Dünyada ilk, Türk hekimler ispatladı: Tiroid hastalıkları omurga hasarına yol açıyor
Daha çok saç dökülmesi, kilo alamama veya verememe, halsizlik gibi belirtilere yol açan ve hormonal bir rahatsızlık olan tiroid hastalıkları, omurganın çok daha erken dönemde yaşlanmasına neden oluyor. 350 hasta üzerinde yapılan araştırma, normalde 60'lı yaşlardan itibaren başlayan omurga yaşlanmasının, tiroid hastalığı olanlarda 40'lı yaşlardan itibaren başladığını ortaya koydu. Önümüzdeki günlerde uluslararası bir dergide de yayınlanacak olan çalışma, literatüre girecek. Araştırmayı gerçekleştiren ekipten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Murat Şakir Ekşi, alanında dünyada ilk olan bu çalışma ile dünyada kronik ağrılar içerisinde ilk sıraya yerleşen bel ağrısında, teşhis ve tedavideki ezberlerin değişeceğini kaydetti.
Tiroid hastalıkları, ülkemizde diyabetten sonra en sık görülen endokrin hastalıklarının başında geliyor. Boynun ön bölgesinde yer alan tiroid bezinin az ya da fazla çalışmasından kaynaklı bir hormon hastalığı olan tiroid rahatsızlıkları, tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesini olumsuz etkileyen pek çok belirtiye, hatta daha ciddi hastalıklara yol açabiliyor. Türk hekimlerin 350 hasta üzerinde gerçekleştirdiği bir araştırma, dünyada ilk kez, omurga yaşlanması veya bozulmasında tiroid hastalıklarının önemli bir rolü olduğunu ortaya koydu. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi, Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Murat Şakir Ekşi, Taksim İlk Yardım Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Kliniği'nden Opr. Dr. Gürkan Berikol ile Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Ece Özcan Ekşi ve Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Müjdat Kara'nın yürüttüğü çalışma ile bel ağrılarının teşhis ve tedavisindeki pek çok ezber değişecek.
"TİROİD VARSA OMURGA BOZULMASI 40'LI YAŞLARDA BAŞLIYOR"
Araştırmayı gerçekleştiren ekipten Doç. Dr. Murat Şakir Ekşi, tiroid hastalığı olan kişilerde omurga yıpranmasının 40'lı yaşlardan itibaren ortaya çıktığına işaret ederek, "Tiroid kaynaklı omurga hasarı genellikle üst bel bölgesinde oluyor. Zamanında önlem alınmazsa kişi, daha erken yaşlarda cerrahiye gidebiliyor. Üst bel bölgesi ağrılarında akla artık tiroid hastalıklarını da getirmek ve dahiliye veya endokrinoloji ile birlikte buna yönelik tedaviler düşünmek gerekecek" dedi. Doç. Dr. Ekşi, Türkiye'de oldukça yaygın bir hastalık olan tiroid rahatsızlığının özellikle Karadeniz Bölgesi'nde sıkça görüldüğünü ve genellikle 40'lı yaşlarda kendini daha çok belli ettiğini kaydederek, "Tiroid fonksiyon bozukluğunda, metabolik hastalıklar daha fazla yaygın hale gelebiliyor. Bizim yaptığımız araştırmada, tiroid rahatsızlığı olan hastalarımızın omurga dejenerasyonunun ya da yaşlanmasının, tiroidi olmayan hastalara göre daha fazla olduğunu gözlemledik. Normalde omurga yaşlanması 60'lı yaşlarda başlarken, tiroid rahatsızlığı olan kişilerde bunun 40'lı yaşlara indiğini gördük. Bir diğer fark ise normalde omurga yaşlanması belin altı bölgesinde daha fazla olur. Tiroid hastalarında ise bu bozulmanın üst bel bölgesinde daha fazla olduğu ve oradan başladığını tespit ettik. Yani tersine bir mekanizma söz konusu." dedi.
"TİROİDİ TEŞHİS EDİNCE BUNA BAĞLI BEL AĞRISI DA TEDAVİ EDİLEBİLİR"
"Bu çalışma dünyada ilk, daha önce de zaten diyabet hastalığının omurga yaşlanması üzerine olan etkisini göstermiştik. Zaten oradan yola çıkarak diğer metabolik rahatsızlıkların da benzer etkileşimi olup olmadığını incelemek istedik" diyen Doç. Dr. Ekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tiroid hastalıkları, diyabetten sonra Türkiye'de en yaygın olan hastalıkların başında geliyor. Biz normalde daha erken yaşlardaki bel ağrılarında alt kısımda daha fazla dejenerasyon beklediğimiz için, genellikle oraya odaklanıyoruz. Halbuki bu hastalarda tam tersine, üst bel bölgesinde bozulma oluyor ve günlük tanı, tedavi pratiğimizde gözden kaçabiliyorlar. Bir diğer önemli şey ise tiroid rahatsızlığının erken tanısı ve teşhisi bu sürecin de durmasını daha erken yaşta engelleyecek. Dolayısıyla bel ağrısının çözümü de bu hastalarda daha kolay hale gelecek."
"SADECE MR VE MUAYENE YETERLİ DEĞİL"
Bel ağrılarında artık eskisi gibi sadece fizik muayene ve MR bulguları ile yetinilmemesi gerektiğine de dikkat çeken Doç. Dr. Ekşi, "Aynı zamanda bir dahiliye uzmanı gibi de ek hastalıkları var mı yok mu, bunu tetikleyebilecek rahatsızlıkları var mı yok mu, diyabet gibi, tiroid gibi, onlara da bakmamız gerekecek. Çalışmamıza yaklaşık 350 hasta dahil ettik. Bunlar endokrin kliniğine çeşitli sebeplerle başvuran hastalardan oluşuyordu. Tiroid teşhisi almış olanlarla olmayanları iki ayrı grup şeklinde ele aldık. Omurgadaki bozulmanın 3 ayağı var. Birisi diski bozuyor. Yani kıkırdak dediğimiz omurga kemikleri arasındaki daha sonra halk arasında bilinen adıyla, bel fıtığı olarak karşımıza çıkan kıkırdağın bozulması olarak çıkıyor. Bir diğeri, omurganın kendi kemiğinde bozulma meydana geliyor. Hemen kıkırdağın komşuluğunda olan, kıkırdağı besleyen omurga kemiğinin kendisinde bozulma oluyor. Bir üçüncüsü de kaslarda bozulma meydana geliyor. Ayağa kalkmamız, oturmamızı sağlayan kaslarda yağlanma dediğimiz, kasların eski kuvvetini kaybetme durumunu hızlandırıyor. Tiroid, bu süreci hızlandırıyor" diye konuştu.
"KRONİK BEL AĞRILARI, DÜNYADA İLK SIRADA"
Kronik bel ağrılarının özellikle Kovid pandemisinden sonra kronik ağrılar içinde dünyada ilk sıraya yerleştiğine işaret eden Doç. Dr. Murat Şakir Ekşi, "Bel fıtığı dediğimiz şey, ya da omurga daralması dediğimiz şey aslında bir anda olmuyor. Evet ağrılar belki bir anda geliyor, klinik bir anda oluşuyor ama bunu tetikleyen süreçler, vücudumuzdaki mekanizma, yıllar içerisinde oluşuyor. İşte bu sebepleri baştan yakalarsak, ben buna kartopu etkisi diyorum, kar topu çığa dönüşmeden önce engelleyebilirsek, en güzel önleyici hekimlik müdahalesi bu olacak. Ayrıca hastaları da erken dönemde ileri tedavi yöntemlerinden, örneğin cerrahiden koruyabileceğiz. Daha erken zamanda tanı konduğu için de hastalar daha erken dönemde iyileşecek. En önemlisi de dünyada en yaygın kronik hastalık olan bel ağrısı nedeniyle yapılan sağlık harcamaları, iş gücü kaybı ortadan kalkacak. Bu çalışma önümüzdeki günlerde yayınlandıktan sonra dünyadaki ilk örnek olacağı için, bundan sonra omurga rahatsızlıklarının tanı ve tedavisinde, tarama protokollerindeki pek çok ezberi değiştirecek." diye konuştu.