Narin Güran cinayeti davasında karar açıklandı
Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cesedi bulunan Narin Güran cinayeti davasında karar açıklandı.Tutuklu yargılanan amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.Tutuklu yargılanan Nevzat Bahtiyar 4 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırıldı.
Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üstü 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası Salim Güran, annesi Yüksel Güran ve ağabeyi Enes Güran ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları Nevzat Bahtiyar hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
DURUŞMA SAAT 10.00'DA BAŞLAYACAK
Davanın ilk duruşması, 7 Kasım'da görüldü. 3 gün süren duruşma sonunda mahkeme heyeti, ara kararını açıklayarak, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı 26 Aralık'a erteledi. 26 Aralık'ta başlayan, dün de devam eden ve bugün saat 10.00'a ertelenen duruşma öncesi tutuklu sanıklar, cezaevinden yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde çıkarılarak adliyeye getirildi.
'ÇIKACAK KARARDA HUKUKİ ANLAMDA ŞÜPHEM YOKTUR'
Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın 2'nci duruşması, 3'üncü gününde de devam etti. Duruşmada Diyarbakır Barosu adına söz alan eski baro başkanı Nahit Eren, dünkü duruşmada Diyarbakır Barosu avukatlarının söz almadan konuşması üzerine dışarıya çıkarılmasına ilişkin, "Dün akşam yaşanan bir olaydan dolayı sizden bir söz istiyorum. Savunma özgürlüğüne sahip çıkan bir baroyuz. Bizim sizden, bu davanın bugün veya yarın çıkacak kararda hukuki anlamda şüphem yoktur. Yeri geldiğinde kızı ölen bir anne, bir baba, göğsüne vura vura söz aldı ama ses çıkarmadınız. Dün Diyarbakır Barosu'nun 15 avukatı, bu davayı takip etti. Kayıtlara baktım. Avukatlarımızın bu şekilde salondan çıkarılmasına sessiz kalamayız. Dün silahlardan bahsedildi ama ses etmedik. Bu savunma değil, baromuz hukuka aykırı hiçbir şeyi delil olarak sunmadı. Hiçbir şey bile adli makamlarca gelmedi. Sizden, savunma yapan meslektaşlarımızın dava çerçevesinde savunma yapmalarını rica ediyorum" dedi.
'BU MAHKEME, ACİZ MAHKEME DEĞİLDİR'
Bunun üzerine mahkeme başkanı, "Burada PKK, FETÖ ya da diğer terör örgütü üyelerini yargıladım. Diğer suçları da yargıladım. Neye müdahale edeceğimi iyi bilirim. Dün başkan olmuş biri değilim. Enes'in Kalaşnikof muhabbetine bilerek müdahale etmedim. Belki sizin görmediğiniz bir şey gördüm. Benim de kendime karşı bir tarzım. Artık dinleme makamındayız. Benim duruşma salonunda dün attığım kişi, avukat değildi. Cübbesi yoktu. 'Seyircisiniz, konuşmayın' dedim. Son sözümü en sonda söyleyeceğim. Ve söyleyeceğim söz de öyle bir söz olacak ki herkes bu mahkemenin nasıl bir mahkeme olacağını görecek. Bu mahkeme, aciz mahkeme değildir, hür bir mahkemedir. Bu mahkemenin iyi niyeti suiistimal edilirse, milletvekili dahi olsa duruşma salonunu boşaltacağım. Var bizim de bir bildiğimiz, her şey kontrolümüz altında" diye konuştu. Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın, sosyal medya hesabında güvenlik nedeniyle duruşmaya katılmayacağını paylaşması üzerine mahkeme başkanı, "Gelmemelerinin sebebi güvenlik değil, kendi talepleri" dedi.
'BURADA RAPOR DİYEBİLECEĞİMİZ HİÇBİR ŞEY YOK'
Daha sonra Enes Güran'n avukatı Mustafa Demir, mütalaaya karşı savunma yaptı. Demir, "Bir anneyi kendi evladıyla, bir ağabeyi kendi kardeşini öldürmekle suçluyor. Buna 'Herhaldeler iddianamesi' diyorum. Kendini ifade etmekte zorlanan bir kadının anlattıklarına kendi yorumlarını ekleyip, tutanaklar tutulmuş. İddianamenin en temel noktası, daraltılmış baz. Birçok vaka var. Neden bunda yapılıyor? Bilirkişi diyor ki 'Bu dosyaya temas etmedim.' Herkes takip etti. Aklımızla oynamasın kimse. Heyet olarak bütün gerginliği aldınız. Bunlar rapor mudur? Burada rapor diyebileceğimiz hiçbir şey yok. Bu rapor, denetlenebilir değil. Aynı uzmanlık alanına sahip bir bilirkişiye götürdüğümüzde denetleyemedi. 'Ne yapıldığı anlatılmıyor' dendi. (Telefondaki sinyal gücü ile ilgili) Birkaç saniye beklerseniz, sinyal gücünün nasıl değiştiğini göreceksiniz. Sinyal gücü durduğunuz yerde değişiyor. Bu sinyal gücüyle yaptığını söylüyor. Sinyal böyle dalga boyutunda gelir. Radyo frekansıdır. En güzel örnekleme, suda oluşan dalgalar gibidir" dedi.
'BURADA VERİLEN KARAR, TARİHE GEÇECEK'
Daraltılmış baz çalışmasına göre Nevzat Bahtiyar'ın olay günü ahıra gitmediğinin anlaşıldığını ifade eden Demir, "Nevzat Bahtiyar, o gün kendi ahırına götürdü. Bir gübre çuvalı var. Seri numarası ahırında çıkan çuvallarla ardışık. Kendisi de ilk savcılık ve sorgusunda söylemek zorunda kalıyor. Duruşmada bir şey ağzından kaçırdı. Onun içindeydi. Daraltılmış baza göre, Nevzat Bahtiyar ahırına hiç gitmiyor. Daraltılmış baza göre, 15.08'den sonra ne evine ne de müştemilatına girmiyor. Nasıl oluyor bu? Bu rapora güvenmemiz bekleniyor. Mısır tarlası yok. Bana cevap verdi, dalga geçiyor bizimle. Bizim de buna inanmamız bekleniyor. Bu konunun uzmanı değiliz. HTS kayıtlarına bakınca bir şeyler söyleyebiliyoruz. Üçgenleme yapıyorum, zırva. Bu görüntüleri izlediler. Bu görüntüleri izlediklerini nereden biliyoruz? 'O görüntüyü izleyip, bir delil daha üretelim' diyorlar. Bu ailenin başına çok kötü şeyler geldi. Başka bir ailenin de başına gelebilir. Burada verilen karar, tarihe geçecek. Bilirkişi alanında o kadar uzman ki uzmanlık alanını yazmıyor. Bilirkişi listesinde yoklar. Gelip, raporlarını açıklamalarını istedik. Hukuka sahip çıkmalıyız. 'HTS, baz kesin delildir' dendi. Ek raporda ne dendi; biraz yanlış yapabilirim, 1 dakikada bir insan 2 metreden fazla yol alabilir. Bu dosyadaki veriler, kesin veri gibi. Bakan beye de bilgi gitti. O da 'Biliyoruz' dedi. Bilirkişi bundan sonra, 'Hata yaptım' diyemez. Bir dahaki belki sorsak, biraz daha düşecektir. Ama zaman yok. Daraltılmış baza göre, imkansız bir şey daha var. Nevzat, daraltılmış bazdaki gibi anlattığı eylemi gerçekleştirmesi mümkün değil" diye konuştu.
'SOSYAL MEDYADA KONUŞMAYAN BİR BİZİZ'
Daraltılmış baz çalışması raporunda çelişkilerin olduğunu belirten Demir, "Diyarbakır Barosu, dosyada olmayan bilgileri getirdi. Nahit bey, mitokondriyal paylaşımı attınız. Bütün belgeleri, açıklamaları sosyal medyadan siz yaptınız" dedi. Mahkeme başkanı, araya girerek, "Sosyal medyada konuşmayan bir biziz. Sosyal medya bizi bağlamaz" cevap verdi.
'TELEFON KAPANMASI ŞÜPHELİ BİR DURUM'
Konuşmasına devam eden Demir, "Burada Şahingöz kayıt yapıyor mu yapmıyor mu? Başkan beyin telefonunda da kısa bir kayıt var. 'Salim 20.00 sıralarında aramış. Jandarma nasıl oluyor da 18.54'e bakabiliyor? 'Kayıt alınamıyor' dendi. 'Bu dosyada çok büyük bir ihmal var. Bu da Güranlardan çıkarılıyor. Biz çözemedik, bunlar çok acayip organize bir aile2 deniyor. Oturmayan parçalar var. Hepimiz sorgulayalım. Caminin orada şebeke çekmiyor. Gazeteciler canlı yayın yapamıyordu ilk günler. Uzmanla görüştük. Google'da üçgenleme yapıyor, her bazın bir kapasitesi var. Kapasite dolduğunda sizi aktarabileceği ikinci baza iletiyor. Siz yerinde dursanız bile konum değiştirmediğinizde bazlar hiçbir veri tutamıyor. Tutacak bir veri yok. Hadi tuttu diyelim. Peki, bu veriler nerede? Raporda '100'ün üzerinde arama yaptım' diyor. 101 olur, 187 olur. Bu nasıl cüret? 'Anlattıklarını gelsin anlatsın' dedik. Gelmedi. Jandarmanın dar açı çalışması var. O, 13 baz veriyor. Bir telefon sanki aynı anda 22 bazdan almış, sinyali öyle üçgenleme yapılmış. Bu derece sıhhatsiz bir şeyle iddianame hazırlandı. Olay saatinde anne ile Enes'in telefonu kapalı mı? Kökten kapandığını söylüyor. Telefonlar kapalıysa evde olduğunu nasıl anlıyoruz? Telefon kapanması şüpheli bir durum. Ama hiçbir veri yok. Akşam saatin uyku halinde, Yüksel hanımın 80 dakikalık bir kesintisi var. Bu işi anlayan arkadaşla konuşuyoruz. Telefonla işi yoksa, o telefonu uyku moduna alır. Sinyal almaz, vermez. Bazen 2 saat olan var. Bir hatırlatma sinyali yollar. Telefon orada mı değil mi diye bakar" diye konuştu.
'NEREDE BU ÇUBUKLAR, NEREDE BU TUTANAKLAR'
Demir, arama çalışmalarının sabote edilmesi için ailenin yangın çıkardığı iddialarına ilişkin, "Elektrik tellerinden bir yangın çıkıyor. Bu yangının kime ne faydası olacak. 22.00'den biliyoruz. Tam yangının çıkma anında, o anda kamera da gidiyor. Terlik olayı da anlatıldı. O terliği de biri bulacaktı. Her yerden delil toplandı. Bire bir benzeyen bir terlik. Sen zaten aileye 2'nci gün şüpheli bakmışsın. Bunun tutanağını da tutmuşsun. Dosyada 'patates hat' diye bir şey yok. Nasıl acımasız bir toplumdayız? Çobanı sorguladığı kamerayı gördünüz. Sosyal medyada aileye yönelik, alenen aileye savaş açan kişilerle temas halinde. Ulusal Kriminal Büro, '46 tane siber saldırı var' diyor Varsa bir tehdit git, şikayet et. Sohbet odaları var. 'Tehdit edildik' diyorlar. Gidin, şikayet edin. Şurada bile oturuyorlar. 'Bunlardan rahat yok' diye paylaşım atılıyor. Gelme, gelme. Herkes kendinde, her hakkı nasıl görüyor? Ersan Şen, 'Masumiyet karinesi var' dedi, linç edildi. Bu yangınlar ilgili 'Jandarma orada' deniyor. Nerede, bu yangının çıkarıldığı çubuklar? Jandarma personelleri orada. Müdahale etmişler, yangına. 'Ellerinde plastik çubuklar vardı' deniyor. Nerede bu çubuklar, nerede tutanaklar? Tıpkı Fuat Güran'ın tutuklu olması gibi. 'Ev aramasında bizi dinledi' dendi. Yeğeni kayıp, kendiniz gibi düşünün. Jandarma gelmiş. Ne yaparsınız, ağzının içine bakarsınız. Hastanede de doktorun ağzına bakarsınız. Orada ne konuşabilirler. Bu dosya, suç delillerini karartmadan bahsediyor. Talepte bulunuyoruz, ‘Ben işlem yapmayacağım' deniyor' dedi.
'ÇİFTLİK KAMERASI OLMASAYDI, NEVZAT BAHTİYAR OLMAYACAKTI'
Nevzat Bahtiyar'ın sorgu görüntülerinin izlettirilmesinin ardından Demir, "Nevzat Bahtiyar, ayın 8'inde Tavşantepe’ye gidiyor. Birlikte yemek yeniyor. İçliköfte. İyi ki bu görüntüler var. Jandarmanın ne kadar kötü ifade aldığını gösteren bir görüntü. Yönlendirme değil, yönlendirmenin ötesinde bir şey. Kurmadığın cümleleri Nevzat'ın ifadesi gibi söylüyor. Nevzat'ın ifadesi değil bu. 'Keşke aramasaydım, pişmanım' diyor jandarma personeli. Ama Nevzat'ın ağzından çıkmayan kelimelerle yönlendirmeyi görüyorsunuz. İfadeyi alan kişinin ifadesi diyebiliriz, Nevzat'ın ifadesi değil o. Üfürükçüye gidilmiş, tutanağı var. Jandarmanın getirdiği üfürükçü de var. İstismar ediyor aileyi aslında. Organize nasıl bir şeydir? Kameralar olmasaydı, Nevzat Bahtiyar çıkar mıydı? Bugün çiftlik kamerası olmasaydı, Nevzat Bahtiyar olmayacaktı. Nevzat ile Salim'in telefon görüşme yoğunlukları önemli. 21 Mayıs'tan sonra Salim hiç aramamış. Haziran, temmuz, ağustos, Nevzat 4 kez aramış" diye konuştu.
TANRIKULU: YURTTAŞI İKNA EDEBİLECEK BİR VERİ ELDE EDİLMİŞ DEĞİL
Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın 2'nci duruşmasını izleyen CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, "Bu soruşturmanın ağırlığına uygun düşmeyen bir biçimde bazı delillerin toplanmasında, bazı delillerin karartılmasında ihmal gösterdikleri çok açıktır. Bunu hem müdahil tarafında duran baro hem de sanık tarafında duran savunma avukatları, görüş birliği içerisinde değişik derecelerde ifade ettiler. Eğer o ihmaller olmasaydı, belki bugün bunları konuşmazdık. Doğrudan doğruya sanığın kim olduğu, failin kim olduğu ve Narin'i neden öldürdüğü konusunda bir fikrimiz olabilirdi. Yarın kurulacak hükümde, eğer hüküm kurulacaksa bütün bunların cevabını arayacağız. Ama şunu bir avukat olarak ifade edeyim. Bugün itibarıyla failin kim olduğu konusunda ortalama bir gözlemciyi, yurttaşı ikna edebilecek bir veri elde edilmiş değil. Yine neden öldürüldüğü konusunda Narin'in ortalama bir gözlemciyi, bir yurttaşı ikna edebilecek bir veri elde edilmiş değil" dedi.
'DURUŞMADA KAVGA, DÖVÜŞ, YAKA PAÇA ATMA GİBİ HERHANGİ BİR ORTAM YOKTUR'
Tanrıkulu, "Bugün 3'üncü gün. Saat 10 itibarıyla duruşma başladı. Tabii dosyanın içinde bulunduğu koşullar, olayın ağırlığı, kamuoyunda yarattığı infial, duruşma salonuna da zaman zaman yansıyor. Dün akşam gerilimle bitmişti, bu sabah da biraz gerilimle başladı ama sonuçta duruşma kendi akışında devam ediyor. İkame edilen deliller var. O delillerle ilgili olarak avukatlar savunma makamı sonuçta; delillerin hukuka aykırılığı konusunda tartışmalar yaratıyor. Doğal olarak da bu savunmalar salonda zaman zaman gerilime neden oluyor. Ama ceza yargılamasının özünde, bu gerilim var zaten. Mahkeme başkanı da buna müdahale ediyor. Duruşmada kavga, dövüş, yaka paça dışarı atma gibi herhangi bir ortam yoktur. Bizi izleyen yurttaşlarımız da bunu bilsinler. Ceza yargılamasında bu gerilmeler olur ama bu yargılama biraz önce de sanık avukatlarının da ifade ettiği gibi mümkün olduğu kadar adil bir ortamda yürütülmeye çalışılıyor. Bunu öncelikle bir avukat olarak ve bir milletvekili olarak paylaşmam gerekiyor" diye konuştu.
'EN YAKIN YER, NEVZAT'IN EVİ AMA TUTANAKTA YOK'
Mütalaaya karşı savunmasına devam eden Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir, Nevzat Bahtiyar'a yönelik, "Suç delilerini karartmada ona yardım edenler var. Vecdi çalışmak için Hatay’a gidiyor. Sadece 5 gün çalışıyor. 7'sinde bütün jandarma her şeyiyle çekildi. Sabah 6.34, Vecdi ile Nevzat arasında iletişim başlıyor. O akşam yakalanacağının bilgisi geldi. Ahır bölgesi aransaydı. Narin'in son görüldüğü yerde arama yapılsaydı, ayın 2'sinde tutulan bir tutanak var. Narin'in en son görüldüğü yer belirlenmiş. En yakın yer, Nevzat'ın evi ama tutanakta yok. Köye gelen tüm yolları gören bir kamera var. Bu kamera nasıl alınmaz? Bu adam gittiğinde tek miydi? Bunla ilgili şüphelerimiz var. Mehmet Bahtiyar, o gün bütün gün pirinçlikte olduklarını söylüyor. Ama sonra ne hikmetse, ailesinden kimseye karışılmayacağına dair söz mü aldı? Sen buradaki bir kişiyi saat hatası yaptı diye tutukluyorsan, bunu da al. Tutuklama ama şüpheli olarak al bir ifadesini. Gazal Bahtiyar'ın ifadesini al. Bu adamın köyden kaçta çıktığı belli değil. Aynı çuvallar Çarıklı'daki evinde de var. Bu adam nereye gitti? Daraltılmış baz diye bir ucube var ama hiç ahıra girmemiş Nevzat" dedi.
'KAMUOYU YANLIŞ BİLGİLERLE DİZAYN EDİLDİ'
Demir, "Aile eğer kendi evindeyse, bakar. Hastaneye götürmek ister. Planlı öldürseler niye Nevzat'a ihtiyaç duysunlar? Niye yeni bir tanık çıkarsın? Nevzat'ın beyanları bazı da doğrulamıyor. Dosyayı aldığımızda Salim2den biz de şüpheleniyorduk. Arif beye de söyledim. 'Bu aramaları niye sildi' dedik. Telefonunda bir uygulama var. Kendi ayıbını örtmek istemiş. Diyarbakır merkeze gelmiş çocuklarıyla. O arada bir şey olmuş. Arif bey şaşırdı. 'Evine çok sadık biridir' dendi. Köyde bir kaz meselesi bile var. Bir kaz çalınmış, ona bile bakılmış. Bu ailenin her şeyine bakılmış. Türkiye'nin birçok kırsal bölgesinde silah var. Her şeyine bakılmış bu ailenin. İnsanların her şeylerine bakıldı. İnsanlar korkuyorlar. Ersan Şen, 'Masumiyet karinesi' dedi. Neler denmedi ki adama. 'Sen onlardan para mı aldın?' dedi. Adil yargılamayı etkilemeye çalışan kalmadı neredeyse. Kimseyle ilgili bir işlem yapılmadı. Sadece Arif Güran'la ilgili işlem yapıldı. Kendi nezdinde katili söyleyebilir. Bir babadır. Fikrini söyleyebilir. Nevzat, hiçbir şey itiraf etmedi. Görüntüyle sabit olan kısmı itiraf etmek zorunda kaldı. Yapın o zaman herkese işlem. Kamuoyu yanlış bilgilerle dizayn edildi. Enes, ifadesinde, 'Sizin anlattığınız gibi annem, ailem, amcam bunu bilecek ve ben de orada olacağım sessiz mi kalacağım' demek istedi. Ama insanlar bunu farklı yerlere çekti" diye konuştu.
'KIZIM TÜLİN HAKKINDA BENİ SUÇLADILAR'
Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir'in savunmasının ardından anne Yüksel Güran savunmasına başladı. Engelli olarak doğan kızı Tülin'in hastanede hayatını kaybettiğini ifade eden Yüksel Güran, "Burada bütün annelere sesleniyorum. Bir anne ayağa kalktı, 'Başın sağ olsun' dedi. O kadar mutlu oldum ki. Evladımı kaybettim, bir anne bana 'Başın sağ olsun' dedi. Hoşuma gitti. Bir anayım, evladımı kaybetmişim. Bizi katil gösteriyorlar. Kadın çıkmış burada 'Üff', 'Çok sıkıldım' diyor. Evlendiğim gün Arif ile ilk gece birbirimize söz verdik. Birbirimize söz verdik. Yalan söylemeyeceğiz. Hiçbir gün kavgamız olmadı. Evimizde şiddet olmadı. Kızım Tülin hakkında beni suçladılar. Dağkapı Hastanesi'nde vefat etmemiş olsaydı, beni yine suçlayacaklardı. 'Sen Tülin'i merdivenden atmışsın' dediler. Bundan beni sorguya aldılar. Kızım dünyaya geldiği zaman, '6-7 sene yaşayacak' dediler. 'İç organı büyüyecek sonra vefat edecek' dediler. Bu dosya için Tülin'le beni suçladılar. 17 sene önce vefat etti çocuğum. Bana rahmimden olduğum ameliyatı bile sordular. Hastalanmıştım. Ama utanmadan ameliyatım hakkında jandarmalar, 'Gece gündüz ilişkiye giriyor' diyerek ameliyatımı böyle söylediler. Beni böyle suçladılar" dedi. Bu sözlerin ardından Enes Güran, ağlayarak küfretti. Yüksel Güran da "Annem üzülme, başını dik tut" diyerek karşılık verdi. Daha sonra Enes Güran, sakinleşmesi için ağlayarak jandarma eşliğinde dışarı çıkarıldı. Salim Güran da ağlayarak dışarı çıkmak istediğini söyledi. Jandarma eşliğinde çıkarıldı.
‘BİR ANAYA NASIL İFTİRA ATIYORSUN’
Eşarbını çıkarıp saçını gösteren Yüksel Güran, "Benim saçım, Narin'in avuçlarında dediler. Yukarıda Allah var. Nasıl burada mahkeme varsa, Rabbimin yanında da mahkeme var. Bir anaya nasıl iftira atıyorsun? Güranların içinde büyüdüm sonra Arif’i seçtim. Türkçe, Kürtçeyi karıştırıyorum. Cezaevine giderken aynı otobüse bindirdiler bizi. Mutluydum. Yılmaz abi (avukatı) bana dedi ki Narin o kadar suyun içinde kalmış, DNA yok. Cezaevindeyim, çok zor. Rabbim kimseyi dört duvara koymasın. Sabah ezanı okunduğu zaman abdestimi alıyorum. Sadece ezan-ı şerif sesi geliyor. Rabbim kim benim, ailemin kızımın sebebi olmuşsa, Rabbim onlara kısmet et. Her gün bana kağıt geliyor. Başımız dik. Bunun ailesi biliyordu, Narin'e ne kadar düşkün olduğumuzu. İlk hastaneye gittiğimde, Zelal hoca bana 'Senin bebeğin cinsiyeti belli oldu' dedi. Bana dedi ki ‘Yüksel senin bir kız çocuğun olacak.' Odadan çıktım, Arif beni gördü. 'Kızdır değil mi' dedi. 'Senin gözlerinden anladım' dedi. Nasıl Narin'e zarar veririm? Evimi parça parça ettiler. Benim maceram, Yusuf Peygamber meselesi olmuş. Ne yapsak, bizi suçluyorlar. Jandarma komutanı diyor ki 'Çember daralmış', seviniyoruz. 'Çember daralmış, çember daralmış' dediler. Cenaze günü beni ambulansa aldılar. Dediler; 'Siz Narin'e ne yaptınız?' O kadar beni zalim göstermişler ki" diye konuştu.
'SEN BÜTÜN GÜRANLARIN KATİLİSİN'
Yüksel Güran, Narin Güran'ın mezarını görmediğini ifade ederek, "Diyorlar ki 'Nevzat masumdur.' Güran ailesi ne yaptı? Elini, parmağını sallaya sallaya 'Tarlaya güveniyorsun' diyor. Gidin bakın, bankayı araştırın. Bugüne kadar tarlanın parasını veriyoruz. Bizim çocuklarımıza hiç faydası olmadı. Nevzat'ın babasının 1 metre tarlası yok o köyde. Güran ailesinden kim onlara zulüm yapmış? Bütün Güranların hayatını zindan etti. Babalar, anneler cezaevinde, çocukları dışarıda. Nevzat'ın avukatı çıktı. Ne savunma yaptı? Baro başkanı sen şöyle yaptın, baro başkanı sen böyle yaptın. Benim, 'Erkek çocuklarım var. Bir yere gittiğimde Narin'i Maşallah'a bırakıyorum’ ifademi kesmişler. Bana onu soruyor. Gazal niye burada değil? Vecdi niye burada değil? 15 sene karısı evime geliyordu. 10 dakika içerisinde kızım kayboluyor. Sen bütün Güranların katilisin, sadece Narin'in değil. Narin'in mezarını görmedim, Narin'i mi kefeninde görmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
DURUŞMAYA ARA VERİLDİ
Yüksel Güran'ın konuşmasının ardından mahkeme başkanı, duruşmaya 16.00'ya kadar ara verdi.
'MASUMİYET KARİNESİ İHLAL EDİLDİ'
Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir ve anne Yüksel Güran'ın savunmalarının ardından avukat Yılmaz Demiroğlu, söz aldı. Yüksel Güran'ın avukatı Demiroğlu, "Çok sayıda senaryolar üretildi. Delilsiz, dayanağı olmayan. Bazı basın yayın organlarında bu delilerin küçümsenmeye çalışıldığını üzülerek gördük. Günün sonunda da 'Bir çocuk katilinin avukatı' olarak anılmak istemem. Bu dosyayı üstlendiğimizde, üzerinde şüphe olabilecek kişileri özellikle seçmedik. 1970'li yıllarda verilen bir Yargıtay kararı var; 'Hakim, tabiata, olağana, gerçeğe uygun bir şekilde katı kalıplar içerisine sıkışıp kalmadan, uyuşmazlığı insan kokan bir şekilde yürütmelidir.' Hayatın olağan seyrini, çelişkileri elbette gözeteceğiz. Bugün bu dava dosyasında bunu gördük. Bir cinnet hali var. Masum insanlar, henüz dava dosyası açılmadan, iddianame hazırlanmadan, masumiyet karinesi ihlal edildi. Boy boy müvekkillerin fotolarına yer verilmek suretiyle hüküm verildi. Mahkemeye talimat verilmeye kalkıldı. Bu süreç adil yargılanma beklentisi olan sanıklar nezdinde, burada Nevzat'ı ayırmıyorum, endişeye yol açıyor. Narin kızımız vahşice katledildi. Annenin konumunu savunma olarak öğrenemedik" dedi.
'İLK İHBAR, SALİM GÜRAN'DAN GİTMİŞTİR'
Olay günü, ilk kayıp ihbarının tutuklu amcası Salim Güran tarafından yapıldığını belirten Demiroğlu, "Adalet bakanı, 'Karanlık nokta kalmayacak' dedi. Şimdi sunulan iddianameden bir kesit alarak, anneye yöneltilen suçlama ile ilgili bir sunum yaptım. Yöneltilen suçlama, bir jandarmanın niyet okumasına yönelik tutanaktır. CMK'nın 170'e d maddesinde belirtiliyor. Yüklenen suçun oluşturduğu olaylarla mevcut delillerle açıklanır. Anneyi hangi noktaya koyacağız mevcut delillerle. Anne, suçun asli maddi faili midir? Ya da oğlu bu eylemi gerçekleştirdi de onu mu korumaya çalışıyor. Salim bu eylemi gerçekleştirdi de onu mu koruyor? Susmak adeta suça ortak olma konumuna gelmiştir. Narin, anne için ayrı biriydi. Basın elbette fikrini hür beyan eder. İleride daha vahim sonuçların ortaya çıkmaması için bu beklentimiz devam edecek. Sizin mahkeme heyetiniz üzerinde de töhmet oluşuyor. 'Zaten karar verilmiş' diye duyuyoruz. Bunları asla hukuka sığdırmadık. Bugün, bu dava dosyasında 4 sanığın huzurda bulunmasının tek nedeni, kolluğun maalesef soruşturma aşamasında savcılığın elinde uzmanlaşmış bir adli kolluğun bulunmaması. Burada ne yapıldı? İlk ihbar daima önemlidir, bunu biliyoruz. İlk ihbar da aile fertlerinden Baran'dan gitmemiş. İlk ihbar, Salim Güran'dan gitmiştir ve kızın kayıp saati olarak 15.00-15.30 olarak belirtilmiş. Yine bu ihbar içeriğinde devam eden şüphelenilen görüşme var. Böyle bir bilgi gittiği zaman, en azından bir tutanak tutulmaz mı? Böyle bir kritik noktada tutanak tutmadı. Kanaatimce bu kusurlu eksikliğin faturasını bugün aileye kesildiğini öğreniyoruz. Narin'e geç ulaşılmasının nedeni aile değildir" diye konuştu.
'ODA ODA KİŞİLERİN TESPİTİ ASLA VE ASLA MÜMKÜN DEDİR'
Demiroğlu, "Narin'in son görüldüğü yerin kendi çevresi olduğuna dair tutanak tutuluyor. Son kayıt yer, Nevzat Bahtiyar'ın evinin önündeki patika yol. Olay yerini gösteren kameranın olduğu söylenmesine rağmen döner kamera ile kaydın alındığını görüyoruz. Narin'e geç ulaşılmasının faturasını aileye ödetmeyeceğiz. Devletin saygınlığı adil davranmak geçer. Hukuka uygunlukla, devletin saygınlığı olur. Eğer ki başka vicdanları yaralayacak bir karar verilirse. Maddi delil olmadan insanlar mahkumiyetle karşılaşırsa adalet duygusun sarsılır. İddianamede suçlamanın dayanağı yegane delil, daraltılmış baz raporu olduğu gözden kaçmamaktadır. Bu raporu gördüğümüzde işin uzmanlarından görüş almaya çalıştık. Hiç kimse aklımızla alay etmesin. Daraltılmış bazda, oda oda kişilerin tespiti asla ve asla mümkün değildir. Daraltılmış bazı savunma avukatı olarak 'Nasıl çürütebiliriz' diye çırpındık. Mustafa bey, adımsayarla ilgili durumu söyledi. Salim'in de kritik saatlerde evinde olduğunu biliyoruz. Baz raporunda Salim'in, Arif'in evine gidişini saymayalım. Sadece Arif'in evinden ahıra geçiş, ahırdan eve geçişin 150 adımdan fazla olduğunu gördük. Uzmanlardan öğrendiğimiz kadarıyla, meğer geçmişe dönük baz tespiti mümkün değil. 21'inde gerçekleşen bir olayla ilgili daha sonraki ölçümü bir daha yakalayamazsınız. Eski sinyal gücünü yakalamanız mümkün değil Telefonun kalitesi dahi bu sinyali etkileyecek güçtedir. Hiçbir zaman da bu kesin delil diye önümüze sunulmamalı. Ölçümleri noktasal yapmak mümkün değil. Orada geçici bazların da kurulduğunu biliyoruz. Bunun hükme esas alınmayacağını düşünüyoruz. Yan delil olarak kullanıldığını biliyoruz. Evleri ve iş yerleri yakın olanların bir araya geldikleri baz alınmaz" dedi.
'NEVZAT, ODALARI TARİF EDEMİYOR'
Nevzat Bahtiyar'ın, Narin'in cansız bedenini aldığını söylediği Arif Güran'ın evinin içini tarif edemediğini ifade eden Demiroğlu, "Nevzat'ın beyanlarına bir üstünlük tanınamaz. Nevzat, aracının Eğertutmaz Deresi'nde tespitinden sonra yakalanıp, ifadesine başvurulmuş. İlk beyanlarında okulun alt tarafındaki parke yolda, Salim'in kendisini durdurduğunu, orada araçlar içerisinde bir transfer gerçekleştirdiğini söylemiş. İlk beyanlarda teslim yeri, köy çıkışı. Sonraki beyanda 'Ben aslında geri geri geldim' diyor. Sonra, 'Salim aracıyla cenazeyi bana teslim etti' dedi. Sonraki beyanda da evde aldığını ve o tepede kucağında taşıyıp ahıra götürdüğünü söylüyor. 'Odaları tarif et' dediğinizde, tarif edemiyor, bilmiyor. Mahkemeniz yeniden keşif talebimizi kabul etmedi. Canlandırmada eve giden 2 ana kapının olduğunu, bir kapının da içten açılabildiğini gördük. Bu beyanın da akla mantığa yatan bir tarafı olmadığını gördük. Toplumda asla kadının iffetini hedef alacak bir mantalitemiz yoktur. Ama burada çok iğrenç bir senaryo oynandı. Güya 'Salim'le aralarındaki ilişki var' diyerek bir senaryo oluşturulmaya çalışıldı. Siz de dikkat ederseniz, Nevzat'ın beyanlarında hareketlerinin olağan akışına uygun olmadığını görebiliyoruz. Nevzat’ın bu beyanlarının maddi gerçekle örtüşmediğini görebiliyoruz. Özellikle Nevzat, saat 15.08'de su bahanesiyle Salim'i aradığını biliyoruz. Salim’e sorduğumuzda, gerçekten de su bahanesiyle aradığını kendisi de söyledi. Hatta eşi Gazal Bahtiyar, Nevzat'ın muhtarı aradığında kendisinin evde yemek yediğini söylediğini kabul etmiştir. Nevzat ve Arif arasında çalıntı araçla ilgili bir husumetin olduğunu, kurulan cemaatin bu husumeti çözdüğünü, Nevzat'a biçilen 50 bin TL'lik cezanın cinayet nedeni olacağını düşünmüyoruz diyebilirsiniz" diye konuştu.
'BÖYLE İNSANLARIN ÇOĞUNUN CİNAYET İŞLEDİĞİNİ BİLİYORUZ'
Demiroğlu, Nevzat Bahtiyar'ın ifadelerinin akla mantığa uymadığını belirterek, "Nevzat, kardeşi Mehmet ve Ferhat'a, 'Salim ve ailesinden uzak durun' demiş. Bu husumeti kendi içinde beslemiş. Yine bu kritik tarihten sonra Salim'in kendisini aramadığı açıktır. Dolayısıyla kendisini aramadığı, kızgınlık, kötülük olduğu, yine 'Gel cesedi al' demesi, 'Yengemle beraber oldum' demesi akla mantığa aykırıdır. Narin'imiz camiden çıktıktan sonra Nevzat'ın cephesine gelecek şekilde yoluna devam ettiği, maddi delillere göre Salim'i aramasının nedeni; Salim'in bulunduğu yeri öğrenme meselesidir. Ancak hemen bu aramadan sonra Nevzat'ın baz sinyal bilgilerinin değiştiğini görüyoruz. Narin'in okul yolundan patikaya doğru çıkarken Nevzat'ın sinyalinin de orada olduğu ortaya çıkmıştır. 'Nevzat gariban, böyle bir şeyi yapamaz' diye yorumlayamayız. Böyle insanların çoğunun cinayet işlediğini biliyoruz. Nevzat, maalesef Narin'i çağırdı, kendisine yönelik bir eylemde bulundu, sonra da ahıra götürdü. Kendisine yönelik bir eylemde bulunduğu, maalesef Narin’imize yönelik bir şey yaptığı için hızlıca cesetten kurtulmak istediği sonucu ortaya çıkıyor. Bu tür olaylarda önce aile bireyleri yoklanır. Bir ailenin bu kadar kısa sürede hareket etmeyeceği malumdur. Bu konuda kanaatimiz tam ve delil durumuna göre araç hareketleri de göz önüne alındığında mahkumiyete elverişli bir delil olmadığını, çocuğu öldürdüğü için Nevzat'ın gereken cezayı almasını istiyoruz" dedi.
'ENDİŞELENMESİ DOĞALDIR'
Demiroğlu, "Müvekkilimle ilgili somut olarak bu olaya nasıl karıştığıyla ilgili bir şey yok. Kadınların basit tartışması sanki bu cinayetin aile içinde işlendiği intibası yaratılmaya çalışılmış. Narin'imizin vefat haberinin geldiği anda annenin bayıldığı ve ambulansa alındığı, yine 2 Eylül tarihli jandarma tutanağında maalesef jandarma personeli niyet okuma amaçlı olarak Enes'le ilgili, basında çıkan haberlerle ilgili 'Ne düşünüyorsunuz’ demiş. Müvekkilim de 'Oğluma ne olacak' diye endişelenmesi doğaldır. Her anne gibi oğlu için endişelenmesi, 'Anne, Enes'i koruyor' şeklinde tutanağa bağlanmış. Bu tutanağın değerinin mahkemenizce dikkate alınmasını istiyoruz. Bu davada Anayasamızın 38'inci maddesi o kadar işlerlik kazanıyor ki masumiyet karinesine aykırı yayınlar yapıldığı görülmüyor. Tutmuşlar, aile üyesi olmayan birilerinin beyanını gerekçe göstererek, kayıp saatiyle ilgili yanıltıcı bilgi olarak kayda geçilmiş. O beyanların da asla ve asla dikkate alınmasını istemiyoruz. Kaldı ki bu beyanların müvekkilime ne olacağı belli değil. Müvekkilim, bu şekilde televizyon programında bunu ifade etmesine rağmen, halen bunu müvekkil aleyhine bir şey olarak mütalaaya konulması bizi üzmüştür" diye konuştu.
'SUÇA İŞTİRAK ASLA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR'
Demiroğlu, Yüksel Güran'ın beraatini talep ederek, şöyle konuştu: "Nevzat'ın bu hikayesine inanılmamasının bir diğer göstergesi ise Nevzat'ın Salim'i çağırması olarak görebiliriz. Bütün delilleri değerlendirdiğimizde, anne Yüksel ile ilgili hiçbir delilin olmadığını, soyut senaryoyla kurban edilmeye çalışıldığını görmek bizi ürkütüyor. Ama göz göre göre anneyle ilgili herhangi bir delil olmamasına rağmen, müdafileri olarak bu haksızlık, bu hukuksuzluğa karşı çıkacağız. Güran ailesinin hukuka saygısı vardır. Kendi aile fertlerinden birisi, cinayete kurban gitmiştir. Hiçbir zaman bu aileyi hedef alan veya masum eylemi gerçekleştirdiği bir tavır sergilememiştir. Onlar, adaletin ve hukukun sonucunu bekliyor. Ve sizin Narin'i katledenleri cezalandıracağınıza inancı tamdır. Bunların karar verecek bu eylemi işlediğine nasıl inanabiliriz? Bu ağız ve burun kapatılmak suretiyle bu eylemin gerçekleştiği ve bunun da tek kişi tarafından olduğu açıktır. Ne şekilde eylemin gerçekleştiğini de somut vakalara göre anlıyoruz. Bu davada haksız bir şekilde bir anne lekelendi, iffeti lekelendi, çocuğu öldürüldü. Bizler bu lekeyi kaldırmak için çalışıyoruz. Şüphe bırakmayacak şekilde sizlere ispatlamaya çalışıyoruz. Suça iştirak asla söz konusu değildir. Ceza mahkumiyeti, olasılıklara dayanamaz. Gerçekleşme şekilleri ihtimallere dayanamaz. Kesin ve inandırıcı bir delil olmadığı sürece, bu hangi olay olursa olsun müvekkilim Yüksel Güran'ın beraatine ve tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz."
‘YÜKSEL GÜRAN’IN BU DOSYAYA DAHİL EDİLMESİNİ GEREKTİREN BASİT BİR ŞÜPHE DAHİ YOK’
Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın 2’nci duruşması, 3’üncü gününde de devam etti. Mütalaaya karşı savunma yapan Yüksel Güran’ın diğer avukatı Furkan Çakır, “Biz Yüksel Güran’ın masum olduğunu bilen bir grup insandık. Yüksel Güran bunu bize hissettirdi. Yüksel Güran’ın bu dosyaya dahil edilmesini gerektiren basit bir şüphe dahi yok. Güran ailesi bu dosyanın başına monte ettirildi. Soruşturma dosyasının başında tutulan tutanaklar var. Bunları kudreti bir delil olarak göremeyiz. Bu bir zandır. Tutanaklar yorumlandı. Dosyaya farklı aksettirildi. Narin’in görüldüğü en son nokta, Nevzat’ın evinin hemen dibiydi. Yüksel Güran’la yapılan görüşmenin tutanağı, akıbeti belli olmadığı halde kızının öldüğünü düşündüğü, iddianamede de ‘Kızının öldüğünden emin’ şeklinde geçiyor. Bu yapılamaz. Narin’in cenazesi bulunmadan bir gün önce, cesedinin bir çuval içerisinde olduğu bilinmiyor daha. Jandarma, Arif Güran’ın evinde 6 tane çuvalın fotoğrafını çekiyor. Bu normal midir? Bir tutanak daha, Narin’in cesedinin bulunduğu gün tutulmuş. Kadınların kavgası; tutanakta ‘Yüksel Güran’ın evine dönerek, o… diye hitap edildi’ yazıyor. Yüksel Güran, kızının vefat haberini aldıktan sonra ambulansa alındı. Dolayısıyla bu kavgada bulunması mümkün değil. Bu tutanağa Yüksel Güran monte edildi. İddianamede bu cümle, ‘Yüksel Güran’a karşı’ şeklinde yazılıyor. Bu dosyada, esastan da usulden de bozulacak. Soruşturmanın savcıları yaptı bunu. Dosyamızın savcısı da aynı kudretle gidiyor” dedi.
‘YÜKSEL GÜRAN ‘KATILAN’ KONUMUNDA OLMASI GEREKİRKEN, ‘SANIK’ OLARAK YER ALIYOR’
Yüksel Güran’ın beraatını isteyen Çakır, “Çoğunuz görmüştür, daha 21 Eylül tarihine kadar Yüksel Güran, sosyal medya şarlatanları tarafından ‘iffetsiz’ şekilde itham edildi. Savcı ne yaptı? Narin’in onların kızı olup olmadığına dair DNA testi yapıldı. Normalde yapılmaması gerekir ama siz yaptınız. Bir parmak sallama mevzusu var, bir vekilimiz sanıkların çoğunlukta olduğu yöne parmak salladı. Yüksel Güran ne dedi? ‘Bana parmak salladılar’ dedi. Yarın öbür gün o parmak sana gelir, seni bulur. Umarım sesim sana geliyordur. Güran ailesinin birçoğu, kolluk personeli ve savcıları yanıltıldı. Jandarma komutanını da yanılttı diyorlar. Yargılamada aceleci olmak, kolluk birimlerinin olayı aydınlatma isteği, yorum, şüpheli veya sanığı suçlu görme iradesi, toplumsal ve sosyal baskı, bu 5 faktörden hangisi bizim dosyamızda yok? Mütalaada, benim müvekkilim yönünden eylemsellik yönünden ‘Bence var’ deniyor. Ama eylemi yok. Yüksel Güran’ın, o irade olduğunu gösterir, 4 iradesi var. Kolluk birimleri aileyi yanlış yönlendirmiş deniyor. Ucube baz raporu, bu mevzular ortak hakimiyet olarak nitelendiriyor. Mütalaa, ‘Tüm deliler toplandıktan sonra verilir’ deniyor. Bu bir usul olamaz. Belki gelen belgeler o mütalaayı değiştirecek. Yüksel Güran’ın içeride tutacak bir delil yok. Nevzat diyor ki, ‘Narin’i aldım, araca koydum. Arkama baktım. Yüksel Güran tepede ağlıyordu.’ Baz analiz raporunda cinayet mahalli ev denildi. Bilirkişilerin uzmanlık alanını bilmiyorum. İmzalar da sahteymiş. Dosyaya sunulan ama alay konusu edilen delil var. Dosyamızın sanığı Salim Güran’ın adımsayar tutanağı var. Salim Güran cinayet saatinde 45 adım atmış. Yüksel Güran ‘Katılan’ konumunda olması gerekirken, ‘Sanık’ olarak yer alıyor. Kendisi Narin kızımızın naaşının bulunduğu günde tutuklandı. Hani diyorlar ya, ‘Narin bizim kızımız’ diye. Haddini bileceksin. Narin senin kızın değil. Beraat hükmü verilmesini arz ve talep ederim” diye konuştu.
‘JANDARMA TUTANAKLARINA BEN ‘GIYBET TUTANAĞI’ DİYORUM’
Yüksel Güran’ın diğer avukatı Doğuş Can Kurucu ise ailenin suçlu hale getirildiğini savunarak, “Gizlilik kararı alındıktan sonra dolaylı ve doğrudan yalan haberlerin pompalandığını görüyoruz. Jandarma tutanaklarına ben ‘Gıybet tutanağı’ diyorum. Başta müvekkilim olmak üzere aile suçlu hale getirildi. Benim müvekkilimin, Salim Güran’ı aramadığı dosyada zaten var. Ama sosyal medyada dönüyor. Halıların yıkandığı iddiası vardı. Raporda, halıların yıkanmadığı ya da dışarıdan bir tespiti yapılamadı. Ama hala paylaşım atıyorlar. Narin’in ‘Prenses’ diye köpeği olduğu iddia edildi. Dosya içerisinde bulunmayan konularla algı yapıldı. Narin’in böyle bir köpeği hiçbir zaman olmadı. Köpeklerden korktuğunu da öğrendik. Enes Güran’ın uyuşturucu bağımlısı olduğu, annenin onu koruduğu iddiası. Köyde çok sayıda isimsiz çocuk mezarlarının olduğu. Aile ile ilgili sürekli suçlamalar. Hediye Güran, ertesi gün hapı almış iddiası. Ceset daha iyi çürüsün diye, amcanın debiyi yükselttiği iddiası. En önemlisi, bazı gazetecilerin en büyük primi şuydu, R.A.’nın Salim’le telefon konuşması. Köyde kanlı eldivenlerin bulunduğu iddiası. İmamın olayın içinde olduğu iddiası. Patates hatlar iddiası. Jandarmayı yanıltan işbirlikçiler, 6 yaşında. O küçük çocuğun iddiasıyla keleş bulundu. İşlerine gelince o küçük çocuğun ifadesi ciddiye alınıyor. Bu yalan haberler, iddianameden önce yürütülen soruşturmanın tutarsız olduğunu gösteriyor. Müvekkilimin beraatını talep ediyorum” dedi.
KARAR SAAT 21.00’E ERTELENDİ, SAĞLIK PERSONELİ İSTENDİ
Yapılan savunmaların ardından Mahkeme Başkanı, kararın açıklanması için duruşmaya saat 21.00’e kadar ara verdi. Mahkeme Başkanı, 21.00’de son sözlerin alınacağını belirterek, sağlık personelinin de salonda hazır edilmesini istedi.
SON SÖZLERİ SONRASI KARAR AÇIKLANDI; ANNE- AMCA VE AĞABEYE AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET, NEVZAT BAHTİYAR’A 4 YIL 6 AY HAPİS CEZASI
Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin görülen davanın 2’nci duruşmasının 3’üncü gününde, mütalaaya karşı savunmaların ardından Mahkeme Başkanı, kararı açıklamak üzere duruşmayı saat 21.00’e erteledi. Mahkeme Başkanının talebi üzerine de salonda sağlık ekipleri hazır bulundu. Salonda ayrıca çok sayıda kolluk kuvveti, güvenlik önlemi aldı. Saat 21.00’de devam eden duruşmaya amca Salim Güran, anne Yüksel Güran ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar getirildi, ardından mahkeme heyeti ve Mahkeme Başkanı geldi.
‘KIZIMIN ASLA KATİLİ DEĞİLİM’
Mahkeme Başkanınca sanıklara son sözlerinin sorulması üzerine ilk söz hakkı verilen Yüksel Güran, “Yüreğim yaralıdır. Rabbim benim şahidimdir. Rabbim benim kefilimdir. Kızımın asla katili değilim. Burada herkese söylüyorum. Başım diktir. Beraatımı istiyorum” dedi.
‘CESEDİNİ SALİM GÜRAN VERDİ, BEN DE CESEDİ TAŞIMA CEZAM NEYSE RAZIYIM’
Ardından söz hakkı verilen Nevzat Bahtiyar, “Narin’i kesinlikle ben öldürmedim. Cesedini Salim Güran verdi. Ben de cesedi taşıma cezam neyse razıyım. Yemin ederim ben kesinlikle Narin'i öldürmedim” diye konuştu.
‘HAKKIMI YİYENLERE HAKKIMI HELAL ETMİYORUM’
Enes Güran da “Ben de doğruyu konuştum. Yalan konuşmadım. Hakkımı yiyenlere hakkımı helal etmiyorum. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Beraatımı istiyorum” dedi.
‘AFFEDERSİNİZ, ÖKÜZ MEYDANDADIR’
Ardından söz hakkı verilen Salim Güran ise “Narin benim yeğenim ve canımdır. Bu dünyada ona zarar verecek en son kişi benim. Affedersiniz, öküz meydandadır. Beraatımı istiyorum” diye konuştu.
3 SANIĞA AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET, NEVZAT BAHTİYAR’A 4 YIL 6 AY HAPİS CEZASI
Son sözlerin ardından Mahkeme Başkanı, kararı açıkladı. Mahkeme kararında sanıkların tutukluluk halinin devamına, Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran’a ağırlaştırılmış müebbet, Nevzat Bahtiyar’a ise 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Mahkeme kararında, şu ifadelere yer verildi:
1- Sanık Salim Güran'ın diğer sanıklar Yüksel Güran ve Enes Güran ile iştirak halinde maktul Narin Güran'a yönelik ‘kasten öldürme’ suçunu işlediği sabit görülmekle, eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 81/1 maddesi uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, çocuk olan maktulün sanık Yüksel'in kızı, sanık Enes'in kardeşi olması ve maktulün sanıklar tarafından iştirak halinde öldürülmesi nedeniyle 5237 Sayılı TCK'nın 82/1-d-e maddesi gereğince sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına,
2- Sanık Enes Güran'ın diğer sanıklar Yüksel Güran ve Salim Güran ile iştirak halinde maktul Narin Güran'a yönelik ‘kasten öldürme’ suçunu işlediği sabit görülmekle, eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 81/1 maddesi uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, çocuk olan maktulün sanık Yüksel'in kızı, sanık Enes'in kardeşi olması ve maktulün sanıklar tarafından iştirak halinde öldürülmesi nedeniyle 5237 Sayılı TCK'nın 82/1-d-e maddesi gereğince sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına,
3- Sanık Yüksel Güran'ın diğer sanıklar Enes Güran ve Salim Güran ile iştirak halinde maktul Narin Güran'a yönelik ‘kasten öldürme’ suçunu işlediği sabit görülmekle, eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 81/1 maddesi uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, çocuk olan maktulün sanık Yüksel'in kızı, sanık Enes'in kardeşi olması ve maktulün sanıklar tarafından iştirak halinde öldürülmesi nedeniyle 5237 Sayılı TCK'nın 82/1-d-e maddesi gereğince sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına,
4- Her ne kadar sanık Nevzat Bahtiyar hakkında diğer sanıklarla birlikte iştirak halinde maktul Narin Güran'ı kasten öldürme suçundan cezalandırılması istemi ile mahkememize kamu davası açılmışsa da, sanığın katılan Arif’in evine geldiğinde maktul Narin'in cansız bedenini yerde bulduğu, ardından sanık Salim'in tehditleri ile Narin'in cansız bedenini Arif'in evinden alarak Egertutmaz deresine götürdüğü ve cansız bedenin bulunduğu çuvalı dere kenarına üzerine taş koymak suretiyle sakladığı göz önüne alındığında; sanığın üzerine atılı eyleminin ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu’ oluşturduğu anlaşıldığından; suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve değeri, suç sebep ve saikleri, maktul Narin'in cansız bedeninin sanığın beyanları ile değil yapılan araştırmalar neticesinde bulunması, maktul Narin'in öldürüldüğü tarihten cansız bedeninin bulunduğu tarihe kadar geçen süre, bu süre içerisinde suç delillerinin bulunamaması (Adli Tıp Kurumları tarafından yapılan onlarca araştırmalara rağmen herhangi bir delilin bulunmaması, delil bulunmayışına sebebin ise söz konusu cansız bedenin uzunca süre suyun içerisinde kalması) karşısında TCK'nın 281/1. maddesi uyarınca takdiren ve teşdiden 4 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.
BAKAN GÖKTAŞ: NARİN İÇİN SORUMLULARIN CEZALANDIRILMALARI SÖZÜMÜZÜ YERİNE GETİRDİK
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, "Acısı hepimizin yüreğini yakan Narin kızımız için sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmaları adına Bakanlık olarak süreci yakından takip edeceğimize söz vermiştik ve bu sözümüzü kararlılıkla yerine getirdik. Hukuk Hizmetleri Genel Müdürümüzün de içinde bulunduğu avukatlarımız, tüm duruşmalara katılarak Narin’i kendi evlatları gibi sahiplendi ve adaletin tecelli etmesi için büyük bir özveriyle çalıştı. Hiçbir karar Türkiye’nin evladı Narin kızımızı geri getiremez ancak sanıklara verilen ceza yüreklere su serpti. Bu süreçte özveri ile canla başla Narin’in hakkını savunan ve Narin için adaletin tecelli etmesini sağlayan avukatlarımıza teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
BAKAN TUNÇ: GECİKMEKSİZİN VERİLEN KARARIN MİLLETİMİZİN VİCDANINDA YER BULMASI ÖNEMLİDİR
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Narin Güran’ın katledilmesine ilişkin görülen davanın 2'nci duruşmasındaki kararın ardından sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, "Masum kızımız, 8 yaşındaki Narin evladımızın canice katledilmesine ilişkin davada Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi kararını vermiştir. Bu acı olayda maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve sorumluların hak ettiği cezalara çarptırılarak adaletin tecelli etmesi milletimiz için büyük bir beklenti haline gelmiştir. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ilkeleri doğrultusunda gecikmeksizin verilen kararın milletimizin vicdanında yer bulması önemlidir. Gerek soruşturma aşamasında gerekse kovuşturma sürecinde adaletin tecellisi için duyarlı davranan herkese, yargı mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Adalet, mülkün temelidir. Adaletin terazisi hiçbir zaman şaşmayacaktır. Bu tür acıların bir daha yaşanmaması için devlet ve milletçe hepimiz hep birlikte üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Narin evladımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum" ifadelerini kullandı.
RTÜK BAŞKANI ŞAHİN: TÜRK ADALETİ NARİN'E KIYANLARA HAK ETTİKLERİ CEZAYI VERDİ
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, Narin Güran’ın katledilmesine ilişkin görülen davanın 2'nci duruşmasındaki kararın ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Türk adaleti Narin kızımıza kıyan canilere hak ettikleri cezayı verdi. Yüreklerimiz buruk, içimiz kan ağlasa da hukuk devletinde olduğumuzu bilmenin gönül rahatlığını yaşıyoruz. RTÜK olarak elim olayın ilk anından itibaren hassas bir teraziyle söz konusu yayınları takip ederek gerekli müdahaleleri yaptık. İlk soruşturma aşamasında maalesef başarısız sınav veren medyamız uyarılarımızın etkisiyle kendilerinden beklenen duyarlılık ve olgunluğa erişerek halkımızı bilgilendirdi. Yoğun mesai yürüten yargı mensuplarımıza ve haberci dostlarımıza teşekkür ederken, ülke olarak böylesi acı olayları artık yaşamamayı temenni ediyoruz" ifadelerini kullandı.