Galatasaray, erkek basketbolunda hedefleri her geçen sezon düşürdü. Sadece maddi olarak bir düşüşten bahsetmiyorum, işin maneviyat tarafı da çok büyük yara aldı. Ergin Ataman'ın ayrılığı, yönetimlerin basketbola ağırlık vermek istememesi, art niyetli ve kötü yöneticiler, Abdi İpekçi'nin yıkılması, döviz kurlarının yükselişi ve bundan dolayı birçok kulüpte bütçenin düşürülmesi... Bu sebepler büyüdü, büyüdü; sonunda senelerini hedefsiz geçiren bir Galatasaray ortaya çıktı. Hedefsiz de demeyelim, geçen sezon küme düşmemek bu takımın en büyük hedeflerinden birisi haline gelmişti.
BU KARARI ALMAK ARTIK BİR ZORUNLULUKTU
Tam bu noktada, Galatasaray'ın efsane isimlerinden Ekrem Memnun göreve getirildi. Kadın basketbol takımıyla kulübün belki de bir numaralı rakibine karşı EuroLeague kazanan Ekrem Memnun... Galatasaray'da bu görevi kabul etmek belki de ilk defa kolay değildi, çünkü küme düşme hattının en iddialı takımlarından birisi haline gelmişti Galatasaray. Ekrem hocanın işi çok zordu. Ancak O, elini taşın altına soktu, Galatasaray'ı belki de tarihine geçecek bir rezaletten kurtardı.
Bu sezonun başında Galatasaray, belki de son dönemlerde ilk defa bir plan doğrultusunda yola çıktı. Galatasaray bir hedef çizdi ve sarı-kırmızılı basketbolseverlere belki de uzun süre sonra ilk defa umut verdi. Makul bütçelere iddialı bir takım kuruldu. İyi başlanan bir sezonda, son dönemde FIBA Şampiyonlar Ligi'nde alınan çok kötü sonuçlarla çıkmaza girildi.
Ekrem Memnun, hem taraftarlardaki kredisini kaybetti hem de yönetimdeki... Tercihleriyle ben de dahil birçok gazetecinin, taraftarın ve hatta yöneticinin eleştirisini aldı, git gide bu ayrılığın kaçınılmaz olduğu ortaya çıktı. Ekrem hoca, Galatasaray taraftarının gözünde çok başka bir yere sahip. Ancak gidişatın kötüye gitmesi, camianın sabrının kalmaması ve ortamın gerginleşmesi sebebiyle, bu kararı almak artık bir zorunluluktu. Hem Ekrem Memnun'un daha fazla zarar görerek, geçmişinin yara almaması için hem de Galatasaray'ın bir nebze de olsa toparlanabilmesi için. Ekrem hocanın Galatasaray için yaptıklarının hiçbir zaman unutulmayacağını biliyorum, unutulmamalıdır da.
PISTIOLIS, GALATASARAY'A NE KATAR?
Gelelim Andreas Pistiolis'e... Görüşlerine çok değer verdiğim, çok güzel işlere imza attığına inandığım Eurohoops Editörü Utkan Şahin, ricamı kırmadı ve Ekrem hocanın yerine Galatasaray'da başantrenörlük görevine getirilen Andreas Pistiolis'i hem benim için hem sizler için analiz etti:
Açıkçası Galatasaray’ın Andreas Pistiolis’i takımın başına getirmesi kolay değerlendirilebilecek bir hamle değil. Yunan koçun kariyerinde takip edebileceğimiz, inceleyebileceğimiz bir başantrenörlük deneyimi yok. Haliyle de ‘Pistiolis nasıl bir basketbol oynatır’, ‘Pistiolis, kritik anlarda nasıl takımı bir arada tutar’ gibi önemli soruların cevapları yok. Galatasaray gibi bir kulüp için bu bir risk elbette ama biraz daha geniş bir pencereden bakarsak, ben bu riski almanın mantıklı olduğunu düşünenlerdenim.
Şöyle ki, Galatasaray’ın basketbol şubesi bir süredir belirli bir alanda kısılıp kaldı. Bunu aşmak adına geçen yaz yönetimde bir değişikliğe gidildi ve bunun sonucu olarak da Ergin Ataman döneminden beri en potansiyelli kadro kuruldu. Evet bu potansiyelli kadro, Avrupa’da beklenen başarayı yakalayamadı belki ama kişisel görüşüm, sorunun kadroda olmadığına yönelik. Dolayısıyla Galatasaray’ın doğru olanlara devam edip, diğer yanlarını geliştirmesi gerekiyor. Koç değişikliği de bunlardan birisi.
Geçtiğimiz senelerde alınan koçluk kriterleri kararı sonrası, Türkiye’de kulüpler yerli koçlara doğru itilmişti. Elbette sadece pasaportundan dolayı bir koç, diğerinden daha iyidir gibi bir düşüncem yok ama Galatasaray’ın belirli sayıdaki yerli koç havuzundan sıyrılıp, daha farklı deneyimlere sahip bir koça gitmesini ben mantıklı buluyorum.
Diğer yandan bence bu transferin en mantıklı yanı; Pistiolis’in genel menajer Turgay Zeytingöz’ün tercihi olması. İki isim daha önce birlikte Banvit’te çalıştı ve Pistiolis her ne kadar bizim için bilinmez bir isim olsa da, Turgay bey için değil. Pistiolis’in nasıl bir koç olduğunu en iyi değerlendirebilecek isimlerden biri kendisi. Turgay beyin daha önceki seçimlerini düşünürsek, bu tercihi beni heyecanlandırıyor.
Pistolis’le ilgili özellikle Rus meslektaşlarımız ve Banvit’teki eski oyuncularla konuşma fırsatı buldum. Hepsinin altını çizdiği, Yunan koçun iletişim konusunda ne kadar başarılı olduğu. Aslında bunu sosyal medyada da gördük. Mike James ve Kyle Hines gibi iki farklı özellikli oyuncu, Pistiolis’in Galatasaray için çok iyi bir tercih olduğunu yazdı. Günümüzde artık iletişimin taktik kadar önemli olduğunu düşünürsek; bu Pistiolis için önemli bir avantaj olabilir.
Diğer yandan Rus meslektaşlarımız bana Itoudis’in Pistolis’in taktiksel bakış açılarına çok güvendiğini ve özellikle hücumda onun fikirlerine öncelik verdiğini söyledi. Bu da Galatasaray taraftarını heyecanlandırabilir. Ayrıca Pistiolis, bu toprakları ve bu toprakların basketbol kültürünü bilen birisi. Bu da uyum açısından Galatasaray adına bir şans.
İşin özü Pistiolis gibi çaylak bir koç elbette Galatasaray için risk. Özellikle de düşük bütçede çalışmadığını da düşünürsek… Fakat Yunan koçun referansları çok iyi ve yardımcılığından geldiği Itoudis’in Türkiye’de başlattığı hikayesini düşünürsek, bi benzerini Pistolis’ten de bekleyebiliriz.