Özel: Çorlu tren kazası davasında ölenleri suçlu, suçluları masum gösteren bir karara kimse yeltenmesin
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 328 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin 13 sanığın yargılandığı davada, karar duruşması görülecek. Duruşma öncesi aileler ile yürüyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Ölenleri suçlu, suçluları masum gösteren bir karara kimse yeltenmesin. Bu iş burada bitmez. Bu tip kararları alanları, tren kazasında ölmüş 3 yaşında, 5 yaşındaki yavruların hakkına girenlerin peşini bırakmam; namussuzluktur" dedi.
Edirne'nin Uzunköprü ilçesinden İstanbul Halkalı'ya gitmek için hareket eden 362 yolcu ve 6 personelin bulunduğu tren, 8 Temmuz 2018'de Tekirdağ'ın Çorlu ilçesi Sarılar Mahallesi yakınlarında raydan çıkıp, devrildi. Kazada 7'si çocuk, 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi yaralandı. Kazada kusurlu bulunan TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde müdür olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde çalışan Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım hakkında 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak' suçundan 2'şer yıldan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
9 GÖREVLİYE DAHA DAVA AÇILDI
Sanıkların tutuksuz yargılandığı dava sürürken, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı, alınan yeni bilirkişi raporunun ardından soruşturmanın genişletilmesine karar verdi. Savcılık, kazanın meydana gelmesinde hava durumunun takip edilmemesi, hava durumunun takip edilememesi nedeniyle olumsuz hava koşullarında demir yolu hattının özel olarak muayene edilememesi, menfezin ve çevresindeki hat kesiminin gerekli bakımlarının, temizliğinin, yabani otla mücadelesinin yapılmaması, kaza yeri menfezinin İstanbul istikametindeki büzün tıkalı olması nedeniyle büze gelen yağmur suyunun aradaki kanal vasıtasıyla kaza menfezine yönelmesi nedenlerinin etkili olduğunu değerlendirdi.
Değerlendirmenin ardından savcılık, kazada sorumlulukları bulunduğunu anlaşılan TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü'ndeki 9 görevli hakkında da 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' ve 'bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçlarından Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı.
TUTUKLANIP, TAHLİYE EDİLDİ
Haklarında kamu davası açılan TCDD görevlileri; olay tarihinde TCDD 1'inci Bölge Müdürü Nihat Aslan, bölge müdürlüğünde bakım servis alanlarından sorumlu müdür yardımcısı Levent Muammer Meriçli, TCDD 1'inci Bölge Demiryolu Bakım Müdürü Mümin Karasu, üstyapıdan sorumlu bakım servis müdür yardımcısı Levent Kaytan, altyapıdan sorumlu bakım servis müdür yardımcısı Nizamettin Aras, yol kontrolörü olarak görev yapan Burhan Ortancıl, inşaat mühendisi Tevfik Baran Önder, mühendis olarak görev yapan Deniz Parla ve Kubilay Haşkaya'nın yargılanmasına başlandı. Mümin Karasu hakkında yakalama kararı verildi. Karasu, 10 Ekim 2022'de adliyeye gidip, teslim olduktan sonra tutuklandı. Avukatlarının itirazıyla Karasu, 24 Aralık 2022'de yurt dışına çıkış yasağı tedbiriyle tahliye edildi.
TCDD'NİN BİRİMLERİ 'ASLİ' KUSURLU BULUNDU
Davada, oluşturulan bilirkişi heyetinin ek raporu mahkemeye sunuldu. Raporun ulaştırma ve yapı mühendisliği bölümünde kaza nedenleri; 'kaza yerindeki menfezin hidrolik ve kanat duvarları açısından yetersizliği', 'balast tabakası altındaki koruma tabakasının yetersizliği', 'balast tutucu duvarların eksikliği', 'hat üstyapısının yürüyerek gözleme olanak tanıyacak kadar geniş olmaması', 'olgu şevi boyunca gelişmiş olan yabani bitkilerin şevi zayıflatması', 'ray kırığı konusunda uyarıda bulunacak elektronik sistem eksikliği' olarak sıralandı.
Raporda, "TCDD Genel Müdürlüğü Ar-Ge Birimi, Merkez ve 1'inci Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürlükleri ile altyapı ve sanat yapılarını yenilemeden sorumlu başkanlığı ve Yol ve Geçit Kontrol Memuru istihdam etmekle sorumlu başkanlığının asli kusurlu oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır" denildi.
'YAZININ MUHATABI DEĞİLLER'
Savcı, mütalaasında Mümin Karasu, Turgut Kurt ve Özkan Polat'ın da 'bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' suçundan cezalandırılmalarını talep etti. Mütalaada, diğer sanıklar Celaleddin Çabuk, Çetin Yıldırım, Burhan Ortancıl, Deniz Parla, Kubilay Haşkaya, Levent Kaytan, Levent Muammer Meriçli, Nihat Aslan, Nizamettin Aras ve Tevfik Baran Önder'in ise Mümin Karasu tarafından 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'ne e-imzalı gönderilen yazının muhatapları olmadıkları, yazıda bahsedilen yaz mevsimine ilişkin olumsuz hava koşullarında alınması gereken tedbirlere dair yetki, görev ve sorumluluklarının bulunmadığı ayrıca suça konu kazayı ve neticesini öngördüklerine dair delil bulunmadığı ve bu nedenle haklarında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanamayacağı belirtildi.
3 SANIK İÇİN TUTUKLAMA TALEBİ
17'nci duruşmada mütalaasını açıklayan savcı, sanıklardan Mümin Karasu, Turgut Kurt ve Özkan Polat'ın tutuklanmalarını talep etti. Mütalaada, "Sanıklar Mümin Karasu, Turgut Kurt ve Özkan Polat'ın kaza tarihindeki bulunduğu türev ve sorumlulukları bakımından 30/05/2018 tarihli yazıyı düzenleyip imzaladığından ve alt birimler tarafından bu yazının gereğinin yapılıp yapılmadığını, gereğinin ne şekilde yapıldığının denetleme görevi bulunduklarından yaz mevsimi geneli için gerçekleşmesi öngörülen ve kaza günü özelinde hava durumu takip edilseydi öngörülebilir olan ray altındaki boşalmanın/akmanın, hava şartlarından kaynaklı hat bozulmanın ve neticesinde meydana gelen kaza ile yaralanma ve ölüm neticelerini öngördüğünden TCK 22/3 uyarınca bilinçli taksitle hareket ederek üzerlerine atılı suçu işledikleri" denildi.
29 Şubat'taki karar duruşması, heyetteki bir hakimin izinde olması nedeniyle ertelendi. 20'nci duruşma, bugün Çorlu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Karar çıkması beklenen duruşma öncesi kazada ölenlerin aileleri ile bazı yaralılar, mahkemenin yapıldığı Halk Eğitim Merkezi önüne yürüdü. Yürüyüşe CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile bazı milletvekilleri de katıldı.
'SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRİYORUZ'
Özgür Özel, geçen duruşmaya da katıldığını belirterek, "O duruşmayı ertelediklerinde, 'bizden bunu kaçıramazsınız. 31 Mart'tan sonra daha güçlü bir kalabalıkla geleceğiz' demiştik. Dün bir çağrıda bulunduk. Bugün, burada sağ olsunlar; ailelere çok önemli bir destek var. Sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Bir olaya ilk gün üzülüp, sonra unutmak; bu ülkeye yeni acıların yaşatılmasına sebebiyet veriyor. Böyle olaylarda ilk günden son güne aynı dirençte olmak lazım. Ailelerin, annelerin, kardeşlerin, çocukların direnci, Çorlu'daki direnç, bütün mağdur ve mazlumlara örnek olsun. Dikkatle takip ediyoruz. Çok daha kararlı, çok daha güçlü ve kalabalık geleceğiz diye geçen sefer söylemiştik" dedi.
'BUNDAN SONRA DA BURADA OLACAĞIZ'
Özel, "Bunu sağlayan halkın iradesi, bir başkası değil; 31 Mart'ta her türlü adaletsizliğe 'dur' dediler. Bundan sonra da burada olacağız. Geçen sefer kararı yerel seçimlerden sonraya bırakanlar, bugün bir kere daha düşünsünler. 31 Mart'ta nasıl millet, bu annelerin yanında durduysa; bundan sonra da durmaya devam edecek. Ölenleri suçlu, suçluları masum gösteren bir karara kimse yeltenmesin. Bu iş burada bitmez. Bu tip kararları alanları, tren kazasında ölmüş 3 yaşında, 5 yaşındaki yavruların hakkına girenlerin peşini bırakmam; namussuzluktur" diye konuştu.
‘BÜYÜK DAYANIŞMA SONUCUNDA GERİ ADIM ATTIKLARINI GÖRÜYORUZ'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çorlu tren kazası davasında 9 sanığın çeşitli oranlarda hapis cezası almasının ardından salon önünde ailelerle birlikte basın açıklaması yaptı. Özel, "Bugün Çorlu tren katliamının karar duruşması için buradaydık. Şubat ayında hiç beklenmedik bir şekilde duruşma bugüne atıldığında büyük bir infial vardı. O gün ailelere söz vermiştik; 'günü geldiğinde 25 Nisan'da buraya çok daha güçlü geleceğiz ve çok daha kalabalık olacağız' diye. Defalarca ifade ettiler. Buralarda kimsesiz kaldıkları, tek başına yürüdükleri günler de oldu. Bugün burada büyük bir kalabalıkla ve büyük bir inançla yıllardır bu mücadeleyi gösteren ve bütün Türkiye'deki mağdurlara umut olan, hakkı yenenlere örnek olan bu büyük ailenin önünde öncelikle hepimiz, bütün Türkiye olarak saygıyla eğiliyoruz.
Ardından başta Çağdaş Hukukçular olmak üzere çünkü Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetinde Soma'da sadece iki tutuklu var; birisi Selçuk Kozağaçlı, birisi sevgili Can Atalay. Soma'da o günkü şartlarda bütün mücadeleleri sonucunda onları alıp içeriye attılar ve Soma'nın katillerini dışarıya bıraktılar. Bugün burada belki de ilk kez kamu görevlilerinin ceza aldığı, tutuklandığı, 22 yıldır yerleştirilmiş cezasızlık kültürünün ilk kez geriletildiği, ülkeyi yönetenlerin; 'benim bürokratıma, benim yöneticime, kamu görevlime dokundurtmam. Çünkü verdiğim kanunsuz emirleri onlar uyguluyor, onlar yargılanırsa bundan sonra sözümü dinlemezler' mantığıyla hiçbirini feda etmeyenlerin bugün halkın göstermiş olduğu büyük dirayet, halkın göstermiş olduğu büyük dayanışma sonucunda geri adım attıklarını görüyoruz" dedi.
'TÜRKİYE'DE YENİ BİR SİYASİ İKLİM VARDIR'
Özel, "Mahkeme heyeti tarihe kendileri adına bir utanç değil aslında hukuk için küçük ama Türkiye'deki mücadelelerin tümü için büyük bir adıma katkı sağladılar" diyerek şöyle devam etti:
"Ama bildiğimiz bir şey var. Sadece bölge müdürlükleri nezdindeki cezalandırmalar ilk adımdır ama yeterli değildir. Bundan sonra hepimize düşen istinaf aşamasını, Yargıtay aşamasını titizlikle, dikkatle ve inatla takip etmektir. Buradaki kazanımın üst aşamalarda aşındırılmasına, geri gitmesine asla izin vermeyeceğiz. Sözümüze değer veren herkese şunu söylüyoruz; bir olay ortaya çıktığında hep beraber ağlıyoruz, önemli. Büyük sözler söylüyoruz, 'unutursak yüreğimiz kurusun' diyoruz, önemli. Ama süreci takip etmek son güne, son ana kadar ilk günkü öfkeyi, ilk günkü acıyı unutmadan takip etmek önemlidir. Devlet Demiryolları'nın genel müdürleri ve oradaki genel müdürü, yardımcıları ve tüm sorumluların yargılanması gerekmektedir.
Ve siyasi sorumluluk asla unutulmamalıdır. Seçim öncesi; 'Hızla yetişsin, faaliyete geçsin, seçim vaadimiz yerine gelsin' diye kanunsuz emir verenlerin, alelacele hatları devreye alanların, bir başka seçim öncesi aman kesintiye uğramasın diye bakım, onarım meselesinin aksatılmasına yönelik siyasi talimat verenlerin hesap verdiği günler gelmeden Çorlu için tam adalet sağlandı diyemeyiz. Ama Çorlu hepimize umut olmuştur. Ben ilk günden beri bütün Türkiye'ye örnek bir birlik ve dayanışma gösteren Çorlu annelerine, babalarına, dedelerine ve evlatlarına bugün yolda, benim boynuma sarılıp da; 'Özgür amca benim babam da burada oldu.
İyi ki geldiniz' diyen şu güzel kızlarımıza, bir maddi menfaat peşinde olmadan sırf adalet için onlara sahip çıkan tüm avukatlara, tüm avukatlarımızın kıymetli meslek örgütü barolarımıza ve o gün ilk günden beri bu davayı takip eden aileler yüz kere dedi diye boynumun borcudur, Çorlu'nun yeniden de seçilen belediye başkanım Ahmet Başkana, hiç yalnız bırakmadı dedikleri için ve hangi siyasi partiden olursa olsun hem partimin hem siyasi partilerin milletvekillerine, bugün buraya dünkü yaptığımız çağrıdan sonra yüzlerle gittiğimiz buradan binlerle, üç binlerle, beş binlerle bu destek için buraya koşup gelen, sözümüze değer veren herkese, İstanbul'un ve Trakya'nın tüm il başkanlarıma ve bu büyük mücadeleye katkı için burada olan herkese teşekkür ediyoruz. Türkiye'de yeni bir siyasi iklim vardır. Bu iklim bir siyasi partinin yarattığı, başardığı bir iklim değildir. Bu iklim, mağdurların, mazlumların, unutulanların, yok sayılanların ve hakkı yenip yok sayılmaya çalışanların mücadelesine, omuz veren, nefes veren herkesin yarattığı bir iklimdir."
'ACIDAN DEĞİL, SEVİNÇTEN GÖZYAŞI DÖKTÜ ANNELER'
Yıllardır mahkemelere gittiğini söyleyen Özgür Özel, "Soma'da 83 blok mahkeme takip ettim. Bu karar duruşmasında sağımda Can Atalay, solunda Evren İşler, etrafımızda, yanımızda aileler, bir hüngür hüngür ağladık. Bir tane tutuklu yoktu, o gün Selçuk tutukluydu, üstüne de Can'ı da tutukladılar. Bugün buradan bu sonuç alınıyorsa bu bir kazanımdır. Direnenlerin, mücadele edenlerin, dayanışma gösterenlerin başarısıdır. Onların zaferidir. Orada raylar altında kolunu bırakan teyzem burada adalet için geldiyse, torununu bırakanlar, evladını bırakanlar bugün buradaysa, 'bugün biz bir nebze olsun adaleti bulduk, yüreğimize su serpildi' diyorsa avukatlar, anneler; 'evlatlarım bu gece rahat uyuyacak' diyorsa dayanışmanın önemi, mücadelenin önemi budur. Halktan, milletten güçlü kimse yoktur.
Bundan sonra biz birlikte durdukça, birlikte mücadele ettikçe kötülük gerilemeye, geri adım atmaya, mahkum olmaya ve kaybetmeye devam edecek. İyiler kazanacak, anneler kazanacak, mağdurlar kazanacak. Bundan sonra hepimize düşen bir şey var. Kim hak arıyorsa yanında olalım, arkasında olalım. Soma'ysa Soma, Çorlu'ysa Çorlu, İliç'se İliç. Atanmayan öğretmense pazar günü Ulus'ta atanmayan öğretmen. Açlığa mahkum emekliyse emekli, kim hak arıyorsa yanında olalım. Türkiye'deki herkese söylüyorum; kolunu rayın altında bırakmış bu annem size bu mücadeleye katkı sağlayanlara Allah razı olsun diyor.
Evladını orada bırakmış bu gencecik anneler mücadelelerine omuz verenler sayesinde bu gece rahat uyuyacaklar. İlk kez acıdan değil, sevinçten gözyaşı döktü bu anneler. Bu başarı, dayanışma gösterenlerindir. Bundan sonra hep beraber olacağız, hep birlikte duracağız, hep birlikte yürüyeceğiz. Birleşe birleşe biz kazanacağız. Halk kazanacak. Türkiye kazanacak" diye konuştu.