Geri Dön
PolitikaBakan Fidan: İsrail'in saldırgan tutumu İran'ı meşru müdafaaya dönük adımlar atmaya zorluyor

Bakan Fidan: İsrail'in saldırgan tutumu İran'ı meşru müdafaaya dönük adımlar atmaya zorluyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile Sarıyer’de Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliği’nde bir araya geldi. Ortak basın açıklamasında konuşan Bakan Fidan, “Nükleer enerjinin barışçıl ve sivil amaçlarla kullanılmasına karşı değiliz. Diyalog ve müzakere yoluyla nükleer meseleye bir çözüm bulunabileceğine inanıyoruz. Gazze'de soykırıma devam eden İsrail, Lübnan'ını da kana bulamaya devam ediyor. Netanyahu bölgede sürekli yeni cepheler açıyor. İran’ı da bu savaşa çekmeye çalışıyor. İran'ın petrol ve nükleer tesislerini vurmakla tehdit ediyor. İsrail'in saldırgan tutumu İran'ı meşru müdafaaya dönük adımlar atmaya zorluyor” dedi.

Bakan Fidan: İsrail'in saldırgan tutumu İran'ı meşru müdafaaya dönük adımlar atmaya zorluyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 3+3 Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu Toplantısı’na katılmak üzere İstanbul’a gelen İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi ile Dışişleri Bakanlığı İstanbul Temsilciliği’nde görüştü. İkili görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.

‘SINIR İLLERİMİZİ KAPSAYAN BÖLGEYİ BİR TİCARET HAVZASINA DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYORUZ’

Bakan Fidan, ülkeler arası ikili ilişkileri ele aldıklarını belirterek, “Bölgesel sahiplenme anlayışıyla Güney Kafkasya'da işbirliğimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Katılımları için hem değerli kardeşim Arakçi’ye hem de diğer mevkidaşlarıma huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. İran'ın yeni kurulan hükümetinin ikili ve bölgesel işbirliğine yönelik olumlu mesajlarını memnuniyetle karşılıyoruz. İran’ın komşularla ilişkilere öncelik veren bu vizyonunu biz de paylaşıyoruz. Türkiye ve İran bölgenin iki kadim medeniyetidir. Bölgenin barış, refah ve istikrarına katkıda bulunmak temel hedefimizdir. Bugün değerli mevkidaşımla ikili ilişkilerde atacağımız adımları ve hedeflerimizi etraflıca ele alma imkânımız oldu. 2014’de kurduğumuz yüksek düzeyde işbirliği konseyi daha da etkin hale getirmek için karar aldık Ülkelerimiz arasında daha fazla ticaret yaparak halklarımızın refahını arttırmamız mümkün. Biz Türkiye olarak bunun için gerekli siyasi iradeyi ortaya koymaya hazırız. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konudaki irade beyanını dün sayın meslektaşım Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edildiği zaman kendisi de gördüler. Gerekli altyapı yatırımlarını yapmak ve sınır illerimizi kapsayan bölgeyi bir ticaret havzasına dönüştürmek istiyoruz. Yeni sınır kapıları açmamız gerekiyor. Mevcut sınır kapılarını ve yolları yenilememiz ve bunların kapasitelerini arttırmamız gerekiyor. Ulaştırma, gümrük ve sınır güvenlik konularında senelerdir atılması gereken adımlar var. Gerçekten çok sistemli çalışmamızı gerektiriyor. Daha fazla gecikmeden karşılaştığımız sorunları yaratıcı ve yatmış bir anlayışla çözmek zorundayız” dedi.

‘GÜÇLÜ ADIMLAR ATMAMIZ GEREKEN BİR DİĞER ALAN DA TERÖRLE MÜCADELE KONUSUDUR’

Bakan Fidan, PKK ve PJAK gibi uzantıların ortak düşman olduğunu vurgulayarak, “Ortak bir şekilde kararlı ve güçlü adımlar atmamız gereken bir diğer alan da terörle mücadele konusudur. Her iki ülkede terörden çok büyük zararlar gördü uzun yıllar boyunca. Bugün PKK ve PJAK gibi uzantıları iki ülkenin de ortak düşmanıdır. Bu hususta Türkiye ve İran arasında bir anlayış birliği mevcuttur. Bu ortak tutumu ortak bir mücadeleye dönüştürmek zorundayız. Komşuluk ve kardeşlik hukuku gereği teröre karşı beraber savaşmalıyız. Bu konuyu her düzeyde ele almaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

‘İSRAİL, LÜBNAN'INI DA KANA BULAMAYA DEVAM EDİYOR’

Bakan Fidan, bölgede yeni cepheler açıldığını ifade ederek, “Nükleer enerjinin barışçıl ve sivil amaçlarla kullanılmasına karşı değiliz. Diyalog ve müzakere yoluyla nükleer meseleye bir çözüm bulunabileceğine inanıyoruz. Bugünkü görüşmelerimizde bölgesel meseleleri de değerlendirdik. Bölgemiz son derece büyük bir tehditle karşı karşıya bulunmaktadır. Gazze'de soykırıma devam eden İsrail, Lübnan'ını da kana bulamaya devam ediyor. Netanyahu bölgede sürekli yeni cepheler açıyor. İran’ı da bu savaşa çekmeye çalışıyor. İran'ın petrol ve nükleer tesislerini vurmakla tehdit ediyor. İsrail'i saldırgan tutumu İran'ı meşru müdafaaya dönük adımlar atmaya zorluyor. İsrail uluslararası hukuka açık biçimde ihlal eden eylem ve söylemlerine son vermek zorundadır. Krizin başından bu yana yaptığımız uyarıyı tekrarlamak istiyorum. Savaşın tüm bölgeye yayılma riski asla hafife alınmamalı. Küresel düzeyde çok ciddi yansımaları olabilecek bir gerilimin içindeyiz. Bölge ülkeleri ve bölge dışı aktörler geri dönülemez bir adım atmaktan kaçırmak zorundalar. Biz Türkiye olarak bölgemizde savaş istemiyoruz. Bu konuda sağduyulu ve soğukkanlı davranılması gerektiğini savunuyoruz. Mevcut gerilimi azaltmak için Gazze’de acilen ateşkes ilan edilmelidir. İsrail Lübnan'a yönelik saldırılarını bitirmelidir. İsrail her türlü saldırgan tavırdan ve provokasyondan vazgeçmelidir. Türkiye ve İran bu bölgede ilelebet var olacaktır. İkili ilişkilerimiz her alanda geliştirmeye ve bölgesel konulardaki işbirliğimizi arttırmaya yönelik çalışmalarımız da sürdüreceğiz. Son dönem yaşanan gelişmeler bu işbirliğinin önemini daha da arttırmıştır” şeklinde konuştu.

‘GERGİNLİĞİN LÜBNAN’A YAYILMASI OLDUKÇA ENDİŞE VERİCİDİR’

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ise konuşmasında, “Siyonist rejimin suçlarının devam etmesi Gazze ve Lübnan’da kadın ve çocukların öldürülmesi başta olmak üzere, bölgedeki gelişmeleri ve Siyonist rejiminin savaşın kapsamını genişletme yaklaşımını ele aldık. Her iki her iki ülke olarak Gazze ve Lübnan’daki soykırımın bir an önce durdurulması zarureti ve başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm ülkelerin çocuk katili Siyonist rejiminin savaş makinesini durdurmak için tüm siyasi ve ekonomik kapasiteleri ve araçlarını kullanması gerektiğine inanıyoruz. İşgalci rejimin yayılmacı politikaları, bölge ve dünyanın barış ve güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atabilecek bir barut fırçasına dönüştürmüştür. Bölgedeki savaşın yayılması ciddi bir tehdittir. Bölgede Siyonizm rejimi dışında hiç kimse bu durumu istemez. Biz her zaman vurguladık biz barışı destekliyoruz. Buna ek olarak da her türlü senaryoyu biz hazırız dedik. İsrail rejimi dünya barışına en büyük tehdittir. Ne yazık ki uluslararası kurumlar ve başta Birleşmiş Milletler İsrail’in bu suçların önünü alacak girişimlerde bulunamamıştır. Bunun için yeterli olmamıştır. Özellikle batılı ülkelerde Amerika İsrail’e sağladıkları silah, mali ve istihbarat desteğiyle Netanyahu’yu işlediği katliamlarda daha cesaretlendirmiştir. Gerginliğin Lübnan’a yayılması oldukça endişe vericidir. İsrail rejimi savaş suçlarına herhangi bir sınır tanımıyor. Biz kalıcı ve bir an önce uygulanabilecek bir ateşkesi destekliyoruz” ifadelerine yer verdi.

‘2 EKİM’DEN BU YANA İSE KUZEY GAZZE’YE HİÇ YARDIM GİTMİYOR’

Hamas yetkilileri ile gerçekleştirdiği görüşmenin detaylarına ilişkin soru yöneltilen Bakan Fidan, “Dün Hamas Siyasi büro yetkilileri ile bir araya geldik. İstanbul’da uzun bir görüşme yaptık. Tabii bölge olağanüstü bir süreçten geçiyor, savaşın yaygınlaşma riski var. İsrail’in devam eden bir soykırımı var. Milyonlarca insan şu anda Gazze’de küçük bir alana sıkışmış, aç ve çaresiz, hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Konuştuğumuz konular arasında özellikle Gazze‘deki insani yardımlar meselesini nasıl iyileştirebiliriz, bu öncelikli bir husustu. Şu anda ifade ettiğim gibi savaştan dolayı 2 milyon insan gıdasız, susuz, ilaçsız, herhangi başlarını sokacak bir yer olmadan hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Savaştan önce bildiğiniz gibi yaklaşık 500 tır Gazze’ye gıda ve insani yaşam malzemesi taşıyordu. Bugün ise Gazze’nin tamamına girebilen yardım miktarı, günde, eğer olursa o da 30 tır. Ekim ayının başından itibaren hemen hemen böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Tabii ki bu insani krizi giderek derinleştiriyor. 2 Ekim’den bu yana ise Kuzey Gazze’ye hiç yardım gitmiyor. Oradaki insanlar gerçekten şu anda daha da çaresiz duruma düşmüş durumdalar. Hamas heyeti, gerçekten bu kardeşlerine daha fazla nasıl insani yardımı yapılabilir, uluslararası seferberlik daha fazla nasıl oluşturulabilir o konuda bizimle görüştüler” dedi.

‘GAZZE’YE SEVK ETTİĞİMİZ YARDIMLARIN TOPLAMI 84 BİN TONU AŞMIŞ DURUMDA’

Bakan Fidan, yardımların çok ağır bir süreçte gerçekleştiğini belirterek, “Biz de Türkiye olarak bildiğiniz gibi savaşın başından itibaren insani yardım faaliyetlerimizi artırmış durumdayız. Şu ana kadar Gazze’ye sevk ettiğimiz yardımların toplamı 84 bin tonu aşmış durumda. Bildiğiniz gibi geçmiş aylarda Refah Sınır Kapısı’na gittik, Mısır’a gittik, El Ariş’te yardımların nasıl geldiğini, stoklandığını ve sistemli bir şekilde ulaştırılmaya çalışıldığını gördük. Ama Refah Sınır kapısı kapatıldığı için oraya gönderilen yardım malzemeleri maalesef çok ağır, gıdım gıdım tabiri caizse içeriye taşınabiliyor. Günde 30 kamyon dediğim gibi çok fazla bir rakam değil. Bu insani yardım konusu önemli, bu konuda daha fazla neler yapılabilir, neler olmalı onu görüştük. Daha sonra ateşkes müzakerelerine ilişkin neler yapılıyor, neredeyiz, Netanyahu Hükümeti’ni biliyorsunuz ateşkesle çok fazla bir ilgisi yok. Ama savaşın bir diğer tarafı olan Hamas, bu konuda nerede, özellikle son yaşanan gelişmelerden sonra, onu konuştuk, derinlemesine müzakere ettik” diye konuştu.

‘FİLİSTİN İÇ UZLAŞISINI ÇOK ÖNEMLİ VE STRATEJİK OLDUĞUNU DEĞERLENDİRİYORUZ’

Filistinlilerin iç uzlaşmasının önemine değinen Fidan, “Diğer bir önemli hususta Filistinliler arası birlik meselesi biliyorsunuz. Hamas, El Fetih ve diğer Filistin örgütlerinin bir araya gelmesi meselesi ve bu iç uzlaşma sürecinin ulusal birlik sürecinin nasıl gittiğine ilişkin bilgi aldık. En son Kahire’de bir araya gelmişlerdi biliyorsunuz. Buradan da Mısırlı meslektaşlarımıza da teşekkür etmek istiyorum. Filistinlilerin iç uzlaşı sürecine Türkiye ile beraber verdikleri destekten dolayı. Biliyorsunuz iç uzlaşı süreci ne kadar iyi olursa, Filistinliler hem kendi birlik ve beraberliklerini daha iyi sağlayacakla,kendi pozisyonlarını daha iyi temsil edecekler, hem de işgal edilmeleri, sürülmeleri, insanlık dışı muameleye maruz kalmaları daha zor olacak. Onun için Filistin iç uzlaşısını çok önemli ve stratejik olduğunu değerlendiriyoruz.