Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 3

DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 3

ABONE OL
DHA

1- İLKER GÖNEN'İN AVUKATI: TAHLİYE TALEP ETSEM DE VERİLMEYECEĞİNİ BİLİYORUM -4 / EK BİLGİLERLE

Leyla YILDIZ / İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL'da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22'si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Davanın 13'üncü duruşması sanık avukatlarının katılma ve tutukluluk taleplerine ilişkin savunmalarıyla başladı.

Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle duruşma konferans salonunda görülüyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanık duruşmaya katıldı. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edildi. Duruşmada bugüne kadar 22'si tutuklu 47 sanığın savunmaları alındı. Duruşma saat 10.30 sıralarında, sanık avukatlarının katılma ve tutukluluk taleplerine ilişkin savunmalarıyla başladı. Duruşmada bugün mahkeme heyetinin ara kararını açıklaması da bekleniyor.

Sanık avukatlarının savcının mütalaasına karşı savunma yaptığı duruşmada ilk olarak tutuklu sanıklardan Mustafa Kazan'ın avukatı söz aldı. Kazan'ın avukatı, "Duruşma savcısının talebinin reddini talep ediyoruz. Örgüt olmadığı kanaatindeyiz. Örgüt liderinin ve örgütün üst kısımdaki kişilerin alt tabadakilere emir vermesi gözüküyor ama böyle bir şema olmadığı, işveren işçi şeması olduğu gözüküyor. Müvekkilim iş yerinde idari personel olarak çalışmaktadır. Hiçbir şekilde tıbbi müdahalede bulunmamıştır. Suç oluşmadığı için tutuklama talebinin reddini talep ederiz. 112 ambulansının devre dışı bırakılmadığı tamamen kanuna uygun ve usulüne yapıldığı görülmüştür. Müvekkilim bu olay gerçekleştikten sonra emekli olmak durumunda kalmış ve memleketine gitmişti. Duruşmanın başından beri aralıksız geldi, duruşmadan kaçma ihtimali olsaydı duruşmaya gelmezdi, tutuklama talebi olmasına rağmen bugün de duruşmaya gelmiştir. Müvekkilim iş yerinde sabit maaşla çalıştığı için herhangi bir menfaat de sağlamadığı ortadadır." dedi.

'MÜVEKKİLİMİN SALIVERİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ'

Tutuklu sanık Sümeyye Özdemir'in avukatı ise, "Müvekkil 20'li yaşların başında Bağcılar Medilife'ta tıbbi sekreter olarak çalışan biridir. Dosya kapsamında gerçekleştirdiği eylemler epikriz yazmak ve SGK'yı dolandırmak gibi eylemler deniliyor ama epikriz konusunda Hasan Basri Gök 'Sümeyye Özdemir'i tanırım, epikriz yazar diyor' ama sizin karşınızda duyumdan bahsetti ve tanımadığını ifade etti. Müvekkil doktor, hemşire değil ve epikriz yazacak bir bilgiye sahip değil. Sorumlu doktorlar yanına oturtarak ekranı kağıda yazdırıyor. Müvekkilin örgüt hiyerarşisi içinde olması söz konusu değil. Müvekkil sadece örgüt başkanı olarak nitelendirilen i Fırat Sarı'ya 'Hocam şöyle böyle oldu' diye bilgi vermiştir. Savcılık mütalaasında tutuklamadan bahsedilmiş, dosyada müvekkilim hakkında herhangi bir delil yok. Müvekkilim fatura kesmesini bilmez çünkü muhasebeci değil. Epikriz yazmaz çünkü doktor değil. Müvekkil duruşmalar başladığı günden beri takip etmektedir kaçma sebebi yoktur. Tutuklanması halinde psikolojisi geri dönülemez hale gelecektir" dedi.

Tutuklu sanık Deniz Korkmaz'ın avukatı ise, "Nitelikli dolandırıcılık ve örgüt üyeliği kapsamında suç var. Burada örgüt üyeliği gibi bir konu yok, emir talimat alma yok. GMZ şirketinin sahibi olduğu gözüküyor, kolluk kuvvetlerinde verdiği ifadede şirketin Fırat Sarı'ya ait olduğu söylüyor. Uzman görüşünde Deniz Korkmaz'ın adı geçmiyor. Tapelerde ve sorgularda Deniz Korkmaz'ın adı neredeyse hiç adı geçmedi. Deniz Korkmaz emniyetle birlikte çalışmış olsa burada sanık olarak bulunmazdı. Müvekkilimle gurur duyuyorum. Sanıklar içinde diğerlerinden farkı var müvekkilim kendi isteğiyle burada ve uzun süredir tutuklu. Delil karartma şüphesinin olmadığı, telefonlarını teslim ettiği, tutuklu kaldığı süreyi göz önüne alınarak tutukluluk halinin devam etmemesini, müvekkilimin salıverilmesini talep ediyoruz." cümlelerini kullandı.

'KADAN, KARAKOÇ VE HELVACI BEBEK İÇİN ADLİ TIP'TAN ÖLÜM RAPORU ALINSIN' TALEBİ

Dursun Eryılmaz'ın avukatı, "Müvekkil 2023 Haziran ve temmuz ayında 5 bebeğin ölümünden sorumlu tutulmuştur. Somut delilere dayanan kuvvetli suç şüphesi bulunmamaktadır. Amir- memur, alt-üst örgüt hiyerarşisi bulunmamaktadır. Savcının mütalaasına katılmıyoruz. Esas olan tutuksuz yargılanmaktır. 8 aydır müvekkil tutuklu artık tutukluluk cezanın infazı haline gelmiştir. Ev hapsiyle kendisinin salıverilmesini tutuksuz olarak yargılanmasını talep ederiz. Kadan bebek, Karakoç bebek ve Helvacı bebek için adli tıp kurumundan ölüm raporu alınmasını talep ediyoruz." dedi.

Emine Avcı'nın avukatı ise, " Uzman görüşünün dosyasıyla alakası olmadığını anlayabiliriz bu insanlar neden bu kadar süredir tutuklu? Müvekkilimin adli kontrol şartıyla tahliye edilmesini talep ediyoruz." dedi.

Fehmi Alperen'in avukatı ise, "Suç örgütüne üye olma suçunu kabul etmiyoruz. Müvekkilim sadece sanıklardan Gıyasettin Mert'i tanımaktadır. MASAK soruşturma incelemesinde müvekkilimin herhangi bir suç geliri elde etmediği anlaşılmıştır. Müvekkilimin delil karartma gibi bir durumu yoktur, sabit ikameti vardır ve ailesiyle yaşamaktadır. Daha fazla mağdur edilmemeleri üzerine tahliye edilmelerini talep ediyoruzö ifadelerinde bulundu.

FIRAT SARI'NIN AVUKATI: MÜVEKKİLİM OLSA OLSA DIŞ KAPININ MANDALI OLUR

Fırat Sarı'nın avukatı ise, "Kamu hastanelerine kaç tane hasta sevki olmuş bununla ilgili rapor talep ediyoruz. Müvekkilim örgüt kurma ve örgütü yönetme suçuyla yargılanmaktadır. Soruşturma aşaması hatalı, baştan sona usulsüz yürütülmüştür. Soruşturma savcısı aykırı olarak aleyhine delil topladığı gibi lehine bir delil toplamamıştır. Örgüte ilişkin, bütün detayları hepimiz açıkladık, örgüt lideri olamayacağı anlaşılmıştır, müvekkilimiz olsa olsa dış kapının mandalı olur. 15 gündür örgüt var mı yok mu gereksiz şekilde hepimiz tartışmaktayız. İhbarcı dahil etkin pişmanlıktan faydalananlar da müvekkilimin, hastalara yaklaşımında bir kusurdan bahsetmemiştir. Müvekkilim 3 bebeğin ölümüyle suçlanmaktadır; bu durumu kabul etmiyoruz. Kadan bebekle ilgili, çok uzun süre yatıştan kaynaklı öldürmekten suçlanıyor. Müvekkilim hangi zaman diliminde bebeği uzun yatırdığı ve ölümüne sebebiyet verdiği konusunda raporun çöp olduğu gözüküyor. Halime bebekle ilgili, ölümün gerçekleştiği hastanede tam zamanlı çalışmamaktadır. Halime bebek ilk doğum anından ve ölüm anına kadar bebekle kendisi ilgilendiği için bebeğin ilgili doktoru olarak lanse edildi. Bebeklere özel ilgisini olduğu için ve yaşamaz denilen bebeği 45 gün yaşattığı gibi ölüm anında orada olmaması nedeniyle suçlanmaktadır. Opara bebekle ilgili, eğer konu ölüm ve yaşamsa, sizin hastanenize gelen hastaları kabuk etmek zorundasınız. Doğukan Taşçı'ya ise 'Bu bebeği kabul edecekseniz başında bir hemşire, doktor tutmak zorundasınız' demiştir. Tutukluluk bir tedbir olmak zorundadır. Müvekkilimin ailesi ve uzak akrabaları dahil tüm malvarlığına el konuldu. Tahliyesini talep ediyorum" şeklinde konuştu. (DHA)

'17-18 GÜNDÜR EKMEK REÇEL YİYENLER VAR'

İlker Gönen'in Avukatı, "Benim müvekkilimin yetişkin yoğun bakıma en ufak bir katkısı yok. Devlet Hastanesi'nden çocuk çalmak gibi bir şey yok, yer olmadığı için hastane kendisi gönderir. 2023 denetim raporları almadan bu duruşma bir adım ileri gitmez. Kasım ayında polis böyle bir soruşturma yürütüyoruz denetim yap diyor. Şafak ve Doğa hastanesine Eylül'de Kasım'da, Ocak'ta ayrı denetim yapılıyor. Dosyada bir kişi yok, neden bu hastanelere denetim yapılıyor. Konu huzurdaki şahısların değildir. Tahliye talep etmeyeceğim tek bir talebim var, Allah rızası için Karakoç bebeğin ailesine yazıktır, buradan ayırın ailesi huzura ersin. Kadan bebekle ilgili sorumlu tutulan müvekkilimin konuşması 24 saat sonra. Başkanım kusura bakmayın sesim bazen yüksek çıkıyor, geçen duruşmada da uyarıldım astım var o yüzden yüksek çıkıyor sesim, salonda birkaç doktor var ama onlarda tutuklu maalesef. 7-8 bin lira ile örgüt üyesi yapılmaya çalışılıyor müvekkilim. Tahliye etmeyeceğinizi biliyorum. Savcı tehdidi meselesi dosyamızı etkiledi. Dosya ile herhangi biri savcı tehdidiyle ilgili ifade vermemiştir. Avcılar Hospital'da bir hemşire, çalışanı borçları yüzünden intihar etti. 17-18 gündür ekmek reçel yiyenler var. Tahliye talep etsem de verilmeyeceğini biliyorum ama canım abimin canından da endişe ediyorum o yüzden tahliyesini talep etmiyorum" dedi.

=============

2- ESENYURT'TA CİNSEL İSTİSMAR ŞÜPHELİSİNİN ALIKOYUP VURDUĞU ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ

Dilara ŞAHİN/İSTANBUL, (DHA)- ESENYURT'ta 'cinsel istismar' şüphesiyle bir eve operasyon düzenleyen polis ekiplerine ateş açan M.Ö. (22) yanında tuttuğu İ.S.Y. (14) 'yi vurup ardından kendi kafasına ateş etmişti. Ağır yaralı olarak hastanede tedavi gören İ.S.Y. bugün hayatını kaybetti.

Olay, 2 Aralık'ta Yenikent Mahallesi 670 Sokak'ta saat 23.00 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği'ne giden Y.K.O. (15) yanındaki arkadaşının bir kişi tarafından alıkonulduğunu ihbar etti. Ekiplerin, ihbarda verilen 5 katlı binanın en üst katındaki daireye operasyon düzenlediği sırada içerideki şüpheli M.Ö. tarafından silahla ateş açıldı. Polis memuru N.Y. ağır yaralandı. Olay yerine takviye ekipler sevk edilirken, sağlık ekiplerine de haber verildi. Sağlık ekipleri yaralı polis N.Y.'ye ilk müdahaleyi yaparak, hastaneye kaldırdı. Hastanede tedavi altına alınan polis memurunun durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Bu sırada olay yerine gelen takviye polis ekipleri, sokakta geniş güvenlik önlemi alırken, özel harekat polisleri de daireye operasyon düzenledi.

YARALI HALDE BULUNMUŞTU

Eve giren özel harekat polis, polise ateş açan M.Ö ile evde zorla tuttuğu İ.S.Y.'yi yaralı halde buldu. Olay yerinde hazır bekleyen sağlık ekipleri, şüpheli M.Ö. ile evde tutulan İ.S.Y.'ye ilk müdahalede bulunarak hastaneye kaldırdı. İ.S.Y. bugün hastanede hayatını kaybetti.

Görüntü Dökümü:

--------------------

Arşiv

=======

3- TUZLA'DA AVM'NİN OTOPARKINDA DARBEDİLEN BUĞRA'DAN TAHLİYE TEPKİSİ; DIŞARI ÇIKMAYA KORKUYORUM

Murat SOLAK / İSTANBUL, (DHA)- TUZLA'da oyun oynayan 7 yaşındaki Buğra E. A.'yı havaya kaldırarak yere fırlatıp yaralanmasına neden olduğu için tutuklanan Abdullah Kocaman, 12 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Görüntülerin ortaya çıkması üzerine 8 Kasım Cuma günü tekrar tutuklanan Abdullah Kocaman, 29 Kasım Cuma günü görülen duruşmanın ardından tahliye edildi. Tahliye kararına itiraz eden Buğra E. A.'nın annesi Zeynep A., "Biz hala davamızın arkasındayız. Benim oğluma kabusu yaşattı. Oğlum, 15 dakika yerde hareketsiz yattı. 'Pişmanım, özür dilerim' diyorsun ama böyle pişmanlık ya da böyle bir özür dileme biçimi yok. Benim oğlum ölebilirdi. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" dedi. Buğra E.A. ise "Dışarı çıkmaya korkuyorum. Çıktığım zamanda kapının önüne gidemiyorum. Ben bir şey yapmadan geldi beni duvardan aşağıya attı. Bana yaşattığını başka çocuğa yaşatmasını istemiyorum" şeklinde konuştu.

Tuzla'da 6 Ekim Pazar günü 7 yaşındaki Buğra E.A., bir alışveriş merkezinin otoparkında arkadaşlarıyla oyun oynuyordu. Yandaki düğün salonunda çalışan ve çocuk gürültüsünden rahatsız olan Abdullah Kocaman (19) çocukların yanına gitti. Kocaman önce Buğra E.A.'yı yumrukladı daha sonra yere düşen çocuğu havaya kaldırıp yere fırlattı. Yere düşüp yaralanan Buğra E.A., bilincini kaybetti. Olay yerine gelen sağlık ekipleri 7 yaşındaki çocuğu hastaneye kaldırdı. Gözaltına alınan saldırgan Abdullah Kocaman ise 9 Ekim Çarşamba günü tutuklandı. Kocaman hakkında 'basit yaralama' suçundan 1 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı. 12 gün cezaevinde kalan saldırgan, 21 Ekim tarihinde tahliye oldu. Olaya ilişkin görüntülerin tekrar ortaya çıkması üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tahliye kararına itiraz ederek tutuklanmasını talep etti. Kocaman, 8 Kasım Cuma günü tekrar tutuklandı.

MAHKEMEDEN SUÇ İŞLEMEZ ERTELEMESİ VE TAHLİYESİ

Mahkeme, 29 Kasım Cuma günü görülen duruşmada 'kasten yaralama' suçunun kendini savunamayacak durumda olan mağdura karşı işlendiğini belirterek Kocaman'ın 1 yıl 6 ay hapsine karar verdi. Mahkeme cezasında indirim uygulamadı ancak telafi edilecek bir zararın olmaması ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluştuğunu belirterek cezayı erteledi. Sanığın tahliyesine de hükmetti. Aile ise tahliye kararına kabul etmediklerini belirterek itiraz dilekçesi vereceklerini söyledi.

'2 YILDAN AZ OLDUĞU İÇİN TAHLİYE EDİLİYOR'

Buğra E.A.'nın annesi Zeynep A., "Eşim gece işe gidiyordu, kayınpederim evdeydi. Ben kızımı uyutuyordum, oğlumun arkadaşları bana bağırmaya başladı. 'Eymen'in annesi, Eymen'in annesi' diye. Ben koşup balkona çıktım. 'Abla koş, Eymen kanlar içinde yerde yatıyor. Bir tane adam Eymen'i yere fırlattı' dediler. Gidemiyorum kızım uyuyor, kayınpederime 'baba koş' dedim. Önce babam gitti sonra dayanamadım, ben kızımı beşikten alıp eşimi aradım. Biz gittik, baktık kayınpederim oğlumun başında ağlıyordu. Oğlumun, kanlar içindeki kafasını tutmuş ağlıyordu. Sonra iş yeri sahipleri geldi. O çocuk kaçmıştı. Sonra ambulans ve polisler geldi. Oğlum hastaneye kaldırıldı. Polisler ifade almak için çocuğu bulmaya çalıştı. İki gün sonra çocuk bulundu ifade verdi. İlk tutuklama da 10 gün içeride yatıyor. Sonra tahliye oluyor. İkinci tutuklama da 8 Kasım'da. 29 Kasım'da mahkememiz olduğu için mahkemeye çıkıyoruz. 1 yıl 6 ay hapis cezası veriliyor ama 2 yıldan az olduğu için tahliye ediliyor. 2 yıldan az olduğu için ve sicili temiz olduğu için tahliye ediliyor" dedi.

'OĞLUM 15 DAKİKA ORADA HAREKETSİZ YATIYOR'

Abdullah Kocaman'ın en ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini belirten Zeynep A., "Biz hala davamızın arkasındayız. Oğluma yaptığı şey yanına kar kalsın istemiyoruz. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Benim oğluma kabusu yaşattı. Oğlum ölebilirdi, 15 dakika orada yerde hareketsiz yatıyor. Oğlum eve geldi hiçbir şey hatırlamıyor, kafasını kimin yaptığını hatırlamıyor, amcasının getirdiğini hatırlamıyor" diye konuştu.

'KORKUYOR, BU PSİKOLOJİDEN ÇIKAMIYOR'

Anne Zeynep A., oğlu Buğra E.A.'nın olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu ve konuşmada daha da güçlük yaşadığını belirterek, "Bizim için çok zor bir süreçti ve hala da bazen dışarı çıktığında 'anne o çocuğa benzettim' diye korktuğunu söylüyor. Bazen okula götürüyorum oğlumu, 'Şu Abdullah Kocaman'a çok benziyor, o değil dimi' diye soruyor. Korkuyor, o yüzden psikologlara götürdük. Bu psikolojiden çıkamıyor, atlatamıyor çünkü ilk defa başımıza böyle bir şey geldi. Benim oğlum daha 7 yaşında. Büyük olsaydı atlatırdı. O yüzden en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Tahliye kararı bizim içimizi soğutmuyor. İtiraz dilekçemizi vereceğiz. Gittiği yere kadar gitmeyi düşünüyoruz. Başka bir çocuğa daha bunu yapmış. Çocuk olayı gelip bize anlattı. 'Abilerime söyledim, babama söyledim' dedi. Bunun nasıl sicili temiz olabilir. Bu çocuk düşmanı, başka bir şey değil. Bu şehir eşkıyası. Artık buna denebilecek bir şey yok. 'Pişmanım, özür dilerim' diyorsun ama böyle pişmanlık ya da böyle bir özür dileme biçimi yok. Ölebilirdi benim oğlum. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" ifadelerini kullandı.

'HERKES KENDİ EVLADI GİBİ GÖRSÜN ONA GÖRE CEZALANDIRMA YAPILSIN'

Babaanne Aysen A., "Masum görünüyormuş, masum konuşmuş. Konuşmakla burada bir çocuğa yaptığı şeyin üstü kapatılabiliyor mu? Bizim çocuğumuzu Allah korumuş ya darbe alsaydı, sakat kalsaydı veya ölseydi. O zaman mı ceza alacaktı? O zaman da belki birkaç yılda bırakacaklardı. Ben duyduğumda çok kinlendim. Köydeydim, burada değildim. Ben burada olsaydım ne yapardım bilmiyorum. Çocukların hepsi gelmiş o anda. Polisler kamera görüntülerini göstermemişler. 'Biz dayanamıyoruz, siz hiç dayanamazsınız' deyip göstermemişler görüntüleri. Tabi sonra avukatlar aracılığıyla çıktı meydana görüntüler. Biz bunu tekrar mahkemeye vereceğiz ya da ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız. Bir yüksek mahkemeye gitmek gerekiyorsa gideceğiz. Çocuğa yapılan hiç basit bir şey değil. Herkes kendi evladı gibi görsün, kendi evladı gibi düşünsün ona göre cezalandırma yapsın" şeklinde konuştu.

'SERBEST KALMASINI İSTEMİYORUM'

Buğra E.A. ise "Dışarı çıkmaya korkuyorum. Çıktığım zamanda kapının önüne gidemiyorum. Ben bir şey yapmadan geldi beni duvardan aşağıya attı. Bana yaşattığını başka çocuğa yaşatmasını istemiyorum. Serbest kalmasını da istemiyorum" dedi.

Görüntü Dökümü:

------------------

-Annenin konuşması

-Babaannenin konuşması

-Çocuğun konuşması

-Genel görüntüler

-Arşiv

=========

4- BAKAN KACIR: YÖRÜNGELER ARASI UYDU TRANSFERLERİ YAPAN UZAY ARAÇLARI GELİŞTİRECEĞİZ

Kübra SONKAYA-Feridun AÇIKGÖZ/İSTANBUL, (DHA)- SANAYİ ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank Gençİz Zirvesi'nde İnovasyon ve Teknoloji sunumu gerçekleştirdi. Bakan Kacır, "Almanya pandemiden bu yana üretim gücünden yüzde 13 kaybederken Türkiye mevcut üretim gücünün üzerine yüzde 20 ilave etti. Eğer başarabilirsek hibrit roket teknolojisini uzayda gerçekleştiren ülke olarak yörüngeler arası uydu transferleri yapan uzay araçları geliştireceğiz ö dedi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Halkbank'ın düzenlediği Gençİz Zirvesi'nde gençlerle bir araya geldi. 'İnovasyon ve Teknoloji' başlıklı bir sunum gerçekleştiren Bakan Kacır, "Türkiye'de bin 600'den fazla Ar-Ge ve tasarım merkezi var. Türkiye'nin tüm şehirlerinde teknoloji geliştirme yolculuğuna çıkan genç girişimcilerimize hizmet vermek üzere kuluçka merkezleri, hızlandırma merkezleri yükseliyor. Türkiye'nin yüksek teknoloji ihracatı 9 milyar doların üzerine çıktı ve 208 üniversitesinde Türkiye'nin muazzam bir araştırma altyapısı var artık. Araştırma geliştirmeye, toplam milli gelirimiz içerisinden ayırdığımız payı yüzde 0,5'ten 1,3'e yükselttik. Yıllık araştırma-geliştirme harcamaları 1,2 milyar dolardan, 16 milyar doların üzerine çıktı. Türkiye'nin Ar-Ge insan kaynağı 29 binden 291 bine yükseldi. Araştırma geliştirmeye Türk özel sektörü öncülük ediyor. Türk özel sektörünün toplam araştırma-geliştirme harcamalarımızda payı yüzde 60'ın üzerine yükseldi. Bilimsel araştırma kapasitemiz 5 misline çıktı ve Türkiye'de bir yılda yapılan toplam patent başvurusu sayısı 2000'li yılların başında sadece 414'tü. Yani koca Türkiye'de günde bir patent başvurusu yapılıyordu. Şimdiyse yılda 8 bin 600'den fazla patent başvurusu gerçekleşiyorö dedi.

'TÜRKİYE 35 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDE OTOMOTİV İHRACATI OLAN BİR ÜLKE'

Türkiye'nin pandemiden bu yana üretim gücünü artırdığını belirten Bakan Kacır, "Bütün bunlar sayesinde Türkiye üretiyor ve dünyaya ihraç ediyor. Bugün 262 milyar dolar ihracat yapabilen bir ülkeyiz. Bütün dünya ticaretinden aldığımız payı binde 5 düzeyinden yüzde 1'in üzerine çıkardık. Yani adeta bütün dünya ticaretinde bir Türkiye'nin üzerine hep birlikte bir Türkiye daha ilave etmiş olduk. Dünyaya sattığımız ürünler Türkiye'nin kendi ürettiği sanayi ürünleri. Türkiye, Çin'den sonra Orta Avrupa'ya kadar bu geniş coğrafyada, bu geniş kuşakta en fazla sayıda ürünü en fazla ülkeye rekabetçi şekilde ihraç etme kabiliyetine sahip ülkedir. Türkiye pandemi sonrasında üretim gücünü yükseltti. Almanya pandemiden bu yana üretim gücünden yüzde 13 kaybederken Türkiye mevcut üretim gücünün üzerine yüzde 20 ilave etti. Türkiye bugün güneş paneli üretiminde Avrupa'da 1 numara, beyaz eşya üretiminde Avrupa'da 1 numara, dünyada 2 numara. Ticari araç üretiminde Avrupa'da 1 numarayız, çimento üretiminde Avrupa'da 1 numarayız. Demir-çelik üretiminde Avrupa'da ilk 2 ülkeden biriyiz. Askeri insansız hava aracı üretiminde dünyada 1 numarayız. Türkiye 35 milyar doların üzerinde otomotiv ihracatı olan bir ülke, 30 milyar doların üzerinde kimya ihracatı olan bir ülke, 25 milyar doların üzerinde makine ihracatı yapabilen bir ülke. Bunu nasıl başardık? Teknolojide paradigma değişimlerine odaklanarak başardıkö ifadelerini kullandı.

'SAVUNMA VE HAVACILIKTA YÜRÜDÜĞÜNÜZ PROJELERİN SAYISINI BİNİN ÜZERİNE ÇIKARDIK'

İHA teknolojisine değinen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "2000'li yıllarda Türkiye özellikle terörle mücadelede kendi ihtiyaçlarını kendi imkanlarıyla giderebilmek adına kendi yolunu çizmeyi seçti. Ve tam da bu dönemde, robot uçaklar diyebileceğimiz insansız hava araçlarının yükselişini Türkiye çok vakitlice sezinledi. Tabi sayın cumhurbaşkanımızın bu alanda çok güçlü bir himayesi ve iradesi bulunuyor olması bu alanın önünü açmış oldu. Nihayetinde Türk milletinin öz evlatları, kendi alın teriyle akıl teriyle, Bayraktar'ı, Akıncı'yı, Anka'yı Aksungur'u, sonrasında havacılıkta Hürkuş'u, Hürjet'i, Gökbey'i, Kaan'ı, Kızılelma'yı geliştirdi ve gökyüzüne imzasını attı. Savunma ve havacılıkta yürüttüğümüz projelerin sayısını binin üzerine çıkardık. Türkiye bu yıl 7 milyar dolara yakın savunma ve havacılık ihracatı gerçekleştirdi. Dünyanın en başarılı savunma havacılık firmaları arasında artık Türk firmaları yer alıyor. 2019 yılının aralık ayında biz TOGG araçlarını ilk kez kamuoyuna tanıttık. Bu defa şunu söyleyenler olduğunu gördüm. Evet çok güzel araçlar tasarlanmış ama bunlar birer maket, ortada bunların fabrikası falan yok. Onlar bunları söylerken TOGG'da pırıl pırıl Türk mühendisleri, Türk teknisyenleri bütün çalışma arkadaşlarımız harıl harıl çalıştılar ve nihayetinde o gün bugün 1,5 yılda 44 binden fazla TOGG Türkiye'nin yollarına çıkmış oldu. TOGG elektrikli araç pazarında Türkiye'de bir numara. 44 bin aracı Tesla, 6 yılda yola çıkarmıştı. TOGG 1,5 yılda bu seviyeye geldi. Türksat 6A'yı ürettik. Türkiye kendi haberleşme uydusunu geliştirebilen üretebilen 11 ülkeden biri bugün. Bütün bu testleri kendi alt yapımızla kendi imkanlarımızla yapabilen bir ülkeyiz bugün. Ve bütün bunlar Türkiye'ye çok farklı pencereler açacak. Eğer başarabilirsek hibrit roket teknolojisini uzayda gerçekleştiren ülke olarak yörüngeler arası uydu transferleri yapan uzay araçları geliştireceğizö şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü:

---------------------------

- Salondan genel ve detaylar

- Bakan Kacır'ın konuşması

- Bakan Kacır'a hediye takdimi

===========

5- VALİ GÜL, KAYIP KARDEŞLERİ ARAMA ÇALIŞMALARI HAKKINDA BİLGİ ALDI

Hasan YILDIRIM/İSTANBUL, (DHA) SARIYER'de 23 Kasım'da denize düşerek kaybolan 2 kardeşi arama çalışmaları 12'inci günde devam ediyor. Arama çalışmalarının olduğu Bebek Sahili'ne gelerek bilgi alan İstanbul Valisi Davut Gül, "İstanbul Boğazı'nın genişliği, büyüklüğü, akıntıların yüksek olmasından dolayı şimdiye kadar maalesef bulunmadı. Aramalar ve çalışmalar devam edecekö dedi.

Aşiyan Sahili'nde 23 Kasım'da denize düşen Ayşe Can (29) ve onu kurtarmak için denize atlayan kardeşi Velat Can'ı (23) arama çalışmaları 12'nci günde devam ediyor. Çalışmalara 288 personel ile 30 araç katılıyor. AFAD koordinesinde devam eden arama çalışmalarına Sahil Güvenlik, Deniz Kuvvetleri Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botu, Jandarma Arama ekipleri, Deniz Polisi, itfaiye ekipleri ekiplerinin yanı sıra 11 Sonar ve 4 ROW cihazı ile sürüyor. Çalışmalar devam ederken bölgeye gelen İstanbul Valisi Davut Gül, yetkililerden bilgi aldı. Aile üyeleri ile de görüşen Vali Gül, çalışmaların devam edeceğini söyledi.

'KULLANABİLECEĞİMİZ TÜM ENSTRÜMANLARI KULLANDIK'

Ziyaret sonrasında çalışmalar hakkında bilgi veren İstanbul Valisi Davut Gül, "İki kardeş denize düşerek kayboldular. Olayın ilk anından itibaren AFAD'ın koordinesinde Sahil Güvenlik başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, gönüllülerin katılımıyla devam ediyor. İstanbul Boğazı'nın genişliği, büyüklüğü, akıntıların yüksek olmasından dolayı şimdiye kadar maalesef bulunmadı. Aramalar ve çalışmalar devam edecek. Dolayısıyla kullanabileceğimiz tüm enstrümanları kullandık, kullanmaya da devam edeceğiz. Ailenin bekleyişi devam ediyor. Zor bir durum. İnşallah bizler de devam eden arkadaşlarımızla, çalışan arkadaşlarımızla birlikte bu süreci olabildiğince hızlı sonlandırmış oluruz. Allah sabır versin. O bölgeye önlem alınması ile ilgili büyükşehir belediyemize yazımızı yazacağız. Onlar o açıdan bir bakacaklarö dedi.

Görüntü Dökümü:

------------------------

- Bebek Sahilinden görüntü

- Ekiplerin çalışmaları

- Ailenin beklediği tekne

- İstanbul Valisi Davut Gül'ün gelişi ve açıklamaları

==========

6- GÜNGÖREN'DE MÜZİSYENİ DARBEDEREK ÖLDÜREN 2 SANIĞIN DURUŞMASI 30 OCAK'A ERTELENDİ

Leyla YILDIZ/ İSTANBUL, (DHA)- GÜNGÖREN'deki bir restoranda müzisyen Umut Emre Aytekin'i darbederek ölümüne neden olan 2 şüpheli 'Kasten öldürme' suçundan müebbet hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıktı. Duruşma, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, eksik hususların giderilmesi için 30 Ocak Perşembe gününe ertelendi.

Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Hayrettin Öztaşçı ile Ceyhun Tuzcu Ses ve Görüntü Bilişim (SEGBİS) sistemiyle katıldı. Taraf avukatları ve maktul Umut Emre Aytekin'in annesi Nermin Kıvrak salonda hazır bulundu. Duruşmada olay gününe ilişkin güvenlik kameraları izlendiği sırada maktulün annesi gözyaşlarına boğuldu.

'TAHLİYEMİ TALEP EDİYORUM'

Tutuklu sanık Ceyhun Tuzcu savunmasında, "Tahliyemi talep ediyorum" dedi. Tutuklu sanık Hayrettin Öztaşçı ise, "Çok pişmanım keşke böyle bir şey olmasaydı, tahliyemi talep ediyorum. Kimsenin canına kastetme niyetim yoktu" dedi.

'MAKTUL İLK YUMRUĞU YEDİĞİNDE YERE SERİLDI'

Tanık olarak dinlenen Yasin Coşkun ise, "Olayın yaşandığı restoranda çalışıyorum. Hem sanıklar hem de maktul sabit müşterimizdi. Maktul sürekli alkollü şekilde geliyordu, genelde tek gelirdi ama daha önce sanki kız arkadaşıyla 1-2 kez geldi. Diğer çocuklar da normal siparişlerini veriyordu. Bu olayda sanıklardan biri masada uyuyordu. Diğer sanık karşı tarafta oturuyordu. Maktul de ayakta onların masasına yakın bir yerdeydi. Bir şey konuşuyorlardı; ancak ne konuştuklarını bilmiyorum. Büyük ihtimalle siparişini almaya geldi. Diğer şahıs arkadan geldi. Yumruk attı ilk yumruğu yediğinde yere serildi. Diğer arkadaşı arkadan kafasına tekme attı. Ben yumruk sesini duydum. Olaydan sonra bizi müdür yukarı ekip odasına gönderdi. Ben masalarında değiştiklerini görmedim" dedi. Müşteki avukatı ise, maktulün yurtdışında olan ve olaya tanık olan kız arkadaşının ifadesinin alınmasını talep etti.

DURUŞMA ERTELENDİ

Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı 30 Ocak Perşembe gününe erteledi.

İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 4 Şubat'ta Güngören Abdurrahman Nafiz Gürman Mahallesi General Ali Rıza Gürcan Caddesi'ndeki restoranda şüpheliler Hayrettin Öztaşçı ve Ceyhun Tuzcu'nun müzisyen Umut Emre Aytekin'i yumruk ve tekme darbeleriyle öldürdükleri belirtildi. Hazırlanan iddianamede, iş yeri kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu, Aytekin ve nişanlısının saat 05.30 sıralarında iş yerine gelip, ellerindeki yiyeceklerle sanıkların bulunduğu masanın arkasındaki masaya oturdukları, bir süre sonra Aytekin ile şüpheliler arasında masa başında konuşma geçtiği kaydedildi. Konuşmanın ardından Aytekin'in saat 06.30 sıralarında restorandaki bankonun önünde beklediği, sanık Öztaşçı'nın Aytekin'in kafasına yumruk atıp boğazını sıkarak, yere düşürdüğüne dikkati çekilen iddianamede, diğer sanık Ceyhun Tuzcu'nun Aytekin'i birden fazla kez tekmelediği belirtildi. İddianamede, sanıklar Ceyhun Tuzcu ile Hayrettin Öztaşçı'nın "Kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

ARŞİV

========

7-SOSYAL MEDYA FENOMENİ GAGA BULUT HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILDI

Ayşe GÜREL/İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, sosyal medya fenomeni Gaga Bulut'un bir videoda 13 yaşında bir erkek çocuğuna cinsel istismarda bulunulduğu yönündeki konuşmalar içeren paylaşımına ilişkin soruşturma başlatıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bazı sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımlarda, 'Gaga Bulut' olarak bilinen sosyal medya fenomeni Bulut Altuğ'un 13 yaşında erkek çocuğuna cinsel istismarda bulunulduğu yönündeki konuşmaları içeren video yayını yaptığı belirlendi. Altuğ ile yayında konuşma yapan kişi hakkında 'müstehcenlik' suçundan, videoda konuşan kişinin hakkında ise 'çocuğun cinsel istismarı' suçundan soruşturma başlatıldı. İki şüpheli hakkında da gözaltı kararı verildi. (DHA)

=======

8- NASUH MAHRUKİ'YE 3 YILA KADAR HAPİS TALEBİ

Ayşe GÜREL/İSTANBUL, (DHA)- ESKİ Akut Başkanı Nasuh Mahruki'nın sosyal medyada kullandığı ifadeler gerekçesiyle tutuklanmasına yönelik yürütülen soruşturma tamamlandı. Mahruki'nin 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Eski Akut Başkanı Nasuh Mahruki, sosyal medyada kullandığı ifadeler gerekçesiyle 20 Kasım Çarşamba günü tutuklanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, Nasuh Mahruki'nin sosyal medya paylaşımlarında kullandığı ifadelerle halk arasında endişe, korku veya panik yaratma amacı taşıdığı belirtildi. İddianamede ayrıca, paylaşımların içerikleri ve görüntülenme sayıları dikkate alındığında eylemin kamu barışını bozmaya elverişli olduğu ifade edildi.

3 YILA KADAR HAPİS TALEBİ

Hazırlanan iddianamede ayrıca, Mahruki'nin üzerine atılı 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ve devletin yargı organlarını alenen aşağılama' suçundan dosyasının ayrılarak ayrı bir soruşturma yürütüldüğü de belirtildi. İddianamede şüpheli Nasuh Mahruki'nin 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Şüphelinin yargılanmasına önümüzdeki günlerde İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. (DHA)

Görüntü Dökümü:

--------

-ARŞİV

=========

9-AVCILAR'DA 1 AY ARAYLA AYNI KUYUMCUYA İKİNCİ SİLAHLI SALDIRI

İhsan DÖRTKARDEŞ/İSTANBUL, (DHA)- AVCILAR'da tehditle para isteyen kişilere ödeme yapmadığı için daha önce kurşunlanan kuyumcuya bir kez daha silahla ateş açıldı. Sabah saatlerinde kuyumcu önüne gelen kimliği belirsiz şüpheli 5 el ateş ettikten sonra olay yerinden kaçtı. Kuyumcuya silahlı saldırı anı güvenlik kamerasına saniye saniye yansıdı.

Olay Yeşilkent Mahallesi Atatürk Caddesi'ndeki kuyumcuda meydana geldi. İddiaya göre kuyumcu Oğuz Sönmez tehditle kendisinden para isteyen kişilere ödeme yapmadı. Sabaha karşı dükkanın önüne yaya olarak gelen 1 şüpheli kuyumcuya silahla ateş açtıktan sonra olay yerinden kaçtı. Sabah iş yerini açan Sönmez'in ihbarı üzerine polis ekipleri, şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.

İKİNCİ KEZ SİLAHLA ATEŞ AÇILDI

Aynı kuyumcunun 2 Kasım Cumartesi günü de motosikletli şüpheliler tarafından kurşunlandığı, saldırganların henüz yakalanmadığı öğrenildi. Kuyumcu Oğuz Sönmez, olay günü yaptığı açıklamada, "Bize sözde 5 milyon lira ceza kestiklerini söylediler. Whatsapp üzerinden sadece sesli aramayla iletişime geçiyorlar. Bu şekilde tehdit ettiler. Biz ödeme yapmadık. Bu sabah geldiğimizde kurşun izlerini gördük. Biz bu parayı vermeyeceğiz. Bizim kimseye verecek paramız yok. Whatsapp üzerinden yurtdışı numaralarından arıyorlar" şeklinde konuştu.

SALDIRI ANI GÜVENLİK KAMERASINDA

Kuyumcuya ikinci kez düzenlenen silahlı saldırı güvenlik kamerasına da yansıdı. Görüntülerde, dükkanın önüne yaya olarak gelen siyah giyimli şüphelinin 5 el ateş ettiği anlar görülüyor. Şüpheli daha sonra koşarak olay yerinden kaçıyor. (DHA)

Görüntü Dökümü:

------------

(Güvenlik kamerası)

- Şüphelinin ateş edip kaçtığı anlar

(ARŞİV)

- Dükkandaki mermi delikleri

- İşyerinin dıştan görüntüleri

- Kuyumcu Oğuz Sönmez ile röportaj

- Genel ve detay görüntüler

=========

10-BEYOĞLU'NDA 2 KATLI METRUK BİNA ALEV ALEV YANDI

Doğan Can CESUR- Hasan YILDIRIM / İSTANBUL (DHA)- BEYOĞLU'nda 2 katlı boş olduğu öğrenilen binada henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. İtfaiye ekiplerinin müdahale ettiği yangın söndürülürken, o anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.

Olay, saat 15.00 sıralarında İstiklal Mahallesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre 2 katlı boş olduğu öğrenilen binada henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Alev alev yanan binayı gören çevredeki vatandaşlar itfaiye ekiplerine ihbarda bulundu. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri binadaki yangını söndürürken, alevlerin yan binalara sıçraması için önlem alındı. İtfaiye ekiplerinin çalışmaları sonucu yangın kontrol altına alındı. Binanın alev alev yandığı anlar cep telefonu kamerasına yansıdı. Polis olayla ilgili çalışma başlattı. (DHA)

Görüntü Dökümü:

-------

(Cep telefonu)

-Binanın yanması

-Çıkan dumanlar

-İtfaiye ekiplerinin gelmesi

-Gökyüzüne yükselen dumanlar

(Aktüel)

-Olay yeri

-Ekiplerin çalışması

-Yanan binaya müdahale

-Genel ve detay görüntüler

==========

11- BEYLİKDÜZÜ'NDE YOL ÇÖKTÜ, HAFRİYAT KAMYONU ÇUKURA DÜŞTÜ

Dilara ŞAHİN- Uğur GÜLBOY/İSTANBUL, (DHA)- BEYLİKDÜZÜ'nde İSKİ altyapı çalışması sırasında yolun çökmesi sonucu hafriyat kamyonu çukura düşüp devrildi. Hafif yaralanan kamyon şoförü hastaneye kaldırıldı.

Kaza Gürpınar Mahallesi Pekmez Caddesi'nde meydana geldi. İSKİ altyapı çalışması sırasında bölgede olan 34 GF 4291 plakalı hafriyat kamyonu, yolun çökmesi sonucu devrildi. İhbar üzerine bölgeye polis, itfaiye ve acil sağlık ekipleri geldi. Hafif yaralandığı anlaşılan şoför, ambulansla hastaneye kaldırıldı.

Görüntü Dökümü

----------------

- Devrilen kamyonun görüntüsü

- Detay

© Copyright 2024

DHA