Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi Kayrın: Akkuyu NGS, güvenliğin öncelikli olduğu bir tasarımla hayata geçirildi
Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi Korcan Kayrın, Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) inşaatı hızla devam ederken toplumun bazı kesimlerinde nükleer güç santrallerinin potansiyel radyasyon risklerine ilişkin yaygın bir yanılgının hâkim olduğunu belirtti Akkuyu NGS’nin güvenliğin öncelikli olduğu bir tasarımla hayata geçirildiğini belirten Kayrın, “Bu santralde kullanılacak basınçlı su tipi reaktörler, 1200 MW kapasiteli 3+ Nesil reaktörlere ait gelişmiş güvenlik sistemlerine sahip. VVER tipi reaktörler uzun yıllardır güvenli bir şekilde işletilirken, VVER-1200 reaktörleri sadece VVER serisinin en son teknolojisi olmakla kalmıyor, aynı zamanda test edilmiş bir teknoloji olarak da öne çıkıyor” dedi.
Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi Korcan Kayrın, radyasyonun NGS’lerde güvenlik açısından büyük önem taşıdığını belirterek “NGSlerin çalışma prensibi termik santrallere çok benzemektedir. En önemli fark kullanılan radyoaktif kaynaktır. İşte tam bu sebeple güvenlik açısından radyasyon en önemli başlıktır. NGS’ler hem çalışanların hem de çevrenin radyasyona maruz kalmaktan korunmasını sağlamak için sıkı güvenlik önlemleri ve protokolleri ile donatılmıştır” diye konuştu.
KAYRIN: AKKUYU NGS, TÜRKİYE’NİN ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİNİ ARTIRMAK İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR YATIRIM
Kayrın, NGS’lerin yakıtın kendisinden başlayarak en dış katmana kadar derinlemesine güvenlik anlayışı ile tasarlandığını ve olası riskleri önlemek ve azaltmak için sağlam muhafaza yapıları, yedekli soğutma sistemleri, acil durum kapatma sistemleri, aktif ve pasif güvenlik mekanizmaları da dahil olmak üzere çok katmanlı güvenlik özelliklerine sahip olduğunu belirterek “NGS’ler sıkı bir düzenleyici gözetime de tabidir ve güvenlik standartlarına uygunluğu sağlamak için düzenli denetimler yapılır. Ayrıca, santral çevresindeki hava, su ve toprak sürekli olarak izlenir ve güvenliğin sağlanması için gerekli önlemler alınır. Sonuç olarak, NGS’ler güvenli ve güvenilir bir şekilde çalışmakta ve dünyanın artan enerji taleplerini karşılamak için gerekli olan düşük karbonlu enerjinin hayati bir kaynağını sağlamaktadır. Kapsamlı güvenlik önlemleri alınarak inşa edilen Akkuyu NGS, Türkiye’nin enerji arz güvenliğini artırmak ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmek için çok önemli bir yatırımdır. Nükleer enerji, bir ülkenin enerji karmasında mutlaka yer alması gereken değerli bir teknolojidir” şeklinde konuştu.
“İDDİALAR MANTIKLI BİR TEMELE DAYANMAKTAN UZAK”
Nükleer santrallerin tehlikeli olduğuna dair iddiaların “mantıklı bir temele dayanmaktan uzak” olduğunu belirten Kayrın, Fransa örneğini vererek turistlerin yoğun olduğu bir bölgedeki nükleer santraldeki halkın çoğunun, santralden kaynaklanan bir sıkıntı yaşamadığını söyledi. Ayrıca radyasyonun, sağlık ve diğer alanlar için gerekli olduğunu da dile getiren Kayrın, “Nükleer enerji sadece enerji sağlamakla kalmayıp aynı zamanda değerli bir teknoloji de sunmaktadır. Nükleer enerji, tıp, tarım ve sanayi gibi alanlarda da büyük katkılar sağlar” dedi.
TÜRKMEN: SOĞUTMA SİSTEMLERİ NÜKLEER SANTRALLERDE KRİTİK ROL OYNAR
ABD Ohio Devlet Üniversitesi Araştırma Görevlisi Yüksek Nükleer Mühendisi Gülçin Sarıcı Türkmen de nükleer güç santrallerinde, radyasyonla ilişkili potansiyel riskleri azaltmak için kapsamlı önlemler alındığını belirtti. Türkmen, bu önlemlere ilişkin şunları söyledi:
“Reaktör kalbini çevreleyen yapılar, depremler veya dış etkiler gibi aşırı koşullara dayanacak şekilde, hatta ciddi bir kaza durumunda bile radyoaktif malzemelerin çevreye salınmasını önlemek için tasarlanmıştır. Reaktör kalbi içinde, enerji üretimini yönlendiren nükleer fisyon zincir reaksiyonları kontrol çubukları adı verilen ve genellikle bor veya kadmiyumdan yapılan malzemelerle kontrol edilir. Bu kontrol mekanizması, reaktörün istikrarlı ve yönetilebilir bir güç seviyesinde çalışmasını sağlar, kritik bir duruma ulaşmasını veya aşırı reaksiyonları yaşamasını önler. Ayrıca, soğutma sistemleri nükleer santrallerde kritik rol oynar. Bu sistemler nükleer reaksiyonlar sırasında oluşan fazla ısıyı uzaklaştırmak için kullanılır.”
“MAALESEF RADYASYONLA İLGİLİ YANLIŞ ANLAYIŞLAR GÜNÜMÜZDE OLDUKÇA YAYGIN VE BU DA İNSANLARI ENDİŞELERE YÖNLENDİREBİLİYOR”
Türkmen, nükleer santrallerin çeşitli senaryoları göz önünde bulunduran kapsamlı acil durum müdahale planlarına sahip olduğunu aktararak bu planların düzenli tatbikatlar, personel eğitimi, yerel acil servislerle koordinasyon ve halk için iletişim stratejilerini içerdiğini söyledi. Radyasyonun, modern yaşamımızın bir parçası olduğunu ve aslında nükleer santraller dışında güneşin de dahil olduğu pek çok farklı kaynaktan radyasyon geldiğini belirten Türkmen, “Maalesef radyasyonla ilgili yanlış anlayışlar günümüzde oldukça yaygın ve bu da insanları endişelere yönlendirebiliyor. Radyasyonla ilgili yanlış algıları ortadan kaldırmak, eğitim, iletişim ve sürekli araştırma gibi çok yönlü ve sürekli bir çaba gerektirir. Eğitim bu çabanın temelini oluşturur. Okullar, halka açık seminerler ve çevrim içi kaynaklar gibi çeşitli kanallar aracılığıyla halka radyasyon hakkında doğru ve erişilebilir bilgiler sunulmalıdır. Teknik jargondan kaçınmak ve benzetmeler veya gerçek hayattan örnekler kullanmak bu çabayı destekleyebilir. Şeffaflık ise özellikle radyasyonla ilişkili bir olay gerçekleştiğinde hayati önem taşır. Potansiyel riskler, alınan önlemler ve devam eden izleme çabaları hakkında zamanında ve doğru bilgi yaymak güven inşa etmeye ve korkuları azaltmaya yardımcı olur” diye konuştu.
“RADYASYON, MODERN TIPTA TEMEL BİR ARAÇTIR”
Radyasyon, modern tıpta temel bir araç olduğunu ve çeşitli hastalıkların hem tanısında hem de tedavisinde önemli rol oynadığını vurgulayan Türkmen, “Teşhiste çeşitli görüntüleme yöntemleri, vücudun iç yapılarının ve fonksiyonlarının ayrıntılı görüntülerini yakalamak için radyasyondan yararlanır. Öncü bir teşhis aracı olan röntgen, kemik kırıklarının, eklem anormalliklerinin, zatürre ve akciğer kanseri gibi göğüs rahatsızlıklarının tespitinde çok değerlidir. Bilgisayarlı Tomografi (BT) taramaları vücudun kesitsel görünümlerini sunarak felçlerin, travmatik yaralanmaların ve sayısız karın hastalıklarının teşhisine yardımcı olur. Ek olarak, Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) taramaları ve kemik taramaları da dahil olmak üzere nükleer tıp görüntüleme teknikleri, metabolik süreçleri vurgulamak ve kanser, kalp hastalıkları ve nörolojik bozuklukların göstergesi olan anormallikleri belirlemek için radyofarmasötikler kullanır. Harici Işın Radyasyon Terapisi (EBRT), vücudun dışından hedef tümörlere yüksek enerjili radyasyon ışınları iletir ve kanser hücrelerini etkili bir şekilde yok ederken çevredeki sağlıklı dokulara verilen zararı en aza indirir” diye konuştu.