DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3
DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 3
1- 'YENİDOĞAN ÇETESİ' LİDERİ FIRAT SARI: SAVCI TEHDİDİNDEN SONRA KAMUOYUNDA İNFİAL OLUŞTU / EK BİLGİLERLE
-Bunlar sadece muhabbet, Hastanın fişini neden çekelim.
Ayşe GÜREL / İSTANBUL, (DHA)- Yenidoğan çetesi yönetici ve üyelerinin yargılandığı davanın 6. duruşmasında örgüt lideri Fırat Sarı savunmasına başladı. Sarı "Yakınlarım bana savunmamı ertelememi önerdiler, ben katılmadım. Savunmamı yapacağım. Savcı tehdidinden sonra kamuoyunda infial oluştu. Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. Burada içtenlikle her şeyi anlatmak istedim" dedi. Fırat Sarı, hemşire sanık Bahar Kınık ile aralarında geçen "Çek fişi" konuşmasıyla ilgili soruya ise, "Biz o bebek için çok mücadele ettik. Durumu kötüydü. Öyle bir şey yok ama, niye fişini çeksin? Şimdi bunu siz duyunca irite oluyorsunuz, haklısınız, ama bunlar sadece muhabbet. Hastanın fişini neden çekelim? Ben, madem hastaların uzun yatışı ile para kazanıyorsam, neden fişini çekeyim? Siz kendi aranızda konuşmuyor musunuz, 'Birinin kellesini aldım' diye? Keşke konuşmasaydım. Espri yapılmış ama yapılmaması lazımdı" cevabını verdi.
İstanbul'da yeni doğan bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava altıncı gününde devam ediyor. Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle konferans salonunda görülüyor. Duruşmaya, Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22 tutuklu sanık, 14 tutuksuz sanık ve taraf avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Altıncı günde duruşma saat 10.35 itibariyle kimlik tespitlerinin ardından Yenidoğan çetesi lideri Medisense Sağlık Hizmetleri şirketinin sahibi doktor Fırat Sarı'nın savunması ile başladı.
'ÇOK İYİ ÇALIŞINCA BANA ORADAN İŞ TEKLİFİ GELDİ'
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık örgüt lideri doktor Fırat Sarı, "Yaklaşık 2 ay önce bu savcı tehdidi olayından sonra kamuoyunda yoğun tepki artınca avukatlarım işten ayrıldılar. Bir süre önce memleketimden avukat akrabam geldi. Onlar katılmak istediler savunma için ertelemek istediler. Ben onlara katılmadım çünkü buraya çıkıp maddi gerçeklerin ortaya çıkmasını istiyordum. Savcı tehdidinden sonra kamuoyunda gelişen infial nedeniyle herkesin etkilendiği bir durum oldu. Buraya gelmeyi çok istedim. Çünkü artık hayata karşı bir umudum kalmadı. Bütün hesaplarıma bakılsın istiyorum, öyle bir param yok. Olayların ortaya çıkması için her şeyi anlatmak istiyorum. 17-18 yaşında Tıp Fakültesine başladım. Üniversitede bir gösteriye katıldım ve terör örgütü üyeliğinden ceza aldım, cezaevinde yattım. Olduğum örgütte var olmaktan çok pişman oldum çıktım. Bu yaşananları herkesten gizlemek istedim. Devletle bağım koptu. Ben mesleğimi çok seviyorum, hekim olmayı çok seviyorum. O dönemlerde her şeyimi kaybettim. Bütün insani değerlerimi kaybettim, bir hiç kaldım. O yüzden burada konuşmak içtenlikle anlatmak istiyorum. Tıp fakültesini bitirdim. Zorunlu hizmeti Esenyurt Devlet Hastanesi'nde yaptım. Orada yoğun bakım düzeyini arttırdım. Mekanik anlamda geliştirdim. Orada başarılı işlere imza atıp medyaya çıktım, daha sonra Reyap Hastanesi'nde işe başladım. Zaten orada Esenyurt Devlet Hastanesi'nde tanıdığım arkadaşlarım vardı. Esenyurt'un sosyo ekonomik durumu düşüktü. Hastanenin ekibi çok yetersiz, oradan sevk ediliyordu. Orada Medihouse Tıp Merkezi, Avrupa Tıp Merkezi, aklıma gelmeyen bir sürü tıp merkezi var. Bebek kötüyse oradan sevk hatta ben kendim bile götürürdüm. Orada da çok iyi çalışınca bana oradan iş teklifi geldi. İşletmeci olmam için. Beni aradıklarında işletme nedir diye inceledim. Yapabilir miyim diye düşündüm. Reyap'taki görevlerimi aksatmadan kabul ettim. İşletmede benim tıbbi yüküm çok yoktu. Ama oradaki çalışanlar bana nöbetçi hekimlerden daha çok güveniyordu. Bana soruyorlardı. Daha sonra İlker ile tanıştım. Kafamız uyuştu. İlker ile birlikte işletmelerimizin sayısını artırdık, herkesten teklif geliyordu. İşimizi iyi yaptığımızı düşünüyorlardı" dedi.
'İNSANLAR BANA GÜVENDİĞİ İÇİN HASTALAR BANA SEVK EDİLİYORDU'
Sarı, "112 dışı sevk denilen olay şudur ki, biz sevkleri tıp merkezlerinden aldık. İnsanlar bana güvendiği için hastalar bana sevk ediliyordu. 112'den kimseye rüşvet vererek hasta almadık. Siz bile 112 komiteyi arasanız 1 tuşla hangi hastaneye kaç hasta gönderildiğini söylerler. 112 ile uygunsuz sevk gibi bir durum yok. Yenidoğan yoğun bakımında personel bulmak çok zor, çünkü maaşlar oldukça düşük. Nitelikli bir hemşire bile asgari ücretin biraz üzerinde çalışıyor. Ben özel işletmelerden yanayım. Her ne kadar özel işletmelerin insan sağlığı açısından daha iyi olduğunu düşünsem de aynı zamanda maddi açıdan da daha iyi kazanç elde etmeleri gerekiyor. Yaptığımız sözleşmelere göre ilaçlar, hemşireler ve doktorlar gibi her şey hastaneye aittir. Bunun dışında tüm ödemeler hastane kasalarına yapılır. Bizim mali birimler, insan kaynakları gibi diğer birimlere müdahalemiz olmaz" diye konuştu.
'SADECE BİR RAPORLA SUÇ ÜZERİMİZE ATILDI'
Sarı, "Ölümlere gelecek olursak, sadece bir raporla suç üzerimize atıldı, adeta ateşe atıldık. 10 hastane kapatıldı. O hastanelerde birçok çalışan vardı; insanlar işsiz kaldı, sağlık sistemi sekteye uğradı. Eğer Sağlık Bakanlığı ekipleri buradaysa, onlardan bizden önce Beylikdüzü, Esenyurt ve Avcılar'daki ölüm oranlarını karşılaştırmalarını istiyorum. Bakalım, önceki dönemle kıyaslandığında durum daha mı kötü?" şeklinde konuştu.
'KADAN BEBEKLE İLİŞKİLENDİRMEM SKANDAL'
Sarı'ya bebeklerin ölümleri sorulduğunda, "Kadan bebekle ilişkilendirilmem zaten bir skandal. Bebek ölüyor ve fark edilmemiş. Ertesi gün, doğal olarak bebek hakkında tartışıyoruz. Bu bebeğin geldikten bir saat sonra öldüğü söyleniyor. Deniyor ki, bu bebek epikrizleri yanlış yazıldığı için ya da uzun süre yenidoğan ünitesinde kaldığı için öldü. Böyle bir şey olabilir mi? Gerçek, yaratanın mührüdür; gerçek, kanıtlardır. Bir saat sonra ölen bir bebeği nasıl uzun süre yatırmış olabiliriz?" ifadelerini kullandı.
Sarı, Karakoç Bebek hakkında, "Bebek 3 kilo 200 gram doğmuş 2 kiloyken hayatını kaybetmiş diyorlar. Bebeğin midesi şişmişti. Ayrıca Yeni doğan bebekler zaten ilk hafta kilo kaybeder, ancak 2. haftada doğum tartısına geri dönerler" dedi.
'CİMER ŞİKAYETLERİNDE BİR ŞEY BULAMAYINCA BENİ BUNUNLA İLİŞKİLENDİRDİLER'
Sarı Opara bebek hakkında ise, "Ölümünde, raporda hastane ismi bile karıştırılmış. Benim geçmişe dönük hastalarımı ve tüm CİMER şikayetlerini incelediler. Onlarda bir şey bulamayınca beni bununla ilişkilendirdiler" dedi
Fırat Sarı'ya Halime bebek sorulduğunda, "Bebek öldü, 1 saat içinde geri getirdik. Daha sonra Çorlu Reyap Hastanesi'ne sevk ettik, ama çocuğun yaşamayacağı ortadaydı. Ailesiyle bile konuştum; yaşasa bile ciddi şekilde özürlü kalacaktı. Daha sonra babayla konuşmak istedim ve ölüm haberini verdim. Ardından denetim geldi" ifadelerini kullandı.
'SAVCI TEHDİT OLAYLARINDAN SONRA OLAYIN RENGİ DEĞİŞTİ'
Sarı savunmasında, "Ben savcıyla konuştum. Bana, 'Fırat, seni bebek ölümleriyle suçlamıyorum' dedi. Tabii, bu savcı tehdit olaylarından sonra olayın rengi değişti" dedi.
Sarı, Deniz Korkmaz hakkında, "CİMER şikayetini yapan adam, evladım gibi yanımda taşıdığım biriydi. Benim yanımda çalışıyordu, hatta CİMER şikayetini yaptıktan sonra da Duygu Hastanesi'nde çalışmaya devam etti. Beni en çok şaşırtan şey, Deniz Korkmaz'ın bu şikayeti yapmış olmasıydı. Üslup, Deniz'in üslubu değildi. Deniz Korkmaz, Deniz Gezmiş parkası giyerdi. Şikayetinde 'Aziz milletim' diyerek başlamış. Ama Deniz böyle bir şeyi bilmez; o aşırı solcudur. Deniz, vatan millet kaygısı taşımaz. 'Bir sürü bebek öldü' demiş. Madem böyleydi, neden bizim yanımızda çalışmaya devam etti?' ifadelerini kullandı.
OĞLUNDAN MEKTUP ALDIĞINI ANLATTI
Sarı, "Bugün oğlumun mektubunu aldım, Oğlum 15 yaşında. Mektubunda, 'Telefon geldi, korktum' diyor. Telefonda, 'Baban iyi bir doktor' demişler. Okula gitmekten korktuğunu söylemiş. 'Biz kimseye bir şey diyemiyoruz, babam hep hastalarına giderdi, bizimle ilgilenmedi' diyemezdi" şeklinde konuştu.
'BU İKİ ÇOCUK BENİ ZEHİRLEDİ'
Fırat Sarı, Hasan Basri Gök ve Hakan Doğukan Taşçı hakkında, "Hasan Basri Gök ve Hakan Doğukan Taşçı İlker Gönen ile aramı bozan kişilerdir. Bu iki çocuk beni sistematik olarak zehirledi" dedi.
'BU ŞAKA, VALLAHİ ŞAKA'
Mahkeme başkanın, diploma kullanma ve mesaiye gitmeme üzerine yapılan telefon konuşmalarını okuması üzerine, Sarı gülerek, "Bu şaka, vallahi şaka. Kimsenin diplomasını kullanmadık. Nasıl böyle bir şey olabilir?" şeklinde konuştu.
'YOĞUN BAKIM İŞLETİYORLAR GİDERLERİ VAR'
Fırat Sarı, "Hastane yönetimleri beni sıkıştırıyordu hasta bulmak için. Çünkü onlarda yoğun bakım işletiyorlar giderleri var" dedi. Mahkeme başkanının "Ceren Hatice Kırım diyor ki, 'Her türlü usulsüzlüğü ortaya çıkardılar, çomak soktular' Ne diyorsun?" sorusuna Fırat Sarı "bilmiyorum" cevabını verdi.
'HASAN VE HAKAN İLAÇ ÇALIYORDU'
Mahkeme başkanının, "Hasan Basri Gök ile bir konuşmanız var. 'Bugün ilaç düştük' diyor. Siz de 'İlaçları kontrol edin, bütün yerlere gidiyorsun' diyorsunuz. Buna ne diyeceksin?" sorusuna Fırat Sarı, "İlaçlar çalınıyordu. İlk başta Hüseyin Günerhan çalıyor dediler. Sümeyye Nur Arslan gitti, kontrol etti, eksik yoktu. Meğer Hasan Basri Gök ve Hakan Doğukan Taşçı, kendileri ilaçları çalmak için böyle söylentiler çıkarıp zemin hazırlamışlar" dedi.
'İLAÇ SATTIKLARINI TAPELERDEN ÖĞRENDİM'
Mahkeme Başkanı, Sarı'ya, "Hakan Doğukan Taşçı ile bir konuşmanız var. 'Önceki partiden satış yazıldığından haberiniz yok muydu?' diyor. Siz de cevap olarak, 'Yok' diyorsunuz. Hatırlıyor musunuz?" sorusunu sordu. Sarı ise, "Gerçekten hiç haberim yoktu. Ben onlara baskı kurmadım; bu olaylar açığa çıksın diye esnek davrandım. Gerçekten ilaç sattıklarını tapelerden öğrendim" şeklinde cevap verdi.
'BUNLAR SADECE MUHABBET'
Hemşire sanık Bahar Kınık ile aralarında geçen "Çek fişi" konuşması sorulan Fırat Sarı, "Biz o bebek için çok mücadele ettik. Durumu kötüydü. Öyle bir şey yok ama, niye fişini çeksin? Şimdi bunu siz duyunca irite oluyorsunuz, haklısınız, ama bunlar sadece muhabbet. Hastanın fişini neden çekelim? Ben, madem hastaların uzun yatışı ile para kazanıyorsam, neden fişini çekeyim? Yapılmaması gereken bir şey. Siz kendi aranızda konuşmuyor musunuz, 'Birinin kellesini aldım' diye? Keşke konuşmasaydım. Espri yapılmış ama yapılmaması lazımdı" dedi.
Fırat Sarı'nın cevabı üzerine duruşma savcısı, "Bizim üzerimizden örnek vermeden savunma yap" diye uyarıda bulundu.
Mahkeme üyesi, Sarı'ya "Sizin hastanelerle anlaşmalarınız tam olarak neydi? Danışmanlık adı altında tam olarak vereceğiniz hizmet ne?" şeklinde bir soru yöneltti. Fırat Sarı, "Biz hastaneye öneri veririz. 'Şuraya şu hemşire gelsin, buraya bu doktor gelsin' demeyiz. Hekimler bazen değişir, bazen değişmez. Tıbbi bütün yükümlülükler hastanenin sorumluluğundadır. Biz danışman olarak buradayız. Bir soru olduğunda hastane hemşiresi, hekimleri, başhekimleri, hastane müdürleri gibi birçok isim arar. Mesela bir doktor ayrıldığında, yeni alınacağı zaman bizden öneri vermemiz istenir. Hastanede yeterli doktor varsa, normal şartlarda biz tıbbi müdahale yapmayız. Bazen bizi tıbbi bilgileri danışmak için veya acil bir durumda müdahale yaparız" dedi.
===========================
2- CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: ULUSLARARASI CEZA MAHKEMESİ'NİN NETANYAHU VE GALANT HAKKINDA ÇIKARDIĞI TUTUKLAMA KARARINI DESTEKLİYORUZ
Kübra SONKAYA - Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA)- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği ile Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı tarafından düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarı'nda konuştu. Erdoğan, "Vahşetin gündeme gelmemesi için İsrail lehine tam anlamıyla bir karartma uygulanıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin İsrail başbakanı Netanyahu ve Eski Savunma Bakanı Galant hakkında çıkardığı tutuklama kararını desteklediğimizi de ifade etmek istiyorum. Alınan bu cesur kararın sözleşmeye taraf tüm ülkelerce, uygulanmasının insanlığın uluslararası sisteme güvenini tazeleme adına önemli buluyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı'nda, İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) ile Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) tarafından düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarı'na katıldı. Kuran-ı Kerim tilaveti ve STK tanıtım video gösterimi ile başlayan programda, Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve İstanbul Valisi Davut Gül de yer alırken, açılış konuşmalarını TGTV Kurucular Kurulu Başkanı Hamza Akbulut, TGTV Başkanı İsmail Tuğrul, İDSB Başkanı Eyüp Akbal yaptı.
'İSLAM ALEMİ, ZORLU BİR SINAMADAN SİNSİCE HAZIRLANMIŞ PLANLARIN ATEŞ ÇEMBERİNDEN GEÇİYOR'
Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsanlığın neredeyse tüm kurumlarıyla, tüm organlarıyla, tüm hücreleri ile kan kaybettiği bir dönemden geçiyoruz. Uluslararası sistemin imtiyazlı aktörleri, kendi çıkarları uğruna İslam coğrafyası başta olmak üzere, dünyanın farklı bölgelerini savaş, çatışma ve istikrarsızlık girdabına sürüklüyor. Dünya, bilhassa İslam alemi, zorlu bir sınamadan, kapsamlı bir kuşatmadan, sinsice hazırlanmış planların ateş çemberinden geçiyor. Bakınız hemen yanı başımızdaki Filistin'de, 14 aydır mazlumlar, masumlar, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve siviller acımasızca katlediliyor. Küresel yönetim mekanizmaları, uluslararası örgütler ve uluslararası medya, Filistin'de Lübnan'da ve daha pek çok bölgede işlenen insanlık suçlarını görmezden geliyor. Vahşetin gündeme gelmemesi için İsrail lehine tam anlamıyla bir karartma uygulanıyor. Demokrasi ve insan hakları nutukları çeken kimi ülkeler, bu alçak katliamları ve soykırımı durdurmaya çalışmak yerine, İsrail'e verdikleri destekle adeta zulmü körüklüyorlar. Bu durumdan cesaret alan siyonist katiller ise vahşet ve barbarlıklarına her geçen gün bir yenisini ekliyor, pervasızlıkta çıtayı sürekli yükseltiyor" dedi.
'RABBİM BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BİR FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULUŞUNU GÖRMEYİ NASİP ETSİN'
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Burada kalbim parçalanarak bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. İsrail'in Gazze'ye saldırıları başlayalı 400 günden fazla zaman geçti. Yüzde 70'i kadın ve çocuk olmak üzere 50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit düştü. 700 binden fazla kardeşimiz yaralandı. 1 milyon 900 bin insan evini, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kaldı. Filistin'de şehit olanların ve yaralananların kanı sadece katillerinin değil, onlara engel olmayanların da üzerlerine sıçramıştır. Gazze'de 160 bin binayı yıkıp 436 bin yapıya ağır hasar veren saldırıların gerisindeki sinsi amaç her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Daracık bir alana hapsedilen 2 milyondan fazla Filistinli bir yandan zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışırken diğer yandan açlığa susuzluğa ve ilaçsızlığa karşı verdiği çetin mücadeleyi sebatla sürdürüyor. Mevla, Filistin'de, Lübnan'da dünyanın dört bir yanında zulme ve zalime göğüs geren tüm kardeşlerimizin yardımcısı olsun diyor, Rabbim'den başta kardeşim İsmail Haniye olmak üzere tüm şehitlerimize bir kez daha rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Filistin'in cesur evlatlarını vatan sevdalısı kahraman çocuklarını burada tekrar saygıyla selamlıyor Rabbim cümlesini muzaffer eylesin diyorum. 1967 sınırları temelinde bağımsız, egemen ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kuruluşunu görmeyi, Filistin'i yeniden inşa ve ihya etmeyi Filistin'i yeniden özgürleştirmeyi Rabbim bizlere nasip eylesin" diye konuştu.
'SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI, KÜRESEL BARIŞ VE ADALETİN TESİSİNE HAYATİ KATKILAR YAPACAKTIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan,"İmkanlarımız araçlarımız ve kabiliyetlerimiz ölçüsünde, zulmün zalimin kötünün ve kötülüğün karşısında durmamız icap ediyor. İslam coğrafyasında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımıza da bu çerçevede çok önemli işler düşüyor. Farklı alanlarda, farklı araçlarla çalışmalar yürüten STK'larımızın her şeyden evvel kapasitelerini artırmaları, icra mekanizmalarını güçlendirmeleri, birbirleri arasındaki uyumu artırmaları şart. STK'larımızın, gençlerimiz başta olmak üzere toplumun muhtelif kesimlerini kuşatacak, onları sivil toplum faaliyetlerine dahil edecek uygulamalarına, geçmişte hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyoruz. Etki alanı geniş, birlik ve beraberlik içinde hareket eden, sürdürülebilir kalkınmaya katkı veren sivil toplum kuruluşları, küresel barış ve adaletin tesisine hayati katkılar yapacaktır. Her platformda dile getirdiğimiz, altını ısrarla çizdiğimiz 'daha adil bir dünya' tasavvurumuzun hayata geçirilmesinde, dünyanın dört bir yanında çalışan STK'larımızın, gayretleri mühim bir yer tutacaktır. Şu gerçeğin, inanıyorum ki sizler de farkındasınız, insanlık büyük bir değişim ve dönüşümün sancılarıyla kıvranırken pek çok konuda yeni risklerle, yozlaşma ve yaratılışa aykırı dayatmalarla da baş etmek zorunda kalmaktadır" diye konuştu.
'AİLE YAPISI HIRPALANMIŞ BİR TOPLUMUN AYAKTA KALMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Hiç şüphesiz bu çerçevede en büyük çürüme en tehlikeli erozyon ve geri dönülemez yok oluş tehdidi aile kurumunu hedef almış durumdadır. Sizlerin de takip ettiği gibi, aile ve formumuz toplumsal yapımız, örfümüz, değerlerimiz ve kutsallarımız küresel düzeyde bilinçli ve çok yönlü bir saldırı altındadır. Sapkın akımları, özendirici yayınlar, reklamlar, moda adı altında yürütülen dayatmalar, topluma rol model olması gereken aktörler aracılığıyla zihinlere nakşedilen aşağılık fikirler, her tarafımızı kuşatmış durumdadır. Cinsel sapkınlıkların bir insan hakkı ve tercihi olarak sunulmasının gerisindeki sinsi amacı gayet iyi biliyoruz. Aileyi gereksiz bir yük taşınması zor bir sorumluluk ve insanın hayatını kısıtlayan bir fotoğraf olarak göstermeye çalışanların amacı, tüm toplumunu çökertmektir. Tarihen ve itikaden sabittir ki, aile yapısı hırpalanmış, örselenmiş, çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. STK'ların da bindikleri dal, kendilerini ayakta tutan sütun toplum olduğuna göre, toplumun temeli olan ailenin korunması öncelikli hedefleri olmalıdır. İç cephemizi tahkim ve takviye etmek çocuklarımıza ve gençlerimize daha güvenli, daha vicdanlı, daha adil bir dünyayı miras bırakmak istiyorsak hep birlikte elimizi taşın altına koymalıyız. Bunu da çok geç olmadan hemen yapmalıyız" şeklinde konuştu.
'ASYA'DAN, AFRİKA'DAN HATTA AVRUPA'DAN İNSANLARA KAPISINI DA YÜREĞİNİ AÇMIŞ BİR ÜLKEYİZ'
Türkiye'nin milyonlarca mazluma ev sahipliği yaptığını vurgulayan Erdoğan,"Günümüz dünyasında, bilhassa da bölgemizde iç çatışmalar, savaşlar, kıtlık ve terör başta olmak üzere çeşitli sebeplerle yoğun bir göç dalgası yaşanıyor. Aileleri ve kendileri için daha güvenli huzurlu ve müreffeh bir hayat kurma hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyenler yollara düşüyor. Bu insani dram karşısında gelişmiş ülkelerin sergilediği vurdumduymaz tavır, insanlık adına utanç vericidir. Biz tarih boyunca, Asya'dan, Afrika'dan hatta Avrupa'dan insanlara kapısını da yüreğini açmış bir ülkeyiz. Bugün de Türkiye olarak yıllardır, milyonlarca çaresiz insana ev sahipliği yapıyor, kendileriyle imkanlarımızı paylaşıyoruz. Hatta bugünün zalimlerinin geçmişte canlarını kurtarma derdine düştükleri her dönemde onlara yardım eli uzatan ilk ülkenin burası olduğu gerçeğini de hatırlatmak isterim. Şimdi rahat ve müreffeh bir ortamda yaşayanların çaresiz mazlumlara karşı sergilediği iğrenç tavır, maalesef gelecekte kendileri de aynı duruma düştüklerinde karşılaşacakları akıbetin örneği olacaktır. Bu tablonun daha da kötüleşmesini engellemede, STK'lara önemli görev düşüyor. Dünyada adalete, merhamete, vicdana yönelik uyanışın mimarları ve öncüleri sizler olacaksınız. Sizlerden dünyaya güçlü bir duruş güçlü bir sesleniş zalime güçlü bir tepki bekliyorum. Duruşunuz öyle güçlü olmalı ki insanlığın tamamı sizi takip etmeli. Seslenişiniz öylesine güçlü olmalı ki, sağırlar bile duyabilmeli. Tepkiniz öyle güçlü olmalı ki, zalimlerin elindeki silahlar yerlere düşmeli. Bu konuda en büyük destekçiniz Türkiye olacaktır. Biz millet olarak her dönemde mazlumların, masumların ve yaşama mücadelesi verenlerin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Ülkemizin bu insani siyasetini hazmedemeyenler, aleyhimizde kara propaganda yapsa da, Türkiye'nin insan odaklı, insanı yaşatma odaklı politikasını engelleyemeyecekler. İsrail'in soykırımına maruz kalan Gazze'de yaşayanlar başta olmak üzere, Filistin halkı için sadece son dönemde yaptıklarımız bile bu hakikati açıkça göstermeye yeterlidir" dedi.
'FİLİSTİNLİ MÜLTECİLERE YARDIM AJANSI'NA EN GÜÇLÜ DESTEĞİ VEREN ÜLKELERDEN BİRİYİZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan Filistin'e yapılan insani yardımlardan söz ederek, "Türkiye olarak İsrail saldırılarının başladığı ilk günden bu yana Gazze'ye 86 bin ton Lübnan'a ise bin 300 ton insani yardım malzemesi ulaştırarak, bölgedeki kardeşlerimize en fazla destek veren ülkelerden biri olduk. İsrail ile olan ticaretimizi hiç düşünmeden milyarlarca dolarlık bir ticaret hacminden sarf-ı nazar ederek süratle kestik. Siyonist yönetimin Gazze'de işlediği insanlık suçlarını protesto etmek için milletimizle birlikte, her fırsatta meydanları, sokakları, caddeleri, hınca hınç doldurduk. Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan davaya müdahil olma kararı aldık. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, uluslararası düzeyde karar alıcı ve uygulayıcı mekanizmaları harekete geçirdik. Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı UNRWA'ya en güçlü desteği veren ülkelerden biriyiz. İslam dünyasında da ortak bir tavrın oluşması Müslümanların Filistin davasında yek vücut olarak hareket etmesi için yoğun gayret gösteriyoruz. Filistin devletinin tanınması için uluslararası arenada tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Sahsımız aleyhinde yürütülen onca kampanyaya, siyonist lobiden ve İsrail destekçilerinden gelen onca baskıya rağmen duruşumuzu asla bozmadık. Zorlayıcı tedbirlerin bir an önce alınmasını sağlamaya yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle UCM'nin İsrail başbakanı Netanyahu ve Eski Savunma Bakanı Galant hakkında çıkardığı tutuklama kararını desteklediğimizi de ifade etmek istiyorum. Alınan bu cesur kararın sözleşmeye taraf tüm ülkelerce, uygulanmasının insanlığın uluslararası sisteme güvenini tazeleme adına önemli buluyoruz. Bilhassa yıllardır dünyaya hak hukuk adalet ve insan hakları veren Batılı ülkelerin bu noktada sözlerini yerine getirmeleri mecburidir" diye konuştu.
'İSRAİL'LE TİCARET YAPIYORLAR İFTİRASI ATANLAR GİBİ DE OLMADIK'
İmzalanan deklarasyonu tebrik eden Erdoğan, "Türkiye Gazze katliamı ve Lübnan'a yönelik İsrail saldırılarında ilk günden beri insani vicdani ve kardeşlik görevini hakkıyla ifa etmiştir. Zalimlere şirin gözükme adına eğilip bükülenlerden olmadık. Üç kuruş siyasi rant sağlayacağım diye, ülkesine ve devletine 'İsrail'le ticaret yapıyorlar' iftirası atanlar gibi de olmadık. Tatlı su siyasetçilerinden, zor zamanlarda Filistinli kardeşlerinin yanında dimdik duranlardan olduk. Bundan sonra da sarsılmadan, yalpalamadan sağa sola eğilmeden bükülmeden inşallah sapa sağlam durmaya devam edeceğiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın müştereken yayımladığı Gazze İstanbul Deklarasyonu'nun, mazlum Filistin'in sesini dünyaya gür bir şekilde duyurmasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu. İstanbul Gazze Deklarasyonu'nun imzalandığı tören, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hediye takdimiyle sona erdi.
Görüntü Dökümü:
------------------------
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları
============================
3- AYDOS ORMANI'NDA KAR YAĞIŞI ETKİLİ OLDU / EK RÖPORTAJLARLA GENİŞ HABER
Dilara ŞAHİN - Ulaşcan ÖZER/İSTANBUL, (DHA) - İstanbul'da hava sıcaklığının düşmesinin ardından, mevsimin ilk karı yağdı. Pendik, Kartal ve Kurtköy'de yoğun olarak yağan kar, Aydos Ormanı'nı beyaza bürüdü.
Meterolojinin uyarılarından ardından İstanbul sabah saatlerinde yağmur ile güne başladı. Ardından yağmur yerini kara bıraktı. Anadolu Yakası'nın yüksek kesimlerinde bulunan Aydos Ormanı beyaz örtüyle kaplandı. Haftasonu olmasının da etkisiyle aileler ve çocukları karın tadını çıkarmak Aydos Ormanı'na geldi. Çocuklar ve aileleri kartopu oynadı, kardan adam yaptı.
'HAFTASONUNA DENK GELMESİ GÜZEL OLDU'
Sancaktepe’den Aydos Ormanı’na çocuklarıyla birlikte gelen Serdar Akman, "Çok güzel, çocukları eğlendirmeye geldik. Çok sevindiler kardan bıktıracağım artık. Biraz daha fazla yağdığı için burayı tercih ettik. Karın tadını çıkarıyoruz. Yine yağmasını bekliyoruz. Tatil, hafta sonuna denk gelmesi güzel oldu" şeklinde konuştu. Babasıyla beraber kar topu oynayan 8 yaşındaki Muhammet’te "Bugün burada çok eğlendim, çok severek oynadım" dedi.
'KARIN TADINI ÇIKARIYORUZ'
Ahmet Taşkan, “Sabah kalktık hafif bir kar yağışı vardı. Çocuklar karı görünce hemen oynamak istiyorlar. Biraz yer tutulmasını bekledik öğleden sonra da baktık kar yağışı olduğunu görünce çocuklarla çıktık karın tadını çıkaralım dedik. Geldik önce orman turu attık. Sonra yüksek olan mevkii de kar yoğun olduğu için biraz kar topu oynadık. Sıcak çayımızı içtik. Şimdi eve dönüş yolundayız. O da büyük bir şanstı. Aşağılarda yağmur yağıyor kardan ziyade. Yukarılarda biraz daha yoğun" dedi. 8 yaşındaki İkranur Taşkan ise, "Uzun zamandır kar yağmıyor. O yüzden geldik. Çok mutluyuz çok eğlendik" dedi. (DHA)
Görüntü Dökümü
------
Aydos Ormanı detay görüntü
Vatandaş Röportaj
Çocuk röportaj
Serdar Akman röportaj
Çocuk röportaj
Ahmet Taşkan röportaj
Çocuk röportaj
Kardan genel ve detay görüntüler
Kardan adam görüntüsü
Kartopu oynayışları
Genel ve detay görüntü
=============================
4- BAKIRKÖY'DE ŞİDDETLİ YAĞMUR SONRASI YOLLAR SU İLE DOLDU; BİR İŞ YERİNİ SU BASTI
Özgür EREN / İSTANBUL, (DHA)- BAKIRKÖY'de sabah saatlerinde şiddetli yağan yağmur nedeniyle bazı yollar su altından kaldı. Bir apartmanın girişi ve bir iş yeri yağmur suları ile doldu.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün İstanbul'a şiddetli yağış uyarısının ardından sabah saatlerinde yağmur etkisini gösterdi. Şiddetli yağmur nedeniyle Bakırköy Aksu Caddesinin bir kısmı yağmur suları ile doldu. Yolun tek şeridinin yağmur sularıyla dolması nedeniyle araç sürücüleri tek şeritten kontrollü olarak geçmek zorunda kaldı. Su birikintisinden geçmek için sürücüler hızlarını düşürmek zorunda kaldı.
Bakırköy Sahil Yolunda ise bir apartmanın girişi ve bir iş yeri yağmur suyu ile doldu. İş yerinde bulunun ofis malzemeleri kullanılamaz hale gelirken iş yeri yarım metre suya gömüldü.
Görüntü Dökümü
------------------
-Yolun bir bölümünün su ile dolması
-Araçların güçlükle ilerlemesi
-Yoldan genel ve yakın detaylar
-Yağmur sularından detay görüntü
-İş yerinin su ile dolması
-Ofis malzemelerinin suya gömülmesi
-Apartmanın girişinden görüntü
-Apartman girişinin su ile dolması
===============================
5- BEYKOZ'DA SÜRÜKLENEN GEMİ KIYIYA ÇARPMAKTAN SON ANDA KURTULDU
Yılmaz OKUR/ İSTANBUL (DHA) Beykoz'da rüzgarın etkisiyle sürüklenen gemi kıyıya çarpmaktan son anda kurtuldu. O anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.
İstanbul Boğazı'nda etkili olan şiddetli rüzgar nedeniyle Beykoz açıklarındaki 190 metre uzunluğunda ve 32 metre genişliğindeki 'Kıran America' isimli gemi sürüklenmeye başladı. Sürüklenen gemi kaptanının manevrasıyla son anda kıyıya vurmaktan kurtuldu. O anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.
Görüntülerde, gemi kıyıya doğru sürüklenmeye başlıyor. Gemi kaptanının manevrası ile kıyıya çarpmadan son anda geminin kurtarıldığı görülüyor. (DHA)
Görüntü Dökümü:
----------------------
Geminin sürüklenmesi
Kıyıya çarpmaktan son anda kurtulması
Geminin içinden görüntüler
===============================
6- BEYLİKDÜZÜ'NDEKİ FABRİKA YANGININA MÜDAHALE SÜRÜYOR; DUMAN GÖKYÜZÜNÜ KAPLADI
Özgür EREN- Mert ORDU- Derya EVREN- Emir BENLİOĞLU- İhsan DÖRTKARDEŞ / İSTANBUL, (DHA)- BEYLİKDÜZÜ Organize Sanayi Bölgesi'nde plastik malzeme fabrikasında çıkan yangın, yaklaşık 12 saattir söndürülemedi. Gökyüzünü dumanların kapladığı yangına toplam 124 araçla, 300 itfaiye eri müdahale ediyor.
Yangın bugün saat 04.00 sıralarında Beylikdüzü İlçesi'ndeki Yakuplu Mahallesi'nde bulunan Beylikdüzü Organize Sanayi Bölgesi 2'nci Cadde'de 6 bin metrekare büyüklüğündeki 5 katlı iş yerinde başladı. Hızla büyüyen ve patlamalarla birlikte alevler içerisinde kalan binayı söndürmek için önce çevre ilçelerden, ardından İstanbul Avrupa ve Asya kıtasındaki birimlerinden takviye itfaiye ekipleri sevk edildi. Polis ve sağlık ekiplerinin de hazır tutulduğu bölgede 124 araçla sevk edilen Beylikdüzü, Yakuplu, Avcılar, Bakırköy, Büyükçekmece, Şişli, Başakşehir, İstinye, Bayrampaşa, Bağcılar, Mahmutbey, Davutpaşa, Kıraç, Ümraniye, Kadıköy, Beşiktaş, Çatalca, Kartal, Ataşehir, Sultanmeyli, Hadımköy Byükbakkalköy, Silivri, Çavuşbaşıı, Sultangazi, Bahçelievler, Fatih. Çekmeköy, Kavacık, Arnavutköy, Kemerburgaz, Sancaktepe, Şile, Tuzla ve Sultangazi'den gelen 300'ü aşkın itfaiye eri müdahale etmeye çalıştı. Ancak yangın rüzgarın da etkisiyle bitişikteki binaya sıçradı. Yangından yükselen dumanlar İstanbul'un uzak noktalarından da görüldü. Yangına müdahale eden itfaiye ekipleri zaman zaman zor anlar yaşadı. Binanın birinci katında ise kısmi çökme meydana geldi.
12 SAATTİR DEVAM EDİYOR
Yangın, fabrikadaki malzemelerin plastik olması ve kolay alev alması nedeniyle 12 saattir devam ediyor. Lodos ve yağmurun da etkisiyle ekipler alevlere müdahale etmekte zorlandı. Yangın, 12 saatlik çalışmanın ardından fabrikanın bazı bölgelerinde kısmen kontrol altına alınsa da halen devam ediyor. Ekiplerin yoğun çalışmaları devam ediyor.
'CAN KAYBININ BULUNMAMASI EN BÜYÜK TESELLİMİZ'
Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, "Yangının ilk anından itibaren olay mahalindeyiz. İtfaiye, polis, sağlık ve belediye ekiplerimiz büyük bir özveriyle görevlerini yerine getiriyor. Şu an için herhangi bir can kaybının bulunmaması en büyük tesellimiz. Tüm ekiplere ve mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyor, komşularımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum" ifadelerini kullandı.
Görüntü Dökümü:
-------------------
-Alevli yanan fabrikadan görüntüler
-fabrikadan görüntüler
-Fabrikadan çıkan dumanlar
-Ekiplerin müdahalesi
-Genel görüntüler
-Yanan fabrikanın içinden görüntüler
================================
7- BAKAN BOLAT: CEZAYİR, AFRİKA'DA TÜRKİYE YATIRIMLARI İÇİN BİRİNCİ ÜLKEDİR
Kübra SONKAYA- Ömer HASAR / İSTANBUL, (DHA)- TİCARET Bakanı Ömer Bolat, Türkiye- Cezayir İş ve Yatırım Forumu'na katıldı. Burada konuşan Bakan Bolat, "Cezayir, Türkiye yatırımları için birinci ülkedir Afrika'da. Bin 500 Türk firması 6 milyar dolarlık yatırımlarla Cezayir'de yatırım üretim istihdam ve ihracat peşinde koşmaktadırlar. Türkiye olarak gerçekten dünyada tek başımıza da olsak, İsrail ile ihracat ve ithalatı 6 ay önce durdurma kararı almıştık ve bu kararımızı uygulamaktayız" dedi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat Türkiye-Cezayir İş ve Yatırım Forumu'na katıldı. Beylikdüzü'nde bir otelde düzenlenen etkinlikte iki ülke arasındaki stratejik ortaklık ve ekonomik iş birliği konuları ele alındı. Foruma Bakan Bolat'ın yanı sıra Uluslararası İş Forumu Başkanı Erol Yarar, Cezayir İktisat Eski Bakanı Prof. Dr. Abdelkader Sammari, MÜSİAD Başkan Yardımcısı Davut Altunbaş, Cezayir Ankara Büyükelçisi Ammar Bellani, Müteahhitler ve Sanayiciler Kulübü Başkanı Rashid Bouhamid ve çok sayıda sektör paydaşları katıldı.
'BU YILIN SONUNDA 15 BİN DOLAR CİVARINDA KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİRE ULAŞACAĞIZ'
Ömer Bolat, "Cezayir-Türkiye Karma Ekonomik Komisyon 12. Dönem Toplantısı da geçtiğimiz Mayıs ayında Ankara'da yapılmıştı. İki ülke liderleri ve hükümetleri arasında çok büyük bir yakınlık var. Ve yakın ilişkilerimiz devam etmektedir. 22 yıldan bu yana Türkiye Cumhuriyeti olarak ekonomide çok büyük atılımlar ve başarılar kaydettik. Milli gelirimizi tam 5 katı artırarak, 230 milyar dolardan 1,2 trilyon dolara yükselttik, bu yılın ilk yarısı itibariyle. Kişi başına milli gelirimizi yine 22 yılda 3 bin 600 dolardan 13 bin 300 dolara yükselttik. Bu yılın sonunda inşallah 14 bin 500-15 bin dolar civarında kişi başı milli gelire ulaşacağız. Bugün Türkiye 340 milyar dolar mal ithalatı, 260 milyar dolar mal ihracatı ile 600 milyar dolar civarında bir toplam dış ticarete sahiptir. Milli gelirimizin yaklaşık yüzde 50'sini oluşturmaktadır. Dış yatırımlarda da, 2002'ye kadar 14 milyar dolar yabancı doğrudan yatırım gelmişken Türkiye'ye, bu rakam son 22 yılda 269 milyar doları aşmıştır" dedi.
'BİN 500 TÜRK FİRMASI 6 MİLYAR DOLARLIK YATIRIMLARLA CEZAYİR'DE'
Bakan Bolat, Cezayir ile yürütülen ticari ilişkilere değinerek, "Cezayir bizim Afrika'daki ikinci büyük dış ticaret ortağımızdır. Birinci sırada Mısır, ikinci sırada Cezayir yer alıyor. Ancak Cezayir, Türkiye yatırımları için birinci ülkedir Afrika'da. Bin 500 Türk firması 6 milyar dolarlık yatırımlarla Cezayir'de yatırım, üretim, istihdam ve ihracat peşinde koşmaktadırlar. Bunu yaparlarken de Türkiye ile ticarette de köprü rolü oynamaktadırlar. Müteahhitlik bir başka başarı hikayemizdir. Türkiye'nin dünyada 2002'ye kadar 50 milyar dolarlık müteahhitlik hizmetleri varken, son 22 yılda buna 472 milyar dolar daha ilave oldu. 522 milyar dolara yükseldik,137 ülkede 12 bin 330 proje ile. Ve Afrika'da en büyük müteahhitlik hizmetlerini Cezayir'de gerçekleştirdik. 700'e yakın proje ve 33 milyar dolarlık müteahhitlik hizmetlerini gerçekleştirdik. Cezayir'de dış ticaret bakanımızla beraber bu tercihli ticaret anlaşması müzakerelerini hızlandıracağız. Bu ticaret diplomasisi çabalarımız, dünyayla maksimum ekonomik iş birliği çabalarımız, siyasi istikrar ve yurt dışı ilişkilerde kazan-kazan, birlikte güçlenmek, birlikte büyümek hedefleri doğrultusunda hızlı adımlarla yol alıyoruz" ifadelerini kullandı.
'UCM'NİN TUTUKLAMA KARARI ALMASI ÇOK ÖNEMLİ BİR ADIM'
Bolat, "Uluslararası ceza mahkemesinin birkaç gün önce İsrail'in soykırımının baş mimarları olan kişileri tutuklama kararı alarak suçlu ilan etmesi çok önemli bir adımdı. Filistin'de Gazze'de Batı Seria'da, Lübnan'daki vahşi katliamını ve soykırımın son bulması noktasında cesaretlendirici olmuştur. Suçların cezasız kalmayacağı ve adaletin ahirete kalmadan bu dünyada da tecelli edeceği noktasında yüreklere su serpmiştir. UCM heyetini yürekten tebrik ediyoruz. Türkiye olarak gerçekten dünyada tek başımıza da olsak, İsrail ile ihracat ve ithalatı 6 ay önce durdurma kararı almıştık ve bu kararımızı uygulamaktayız. Ama Filistin ekonomisine ayakta kalması için Filistin'in istediği ticaret noktasında da onlara gerek ihracatta gerek ithalatta destek vermekteyiz. Ve Gazze'dekiler başta olmak üzere kardeşlerimize 85 bin ton gıda ve sağlık yardımları, hijyen yardımları konusunda öncülük ediyoruz, etmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-------------------
-Salondan genel ve detaylar
-Bakan Bolat'ın konuşması
=============================
8- TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ 'TÜGVA İHTİSAS AKADEMİ LANSMAN PROGRAMI'NDA KONUŞTU
Ahmet YEŞİLMEN- Uğur ŞAHİN/ İSTANBUL, (DHA) TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş TÜGVA Genel Merkezi'nin düzenlenen İhtisas Akademi Lansman Programı'nda konuştu. Kurtulmuş, "Gazze'de 1 buçuk yıldır her gün artarak devam eden insanlık suçları karşısında maalesef, başta batı dünyası olmak üzere, bazı ülkelerin yönetimlerinin sessiz kalmasının temelinde yatan şey insanlar arasında bir hiyerarşiyi kabul ediyor olmasıdır. Eğer Gazze'dekiler Müslüman olmasalardı başka bir ırk ya da başka bir dine mensup insanlar olsaydı bu kadar büyük katliamlar sonunda dünya bu kadar sessiz kalır mıydı?" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş TÜGVA Genel Merkezi'nin düzenlediği İhtisas Akademi Lansman Programı'na katıldı. Programda konuşan Kurtulmuş daha sonra lansmana katılan öğrencilerin sorularını yanıtladı.
"BÜTÜN ARKADAŞLARIMIZI TEBRİK EDİYORUM"
Lansman programının başında TÜGVA'ya teşekkür eden TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye Gençlik Vakfı yönetimine yürekten teşekkürü bir borç bilirim. Geçen sene ihtisas akademileri çerçevesinde 15 bin gencimiz bir eğitimden geçmiş oldu. Türkiye'nin meseleleri dünyanın meseleleri ve kişisel gelişimle ilgili çok sayıda konu farklı hocalar tarafından arkadaşlarımızla birlikte müzakere edildi ve çok faydalı sonuçlar elde edildi. Bu sene de hedefin 25 bin olduğunu duydum. İnşallah 25 bin genç evladımızla birlikte aynı perspektife bakan, aynı yöne doğru yürüyen, Türkiye'yi hedeflerine ulaştırmak için azimle gayretle mücadele eden gençlerimizin yetişmesinde, TÜGVA'nın ihtisas Akademisi'nin de önemli bir katkısı olacağına inanıyorum. Emeği geçen bütün arkadaşlarımızın bu çalışmaya katılan bütün arkadaşları yürekten tebrik ediyorum" dedi
"İNSANIN ONURUNU YÜCELTMEK İÇİN ÇABALAMAYAN HİÇBİR TEKLİFİN BİR FAYDASI YOKTUR"
Bugün büyük problemlerin yaşandığı bir dönemin içerisindeyiz diyerek sözlerine devam eden Kurtulmuş, "Dünyada bir tarafta savaşlar, işgaller, açlık, kıtlık, yokluk, çevre felaketi gibi artık bütün ülkeleri, bütün milletleri yakından etkileyen problemlerle karşı karşıyayız. Bu problemlerin esas temelindeki sorunlara yönelmedikçe bu sorunları çözülebilmesi için teklifleri hazırlamak da mümkün görünmüyor. Bu sorunların tamamının temelinde yatan konulardan birisi olan ilke, değer ve prensipler meselesi üzerinde birkaç temel konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Bugün dünyanın hiç şüphesiz en temel sorunlarından birisi değerler kısmındaki erozyondur. Dünyadaki sorunların çözülebilmesi için ortak bir takım ilkelerin, ortak bir takım prensiplerin ortaya konulamamasıdır. Bu çerçevede zannediyorum ki dünyanın sorunlarına çözüme yönelik arayışlar içersinde en temel prensibin meselelerin çözümünün merkezinin insan odaklı olmasıdır. İnsanı merkeze almaya, insanın onurunu haysiyetini yüceltmek için çabalamayan hiçbir fikrin, hiçbir teklifin bir faydası yoktur. Bugün bir çok mesele kağıt üzerinde çok güzel sözler söylenmiş olmasına rağmen maalesef uygulamaya girildiğinde insanı merkeze almaktan ziyade başka şeyleri merkeze aldığı için değerlerinin başlangıcı insan haysiyeti ve insan onuru insan onurunun koruması olmadığı için bir sürü sorunla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz" dedi.
"SOYKIRIMIMIN İCRA EDİLMESİNİ KOLAYLAŞTIRILMIŞTIR"
Kurtulmuş, "İnsanların ölümcül silahları üretmesi önemli bir bilginin sonucudur ama o silahların üretilmesi ve kullanılması insanı esas almayan, insanın haysiyetini korumayan bir bakış açısının sonucudur. Bugün karşı karşıya kaldığımız bir çok yanlışlığın bir çok insanlığın yüreğini burkan uygulamaların temelinde yatan husus budur. Ayrıca insan onurunu esas almamanın yanında insanlar arasında yaratılışta eşitlik prensibini kabul etmeyen yani insanlar arasında bir hiyerarşi olduğunu düşünen anlayışın da insanoğlunun sorunlarını çözmesi mümkün görünmüyor. Bunun en tipik örneklerinden birisinin Gazze'de 1 buçuk yıldır her gün artarak devam eden insanlık suçları karşısında maalesef, başta batı dünyası olmak üzere bazı ülkelerin yönetimlerinin sessiz kalmasının temelinde yatan şey insanlar arasında bir hiyerarşiyi kabul ediyor olmasıdır. Eğer Gazze'dekiler Müslüman olmasalardı başka bir ırk ya da başka bir dine mensup insanlar olsaydı bu kadar büyük katliamlar sonunda dünya bu kadar sessiz kalır mıydı? Bu doğrudan aynı Nazilerin zihnindeki gibi insanların yaratılışta farklılaşan bir hiyerarşi içersinde, insanları tasvip eden anlayışın bir sonucudur. Onlara karşı işlenen suçların önlenilmesi için mücadele edilmeye değer insan toplulukları olarak bazıları tarafından görülmediği için İsrail'in yaptığı bütün bu saldırganlıklara sessiz kalınmış ve maalesef önü açılmıştır. Bu bütün zulümlerin icra edilmesi kolaylaştırılmıştır" dedi.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve TÜGVA yöneticilerinden görüntü
Numan Kurtulmuş konuşması
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve TÜGVA yöneticileri
==============================
9- MALTEPE'DE SİLAH KAÇAKÇILIĞI OPERASYONUNDA BİR ŞÜPHELİ TUTUKLANDI
Dilara ŞAHİN / İSTANBUL, (DHA)- MALTEPE'de silah kaçakçılığı yapıldığı tespit edilen 3 adrese eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda gözaltına alınan Ö.K.T. (37) çıkarıldığı adliyede tutuklandı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından Maltepe'de asayişin sağlanması, suç organizasyonlarının deşifre edilerek önlenmesi ve şüphelilerin yakalanmasına yönelik gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında silah ticareti yapan bir şüpheli tespit edildi. Bunun üzerine 20 Kasım Çarşamba günü 3 ayrı adrese eş zamanlı operasyon düzenlendi. Operasyonda Ö.K.T. (37) yakalanarak gözaltına alınırken, adreslerde yapılan aramalarda 6 ruhsatsız tabanca, 2 tabanca, pompalı tüfek şarjörü, 32 pompalı tüfek kartuşu, 31 fişek ve silah üretiminde kullanılan çok sayıda malzeme ele geçirildi.
10 SUÇ KAYDI VAR
Silah kaçakçılığı yaptığı tespit edilen Ö.K.T.'nin emniyetteki işlemleri sırasında daha önceden 10 suç kaydı olduğu belirlendi. Ö.K.T. 'silah ticareti' suçundan sevk edildiği adliyede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Görüntü Dökümü
---------------
-Operasyondan görüntüler
-Şüphelinin fotoğrafı
-Genel ve detay görüntü