“Kalp hastaları Ramazan’da üç öğün yemeli”
Ramazan’da kalp şikâyetleri ile acil servise başvuruların, iftar sonrası ilk birkaç saatte arttığına dikkat çeken Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Turhan, buna iftarda tüketilen aşırı yağlı ve ağır gıdaların neden olduğuna vurgu yaptı. Prof. Dr. Turhan, “Kalp hastaları Ramazan boyunca iki öğün yerine üç öğün ve her öğünde daha az miktarda yemek yemelidirler. Bu üç öğün iftar, iftardan 2-3 saat sonra ve sahur şeklinde olmalıdır” dedi.
Ramazan ayında kalp hastalarının oruç tutup tutamayacağı, her zaman için en çok merak edilen sorular arasında yer alıyor. Bu yıl Covid-19 salgının da hayata girmesi kalp hastalığı olanların endişelerini bir kat artırdı. Kalp hastaları için ’oruç tutabilir’ ya da ‘tutamaz’ şeklinde bir genelleme yapmanın doğru olmadığını savunan İstinye Üniversite Hastanesi Liv Hospital Bahçeşehir’den Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Turhan, şu önerilerde bulundu: “Kalp hastalarının oruç tutmadan önce kardiyoloji hekimleri tarafından bireysel olarak değerlendirilmesi gerekir. Çünkü kalp hastalığı tanımında regüle hipertansiyondan en ileri kalp yetersizliğine kadar geniş bir dağılım söz konusudur. Kalp hastalığının türü, şiddeti, hastanın klinik durumu, oruç tutulan iklim, mevsim, sahur ile iftar arasındaki süre, iftarda ve sahurda yenilen gıdaların türü ve ne kadar yendiği ile ilaçların içilme düzeninde bozulma olup olmadığı, hastanın oruç tutup tutmaması kararını verirken mutlaka dikkate alınmalıdır.”
SU KAYBINA DİKKAT!
Ramazan ile kalp damar hastalıklarının artışında doğrudan bir ilişki saptanmadığının altını çizen Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Hasan Turhan, “Yurtdışında yapılan bir çalışmada 10 yıllık izlemde Ramazan ayı ve izleyen ay süresince kalp damar hastalıklarına bağlı hastaneye yatış oranında diğer aylara göre artış olmadığı saptanmıştır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada ise benzer şekilde sağlıklı insanlarda orucun kalp damar hastalıklarını olumsuz etkileyici bir özelliğinin olmadığı gösterilmiştir. Ancak sıcak ve uzun yaz günlerinde oruç tutmak pek çok hastada olduğu gibi kalp hastalarında da sorun yaratabilir. Aşırı sıvı ve elektrolit kaybı, kan basıncında aşırı düşmelere, senkop gelişmesine yol açabilir, hatta kalp damar hastalarında kalp krizini tetikleyebilir ve kalp yetersizliğine neden olabilir” diye konuştu.
HANGİ KALP HASTALARI ORUÇ TUTMAMALI?
Özellikle semptomatik göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi yakınmaları aktif olarak devam eden hastaların oruç tutmasının sakıncalı olacağına işaret eden Prof. Dr. Hasan Turhan, hangi kalp hastalarının oruç tutmaması gerektiğine şöyle açıklık getirdi: “İleri düzeyde kalp yetersizliği olan hastalar kesinlikle oruç tutmamalıdır. Çünkü bu hastaların sorunsuz seyredebilmesi ilaçların düzenli kullanılması ve sıvı elektrolit dengesinin sağlanmasıyla mümkündür. Yüksek doz diüretik (idrar sökücü ilaç) alan hastaların özellikle yaz döneminde oruç tutmaları sakıncalıdır. Son 6 ay içerisinde kalp krizi geçiren hastalar, son 6 ay içerisinde koroner stent veya koroner bypass ameliyatı olmuş hastalar için oruç tutmamak daha uygun bir yaklaşımdır. Ritim bozukluğu veya ritim bozukluğuna yatkınlığı olanlarda oruçla birlikte elektrolit dengesizliği ve iskemi tetiklenebilir, sempatik deşarj ve kan şekerinde düşme gibi nedenlere bağlı ritim bozukluğu gelişebilir. Bu nedenle başta ciddi ritim bozuklukları olmak üzere ritim bozukluğu olan hastaların oruç tutması risklidir.”
TANSİYON HASTALARI HEKİMLERİNE DANIŞMALI
Dirençli tansiyon yüksekliği olan hastaların ise kan basıncının normal sınırlara inmeden, kontrol altına alınmadan oruç tutmaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Hasan Turhan, “Tedavi ile kontrol altına alınmış tansiyon yüksekliği olan hastalar, ilaçlarını her gün düzenli almak koşulu ile oruç tutabilirler. Bu sayılan durumların dışındaki tüm kalp damar hastaları oruç tutup tutamayacaklarını mutlaka hekimlerine danışmalıdır. Ramazan öncesinde oruç tutacak hastaların takipli hekimleri tarafından kontrolleri yapılarak ilaç dozlarında düzenleme yapılabilir. Günde tek doz ilaç kullanan hastaların (hipertansiyon ve ritim bozukluğu hastaları gibi) tedavisi, ilaç dozunun sahur veya iftara kaydırılması ile düzenlenebilir. Burada en önemli konu, ilacın her gün aynı saatte alınması ve aksatılmamasıdır” dedi.
SICAKTA AĞIR İŞLERDEN UZAK DURUN
Sıcak havaların yavaş yavaş kendini göstermesiyle birlikte vücuttaki sıvı kaybının fazla olacağı göz önünde bulundurularak iftar ile sahur arasında yeterli sıvı alımının sağlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Hasan Turhan, oruç tutarken sıcak ortamlardan uzak durulması ve sıcakta ağır iş yapmaktan kaçınılması gerektiğine işaret etti.
EN SIK GÖRÜLEN SORUN AĞIR VE ÇOK YEMEK
Oruç tutan hastalarda en sık görülen bir diğer sorunun da ağır ve çok yemek yenmesi olduğunu anımsatan Prof. Dr. Hasan Turhan, “Kimi hastalar uzun süren açlığın etkisi ile iftarda ağır ve aşırı yemek yerken kimileri ise oruç sırasında açlığa dayanabilmek için sahurda çok yemek yemektedir. Hâlbuki ağır bir yemek sonrası çarpıntı, kalp damar hastalarında iskemi, tansiyonda ani yükseklik gelişebilir. Hatta çalışmalarda ağır yağlı yemekler sonrası salınan bazı maddelerin pıhtılaşmaya eğilimi artırdığı, bunun da kalp krizini tetiklediği gösterilmiştir. Bu nedenle kalp hastalarının iftar ve sahurda yediklerinin içeriğine ve miktarına dikkat etmeleri gerekir” diye konuştu.
Ramazan’da kalp şikâyetleri ile acil servise başvuruların, iftar sonrası ilk birkaç saatte arttığını vurgulayan Prof. Dr. Hasan Turhan, buna iftarda tüketilen aşırı yağlı ve ağır gıdaların neden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Turhan, “Kalp hastaları Ramazan boyunca iki öğün yerine üç öğün ve her öğünde daha az miktarda yemek yemelidirler. Bu üç öğün iftar, iftardan 2-3 saat sonra ve sahur şeklinde olmalıdır” dedi.
FASULYE, BEZELYE VE NOHUT TERCİH EDİN
Kalp hastalarının Ramazan’da öğünlerinde sindirimi uzun süren gıdalara ağırlık vermesinin önemli olduğun ifade eden Prof. Dr. Turhan, beslenme önerilerini ise şöyle sıraladı: “Lifli, proteinden zengin ağırlıklı sebze ve meyveden oluşan öğünler uzun süreli sindirime uğrarken tokluk hissinin de uzun süreli olmasını sağlamaktadır. Aksine işlenmiş karbonhidrat içeren şekerli, unlu gıdalar ise kısa sürede sindirime uğrayacağından kısa sürede açlık hissedilmesine neden olacaktır. Bu nedenle işlenmiş karbonhidrat (şekerli gıdalar, börek, çörek, baklava, makarna, kurabiye, reçel) yerine sebze yemekleri, fasulye, bezelye, nohut, mercimek gibi gıdaları tercih etmek daha uygun olacaktır.”