletimiz orada can veren vatandaşlarımızın hesabını soracaktır. Kendilerini Kürt halkının temsilcisi olarak adlandıran HDP yöneticilerinin çoğunluğu Kürt olan kardeşlerimizin ölüm emrini vermişlerdir. Bunlar yetmezmiş gibi devlete başkaldırı çağrısı yapanlar bebek katilinin heykelini dikeceklerini söyleyerek, halkımızı galeyana getirmişlerdir. Buradan devlet büyüklerimize sesleniyoruz; terör ile bağlantısı tespit edilen kişilerin bir kere daha milletvekili olamayacak şekilde milletvekilliğini düşürün, partilerini kapatın. Gazi meclisimizin gündemine tekrar idam yasasını alın ve bir referandum kararıyla milletimize başvurun" dedi.
DURUŞMA GERGİN BAŞLADI
Mahkeme Başkanı Bahtiyar Çolak, kimlik tespiti yaptığı sırada, sanık avukatlarının bulunduğu bölümden bir kısım avukatın salona alınmadığı, bu avukatların alınması yönündeki talepler iletildi. Mahkeme Başkanı Çolak, güvenlik ve Covid-19 tedbirleri kapsamında salonun kapasitesi dışında kimsenin salona alınamayacağını, başka bir duruşma salonuna kurulan sistem sayesinde duruşmayı her isteyenin takip edeceğini bildirdi. Bazı avukatlar ise salonda gereğinden fazla güvenlik görevlisi bulunduğunu, bu kişilerin çıkartılıp avukatların alınmasını talep etti. Mahkemenin bunun kabul etmemesi sonrası avukatlar ile Mahkeme Başkanı Çolak arasında tartışma yaşandı. Kimlik tespiti için sırası gelen sanıklar da avukatlarının salona alınmaması nedeniyle hiçbir soruya cevap vermeyeceklerini söyledi. Çolak ile bazı sanıklar arasında yaşanan diyaloglar tutanağa geçildi. Kimlik tespiti devam ederken, sanık avukatları da duruşma salonunu terk etti. Kimlik tespitini tamamlayan mahkeme, sanıklara yönelttiği sorulara cevap verilmemesini tutanak altına aldı.
AVUKATLAR YİNE SALONU TERK ETTİ
Daha sonra avukatların tamamı salona girdi. Sanık Selahattin Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, müvekkilinin usül ve reddi hakim talebi ile ilgili söz istediğini belirtti. Ardından, sanıklar Figen Yüksekdağ ile Sebahat Tuncel’in de avukatları da aynı taleplerde bulundu. Talepleri reddeden heyet, iddianamenin okunmasına geçti. Sanık avukatları ile izleyici sıralarında bulunan HDP’li milletvekilleri, masalara vurarak ve alkışlayarak mahkemenin kararını protesto etti. Yaklaşık 15 dakika bu şekilde, okunan iddianamenin duyulmasını engelleyen avukatlar daha sonra topluca salondan çıktı.
REDDİ HAKİM TALEPLERİ İÇİN SÜRE VERİLDİ
Mahkeme, iddianamenin özetinin okunmasının ardından, avukatların alkışla ve masalara vurarak salonu terk etmelerini tutanaklara geçirdi. Mahkeme ayrıca bazı sanık avukatlarının UYAP üzerinden verdikleri dilekçede reddi hakim talebinde bulunduklarını bildirdi. Ardından da Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel'e reddi hakim talepleri konusunda söz verildi. Sanıklar, saatin geç olması nedeniyle talepleri sunmak için süre istedi.
Bu arada duruşmaya SEGBİS ile katılan Demirtaş ve Yüksekdağ, ses sisteminden kaynaklı, gün boyu duruşmada yapılan konuşmaları duymadıklarını, bunu dile getirmek için gösterdikleri çabanın da sonuç vermediğini iddia etti. Mahkeme, Demirtaş, Yüksekdağ ve Tuncel'e reddi hakim taleplerini yazılı vermek üzere süre verilmesine, bazı sanık avukatlarının UYAP üzerinden verdikleri reddi hakim taleplerinin reddine karar vererek, duruşmayı 3 Mayıs tarihine erteledi.