Geri Dön
İstanbulDHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

1- BAKIRKÖY'DE KAZAYA MÜDAHALE EDEN POLİS EKİPLERİNE İETT OTOBÜSÜ ÇARPTI: 1 POLİS ŞEHİT OLDU

Emre KURT/İSTANBUL,(DHA) - BAKIRKÖY'de maddi hasarlı trafik kazasına müdahale eden trafik polisi ekibine İETT otobüsü çarptı. Kazada 1 polis memuru şehit oldu. Şehit polis memurunun cenazesi Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.

Kaza, saat 06.20 sıralarında Bakırköy Osmaniye Mahallesi D-100 Güney yanyol Ekrem Kurt Bulvarı katılımında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, trafik polisi ekibi 34 BB 7783 plakalı zabıta aracıyla 01 AAJ 443 plakalı otomobilin karıştığı maddi hasarlı kazaya müdahale etmek için gelen yolda güvenlik önlemi alıyordu. Bu sırada, şoförünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği 34 HO 1852 plakalı İETT otobüsü trafik polislerine çarptı. Haber verilmesi üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrollerde polis memuru Memuru Ogün Yürümez'in şehit olduğu belirlendi. Olay yeri inceleme ekipleri, kaza yerinde uzun süre çalışma yaptı. Şehit polis memuru Ogün Yürümez'in cenazesi Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.

Görüntü Dökümü

-------

-Kazaya karışan araçlar

-Polis olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmaları

-Şehit Polis Memuru Ogün Yürümez'in cenazesinin cenaze aracına alınması

-Adli Tıp Kurumu'ndan görüntü

-Genel ve detay görüntüler

=========

2- ŞEHİT TRAFİK POLİSİNİN CENAZESİ ADLİ TIP KURUMU'NDAN ALINDI

Ayşe GÜREL - Özcan KILIÇ - Şevval CİNDİR / İSTANBUL, (DHA) - BAKIRKÖY'de meydana gelen trafik kazasına müdahale sırasında, İETT otobüsünün çarpması sonucu şehit olan trafik polisi Ogün Yürümez'in cenazesi Adli Tıp Kurumu Morgu'ndan alındı. Şehit Ogün Yürümez için bugün İstabul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesinde resmi tören düzenlenecek.

Kaza, saat 06.20 sıralarında Bakırköy Osmaniye Mahallesi D-100 Güney yanyol Ekrem Kurt Bulvarı katılımında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, trafik polisi ekibi 34 BB 7783 plakalı zabıta aracıyla 01 AAJ 443 plakalı otomobilin karıştığı maddi hasarlı kazaya müdahale etmek için gelen yolda güvenlik önlemi alıyordu. Bu sırada, şoförünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği 34 HO 1852 plakalı İETT otobüsü trafik polislerine çarptı. Haber verilmesi üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı kontrollerde polis memuru Memuru Ogün Yürümez'in şehit olduğu belirlendi. Olay yeri inceleme ekipleri, kaza yerinde uzun süre çalışma yaptı. Şehit polis memuru Ogün Yürümez'in cenazesi Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.

VATAN CADDESİ YERLEŞKESİNDE TÖREN

Otopsi işlemleri tamamlanan şehit trafik polisi Ogün Yürümez'in cenazesi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı cenaze nakil aracıyla Adli Tıp Kurumu Morgu'ndan alındı. Evli ve 2 çocuk babası olduğu öğrenilen Yürümez için saat 14.00'te İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi'nde resmi tören düzenlenecek. Şehit trafik polisinin cenazesi resmi törenin ardından memleketi Giresun Eynesil'e gönderilecek. (DHA)

Görüntü Dökümü

------

- Şehit trafik polisinin fotoğrafları

- Adli Tıp Kurumu'ndan detay

- Cenaze nakil aracının girişi

- Cenaze nakil aracının Adli Tıp'tan çıkışı

- Genel ve detay görüntüler

=========

3- FAHRETTİN ALTUN: BUNLAR İNSANLIK SUÇUDUR, SUÇLU DA İSRAİL'DİR

İSTANBUL, (DHA)- TRT World Citizen, Humanitarian Film Festivalinde konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Gazze'de başlayan katliamın bugün Türkiye'nin yakın coğrafyasında bir kelebek etkisi ile büyüdü. Bizler tam da bu süreçte şu hakikati var gücümüzle, yüksek sesle haykırmak durumundayız. Bütün bunlar açık ve net insanlık suçudur. Suçlu İsrail'dir ve bir o kadar da İsrail'e destek olan Batılı müesses nizamdır" dedi.

TRT World Citizen tarafından bu yıl 6'ncısı düzenlenen 'Humanitarian Film Festival' (İnsani Film Festivali) ödül töreni dün akşam Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Film festivalinin ödül törenine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı, sanatçılar, yapımcılar ve sanatseverler katıldı. Festivalin odağında insan ve insana dair meseleler olduğuna dikkati çeken Altun, "Bu festival, insan haklarının korunmasının önemini, sosyal adaleti, barışı, çevre sorunlarının insan hayatına etkisini öne çıkarıyor. Bu festival bize insan hayatının ne denli önemli, merkezi hakikat olduğunu hatırlatıyor. İnsanlık bugün ne yazık ki büyük bir kıyımın odağında" diye konuştu.

Gazze, Batı Şeria, El-Halil, Refah ve Cenin'de yaşananları hatırlatarak sözlerine devam eden Fahrettin Altun, "Son sığınaklarında, üzerlerine her gün tonlarca bomba yağan insanların şehirlerinden bahseden Altun, "Dahası kadim Beyrut şehrinden bahsediyorum. Zulmün taşınmaya çalışıldığı İslam şehirlerinden bahsediyorum. Bugün bu kürsüden sesimizin ulaştığı herkese, ismini tarihe 'katil devlet' olarak yazdıran İsrail'in işlediği affedilmez insanlık suçlarını bir kez daha yüksek sesle haykırıyorum. İsrail bir soykırımcıdır, İsrail bir katildir ve biz var gücümüzle İsrail'in bu zulmüne son vermek, İsrail'in bu zulmünü durdurmak ve bu süreçte de İsrail'in zulümlerini, bütün cürümlerini, tüm dünyaya elimizdeki bütün imkanlarla, tüm iletişim, sanat imkanlarıyla göstermek için var gücümüzle çalışacağız" ifadelerini kullandı.

'ONLAR BİRER SAYI DEĞİL'

Festivalin odağında insan olduğunu hatırlatan Altun, "2023'ün 7 Ekim'inden bu yana güneş tam 393 kez doğdu. O günden bu yana, daha 1 yaşını bile görmemiş 786 bebek öldü. Son 393 kara günde, toplamda 17 bin 210 çocuk Gazze'de hayatını kaybetti. O günden bu yana, gökten ölüm olup yağan bombalar altında tam 11 bin 742 kadın can verdi. Gazze'de, toplamda 42 bin 885 insanın artık nefes almıyor. 183 gazeteci, 1047 sağlık çalışanı ve 85 sivil savunma görevlisi görevleri başında katledildi. İçinizden, 'Onlar sayı değil, onlar insan' dediğinizi duyabiliyorum. Onlar birer sayı değil, insan. Her biri birer anne, baba, çocuk, eş, abi, kardeş… Aradan geçen bu 393 günde üzerlerine toplam 85 bin 500 ton patlayıcı yağan insanlar. Evsiz, barksız, camisiz, kilisesiz kalan ve vahşice katledilen insanlar" dedi.

'BÜTÜN BUNLAR AÇIK VE NET İNSANLIK SUÇUDUR'

Gazze'de başlayan katliamın bugün Türkiye'nin yakın coğrafyasında bir kelebek etkisi ile büyüdüğünü ve sanatın birleştirici gücü altında insani değerleri savunmak için bir araya geldiklerini vurgulayan Altun, "Bizler tam da bu süreçte şu hakikati var gücümüzle, yüksek sesle haykırmak durumundayız. Bütün bunlar açık ve net insanlık suçudur. Bu suçları gizlemeye çalışanlar bu insanlık suçunun ortaklarıdır. Suçlu İsrail'dir ve bir o kadar da İsrail'e destek olan, İsrail'in cürümlerini görünmez kılmak için çaba sarf eden, bir yandan da o cürümlere malzeme sağlayan, o cürümleri işlesin diye İsrail'i cesaretlendiren Batılı müesses nizamdır. Batılı müesses nizamın öncü aktörleridir. Onlar suçludur ve biz haktan, hakikatten yana olan insanlar bu apaçık gerçeği her ne olursa olsun haykırmak durumundayız" diye konuştu.

"KÜRESEL ÇÖZÜM MEKANİZMALARI ÜRETİLEMİYOR"

Bugün gerçeği haykıran sanatçıların, bilim insanlarının ne yazık ki yoğun mahalle baskısına maruz kaldığını, işlerinden kovulduğunu ve toplumsal anlamda izole edilmeye çalışıldığını anlatan Altun, "Ne olursa olsun, hakikatin gür sesi her daim bu türden zulüm düzenlerini bastırmıştır, tarih bunun örnekleriyle doludur. Bizler, insanlık var oldukça, insan onuru var oldukça, vicdan var oldukça, küresel vicdan toplumu var oldukça yine bu zalimlerin ne yaparlarsa yapsınlar, tarihin çöp sepetine gönderileceğine inanıyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü:

------------

-Fahrettin Altun'un festivaldeki konuşması

-Genel ve detay görüntüler

=========

4- MİNİK BEDENLERİ YAŞATABİLMEK İÇİN KENDİ HAYATLARINI UNUTUYORLAR

Özlem YURTÇU KARABULUT- Harun ŞAHBAZOĞLU/İSTANBUL, (DHA)- GÖZTEPE Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. Fahri Ovalı, 'Yenidoğan Çetesi' soruşturması sonrası kamuoyunda oluşan soru işaretleri ve geçen günlerde de bir hasta yakınının, odasına kilitleyerek yaraladığı çocuk yoğun bakım uzmanının yaşadığı şiddet üzerine tepkisini dile getirdi. 39 yıllık hekimlik hayatının 31 yılını yenidoğan uzmanı olarak geçirdiğini anlatan Prof. Dr. Ovalı, anne babalarının dokunmaya korktuğu 500-600 gramlık bebekleri yaşatmak için günlerce, hatta aylarca gece gündüz çaba sarf ettiklerini anlattı. Prof. Dr. Ovalı, bir gece bir bebeğin durumunun ağırlaşması üzerine o zamanlar 4,5 yaşında olan kendi kızını evde uyurken tek başına bırakmak zorunda kalıp hastaneye koştuğunu anlatırken gözyaşlarına da hakim olamadı. Kendisi dahil pek çok yenidoğan hekiminin acil durumlarda kaza geçirme pahasına hızla araç kullanarak hastaneye yetişmeye çalıştığını vurgulayan Prof. Dr. Ovalı, bir avuç yozlaşmış kişi yüzünden, gecesini gündüzüne katan tüm hekim ve hemşirelerin töhmet altında bırakılmasına tepki göstererek, "2000'li yılların başında her bin bebekten 22'si yenidoğan döneminde kaybedilirken, şimdi bu oran binde 9'lara kadar geriledi. Bu da yenidoğan hekim ve hemşireleri sayesinde oldu" dedi. Prof. Dr. Ovalı, bir hekimin yenidoğan uzmanı olabilmesi için tıp fakültesi sonrası iki kez ihtisas, üç kez de mecburi hizmet yapmak zorunda olduğunu, özel eğitimli hemşirelerin ise 7/24 bebeklerin başında bulunduğunu kaydetti.

"Yenidoğan Çetesiö soruşturması sonrası kamuoyunda oluşan soru işaretleri ve geçtiğimiz günlerde de bir hasta yakınının, odasına kilitleyerek yaraladığı çocuk yoğun bakım uzmanının yaşadığı şiddet üzerine, işini büyük bir fedakarlıkla yapan hekimlerden de tepki geldi. Göztepe Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve Yenidoğan Uzmanı (Neonatolog) Prof. Dr. Fahri Ovalı, vatandaşlara çağrıda bulunarak yaşanan üzücü olaylar nedeniyle tüm hekim camiasının suçlanmasıyla ilgili duydukları üzüntüyü dile getirdi. 39 yıllık hekimlik hayatının 31 yılını yenidoğan uzmanı olarak geçirdiğini anlatan Prof. Dr. Ovalı'nın, anne babalarının dokunmaya korktuğu 500-600 gramlık bebekleri yaşatmak için günlerce, hatta aylarca gece gündüz çaba sarfettiklerini anlattı. Prof. Dr. Ovalı bir gece, bir bebeğin durumunun ağırlaşması üzerine o zamanlar 4-5 yaşlarında olan kendi kızını evde uyurken tek başına bırakmak zorunda kalıp hastaneye koştuğunu anlatırken gözyaşlarına da hakim olamadı. Kendisi dahil pek çok yenidoğan hekiminin acil durumlarda kaza geçirme pahasına hızla araç kullanarak hastaneye yetişmeye çalıştığını da vurgulayan Prof. Dr. Ovalı, bir avuç yozlaşmış kişi yüzünden, gecesini gündüzüne katan tüm tıp camiası, yenidoğan hekim ve hemşirelerinin töhmet altında bırakılmasına tepki gösterdi.

İKİ KEZ İHTİSAS, ÜÇ KEZ MECBURİ HİZMET YAPIYORLAR

Prof. Dr. Ovalı, bir yenidoğan uzmanının hiç kolay yetişmediğine dikkat çekerek "Öncelikle tıp fakültesi mezunu doktor olmanız gerekiyor. Daha sonra 4 yıllık çocuk ihtisası, bunun üzerine 3 yıllık üst İhtisas olarak yenidoğan uzmanı olabiliyorsunuz. Ayrıca her bir uzmanlığın arkasından da ikişer senelik mecburi hizmet süreci söz konusu. Türkiye'de 650-700 civarı yenidoğan uzmanına ihtiyaç var. Ama bugünkü rakamlar 400-450 civarında. Özel bir ihtisas, çok özel koşullar gerektiren bebekler bunlar. Ağır derecedeki yenidoğanlar 3'üncü ve 4'üncü düzey yenidoğan yoğun bakımlarda bakılır. Buralarda da mutlaka yenidoğan hekimi bulunması gerekiyor. Son olaylar gerçekten hepimizi çok üzdü. Hiçbirini kabul etmek mümkün değil. birkaç kişi yüzünden tüm tıp camiası veya yenidoğan camiasını töhmet altında bırakmak da doğru değilö dedi.

5 YAŞINDAKİ KIZI EVDE UYURKEN O, BEBEK KURTARMAYA KOŞTU

Yenidoğan döneminin hayatın ilk bir aylık dönemini kapsadığını kaydeden Prof. Dr. Ovalı, neonatologların uğraştığı hasta profilinin büyük bir kısmını prematüre yani erken doğan bebeklerin oluşturduğunu vurguladı. Prof. Dr. Ovalı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün artık 22 haftalıktan itibaren doğan bebekleri yaşatabiliyoruz. Bu da yaklaşık olarak 500 gramlık bebekler demek. Bu bebeklerin durumu aniden bozulabildiği için gece yarısı hastaneye geldiğim çok olmuştur. Ateşli çocuğumu evde bırakıp hastaneye koştuğum, hastaya yetişebilmek için hızla araba kullanarak kaza geçirme riski yaşadığım çok olmuştur. Bir seferinde evlilik yıldönümü planımızı iptal edip o günü hastanede geçirmek zorunda kalmıştım. Uzun yıllar önce bir gece yarısı asistan arkadaşımız bir bebekle ilgili problemler çıkınca aniden beni aradılar hastaneden. Evde yalnızdım, eşim de nöbetteydi. Çocuğum uyuyordu. Bebeğe benim müdahale etmem gerekiyordu. Gece kızımı evde bırakıp hastaneye gittim, 4-5 yaşlarındaydı o zaman kızım. Kimseyi de çağıramadım ona bakması için. Ama tabii bebekler için hepsine değer.ö

ÖLÜM ORANLARI 1000'DE 22'DEN, 9'A DÜŞTÜ

Tüm zorluklarına rağmen yenidoğan hekim ve hemşirelerini en mutlu eden şeylerin başında ise bazen aylar süren tedaviler sonrası taburcu ettikleri bebeklerin sağlıkla büyüdüğüne şahit olmak geliyor. Prof. Dr. Ovalı, bazen 1 yıl boyunca bakıp ilk doğum gününü yoğun bakımda kutladıkları bebekler olduğunu da hatırlatarak "Mesela yıllar evvel baktığım 1000 gramlık bir bebek, şu anda yurt dışında İtalya'da çok ünlü bir iş adamı olarak hayatına devam ediyor. Düşünün bu bebeklerde akciğer sorunları, arkasından bağırsak sorunları, kalp sorunları, işitme, görme, beyin problemleri, aklınıza gelebilecek her türlü sorun karşımıza çıkabiliyor. Bunların yönetilmesi, tedavisi, gerçekten büyük emek istiyor. 2000'li yılların başında her doğan 1000 bebekten 22'si 1 yaşına gelmeden maalesef kaybediliyordu ve bunların büyük bir kısmı yenidoğan döneminde oluyordu. Bugün geldiğimiz noktada bu oran 1000'de 9'a inmiş durumda. Bunu da yenidoğan hemşirelerinin, hekimlerinin ve personelinin gayretleri ile başardıkö diye konuştu.

SAÇ TELİ KALINLIĞINDA KATETERLER, MİLİM MİLİM HESAPLANAN TEDAVİLER

Bu zorlu alanın bir ekip işi olduğunu da vurgulayan Prof. Dr. Ovalı, özel sertifikalı yenidoğan hemşirelerinin bu ekipte çok önemli bir yeri olduğunun altını çizdi ve yenidoğan yoğun bakımlarda nasıl hassasiyetle çalışıldığını ise şu cümlelerle anlattı: "Ekibin direği yenidoğan hemşireleri. Bebeğin iyileştiğini ya da kötüleştiğini bize ilk bildiren genellikle hemşirelerimiz oluyor. Çünkü onlar sürekli bebeklerin başında oluyorlar. Bebeğin damarları o kadar milimetrik ki, kullandığımız kateterler saç teli inceliğinde. Bebeklerin günlük beslenme vb ihtiyaçlarını da milimetrik olarak her gün, hatta bazen günde 2 kez matematiksel olarak hesaplıyoruz. Örneğin 23 milim mi 24 milim mi vereceğiz, bazen saatlerce bunun tartışmasını yapıyoruz. Vizitlerde bir bebeğin başında bir saat kaldığımız oluyor. Hem kuvözlerin sıcaklık ve nem oranı hem ortam sıcaklığı ve nemi, güneş ışığı alıp almaması, belli dönemlerde ortamın karartılması (gece gündüz farkını hissedebilsinler diye), bunlara çok dikkat etmek zorundayız. Her bebeğin durumunu anlık takip edebildiğimiz ve bebekteki değişimleri haber veren sistemler, ayrıca bir de merkezi monitörlerimiz var. Bebeklere yapılacak bütün işlemler mümkün olduğunca kuvöz içinde yapılıyor. Örneğin röntgeni, ultrasonu kuvözde yapıyoruz. Yani her hizmet bebeğin ayağına geliyor. Anne karnındaki koşullarının hemen hemen aynısı sağlanmaya çalışılıyor. Yani bir bebek annenin karnında ne kadar güvendiyse, yenidoğan ünitelerimizde de o kadar güvende. O nedenle annelerimiz, ailelerimiz bundan emin olabilirler.ö

'3 AYDIR GÖZÜM KAPALI EMANET EDİYORUM'

İkiz gebeliğinin 16'ncı haftasına gelişen bir problem yüzünden riskli bir hamilelik geçiren Ceren Ayşe Duru, yaklaşık 3 aydır tedavi gördükleri Göztepe Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım doktor ve hemşirelerine duyduğu güveni şu sözlerle ifade etti: "Yaklaşık 85 gündür buradayız. Sabırla bekliyoruz. 25 haftalık doğum yaptım. 16'ncı haftada başlayan riskli gebeliğim vardı. İkiz gebelikti, birini doğumda kaybettik maalesef. 1100 gram doğdu bebeğim. Şu an 2,5 kiloya yaklaştı. Buradaki doktorlarımız, hemşirelerimiz, hepsi o kadar iyi ki her zaman gözüm kapalı buradan ayrıldım. Hemşirelerimiz gerçekten yeri geliyor anne gibi ilgileniyorlar bebeklerimizle.ö

BEBEĞİ HEM ÖZELDE HEM KAMUDA YATTI

Bir yıl önce özel bir hastanede doğum yaptıktan sonra kızı Ada Meva'nın yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatmak zorunda kaldığını anlatan Gülay Yılmaz Akdeniz ise doktorlarının dikkati sayesinde nadir görülen bir problemin farkına varıldığını ve o sayede bugün kızının birinci yaş gününü kutlayabildiklerini söyledi. Akdeniz, "Özel hastanede doğum yaptım. Önce sarılık teşhisiyle birkaç gün yoğun bakımda yattı. 4 gün sonra taburcu olduk. Daha sonra özel hastanedeki Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Esra Türkmen hocamız bizi arayarak uyardı, benim kanımdaki bir madde; kızımın kan üretmesine engel oluyordu. Antikor baskılanması vs nadir görülen bir durumu varmış. Bir takım sağlık problemleri gelişince acilen bir araştırma hastanesine başvurduk. 10 gün kadar da buranın yenidoğan yoğun bakımında yattı kızım. Buradaki doktorumuz Dr. Sibel Özümit ve ekibi de çok özen gösterdi. Buralardaki hassasiyet ve bakım olmasaydı, ben belki kızımın birinci yaşını kutlayamayacaktım. Zaten bununla ilgili Sağlık Bakanlığının ilgili birimlerine de teşekkür maili ilettim. Çünkü gerçekten hepsine minnettarımö dedi.

Görüntü Dökümü:

--------------

Prof. Dr. Fahri Ovalı röp

Ceren Ayşe Duru röp

Gülay Yılmaz Akdeniz röp

Anne Ceren Ayşe Duru'nun bebeğiyle yoğun bakımdaki detayları

Gülay Yılmaz Akdeniz'in kızı Ada Meva ile görüntüleri

Yenidoğan yoğun bakıma getirilen ikizlerin detayları

Hemşire gözlem çizelgesi görüntüleri

Anne sütünün saklanma görüntüleri

Bebeklerin tedavi ve beslenme saati görüntüleri

Genel ve detay görüntüler

==========

5- BAHÇELİEVLER'DE BİR KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ BIÇAKLI KAVGA ANI KAMERADA

İrem Çağla ZİNCİRLİ/İSTANBUL, (DHA)- BAHÇELİEVLER'de iki kişi arasında çıkan tartışma bıçaklı kavgaya dönüştü. Taraflardan biri diğerini bıçaklayarak olay yerinden kaçarken, yaralanan kişi ise hastanede hayatını kaybetti. O anlar bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı.

Olay, 1 Kasım Cuma günü akşam saatlerinde Cumhuriyet Mahallesi Bağcılar Caddesi'nde meydana geldi. Caddede yürüyen iki kişi arasında bilinmeyen nedenle tartışma çıktı. Kısa sürede büyüyen tartışma bıçaklı kavgaya dönüştü. Taraflardan biri cebinden çıkardığı bıçakla tartıştığı kişiyi karnından defalarca bıçakladı. Aldığı bıçak darbeleriyle ağır yaralanan kişi, yere yığılırken, şüpheli hızla olay yerinden uzaklaştı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi.

HASTANEDE HAYATINI KAYBETTİ

Yaralanan kişi olay yerinde sağlık görevlilerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen yaralanan kişi kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Polis ekipleri şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.

OLAY ANI KAMERAYA YANSIDI

Öte yandan yaşanan bıçaklı kavga anı ise bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde iki kişinin cadde üzerinde konuşarak ilerlediği sırada durarak bir süre konuştuğu, sözlü tartışmanın büyümesiyle taraflardan biri diğerini bıçaklayarak olay yerinde kaçarak uzaklaştığı görülüyor.

Görüntü Dökümü:

----------

(Güvenlik Kamerası)

- Tarafların tartışması

- Tarafların kavga etmesi

(Cep telefonu kamerası)

- Yaralının sedyeyle ambulansa alınışı

- Genel ve diğer detaylar

===========

6- TAKSİM'DE 'CADILAR BAYRAMI' PARTİSİNDE 6 KİŞİNİN TELEFONUNU ÇALDILAR

Doğan Can CESUR / İSTANBUL (DHA) -TAKSİM'de gece kulübündeki 'Cadılar Bayramı' partisinde bir çift, dans ederken 6 kişinin cep telefonunu çaldı. Yankesicilik anları güvenlik kameralarına yansırken, Beyoğlu Asayiş Büro ekipleri tarafından yakalanan şüpheliler tutuklandı.

Olay, 27 Ekim Pazar günü saat 03.00 sıralarında Hüseyinağa Mahallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, bir gece kulübünde düzenlenen 'Cadılar Bayramı' partisinde 6 kişinin cep telefonu çalındı. Mağdurların şikayeti üzerine Beyoğlu Asayiş Büro ekipleri çalışma başlattı.

DANS EDERKEN TELEFONLARI ÇALDI

Çalışmalar kapsamında kulübün güvenlik kamera görüntülerini inceleyen polis, bir çiftin birbirine sarılarak dans ettiği sırada mağdurların cep telefonlarını yankesicilik yöntemiyle çaldığını tespit etti. Devam eden çalışmalarda Beyoğlu Asayiş Büro polisleri, şüphelilerin İremnur Ç. (21) ve Salih U. (23) olduğunu belirlerdi.

BEYOĞLU ASAYİŞ POLİSİ YAKALADI

Polis ekipleri ardından şüpheli İremnur Ç.'nin evine operasyon düzenledi. Operasyonda şüpheli kadın gözaltına alınırken, evde herhangi bir suç unsuru bulunamadı. Salih U.'nun evine baskın yapan polis, evde yapılan aramalara 4 adet cep telefonu, 5 farklı kişiye ait kimlik ve banka kartı, 10 gram uyuşturucu madde ve 1 adet kurşun ele geçirildi. Salih U. gözaltına alınarak emniyete götürüldü.

YANKESİCİ ÇİFT TUTUKLANDI

Emniyette ifadeleri alınan İremnur Ç.'nin suç kaydı bulunmazken, Salih U.'nun 'yankesicilik' suçundan 1, 'uyuşturucu madde kullanmak' suçundan 3, 'ateşli silahlar kanununa muhalefet' suçundan 2, 'taksirle yaralama' suçundan 1 adet suç kaydı olduğu ortaya çıktı. İşlemleri tamamlanan 2 şüpheli sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece 'yankesicilik' suçundan tutuklandı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

-----------

(Güvenlik kamerası)

Çiftin mekanda dans etmesi

Yankesicilikle telefonu çalmaları

Mekanda dans edenler

Mekandan çıkmaları

Dışarıda yürümeleri

(Cep telefonu)

Emniyete getirilişleri

Emniyetten adliyeye sevk

(Fotoğraf)

İremnur Ç.

Salih U.

Ele geçirilenler

==========

7- TELEFONDAKİ SAHTE POLİSE İNANDI; 1 MİLYON 250 BİN LİRA DOLANDIRILDI

Ali AKSOYER/İSTANBUL, (DHA)- BAŞAKŞEHİR'de telefonla aradığı N.M'ye polis olduğunu söyleyerek hesabındaki 1 milyon 250 bin lirayı verdiği hesap numarasına göndermesini sağlayarak dolandırdığı iddia edilen şüpheli yakalandı.

Başakşehir'de 7 Ekim 2024'te meydana gelen olayda polise başvuran N.M. (63), kendisini arayan ve polis olduğunu söyleyen bir kişiye inandığını ve bankadaki parasının çalındığını söyledi. Mağdur N.M. "Bana banka hesaplarımın tehlikede olduğunu. Terör örgütü tarafından çalınabileceğini söyledi. Operasyon bitene kadar parayı verdiği İBAN numarasına göndermemi, operasyon bitince paramın geri verileceğini söyledi" dedi.

Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri olayla ilgili başlattıkları soruşturmada paranın gönderildiği hesap sahibinin peşine düştü. Şüpheli E.Y. (45) polis tarafından gözaltına alındı. Şüpheli E.Y. işlemlerinin ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest kaldı. Polis çalınan parayı ve diğer şüphelileri yakalamak için operasyonları sürdürüyor.

Görüntü Dökümü:

------------

-Şüphelinin adliyeye sevki

==========

8- ŞİŞLİ'DE SAHTE PASAPORTLU TURİSTİN VALİZİNDEN PARA BASMA MAKİNESİ ÇIKTI

Yılmaz OKUR/İSTANBUL, (DHA)- ŞİŞLİ'de polisin şüphe üzerine durdurarak kontrol ettiği turistin pasaportunun sahte olduğu anlaşıldı. S.S.'nin valizinde yapılan aramada ise, para basma makinesi ve bir miktar sahte dolar bulundu.

Olay, 18 Ekim Cuma günü Merkez Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, rutin denetimlerini gerçekleştiren polis ekipleri şüphe üzerine S.S. isimli turisti durdurdu. Turistin gösterdiği pasaportta bulunan fotoğraftan şüphelenmesi üzerine yapılan incelemede pasaportun sahte olduğu belirlendi. Gözaltına alına S.S. isimli turistin yanındaki valizde arama yapan polis, sahte para basma makinesi ve 94 adet 100 dolarlık banknot kağıdı buldu. Polisteki işlemleri tamamlanarak mahkemeye sevk edilen turist, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

--------

-Ele geçirilen para basma makinesi ve banknot kağıtları

-Şüphelinin polis merkezinden çıkışı

==========

9- BAYRAMPAŞA'DA TRAFİK KAZASI: 2 AĞIR YARALI

Veli GÜLCAN - Ataberk KURT/ İSTANBUL, (DHA) - BAYRAMPAŞA'da yağışlı hava nedeniyle kayganlaşan yolda motosiklet sürücüsü savrularak yere düştü. Sürücüye yardım etmek için yolda duran taksi ve otomobile İETT otobüsü çarptı. Kazada motosiklet sürücüsü ile taksi şoförü ağır yaralandı.

Kaza, saat 07.00 sıralarında Bayrampaşa - Vatan Caddesi istikametinde Sağmalcılar Metro durağı karşısında meydana geldi. İddiaya göre, yağışlı hava nedeniyle kayganlaşan yolda 34 GVC 822 plakalı motosikletle seyir halinde olan sürücü dengesini kaybederek düştü. Motosiklet sürücüsüne yardım etmek için duran 34 TDF 35 plakalı taksi ve 34 BF 8949 plakalı otomobile arkadan gelen İETT otobüsü çarptı. Kazada motosiklet sürücüsü ile taksi şoförü M.Ç. ağır yaralandı. 4 aracın karıştığı kazada ağır yaralanan 2 kişi hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerinde güvenlik önlemi alan polis ekipleri Ankara istikametinde 3 şeridi trafiğe kapattı. Uzun araç kuyruklarının oluştuğu yol, kazaya karışan araçların çekici yardımıyla olay yerinden kaldırılmasının ardından trafiğe açıldı. (DHA)

Görüntü Dökümü

-------

- Olay yerinden görüntü

- Kazaya karışan araçlardan görüntü

- Trafiğe kapana yol

- Araçların çekici yardımıyla olay yerinden kaldırılması

- Genel ve detay görüntüler

========

10- KADIKÖY'DE ET YÜKLÜ KAMYONET DEVRİLDİ: 1 YARALI

Murat SOLAK / İSTANBUL, (DHA) - KADIKÖY, D-100 Karayolu'nda ilerleyen et yüklü kamyonet, şoförünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu bariyerlere çarparak kaza yaptı. Kazada kamyonet şoförü yaralanırken, uzun süre kapalı kalan yolda trafik yan yoldan sağlandı.

Kaza, saat 08.00 sıralarında D-100 Karayolu, Göztepe mevkiinde meydana geldi. İddiaya göre Kadıköy istikametinde ilerleyen 10 AFV 571 plakalı Ahmet Karagöz yönetimindeki et yüklü kamyonet, şoförünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yol kenarındaki beton bariyerlere çarptı. Çarpmanın etkisiyle kamyonet yan yattı.Kazada kamyonet şoförü Ahmet Karagöz hafif yaralandı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralı Karagöz'ün tedavisi sağlık ekipleri tarafından ayakta yapıldı. Polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi alırken, kaza nedeniyle D-100 Karayolu Kadıköy istikameti uzun süre trafiğe kapalı kaldı. Kadıköy istikametinde uzun araç kuyrukları oluşurken, trafik yan yoldan sağlandı. Kamyonet yoldan kaldırılması için kaza yerine vinç çağrılırken, polis ekipleri kazayla ilgili inceleme başlattı.

Görüntü Dökümü

--------

-Kaza yapan kamyonet

-Ekiplerin çalışması

-Kaza nedeniyle kapanan yol

-Trafik akışının yan yoldan verilmesi

-Genel ve detay görüntüler

========

İlginizi Çekebilecek Diğer Haberler

Sıradaki Haber