İTÜ'de Marmara'daki deprem tehlikesini tespit edebilen araştırma merkezi kuruldu
İTÜ'de Marmara'daki deprem tehlikesini tespit edebilen araştırma merkezi kuruldu
"Kuzey Anadolu Fayını sadece 3 günde haritalaması mümkün"
Tuçe GÖLCÜ-Yunus Emre YALÇIN/ İSTANBUL, (DHA)- Marmara Bölgesi'ndeki aktif fayların oluşturduğu tehlike ve riskler üzerine detaylı çalışmalar yürütmek üzere İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) bünyesinde Türkiye İş Bankası'nın desteğiyle Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM) kurulması için protokol anlaşması imzalandı. 17 Ağustos'a kadar faaliyete geçmesi hedeflenen merkezde veri üretilerek detaylı bilimsel çalışmalar yapılacak. Toplantıda konuşan İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak, "Marmara Bölgesi'nde isteyen herkesin evine ivme ölçer koyacağız. Daha sonra bölgede yerleştirdiğimiz sensörlerle dinleme yapacağız. Böylece her olan depremde binalarımızın davranışlarını bileceğiz. Kuzey Anadolu Fayını sadece 3 günde haritalaması mümkün. Yani Türkiye'nin bütün aktif fayları, önce Marmara Bölgesi başta olmak üzere ileride gerçek sayılara dönüştüreceğiz" dedi.
İTÜ Türkiye İş Bankası Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin tanıtım toplantısı İTÜ Ayazağa Kampüsü'nde İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu, Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Mikdat Kadıoğlu ve merkezde görev alacak akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşti.
Merkezde başta Marmara Bölgesi olmak üzere ülkemizdeki aktif fayların oluşturduğu tehlike ve risklere dair dinamik, sayısal, interaktif tehlike ve risk haritalama teknikleri geliştirilecek. Aynı zamanda bina bazlı ivme haritaları oluşturularak deprem senaryoları hazırlanacak ve bu senaryolar ile kentsel dönüşüm, sanayi planlama ve afete hazırlık altyapısı için veri üretilecek.
Birçok disiplinin bir arada eş güdüm halinde çalışacağı MATAM’da jeoloji mühendisliği, jeokimya-jeodinamik, jeodezi ve fotogrametri, elektronik haberleşme, şehir ve bölge planlama, hidrojeoloji mühendisliği, inşaat mühendisliği gibi deprem konusuyla birebir örtüşen bilimsel konularda uzman akademisyenler görev alacak.
KOYUNCU: AKADEMİSYENLERİMİZ ÖNCÜ ÇALIŞMALARIYLA ÜLKEMİZE BÜYÜK KATKI SAĞLAYACAKLARDIR
Protokol töreninde konuşan İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu, MATAM'ın ilerleyen dönemlerde Türkiye'nin deprem araştırmalarındaki bilgi düzeyini çok daha üst seviyelere çıkaracağını belirterek "Merkez resmi olarak kuruldu, Yüksek Öğrenim Kurulu tarafından onaylandı ve merkezin yönetmeliği Resmi Gazete'de yayınlandı. İstanbul Teknik Üniversitesi olarak sorumluluklarımızın elbette farkındayız. Teknolojik ve dijital dönüşümde Ar-Ge'de uygulamalı eğitimde uluslararası ilişkilerde ve üniversite sanayi iş birliklerinde her zaman öncü ve proaktif bir rol üstlenmek durumundayız. Bugün de hem ülkemiz hem de bölgemiz açısından katma değeri yüksek ve sosyal faydasının oldukça büyük olduğu bir iş birliğine imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Merkezimiz, bu alanda çalışan gençlerin önünü açacağı gibi, aynı zamanda akademisyenlerimiz öncü çalışmalarıyla ülkemize büyük katkı sağlayacaklardır. Umuyorum ki, böylesi güzel iş birliği protokollerinin sayısı her geçen gün artar. Bunun olması adına biz İTÜ olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz ve göstermeye de devam edeceğiz" diye konuştu.
YALTIRAK: HALKIN BİNALARINA TAKABİLECEĞİ İVME ÖLÇERLER TASARLIYORUZ
Merkezin hedeflerini anlatan Prof. Dr. Cenk Yaltırak ise “Bizim MATAM’da ki esas amacımız birbiriyle konuşan veriler ve konuşan öğrenciler, yani burada 25 kişi çalışacak. Hepsi bizim hocalarımızın master ve doktora öğrencileri olacak. Bunlar aynı mekanlarda aynı amaca yönelik işlerde birbirlerinin eksiklerini öğrenecek ve konuşacaklar. Ayrı odalarda raporlar veya makaleler üretmeyecekler, hep birlikte üretecekler. Hep birlikte ürettikleri şeylerden yeni fikirler çıkartacaklar. Biz onlara yol göstereceğiz. Bu merkezle ilgili söylemek istiyorum; Murat Şahin 4 disiplini ilk defa bir araya getiren bir doktora öğrencisi. Bize bir yol gösterdi, biz şunu gördük ki; fayın üzerinde oluşan depremin noktasından evimizin içinde, koltukta otururken 365 gün 24 saat içinde eğer ne zaman nerede olduğumuzu biliyorsak başımıza ne geleceğini bilme imkanımız var. Biz şu anda halkın binalarına takabileceği ivme ölçerler tasarlıyoruz ve bunu neredeyse Marmara Bölgesi'ndeki isteyen herkesin evine koyacağız ve bunu koyduktan sonra da Marmara'nın her yerine yerleştirdiğimiz sensörle onu dinleyeceğiz. Her olan depremde binalarımızın davranışlarını bileceğiz, cep telefonu uygulamalarıyla son kullanıcı olan kişilere aktarcağız. Yani genelde devletten ve belediyelerden bir şey bekliyoruz ama esas karar verici olanlar konutlarda oturan insanlar. Onlar başına ne gelecek bilme hakkına sahip" ifadelerini kullandı.
“3 GÜNDE HARİTALAMASI MÜMKÜN"
Prof. Dr. Yaltırak, “Bu merkez bir fayın yerini 1 santim çözünürlükle haritalandıracak, özel bir uçağı var. Uçakla 300 kilometre menzilde Kuzey Anadolu Fayını sadece 3 günde haritalaması mümkün. Yani Türkiye'nin bütün aktif fayları, önce Marmara Bölgesi başta olmak üzere ileride gerçek sayılara dönüştüreceğiz ve bunun bütün kullanıcıları açacağız, yani çalışmak isteyen herkese açacağız. Burada zemin özellikleri bu ivme ölçerler sayesinde tekrar yapılacak. Bunun sonucunda bizim Apollo projemiz gerçekleşecek" dedi.
ARAN: FELAKETLERDE CAN KAYIPLARINI ÖNLEMENİN YOLU BİLİMDEN GEÇİYOR
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran da toplantıda yaptığı konuşmada, geçen yıl 6 Şubat’ta yaşanan büyük deprem felaketinin ardından benzer bir felaket yaşandığında can kayıplarının önüne geçilebileceği inancıyla bu iş birliğini hayata geçirdiklerini belirterek, bunun yolunun da bilimden geçtiğine inandıklarını, bu nedenle böyle bir merkezin kurulmasını çok önemsediklerini ifade etti.
MATAM’ın üniversite, kamu ve özel sektör iş birliğinin en güzel örneklerinden biri olduğunu ifade eden Aran, “Yapay zekanın gücünden yararlanmak için olmazsa olmaz veridir. Bu verinin sağlanması ve ülkemizdeki bu eksikliğin giderilmesi gerek. Toplumumuz için ise özellikle binalarımızdaki risklerin tespiti için hızlı ve tahribatsız değerlendirme yöntemlerinin bulunması, yeni güçlendirme metotlarının ortaya çıkarılması, bu merkezdeki kazanımların her yaş ve eğitim grubu için Türkiye’ye yayılması; çocuk, genç ve yetişkinlerde bilinçlendirme ve farkındalık çalışmaları yapılmasını en değerli kazanımlar olarak görüyorum" diye konuştu.