'V şekilli mikro havza' yöntemi ile çorak arazide 3 kat daha fazla verim
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Orman Fakültesi'nden Doç. Dr. Bülent Toprak, elverişsiz arazilerde başarısızlıkla sonuçlanan ağaçlandırma çalışmalarının önüne geçmek için hazırladığı projede 'V-şekilli mikro havza' yöntemini uyguladı. Doç. Dr. Toprak, "Verimsiz sahalarda yapraklı tür ağaçlandırmaları başarısız olurken, V-şekilli mikro havzalarla başarı elde ettik. Tutma oranı, geleneksel yöntemlere göre 4 kat başarılı oldu. Gelişme ve büyüme bakımından ise 3 kat başarı sağladı" dedi.
İklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan kuraklığın etkisinin giderek artmasının yanı sıra verime elverişsiz arazilerde başarısızlıkla sonuçlanan ağaçlandırma çalışmalarının önüne geçmek için 'V-şekilli mikro havza' yöntemi öne çıktı. Bu kapsamda İKÇÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Toprak, 'V-şekilli mikro havza' yöntemini uyguladı. Projeyle 'V-şekilli mikro havza' yöntemiyle diktiği çok sayıda yapraklı türün tutması, büyümesi ve gelişiminde başarı sağlayan Doç. Dr. Toprak, "Türkiye'de iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan kuraklığın etkisi ürkütücü boyutlarda olacak. Türkiye'nin sahip olduğu kurak ve yarı kurak alan 51 milyon hektar. Toplamda sahip olduğumuz alanın 78 milyon hektar olduğu düşünüldüğünde su açığı çekilen muazzam bir alana sahibiz.
İklim değişikliğiyle mücadeledeki en önemli unsurlardan birisi ağaçlandırmalar. Fakat yağış rejimleri değişiyor. Yağış miktarlarında azalmalar gerçekleşiyor, sıcaklıklar artıyor ve böylece artan kuraklık şiddeti ağaçlandırmalardaki başarı durumunu etkiliyor. Böylece ağaçlandırmalarda başarısızlıklar gerçekleşiyor ve gelir getirici türlerde daha fazla verim kaybına sebep oluyor. Dolayısıyla geleneksel yöntemlerden ziyade alternatif metotları da ortaya koymamız gerekiyor. Tam bu noktada karşımıza su hasadı ve 'V-şekilli mikro havza' çıkıyor" ifadelerini kullandı.
( Fotoğrafta Doç. Dr. Bülent Toprak)
'GELENEKSEL YÖNTEMLERE GÖRE BİTKİ BÜYÜMESİNDE ÜSTÜNLÜK'
Manisa ile İzmir'in Ödemiş ve Karaburun ilçelerinde olmak üzere çalışma yaptıkları 3 alanın olduğunu belirten Doç. Dr. Toprak, "Toplam 100 bin metrekareyi aşkın alanımızda 'V-şekilli mikro havza' yöntemini uyguluyoruz. Ayrıca tek bir türden ziyade sakız başta olmak üzere yalancı akasya, Kıbrıs akasyası, iğde, dişbudak, ılgın gibi türleri de sahalarımıza diktik. İçinde bulunduğumuz alan kurak ve kayalık olduğu için verime elverişiz bir ortam ancak 'V-şekilli mikro havza' yöntemiyle bu bitki türlerinin yetişmesi mümkün olabiliyor.
Sakız bizim için önemli bir tür çünkü ekonomik değeri yüksek. Altın damlayan ağaç da deniyor. Biz istiyoruz ki bu topraklara sakız damlasın, sakız üretimi arttırılsın, ülke ekonomisine değer katılsın ve istihdam sağlansın. Bu çalışmanın sonuçlarına baktığımızda ise normalde bu sahalarda yapraklı tür ağaçlandırmaları başarısız olurken, V-şekilli mikro havzalarla başarı elde ettik. Tutma oranı geleneksel yöntemlere göre 4 kat başarılı oldu. Gelişme ve büyüme bakımından ise 3 kat başarı sağladı. Su ekonomisinde 3 kat daha fazla toprak nemine sahip olduğunu gördük. Tüm türleri kapsayacak şekilde genel bir değerlendirme yapacak olursak 'V-şekilli mikro havza' tekniğiyle dikilen fidanların geleneksel yöntemlerle dikilenlere göre büyüme ve tutma başarılarında üstünlük sağladığını gördük" açıklamalarında bulundu.
'ÜLKE EKONOMİSİNE ÖNEMLİ DEĞER ÜRETEBİLİR'
V şekilli mikro havzalarla su hasadı tekniği uygulanıp dikilen fidanlar sayesinde kırsal kalkınmanın arttırılabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Toprak, "İstihdam sağlanabilir, dışa göçün önüne geçilebilir ve ülke ekonomisine önemli bir değer üretilebilir. Sakız gibi gelir getirici türler veya tıbbi aromatik bitkiler sayesinde agroturizm veya gastronomi alanında bölgenin ve Türkiye'nin tanıtımı sağlanabilir. Bu sahalarda gerçekleştirdiğimiz çalışma kurak ve yarı kurak alanlarda, su açığı bulunan yerlerde rehabilitasyon ve restorasyon noktasında son derece yardımcı olacaktır. Karbon tutulumu bu sayede arttırılabilir. İklim değişikliğiyle mücadele için bu teknik kullanılabilir. Son zamanlarda yangınlar meydana geldi. Bu yangınlardan sonraki yaşanan sel durumlarının önlenmesi noktasında yine bu mikro havzalar yardımcı olabilir" dedi.
Karaburun'da bulunan sahanın yaklaşık 4 hektarlık alanı kapsadığını söyleyen Doç. Dr. Toprak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ödemiş ve Manisa'daki sahalarımızla birlikte 12 hektarlık bir alanda bu çalışmayı gerçekleştirdik. Sorunlu toprak özellikleri ile su kıtlığı ve aşırı rüzgarın bir araya geldiği bu alanda yapraklı tür ağaçlandırmalarında başarısızlık söz konusuydu. Biz bu yapraklı tür ağaçlandırmalarında nasıl başarı sağlarız diye düşündüğümüzde bu tekniği uyguladık ve sonucunda büyük bir başarı elde ettik. Bu nedenle orman, tarım, peyzaj veya tahrip olmuş alanların rehabilitasyonunda V-şekilli mikro havza tekniğini öneriyoruz."
Sahalara 2 bin fidan diktiklerini ve 1800 fidanda başarı yakaladıklarını belirten Doç. Dr. Toprak, "Büyük bir başarı sağladık. İlk önce ekskavatörle üst toprağı aldık. Altta kalan taşlık kısmı set olarak V şekli oluşturduk. Çalışma sahalarındaki şiddetli rüzgarlara karşı bu V-şekilli mikro havzalar ana kucağı şeklinde fidanları koruyup su depoladığı için uygun bir ortam oluşturuyor" dedi.
'EN İYİ ŞEKİLDE VERİM ALABİLMEYİ AMAÇLIYORUZ'
Son dönemlerde çıkan orman yangınları ve aşırı yağışlar gibi afetlerin kapalı vasfını kaybeden orman havzasında meydana geldiğini belirten İKÇÜ Orman Fakültesi Araştırma Görevlisi Yasin Karaşin de "Bu sahaların tekrar rehabilite edilmesi hayati derecede önemlidir. Doğal yaşam alanlarının yanı sıra su kaynaklarının çıkış noktası olmaktadır. Bu alanların bozulması hem su kalitemizi hem de su miktarlarımızda azalmaları meydana getirecektir. Ülkemizde aşırı yağışlarla birlikte her yıl 150 milyon ton toprak kaybı yaşanıyor. Bu da Kıbrıs Adası kadar toprak kaybı demektir. 'V-şekilli mikro havza' yöntemleriyle ormanlarımızı koruyabilmek ve en iyi şekilde verim alabilmeyi amaçlıyoruz" diye konuştu.
(Fotoğrafta Araştırma Görevlisi Yasin Karaşin)