Çanakkale Kara SavaÅŸları'nın 107’nci yıl dönümünde ÅŸehitler anıldı
Çanakkale Kara Savaşları 107’nci yıl dönümünde Şehitler Abidesi'nde düzenlenen törende şehitler ve hayatını kaybeden yabancı askerler anıldı. Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Çanakkale tek vücut olmuş Türk milletinin birlikte atan kalbi, beraber yürüdüğü yol, her şeyini feda etmeye hazır olarak kenetlendiği inanmışlıktır" dedi.
Burak GEZEN-Mehmet YÄ°RUN-Fatih Emrah ERDOÄžAN-Åžafak TAÅžOYAR/ÇANAKKALE, (DHA)-
• 24 Nisan 2022 - 18:08 • Son Güncelleme:
Burak GEZEN-Mehmet YÄ°RUN-Fatih Emrah ERDOÄžAN-Åžafak TAÅžOYAR/ÇANAKKALE, (DHA)-
• 24 Nisan 2022 - 18:08 • Son Güncelleme:
1
Çanakkale Savaşları şehitleri ile yabancı askerler, Tarihi Gelibolu Yarımadası'ndaki Şehitler Abidesi'nde düzenlenen törenle anıldı. Saat 15.30’da başlayan törene Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Şehitler Abidesi önündeki Çanakkale Savaşları kahramanları rölyefindeki Atatürk Anıtı'na çelenk koydu.
2
Yabancı ülke çelenkleri tören başlamadan konuldu, bayrakları da yine tören başlamadan çekildi. Şehitler ve yabancı askerler için saygı duruşunda bulunuldu, saygı atışı yapıldı, İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağı göndere çekildi.
3
Törene Bakan Ersoy'un yanı sıra Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, 1’nci Ordu Komutanı Korgeneral Kemal Yeni, 2’nci Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Turhan Ecevit, Çanakkale Belediye Başkan Vekili Süleyman Canpolat, AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, AK Parti Eskişehir Milletvekili Harun Karacan, AK Parti Aksaray Milletvekili ve TBMM Yeni Zelanda Dostluk Grubu Başkanı Cengiz Aydoğdu, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, Avustralya Büyükelçisi Miles Armitage, Avustralya Çanakkale Konsolosu Lucas Robson, Birleşik Krallık Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott, Yeni Zelanda Gazi İşleri Bakanı Hon. Meka Whaitiri, Yeni Zelanda Büyükelçisi Zoe Coulson-Sinclair, Fransa Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Mathilde Grammont katıldı.
4
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy törende yaptığı konuşmada, ""Çanakkale Zaferi olarak tarihin sayfalarına şanla kaydettiğimiz büyük mücadelenin ikinci safhası olan kara savaşlarının başlamasının üzerinden tam 107 yıl geçti. Bir yıl dönümünde daha, daima rahmet ve minnetle yadettiğimiz aziz şehit ve gazilerimizin huzurunda bir araya gelmiş bulunuyoruz.
5
Asla eksilmeyen bir gururla ve yaşananları anlatmak, doğru ve eksiksiz anlaşılmasını sağlamak sorumluluğuyla Çanakkale Savaşları’nın milli ve manevi mirasını dilimiz döndüğünce paylaşmak gayretindeyiz" dedi.
6
'GERİ DÖNMEYENLERİN ZAFERİDİR ÇANAKKALE'
"Çanakkale, tek vücut olmuş Türk milletinin birlikte atan kalbi, beraber yürüdüğü yol, her şeyini feda etmeye hazır olarak kenetlendiği inanmışlıktır" diyen Bakan Ersoy, şunları söyledi:
7
"İnsanın hayatına yön veren, neden yaşadığına dair farkındalığıdır. Bu farkındalığı edinenler seçimlerinde tereddüt etmez, pişmanlığa düşmez. Burada vatanını savunanlar ne için yaşadıklarını, hayatın nelerle anlam kazandığını ve neler kaybedildiğinde bu anlamın da yitip gittiğini çok iyi biliyorlardı. Ondan dolayı Osmanlı coğrafyasının dört bir yanından gelip omuz omuza verenlerin ve geri dönmeyi düşünmeyenlerin zaferidir Çanakkale. Çanakkale, medeniyetimizde insana verilen değerin, insan hayatına duyulan saygının en uç koşullarda bile esnemediğinin, savaşın yıkımına şahit olan gözlerin yine de insana bakışının değişmediğinin belgesidir.
8
Bunun aksini söyleyenlerin yalanları da Çanakkale cephelerinin gerçeği karşısında mağlup olmuştur. Bakınız Avusturalya’dan, Yeni Zelanda’dan başlayarak Mısır’a kadar adım attıkları her yerde Anzak askerlerine hep şunlar söyleniyordu: 'Türkler kötü, acımasız ve zalimler. Değerlerinizin, inançlarınızın düşmanı ve uygar dünya için tehlikeliler.' Kulaklarınıza tanıdık geliyor değil mi?  Özellikle burada Mehmetçik ile yan yana yatan yabancı askerlerin akrabalarına sesleniyorum.
9
Televizyonunuzu açtığınızda; haberleri, tartışma programlarını, milyonlarca dolarlık filmleri ve dizileri izlerken kulağınıza benzer cümleler takılıyor deÄŸil mi? Birileri sizler için düşman profili çizmeye devam ediyor. O zamanlar Türkler idi ÅŸimdi çerçeveyi daha da geniÅŸlettiler. Ä°ki milyara yaklaÅŸan nüfusuyla Ä°slam dünyasının sizin düşmanınız olduÄŸunu söylüyorlar. Atalarınız gerçekleri, binlerce kilometre aşıp Türklerle yüz yüze geldiÄŸinde ve maalesef savaşın yıkımı içinde görebildiler. Onlara söylenenlerin aksine Türkler, düşmanın yarasını saracak derecede merhamet ve hoÅŸgörü sahibiydi. SavaÅŸ alanında bile eÄŸer seçeneÄŸi varsa öldürmek yerine yaÅŸatmayı seçiyordu."Â
10
'BU TOPRAKLAR BAMBAÅžKA Ä°NSAN HÄ°KAYELERÄ°NE ÅžAHÄ°T'
Bu toprakların bambaşka insan hikayelerine şahit olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Şöyle anlatıyor Avustralyalı Çavuş Collyer: 'Bir keresinde 12 yaralı askerimiz, cephede Türk Kızılay ekibi tarafından bulunur. Esir alınmazlar. Yaraları sarılır ve kendilerine, ‘sizinkiler gelip sizi alırlar’ denilip bırakılırlar. Bir başka sefer bir Türk askeri, yaralı ve yürüyemeyen bir askerimizi bulur. Yaralarını temizleyip sarar. Onu kuytu bir yere yerleştirir.
11
Arkadaşları tarafından bulunması gecikebilir endişesiyle de yanına bisküvi ve su bırakır.' Sayısız askerin ve komutanın anılarından, mektuplarından, günlüklerinden bu örnekleri çoğaltabilirim. İstanbul’da Türk askerlerinin omuzunda taşınarak törenle gömülen Avusturalyalı askerden, cephede Anzaklar tarafından bir arkadaşları ölmüşçesine özenle defnedilen Türk askerine kadar bu topraklar bambaşka insan hikayelerine şahit olmuştur.
12
Peki sonuç nedir diye sorarsanız, savaşa gelirken 'Ağza alınmaya değmez Türk' ifadesiyle tanımladıkları insanları 'Düşmanımız, dost Türk' gibi durum ve duygudaki tezatı, değişimi anlatan bir söylemle anmaya başlamışlardır. Ve bu sözün içi gerçekten de doludur. Bu mezarlara iyi bakın. İşte onların gerçekliği karşınızda duruyor. Buna sahip çıkın. Buraya gelmek yetmez. Çanakkale’nin duygusunu ve bilgisini özümseyin ve yanınızda götürün. Bu mezarlıkların her birini aklınızda ve kalbinizde taşıyın" dedi.
13
'ATATÃœRK'ÃœN ANZAK ASKERLERÄ°N ANNELERÄ°NE MEKTUBUNU UNUTMAYIN'
"Ne zaman birileri sizi nefretle, öfkeyle, ayrımcılık ve ötekileştirme duygularıyla doldurmaya çalışırsa o yalanları alın, bu mezarlara gömün ve size gerçeği miras bırakan atalarınızın hatırasını onurlandırın" diyen Bakan Ersoy, şöyle devam etti:
14
"Hemen her yıl dönümünde dile getirilen; Anafartalar kahramanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Anzak askerlerinin annelerine yazdığı mektuptaki ifadeleri de unutmayın. O ifadelerin sıradanlaşmasına izin vermeyin. O mektubun, bir iyi niyet ve nezaket göstergesi olmasının ötesindeki anlamının farkında olun. O sözler Mehmetçik ve Anzaklar gibi savaşı cephede yaşayıp, kaybedilen canların acısını kalbinde hissedenler ile savaşlardan, kutuplaşmalardan, ölümlerden beslenenler arasındaki ruh ve karakter farkıdır.
15
'Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar. Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.' Savaşlar cephelerde başlar, yüreklerde devam eder."
16
'TUTUŞDURDUĞUNUZ ATEŞİN İÇİNE DÜŞECEKSİNİZ'
"Dünya bugün bu gerçeğin pençesinde; ayrışmanın, ötekileştirmenin sebep olduğu insan dramlarıyla sarsılmaktadır" diyen Bakan Ersoy, "Maalesef insan hayatının değerini sarı saçlı, mavi gözlü olup olmadığıyla ölçen ırkçı zihniyet hastalık gibi yayılmaktadır. Yarattıkları ve besledikleri bu anlayışla sebep oldukları yıkım ve gözyaşının kendilerine ulaşmayacağını sananlar, bilin ki ne olup bittiğini bile anlayamadan tutuşturduğunuz ateşin içine düşeceksiniz. Kimse bu gerçeği göremeyecek kadar cahil ve tarihten bihaber olamaz. Sadece umursamıyorlar. Ama biz umursuyoruz.
17
Dil, din, renk, kültür ayırmaksızın insan paydasında buluşan, birbirini tanıyan, anlayan ve hoşgörü içinde birlikte yaşayan bir dünyayı kurmak zorundayız. Aksi takdirde ne olacağını görmek isteyenler dünyanın geldiği duruma baksın ve lütfen çok geç olmadan ayağa kalksın. Umuda, ilhama, harekete geçecek iradeyi kendinde bulmaya ihtiyaç duyan herkesi Çanakkale’ye davet ediyorum. Burada son nefeslerini veren insanların mirasında aradığınız her şeyi bulacaksınız.
18
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerimi noktalarken başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere istiklal ve istikbalimiz için canını vermiş, kanını dökmüş, ömrünü adamış bütün geçmişlerimizi, aziz şehit ve gazilerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyorum. 1915’te dünyanın farklı ülkelerinden gelerek Çanakkale’de savaşan babalar, oğullar, eşler. Dün sizler savaşta Mehmetçik ile karşı karşıyaydınız. Bugün ise insanlığa barışın kıymetini, hoşgörünün değerini, herkesin insan olma paydasında buluşabileceği gerçeğini anlatırken Mehmetçikle yan yanasınız. Hatıranız sahipsiz değildir. Rahat uyuyunuz" dedi.
19
YOK OLUŞ SÜRECİNDEN, BİR VAR OLUŞ DESTANI ÇIKARDIK'
Çanakkale SavaÅŸları Gelibolu Tarihi Alan BaÅŸkanı Ä°smail KaÅŸdemir ise, şöyle konuÅŸtu:"Sözlerimin başında, Çanakkale’yi geçilmez yapan, baÅŸta Çanakkale’nin muzaffer komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaÅŸları olmak üzere kahraman ÅŸehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Bize bu müstesna toprakları vatan yapanların aziz ruhları şâd olsun. Ve yine 107 yıl önce bu topraklara ülkeleri için gelen ve hayatlarını kaybederek, ÅŸimdi bu toprakların evlatları olan ve bu topraklarda kahraman Mehmetçiklerimizle koyun koyuna yatan itilaf devletleri askerlerini de saygıyla anıyorum.Â
20
Türk milleti olarak, 107 yıl önce bu topraklarda bir ölüm ve kalım mücadelesi verdik. Haksızca saldırılara karşı, vatanımızı ve istiklâlimizi korumak için büyük fedakârlıklar gösterdik. Güçlü ama haksız olanlara karşı haklı ve onurlu bir mücadele verdik. Bir yok oluş sürecinden, bir varoluş destanı çıkardık. Tabiri caizse Çanakkale’de küllerimizden yeniden doğduk. Biz Türk Milletinin tüm evlatlarının Tarihi Alan’ı ziyaret etmelerini Çanakkale Ruhunu hissetmelerini arzu ediyoruz. Ayrıca bütün yabancı misafirlerimizi burada daha fazla ve daha kalabalık olarak ağırlamaktan büyük memnuniyet duyacağız" dedi. Kur'an-ı Kerim Tilaveti'nin ardından dua yapıldı. Türk ve yabancı askerler, gaziler ve izcilerin katıldığı geçit töreninin ardından Şehitler Abidesi yanındaki şehit mezarlarına karanfil bırakıldı. Şehitler Abidesi'ndeki tören, SOLOTÜRK gösterisiyle sona erdi.
21
 FRANSIZ VE İNGİLİZ ANITI'NDA TÖREN DÜZENLENDİ
Çanakkale Kara SavaÅŸları'nın 107'nci yıl dönümü nedeniyle Åžehitler Abidesi'nde düzenlenen programın ardından Fransız ve Ä°ngiliz anıtlarında da tören yapıldı. Buradaki törenlere protokol üyeleri de katıldı. Fransız Askeri Mezarlığı’ndaki törende konuÅŸan Fransa BüyükelçiliÄŸi Maslahatgüzarı Mathilde Grammont, "Fransa, Çanakkale Savaşı'na dörtte biri Afrika kolonilerinden gelen yaklaşık 80 bin askerle katıldı. Bu askerlerden 27 bini öldü veya yaralandı. Bugün, savaşın cehennemiyle yüzleÅŸen tüm askerleri ve sonunda mezarları olacak bir toprağı fethetmek için kendilerini feda edenleri saygıyla anıyoruz. GeçmiÅŸte kan ve gözyaşı ile yıkanan, deÄŸerli askerlerimizin istirahat ettiÄŸi topraklarda bugün ve gelecekte bir arada olmamız; onların gösterdikleri fedakarlıkları unutmadığımızı ve birlikte kardeÅŸlik ve barışı teÅŸvik etmekte kararlı olmaya deva ettiÄŸimizi göstermektedir" dedi.Â
22
Konuşmanın ardından anıta savaşa katılan ülkelerin çelenkleri bırakıldı. Program saygı duruşu ve Türkiye ile Fransa ulusal marşlarının okunması, Fransız mezarlarına karanfil bırakılması ve anı defterinin imzalanması ile sona erdi.
23
Buradaki törenin ardından Ä°ngiliz Helles Anıtı'ndaki törene geçildi. Günün anlam ve önemini belirten konuÅŸma BirleÅŸik Krallık Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott tarafından yapıldı. Çanakkale SavaÅŸları'nda hayatını kaybedenler için dua edilen törende, Ä°ncil'den de bölümler okundu. Anıta savaÅŸa katılan ülkelerin çelenkleri bırakıldı. Saygı duruÅŸunun ardından ülkelerin milli marÅŸları okundu.Â
24
 RESTORE EDİLEN BİGALI KALESİ'NİN AÇILIŞI YAPILDI
Çanakkale Savaşları’nda 'muhabere merkezi' ve 'silah tamirhanesi' olarak kullanılan 202 yıllık Bigalı Kalesi, tamamlanan restorasyon çalışmalarının ardından törenle ziyarete açıldı. Gelibolu Yarımadası'nda 1807 yılında yapımına başlanan, 1820 yılında ise tamamlanan Bigalı Kalesi, özellikle Çanakkale Savaşları'nda önemli roller üstlendi. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı, 'muhabere merkezi' ve 'silah tamirhanesi' olarak kullanılan 202 yıllık tarihi kale ile ilgili 6 yıl önce çalışma başlattı. Çalışmalar kapsamında tahrip olan kalenin surları aslına uygun restore edildi, içerisindeki silah tamirhanesi ve cami yeniden yapıldı. Muharebe döneminde kullanılan tüfek ve çeşitli materyallerin de tamir edilip, sergilendiği Bigalı Kalesi'nin restorasyonu 20 Ocak 2017'de başladı ve yaklaşık 18 milyon liraya mal oldu.Restorasyon çalışmaları tamamlanan Bigalı Kalesi'nin açılışı ise Çanakkale Kara Savaşları'nın 107'nci yıl dönümü töreleri kapsamında gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, AK Parti Çanakkale Milletvekili Jülide İskenderoğlu, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ile törenler için gelen yabancı konuklar birlikte kurdeleyi keserek açılışı yaptı. Ardından da Bigalı Kalesi'ni gezdi. Açılışta Mehteran Takımı gösteri yaptı.
25
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy yaptığı konuşmada, "Beraberliğin, hoşgörünün, paylaşmanın sofrasına hepiniz hoş geldiniz. İftar sofrasının etrafındaki bu birlikteliğin değerini bilen ve insanlara neler ifade ettiğini önemseyen bu farkındalıkla davetimize katılan sizlere teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. Sayın Büyükelçilerin şahsında Hristiyan vatandaşlarımızın ve bütün Hristiyan dünyasının Paskalya Bayramı'nı da içtenlikle tebrik ediyorum. Bayramınızın coşkusu ve mutluluğu daim olsun. Değerli misafirler, biliyorum hepimizin gönlü buruk. Dünyada süre gelen savaşlar, salgınlar, iklim değişikliği, kıtlık, doğal afetler ve bütün bunlardan dolayı insanların yaşadığı talihsiz trajediler her birimizin duygu ve düşüncelerinde derin gölgeler oluşturuyor, yaralar açıyor. Ancak umutsuzluğa kapılma lüksümüz yok. Bizlerin iradesi temsil ettiğimiz insanların iradesidir. Zayıflık ve yılgınlık gösteremeyiz. Acılar ne denli büyük olursa olsun ayakta kalmak, o acıların bir an önce dinmesi için bütün imkanlarımızı seferber etmek ve bir daha tekrarlanmamaları için var gücümüzle çalışmak zorundayız." dedi. 'BEN DEĞİL BİZ OLMALIYIZ'Bakan Ersoy, insan odaklı hizmet vermenin önemide değinerek, "Ama en önemlisi eğer başarmak istiyorsak, ben değil, biz olmalıyız. Milletlere, inançlara, kültürlere değil, insana odaklanmalıyız. Bugün bizleri bir araya getiren bu güzel sofra, Türkiye dediğimiz büyük mutfağın gönül ocağından bir parçadır. Medeniyetimizin üzerinde yükseldiği değerler sayesindedir ki yüzyıllar boyunca her ulustan, her dinden, her renk ve kültürden insanın kopmadan, umutla ve güvenle yönünü çevirdiği bu topraklar, bugün de evinden, yöresinden ötesinden kopmak zorunda kalmış milyonlarca insanı bağrına basmaktadır. Orta Doğu'dan, Afrika'dan, Asya ve Avrupa'dan bunca farklı insanın ortak noktası olmak ise bizim ayrıcalığımız ve mutluluğumuzdur. Birbirimizi anlamamız hiç de zor değil. Kimse mecbur olmadığı müddetçe evini, sevdiklerini geride bırakmaz. Kimse dilini bilmediği, kültürüne yabancı olduğu topraklarda sil baştan bir hayat kurmanın korku ve endişelerini tecrübe etmek istemez. Ama herkes en doğal hakkı olan yaşam hakkını kullanmak ister, yaşamak ister. Sevdikleri ve çocukları yaşasın ister. Bu kadar basittir. Yaşamak herkesin hakkıdır ve bu hakkına sımsıkı tutunduğu için kimseyi suçlamamalıyız, suçlayamayız. Hakkını elinden alamayız. Diline, dinine, milletine göre yaşamına değer biçemeyiz. Her can aynı derecede kıymetlidir ve her can aynı derecede önemlidir. Lütfen bu açık gerçeğe sahip çıkalım ve yaşama tutunmaya çalışanların elini tutacak merhamete, cesarete sahip olalım." ifadelerini kullandı.
26
'VARLIK VE YOKLUK UÇURUMU MAALESEF GENİŞLEMEYE DEVAM EDİYOR'
Dünyada ülkeler arasında varlık ve yokluk arasındaki mesafenin giderek açıldığını belirten Bakan Ersoy, şöyle konuştu:"Şunun altını çizmek gerekiyor; ülkeler arasında ekonomiden sosyal imkanlara kadar birçok başlıklar, büyük adaletsizlikler ve dengesizlikler var. Dünyanın bir ucundan diğerine varlık ve yokluk uçurumu çok geniş ve genişlemeye maalesef devam ediyor. Biz de bugün tek yapabildiğimiz bu uçurumun sebep olduğu sorunları ve süreçleri yönetmeye çalışmaktır. Ancak bu geçici çözümden başka da bir şey değildir. Eninde sonunda cevaplar tükenecek, yollar tıkanacaktır. Mutlak çözüm ise adaletsizliği ortadan kaldırmak, herkesin refah içinde yaşadığı, sürdürülebilir küresel kalkınmanın tesis edildiği bir dünya için omuz omuza ve samimiyetle çaba göstermektir. Unutmayın, açlıktan ölen korku ve çaresizlikten ağlayan çocukların olmadığı bir dünyada, yediğimiz her lokma daha lezzetli, attığımız her kahkaha daha samimi ve yaşadığımız mutluluklar daha gerçek olacaktır. Bilin ki en değerli bilimsel keşfimizi bütün çocukların aynı kalitede eğitim alabildiği, bilgiye erişebildiği sistemi bulduğumuz zaman gerçekleştirmiş olacağız. Tedavi yöntemlerini ve ilaçları parası olanları değil, hasta olanlara sunmak için geliştirmeye başladığımızda salgınlara karşı güvende olacağız. Uzayın değil, ön yargılarımızın sınırlarını aşabilirsek, insanlığa yeni ufaklar açacağız. Barış ve birlik içinde bir dünyada savaş ve acılardan değil, mutluluklardan konuştuğumuz buluşmalarda bir araya gelmenin temennisiyle sözlerimi noktalıyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum."
27