Geri Dön
EğitimOkul öncesi öğretmenleri, teknoloji okuryazarlığında desteğe ihtiyaç duyuyor

Okul öncesi öğretmenleri, teknoloji okuryazarlığında desteğe ihtiyaç duyuyor

COVID-19 karantina sürecinde, “okul öncesi öğretmenlerinin pedagojik deneyimleri ve olası eğitim senaryosu” hakkındaki görüşlerini incelemek amacıyla yapılan araştırmaya göre öğretmenler; teknoloji okuryazarlığı, teknolojik platformları kullanma ve dijital içerik oluşturma süreçlerinde desteğe ihtiyaç duyuyor.

Okul öncesi öğretmenleri, teknoloji okuryazarlığında desteğe ihtiyaç duyuyor

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Toran ve Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Güneş tarafından, “okul öncesi öğretmenlerinin COVID-19 pandemisi sırasında pedagojik deneyimleri ve olası eğitim senaryosu” hakkındaki görüşlerini inceleyen bir araştırma gerçekleştirildi. Araştırmadan elde edilen ilk bulgulara göre; okul öncesi öğretmenlerinin pandemi sürecinden hem kişisel hem de mesleki olarak etkilendikleri, teknoloji okuryazarlığı, teknolojik platformları kullanma ve dijital içerik oluşturma süreçlerinde desteğe ihtiyaçları duydukları ve teknolojik, pedagojik alan bilgisi yeterliliği konusunda kendilerini zayıf hissettikleri ortaya çıktı. Yine ilk verilere göre; çocukların bu süreçten psikolojik ve gelişimsel olarak olumsuz etkilendikleri, pedagojik olarak yeteri kadar yararlanamadıkları, ailelerin ise bu sürecin yönetiminde önemli bir çaba sarf ettikleri ancak yeterli olamadıklarına dair sonuçlar ortaya çıktı.

Nitel araştırma teknikleri kullanarak yapılan araştırma, 10’u kadın, 1’i erkek olmak üzere 11 kişiden oluşan gönüllü bir grupla gerçekleştirildi. Online görüşmelerin yapıldığı öğretmenlerden, yeni normalde olası eğitim senaryosu için eğitim ortamı tasarlamaları da istendi. Araştırmaya katılan okul öncesi öğretmenlerin mesleki olarak sahip oldukları deneyim 3 ile 18 yıl arasında değişirken, katılımcılardan ikisi yüksek lisans dokuzu ise lisans mezunu olarak belirlendi. Çalışma grubunda yer alan okul öncesi öğretmenlerden bir kısmı karantina sürecinde senkron eğitim yapan, bir kısmı ise EBA üzerinden asenkron eğitim yapan öğretmenlerden seçildi.

Görüşmelerden elde edilen verilerin ilk analizlerine dair bilgi veren İKÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Toran, “Okul öncesi öğretmenlerinin görüşlerinin kişisel deneyimler, mesleki yeterlilikler, çocuklara yönelik gözlemler, uygulanan politikalara yönelik öneriler ve olası eğitim senaryolarına ilişkin görüşleri ile ilişkili olduğu belirlendi.” dedi.

“KAYGI, ANKSİYETE VE DEPRESYON ŞİKAYETLERİNDE ARTIŞ”


Okul öncesi öğretmenlerinin pandeminin başlangıcından itibaren uygulanan karantina sürecinde, kişisel yaşantılarında önemli değişikliklerin olduğunu ve pandemiden kaynaklı kişisel olarak şok yaşadıklarının belirlendiğini dile getiren Doç. Dr. Mehmet Toran, “Katılımcılar, psikolojik ve duygusal olarak bu süreçten olumsuz etkilendiklerini, kaygı, depresyon, anksiyete gibi şikayetlerinin arttığını belirttiler. Bu süreçte ailevi sorunlar yaşadıklarını, aile içindeki sorumluluklarının arttığını, aile üyelerinin sağlığını koruma çabası ile birlikte ailede eşlerden birinin bu süreçte işsiz kalmasından dolayı ekonomik kaygılar yaşadıklarını ifade ettiler. Ayrıca aile içindeki rolleri ile öğretmenlik rolünü eş zamanlı olarak aynı mekanda sürdürme çabasının da kendilerini psikolojik olarak zorladığı belirttiler. Bununla yanı sıra COVID-19 ile birlikte ilk defa belirsizlikle bu kadar karşı karşıya kaldıklarını, bunun hem kişisel hem de mesleki olarak kendilerini zorladığını dile getirdiler.” diye konuştu.

ÖĞRETMEN YETİŞTİRME PROGRAMLARI TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI KONUSUNDA ZENGİNLEŞTİRİLMELİ

Pandemi ile birlikte başlayan uzaktan eğitim sistemine ilişkin okul öncesi öğretmenlerinin teknolojiyi kullanma, dijital içerik oluşturma, alan bilgisini teknolojik alanda etkili kullanma noktasında kendilerini yetersiz algıladıkları sonucuna ulaştıklarını belirten Doç. Dr. Mehmet Toran şöyle devam etti:

“Okul öncesi öğretmenleri, teknolojik altyapının yeterli olmadığı noktalarda anlık mesajlaşma programlarından da destek aldıklarını belirttiler. Bunun sebebini teknoloji kullanımı konusunda bireysel eksikleri kadar platform erişimlerinde yaşadıkları sınırlamalara da bağlayan katılımcılar, pandeminin hizmet içi eğitimlerin geliştirilmesi için bir fırsata dönüşebileceğinin altını çizdiler. Uzaktan eğitim ve dijital platform kullanımlarında Öğretmenlerin gereksinim duydukları eğitim başlıkları arasında ise teknoloji okuryazarlığı, dijital içerik üretimi yer alıyor. Bununla birlikte çalışma grubunda yer alan okul öncesi öğretmenleri, COVID-19 pandemisi gibi krizlere karşı mesleki olarak kendilerini güçlendirecek destek programlarına ihtiyaç duyduklarını, bu destek programlarının mesleki yeterlik ve psikolojik desteği kapsayacak şekilde olması gerektiğini ifade ettiler. Öğretmenler, yeni normaldeki eğitim uygulamalarının, okulların fiziksel koşullarından, sınıfların kalabalık olmasından ve uygulamalardaki belirsizlikten dolayı zor olacağını ifade ederken, sınıf mevcutlarının seyreltilmesi, uygun fiziksel ve donanımsal koşulların sağlanması koşuluyla yeni normalde eğitimin başarılı bir şekilde uygulanabileceğini belirttiler.”

ÇOCUKLARIN YAŞADIĞI PROBLEMLER

Araştırmanın, uzaktan eğitim sürecinde çocukların yaşadıkları problemlere dair verileri de içerdiğini söyleyen Doç. Dr. Mehmet Toran, “Okul öncesi öğretmenleri, uzaktan eğitim uyguladıkları süreçte çocukların uzun süre ekran karşısında kalamadıklarını, odaklanma sorunu yaşadıklarını, çocukların dikkat sürelerinin oldukça sınırlı olduğunu, yönergeleri istenilen nitelikte alamadıklarını ve çocuklarla uzaktan etkili iletişim kuramadıklarını ifade ettiler. Uzaktan eğitim için sunulan alt yapının çocuklar tarafından etkili kullanılamadığını, zaman geçtikçe uzaktan eğitime devam eden çocuk sayısının azaldığını, teknolojiye erişimi olmayan çocukların ise bu süreçten hiçbir şekilde faydalanamadığını belirttiler. COVID 19 pandemisi sürecinde çocukların gelişimsel olarak sosyal, duygusal psikomotor alanlarda olumsuz etkilendikleri, akranları ile iletişim kuramadıkları, pandemiden kaynaklı kaygı düzeylerinin arttığı da elde edilen veriler arasında yer alıyor. Katılımcılarımız tarafından ayrıca, bu gibi krizlerde çocuklara yönelik özellikle psikodestek programlarına ihtiyaç duyulduğu, çocukların psikolojik olarak iyi oluşlarına yönelik destek programlarının geliştirilmesi gerektiği de belirtildi” diye konuştu.

UZAKTAN EĞİTİM SÜRECİNDE AİLENİN ROLÜ

Doç. Dr. Mehmet Toran, bu süreçte ailelerin rolüne dair elde edilen verileri ise şöyle sıraladı:

“Katılımcılarımız, pandemi ile birlikte okul öncesi eğitimde ailenin rolünün önemli bir şekilde açığa çıktığını, ailelerin uzaktan eğitim sürecinde neredeyse yardımcı öğretmenlik yaptıklarını ancak bunun etkililiğinin, ailelerin yeterlilikleri ile doğru orantılı olduğu belirttiler. Öğretmen yetiştirme programlarında aile çalışmalarına daha fazla yer verilmesini, aileyi eğitime dahil etme stratejileri noktasında okul öncesi öğretmenlerinin donanımlı bir şekilde yetiştirilmesi gerektiğini vurguladılar. Bununla birlikte ailelerin eğitim sürecine başarılı bir şekilde dahil olması için uygulamalara ailelerin de etkili bir şekilde dahil edilmesini, ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesini, ailelerin teknolojiye erişim ve kullanma eşitsizliklerinin giderilmesi gerektiğini ifade ettiler.”

MASA BAŞ ETKİNLİKLERE UYGUN EĞİTİM ORTAMI TASARIMLARI ÖNE ÇIKTI

Okul öncesi öğretmenlerinin pandemi sürecindeki olası eğitim senaryolarına ilişkin görüşlerinin de incelendiğini dile getiren Doç. Dr. Mehmet Toran, “Öğretmenlerin olası eğitim senaryolarını, mevcut yeterlilikleri ve bilgileri doğrultusunda tasarladıkları, okul öncesi eğitimde mesafeyi koruyabilmek için daha çok masa başı etkinlikler uygun eğitim ortamı tasarladıkları belirlendi. Eğitim ortamının tasarımında ise sadece çocuklar arasındaki mesafeyi korumaya yönelik tasarımlar yaptıkları, klasik eğitim ortamının ise olduğu gibi korunduğu görüldü.” diyerek sözlerini noktaladı.