Çini sanatını günümüze taşıyan Çini Project, Beyoğlu’nda açıldı
Geleneksel çini sanatını modern tasarımla buluşturan Çini Project, Karaköy Kurşunlu Han’da açıldı. Günümüzde çininin durumunun iyi bir yere geldiğini aktaran atölyenin kurucularından Gül Camadan, “Eskiden kaybolmuş gibi görünen sanatımızı tekrar gün yüzüne çıkardık. Son dönemlerde birçok sanatçı ve bu konuda eğitim alan birçok öğrenci, çiniyi çok güzel noktalara getirdi. Hem kurumsal hem bireysel olarak pek çok çalışma yapılıyor” dedi.
Geleneksel çini sanatını günümüz tasarım anlayışıyla buluşturan Çini Project, Karaköy Kurşunlu Han’da yer alan tasarım ve üretim atölyesinin kapılarını renkli bir davetle açtı. Çini Project’in kurucuları Gül Camadan, Mine Gür, Özgün Yazgan ve Ekin Kum’un ev sahipliğinde gerçekleşen açılışa, sanat dünyasından isimlerinin yanı sıra, çini sanatıyla ilgilenen pek çok konuk katıldı. Açılış etkinliğinde Çini Project ekibi, sundukları hizmetleri konuklarla paylaşarak, hem geleneksel çini sanatına olan bağlılıklarını hem de modern tasarıma getirdikleri yenilikçi bakışı aktardı.
CAMADAN: DÖRT ÇİNİ SANATÇISININ BİR ARAYA GELEREK YOLA ÇIKTIĞI BİR OLUŞUM
Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Derneği üyesi ve Çini sanatçısı Gül Camadan, “Dört çini sanatçısının bir araya gelerek yola çıktığı bir oluşum burası. Burada ders ve eğitim verilmeyecek. Burası bir üretim atölyesi olacak. Sadece çini üretimi yapılacak ve kurumsal firmalarla ortak projeler gerçekleştirilecek. İşin zorlukları, zaten geleneksel Türk sanatlarından gerçekten zor ama bir o kadar da keyifli bir sanattır. Neden zor? Çünkü çalışmanın tamamı bitip sona ermeden, ne yaptığınızı tam olarak bilemezsiniz son ana kadar sırlarla ve gizemlerle dolu olduğu için zordur. Ancak keyif alınca her şey kolaylaşır, biliyorsunuz” diye konuştu.
‘KAYBOLMUŞ GİBİ GÖRÜNEN SANATIMIZI TEKRAR GÜN YÜZÜNE ÇIKARDIK’
Günümüzde çininin durumunun güzel bir yere geldiğini aktaran Camadan, “Eskiden kaybolmuş gibi görünen sanatımızı tekrar gün yüzüne çıkardık. Son dönemlerde birçok sanatçı ve bu konuda eğitim alan birçok öğrenci, çiniyi çok güzel noktalara getirdi. Hem kurumsal hem bireysel olarak pek çok çalışma yapılıyor. Bu anlamda herkese teşekkür ederim. Ben çok mutluyum. Şu anda zaten, bu proje İstanbul’un en güzel mekanlarından biri olan, Mimar Sinan’ın eseri Kurşunluhan’da hayata geçti. Atölyemizin bulunduğu mekanın dokusu çok güzel; tam sanatımızın ruhuna uygun bir doku seçtik. Şu anda üretimi devam ediyor. Büyük bir kurumsal firmanın dekor çalışmaları burada gerçekleştiriliyor ve halen sürüyor. İnşallah bu tür projelerle diğer firmalarla da çalışmalarımız devam edecek” dedi.
GÜR: DÖRT KADININ EL EMEĞİNİ GÖRECEKSİNİZ
Seramik sanatçısı Mine Gür de yeni bir başlangıç içerisinde olduklarını aktararak “Dört kadın olarak, çini sanatının gelenekselliğini modern tasarımlarla buluşturacak projeler üretiyoruz. Kurumsal firmalarla geniş kapsamlı otel projeleri ve büyük işler için bu güzel ortamı yarattık. Hedeflerimiz çok büyük. Kurumsal firmaların projelerinde yer almayı sürdüreceğiz. Yine otel projeleri oluşturmak, hediyelik ürünler üretmek, bunları tamamen çini altyapısını kullanarak, geleneksel yöntemlere sadık kalarak yapmak istiyoruz. Dört kadının el emeği, fırça darbeleriyle ortaya çıkan harika eserler göreceksiniz” ifadelerini kullandı.
KUM: ESERLERİN ARKASINDAKİ EMEĞİ İNSANLARA TEKRAR ANLATMAK İSTİYORUZ
Çini sanatçısı Ekin Kum, “Dört güzel kadın olarak harika bir girişimde bulunduk ve çini sanatına yeni bir soluk, modernize edilmiş bir uygulama alanı kazandırmaya karar verdik. Amacımız, bu sanata yeni bir boyut katmak. Zaten uzun yıllardır bu işin içindeyim. İznik’te büyüdüm; yazlık evimiz vardı ve yazın herkes boyama kitaplarıyla vakit geçirirken ben çini boyayarak büyüdüm. Bu kültürün çok içindeyim ve bana göre çini, çok yanlış anlaşılan bir sanat. Çünkü çini, büyük bir emek ve çaba gerektiren bir sanat dalıdır. Biz de bu sanatın, gördüğümüz eserlerin arkasındaki emeği insanlara tekrar anlatmak istiyoruz” diye belirtti.
'BÜYÜK GİRİŞİMLERDE BULUNUYORUZ'
Kum, “Benim ruhumda biraz da şu var: Kuralları öğrenip, o kuralları yıkmak. Çünkü bir şeyi tam anlamıyla öğrenmeden kurallarını bozmak mümkün değildir. Bu bizim geleneksel sanatımız; buna sahip çıkmamız gerekiyor, ancak aynı zamanda bunu çağımıza uyarlamak da şart. Esas hedefimiz bu. Büyük girişimlerde bulunuyoruz, büyük firmalarla iş birliği yapıyoruz ve destekleniyoruz. Şansımız şu ki, her birimiz birbirimizi farklı alanlarda tamamlıyor ve destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘AMACIMIZ İNSANLARA DA DOKUNABİLMEK’
Geleceğe yönelik projelerinden de bahseden Kum, “13 Kasım’da Dolmabahçe’de bir sergimiz olacak. Daha önce de bir sergimiz olmuştu, bol bol sergiler yapıyoruz. Çünkü amacımız, bu sanatı doğru şekilde olabildiğince fazla insana aktarabilmek. Açılışta da gördüğüm bir arkadaşımın mimar ablası kendi isteğiyle ziyarete geldi. Bu benim için büyük bir gurur. Bu yeni markamızın ne kadar geniş kitlelere ulaştığını ve sadece yaptığımız işle bile insanları etkilediğimizi gördüm. Zaten amacımız da bu; en büyük tatmin de bu. Sadece kendi beynimizi ve ruhumuzu dışa yansıtmak değil, insanlara da dokunabilmek. İnsanlar benimle konuştuğunda, ‘Benim de böyle bir isteğim vardı, ben de bunu deneyebilirim’ diyor. Benim açımdan bundan daha büyük bir tatmin yok açıkçası. O yüzden çok mutluyuz” ifadelerini kullandı.
YAZGAN: ÇİNİ ÇOK ÖZEL BİR SANAT
Çini sanatçısı Özgün Yazgan da “Bu bizim için bir hayaldi ve bir anda, itici bir güçle bugün buranın kapılarını açtık. Çini Project markasında aslında mimari projelere büyük panolar yapma hayaliyle yola çıktık ve bunu gerçekleştiriyoruz. İnşallah daha da yayılmak istiyoruz. Bunun dışında, kurumsal firmalara hediyelik ürünler hazırlıyoruz. Bu ürünlerde, o firmaların marka ruhunu alarak, geleneksel Türk sanatındaki çini desenleriyle buluşturup markanın hikayesini yorumluyoruz. Ardından bu hikayeyi çiniye aktarıyoruz. Çini çok özel bir sanat. Özellikle kullandığımız taş malzemeler, bir dönem literatürde artık üretimi imkansız kabul edilen seramik sınıfına giren ürünler. Bunların tekrar üretimini yapmak bizim için ayrı bir keyif. Burada, Kurşunluhan’da, Karaköy’de bu ortamda üretim yapmak, bunu başkalarıyla paylaşmak ve çini sanatını modern dünyaya tekrar kazandırmak en önem verdiğimiz hedeflerden biri” diye konuştu. Ayrıca Çınar Uluslararası Kültür ve Sanat Merkezi’nin düzenlediği atölyenin sanatçılarından Gül Camadan, Özgün Yazgan ve Ekin Kum tarafından 21 Ekim - 11 Kasım arası ‘Toprağın Motifleri ve Türk El Nakışları Sergisi’nde ve 14 Kasım - 28 Kasım Büyük Çınar Sergisi’nde eserlerini sergileyecek.