Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

ABONE OL
DHA

1- ESENYURT'TAKİ REYAP HASTANESİYLE İLGİLİ İHMAL İDDİASI: EYMEN YÜZDE 90 ENGELLİ KALDI

Dilara ŞAHİN- Harun ŞAHBAZOĞU / İSTANBUL, (DHA)- 'YENİDOĞAN Çetesi' soruşturmasında adı geçen Esenyurt'taki Özel Reyap Hastanesi'nde doğum yapan Ayşe K., şu an 4 yaşındaki oğlu Eymen Ali K.'de, hastane çalışanlarının ihmali nedeniyle yüzde 90 oranında engel oluştuğunu iddia etti. Anne Ayşe K. hep aklında bir şüphe olduğunu belirterek, "İçimdeki bu kuşku bitmedi. Şu an artık şüphe değil buna eminim. Eymen'i içeride bakımsızlıktan ve ihmalden dolayı Eymen'in hayatını kararttılar" dedi.

İstanbul Esenyurt'ta ikamet eden 34 yaşındaki Ayşe K.'nin, 2020 yılında doğum sancıları başladı. İddiaya göre, aciliyeti olan bir hastaydı ancak gelen ambulansla evlerine uzak olan Özel Reyap Hastanesi'ne sevk edildi. Eymen Ali K., bu hastanede prematüre bebek olarak dünyaya geldi, 57 gün annesinden ayrı kalarak entübe edildi. İddiaya göre, hastane çalışanlarının yanlış tedavi uygulaması Eymen Ali K.'de kalıcı hasara neden oldu. Yaşadıklarını anlatan Ayşe K., "Ben orada birçok bebeği gördüm. Hiçbir şekilde ilgilenmiyorlardı, hemşireler oturmuş telefon ile oynuyordu ama çocuklar orada ağlıyordu. Bir tanesi morarırcasına ağlıyordu ve neredeyse kuvözden çocuk taşacaktı ağlamaktan, debelenmekten" şeklinde konuştu.

'ÇOK TELAŞLIYDI BİR AN ÖNCE ÇOCUĞU GÖNDERMEK İSTİYORDU'

Bebeğini görmek için verdiği mücadeleyi anlatan Ayşe K., "Pandemi sürecinde doğdu Eymen. 29 haftalıktı, plasentadan ayrılmıştı çok acil bir hastaydım. 112 Acil Çağrı Merkezi'ni aradık biz, ambulans geldi. Bizi hastaneye götürdüler. İki tane çok donanımlı hastane vardı yanımızda, bize çok yakındı. O iki hastaneyi es geçerek, bizi direkt Özel Reyap Hastanesi'ne getirdiler. Orada apar topar zaten ameliyata alındım. Çocuk yoğun bakıma alınmış. Bana doğumu yaptıran doktor geldi, benimle görüştü. Çocuğun ağladığını, sesini duyduğunu, yoğun bakıma alındığını söyledi. Çocuk iyi olacak, toparlanacak, korkulacak bir şey yok çünkü oksijen gitti diyerek beni teskin etti. Çocuğu, entübe ettiklerini ve uzun bir süre yoğun bakımda kalacağını söyledi. İki gün sonra ben gittim doktorla görüşmeye, çocuğu görmek istediğimi söyledim. 'Çocuğu gösteremeyeceklerini' söylediler bana. Çocuğu görmem gerektiğini söyledim, çünkü annesiyim ve çocuğumu görmek istiyorum diye ısrar ettim. Fotoğraf istedim, en azından çocuğumun neye benzediğini görmek istediğimi, çocuğumu görmek istiyorum hakkım bu benim diye… Ertesi gün fotoğraf vereceklerini söylediler, bana ertesi gün yoğun bakımda çekilmiş bir fotoğrafı verildi. Çocuk ile ilgili hiçbir bilgi alamadık. Bizi her aradığında tedavinin devam ettiğini ve şu an gelişen bir durum olmadığını söyledi. Çocuk yoğun bakımda hiçbir komplikasyon geçirmedi ve 57 gün entübe kaldı. Fırat Sarı bizi hastaneye çağırdı apar topar. Bize söylediği şey 'Hemşire Yeşim, Eymen'i beslerken ciğerine süt kaçırmış, bebek aspire edilmiş ve sevk etmek istiyorum'… Çok telaşlıydı. Bir an önce çocuğu göndermek istiyordu. Ben şaşırdım, neden bizi sevk etmek istiyorsunuz… 'Hemşire hatası olduğunu ve hemşireye kızdığını' söyledi bana. Aspire ne demekti onu bile bilmiyorum. Çocuk orada ne yaşadı? Çocuk orada oksijensiz kaldı. O süre zarfında şu an artık öğrendim, anlıyorum ne olduğunu. Çocuğun ciğerinden tekrar aspire yöntemiyle geri çekmişler mamayı, sütü her neyse. Ben Eymen Ali'yi, çıkmasına yakın süre zarfında ısrarlarıma, yoğun baskılarıma dayanamayarak çağırmaya başladılar. 4'üncü ayın sonuydu, artık taburculuk süresi gelmişti ve içeriye almaya başladılar beni" diye konuştu.

'BENİ TIRMALIYORDU AÇLIKTAN ÇOCUK'

Aylar sonra Eymen bebeği gören anne Ayşe K. "Ben Eymen'in çok bakımsız olduğunu gördüm, hiçbir şekilde ilgilenmiyorlardı ve orada başka bebekler de vardı. Eymen'le ten teması yapmak istiyordum ve bunu sürekli talep ediyordum. Artık o kadar çok talepkar olmama kayıtsız kalamıyorlardı ve çağırıyorlardı ama beni taburculuğa yakın, 4'üncü ayın sonunda çağırmaya başladılar. Bebeği aldığımda kucağıma, beni tırmalıyordu açlıktan çocuk. Ben beslemeye emzirmeye başladım çocuğu. Çocuk o kadar çok açtı ki direkt emmeye başladı, bir prematüre bebekten bahsediyoruz. Emme refleksi gelişmemiş bir bebekten… Uzun süre entübe kalmış bir bebek emmeye başladı. Artık nasıl aç bırakıldıysa çocuk orada" ifadelerini kullandı.

'EYMEN YÜZDE 90 ENGELLİ VE ONLAR SEBEP OLDU BUNA'

Ayşe K., "Eymen orada iki kez aspire edildi ve şu an onların yazdığı epikrizde Eymen'in aspire edildiği yazmıyor. Bu bilgi yok. İki kez aspire oldu çocuk orada ve ciğeri hasar aldı. Yaşamış olduklarının bedelini Eymen ödeyecek. Eymen şu an yüzde 90 üzeri engelli ve onlar sebep oldu buna. Belki de aspire süreci olmasaydı Eymen şu an sağlıklı bir çocuk olarak hayatına devam edecekti. Çünkü, 26-27 haftalık doğup da hayatına devam eden bir sürü çocuk gördüm. Bunu prematüreliğe bağlayamazlar. Prematüre doğup, gelişimini tamamlayan bir sürü çocuk var. Bunlar sebep oldu, özellikle Yeşim Hemşire onu beslerken. İhmal olduğu çok belli. Çocuk kusmuş, ciğerine geri kaçmış kusmuğu. Uzun süre çocuk bu vaziyette kalmış. Çocuk iki kez ölümden geri döndü. Burada onlar Eymen'e hiçbir şey katmadı. Bu Eymen'in mücadelesiydi ve Eymen bunu tek başına kazandı. Zaten içimde hep bir şüphe vardı, hep bir kuşku vardı ve ben bunu defalarca anlattığım insanlar var. Bunları izlerken, evet söylemişti diyecekler kesinlikle" dedi.

'FIRAT SARI'NIN TELEFON GÖRÜŞMESİNE ŞAHİT OLDUM'

İçindeki kuşkunun hiç bitmediğini belirten Ayşe K. "Bir ara kontrole gittiğimde Fırat Sarı'nın bir telefon görüşmesine şahit olmuştum. Bir aile kendisinden şikayetçi olacakmış. Bunun üzerine konuştukları, 'Hiçbir şeyi ispatlayamazlar, raporu düzenleyen biziz. Çocuğun durumu ortada. Ellerinden geleni ardına koymasın, bizim de elimiz boş değil istediklerini yapabilirler' diye konuşmalarına şahit oldum. En ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum. Kesinlikle diplomaları iptal edilmeli, bu insanlar asla içeriden çıkmamalı. Devlet hastanesine gitseydim, araştırma hastanesine gitseydim o an başka bir hastaneye gitmiş olsaydım, işini iyi yapan insanlar ile karşılaşmış olsaydım, Eymen daha farklı durumda olabilirdi" şeklinde konuştu.

'O DÖNEM BİRÇOK İLAÇ ALDIK, FIRAT SARI VE HEMŞİRELERİ İSTEDİ'

Ayşe K., "Bizden o dönem 3 bin 500 TL kadar yatak ücreti talep ettiler. Kayınvalidem ve eşim, çok yüksek bir meblağ olduğunu bunu ödemeyeceğimizi söyleyince, 2 bin TL'ye düşürmüşlerdi. Fatura kesmediler. Belirli ilaçlar istendi, o dönem birçok ilaç aldık verdik. Fırat Sarı ve hemşireleri istedi ilaçları bizden. Birçok kez onlara ilaç götürdük. Çocuğa ilaç vereceğini, vitamin vereceğini, şu an aklıma gelmeyen ilaçları biz kendimiz temin edip götürdük" ifadelerini kullandı. (DHA)

Görüntü Dökümü

-------------------------

- Anne Ayşe K. ile röportaj

- Eymen Ali K. detay görüntüler

- Genel ve detay görüntüler

=========

2- 15 TEMMUZ DERNEĞİ: NEREYE SIĞINDIYSA ÖLÜSÜ DE O TOPRAKLARA YAKIŞIYOR

Muharrem ÇAM- İsa ALMAÇAYIR/ İSTANBUL, (DHA)- FETÖ terör örgütü lideri Fetullah Gülen’in Amerika’da ölümünün ardından 15 Temmuz Derneği üyeleri, 15 Temmuz Şehitler anıtı önünde açıklama yaptı. Dernek Başkanı İsmail Hakkı Turunç, "Duamız, temennimiz o ki biz Rabbimizin vaadine güveniyoruz. Çünkü vatan hainlerinin ne dünyada karşılığı var; ne de ahirette karşılığı olacaktır. Kesinlikle onun cesedinin bu topraklara gelmesini arzu etmiyoruz ve istemiyoruz. Nereye sığındıysa, yaşarken ölüsü de o topraklara yakışıyor." dedi.

FETÖ terör örgütü lideri Fetullah Gülen’in Amerika’da ölmesinin ardından 15 Temmuz Derneği üyeleri, Üsküdar’daki 15 Temmuz Şehitler anıtı önünde basın açıklaması yaptı. Dernek başkanı İsmail Hakkı Turunç, "Bugün çok önemli bir anı çok önemli bir günü yaşıyoruz. Bundan 8 yıl kadar önce yıllar öncesinden planladığı hainliği 15 Temmuz hain darbe girişimiyle zirveye çıkaran bir hainin uzun yıllardan beri kaçmış olduğu Amerika’da ölüm haberini aldık. 15 Temmuz’da şehit aileleri ve gaziler adına bir taraftan sevincimizi paylaşırken bir taraftan sizlerle sevincimizi paylaşırken, bkyle bir hainin ölmesi bizi sevindirirken biz, yıllardan beri şehit aileleri ve mağdur ailelerle konuştuğumuzda o hainin ölmeden Türkiye’ye iadesi ve öldürdüğü kadar ölümüne sebebiyet verdiği ve uzuvlarını kaybeden gazilerimiz adına son nefesine kadar müebbet hapiste yatmasını, bir nebze de olsa acılarını dindireceğini ifade etmişlerdi. Ölüm haberini almış olmamız, aileleri bir yerde sevindirdi. Acıları dinmeyecek. 8 yıldır ziyaret ettiğimiz şehit aileleri ve gazilerimiz kaybettikleri uzuvlarını, kaybettikleri canlarıyla, yakınlarıyla alakalı çok duygulu şeyler anlattılar." diye konuştu.

'BU TOPRAKLARA YAKIŞMIYOR'

Dernek Başkanı İsmail Hakkı Turunç, "Ömürlerinin sonuna kadar şehit babasını, şehit eşini, şehit kardeşini unutmayan ailelerin ve yakınların o hüzün dolu ifadelerini dinlemiştik. Dolayısıyla onun orada ölmesi, Türkiye'de ve dünyada FETÖ karşıtı tüm vatansever insanları milletinin, devletinin, bayrağının yanında olan insanları sevindirmekle birlikte ama onun orada ölmesi belki de bir kurtuluşu oldu. Bu topraklara ihanet eden bu millete ihanet eden özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı emperyalist ülkelere satmak isteyen bir insanın ölümü bu kadar kolay olmamalıydı. Çünkü Türkiye genelinde ziyaret ettiğim şehit aileleri ve gazilerden o kadar duygu dolu sözler, temenniler duydum ki hatrıma geldikçe onlarla birlikte o hüznü yaşıyorum. Dolayısıyla bugün gelen haber FETÖ karşıtı bu hainin bu ülkeye verdiği zararı bilen insanlar açısından bir nebze sevindirici bir haber olmuştur. Duamız, temennimiz o ki biz Rabbimizin vaadine güveniyoruz. Çünkü vatan hainlerinin ne dünyada karşılığı var; ne de ahirette karşılığı olacaktır. Çünkü bildiğiniz gibi

kültürümüze göre vatan sevgisi imandandır. Her ne kadar hoca kılıklı birisi bir önder insan gibi gözükse de kandırdığı insanlar nezdinde önderdir. Yoksa milletimizin nezdinde vatanseverler nezdinde o bir haindi. Dolayısıyla onun ölümü gerçekten çocuklarını, yakınlarını kaybeden insanlar açısından bir nebze de olsa acılarını dindirmiş olacak. Diğer taraftan haberleri izlediğimizde yakınlarını veya kendisi adına söz sahibi olan insanların cenazesi demiyorum cesedinin nerede defnedileceğiyle ilgili farklı yorumlar yapılıyor. Ben şehit aileleri adına sabahtan bu yana onlarca telefon aldım. Yanımda da şehit yakını arkadaşlarım, gazilerimiz var. Onların da temennisi şu ki bu hain nasıl ki bu topraklara yakışmadığı için kaçtı, Amerika'da yaşadı ve emperyalist ülkelerle bu ülkenin geleceğini, milletin geleceğine yönelik, adımlar attıysa nereye kaçtıysa, kimi seviyorsa bir Hristiyan Mezarlığı'na bir putperest mezarlığına farklı dinden, farklı kültürdeki insanların bulunduğu bir mezarlıklara defnolmasını arzu ediyoruz." dedi.

Turunç sözlerini, "Bu topraklara yakışmıyor. Nasıl ki yaşarken bu toprakları kirlettiyse, kardeşi kardeşe düşman ettiyse buraya getirilmesini düşünen insanlara cevabımızdır. Cesedi bile burada bu milletin bölünmesine vesile olacaktır. Kesinlikle onun cesedinin bu topraklara gelmesini arzu etmiyoruz ve istemiyoruz. Nereye sığındıysa, yaşarken ölüsü de o topraklara yakışıyor. O topraklarda defnolsun" cümleleriyle noktaladı.(DHA)

Görüntü Dökümü

-----------

-15 Temmuz Derneği Başkanı İsmail Hakkı Turunç'un açıklamaları

-Genel ve detay görüntüler

==========

3- BEŞİKTAŞ'TA 29 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ GECE KULÜBÜNDE BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPILDI

Yılmaz OKUR/İSTANBUL, (DHA)- BEŞİKTAŞ'taki gece kulübünde tadilat sırasında çıkan ve 29 kişinin ölümüne neden olan yangına ilişkin görülen dava kapsamında bilirkişi heyeti bugün olay yerinde inceleme yaptı. Yangında hayatını kaybedenlerin yakınları keşif çalışmasını gözyaşlarıyla takip etti.

Beşiktaş'ta 2 Nisan Salı günü 16 katlı binanın bodrum katındaki gece kulübünde yangın çıkmış ve 29 kişi hayatını kaybetmişti. Yargılama süreci devam ederken davanın görüldüğü 33. Ağır Ceza Mahkemesi, olay yerinde keşif yapılmasına karar verdi. Bugün saat 10.00'da gece kulübüne giden keşif heyeti incelemelerde bulundu. Çalışmalarda mahkeme heyetiyle birlikte Olay yeri inceleme ekibi ve itfaiye ekibi de hazır bulundu. İçeride incelemeler sürerken taraf avukatları ve olayda hayatını kaybedenlerin yakınları dışarıda çalışmaları takip etti.

'BİLİRKİŞİYE GEREK BİLE YOKTU'

Yangında hayatını kaybeden Özkan Baş'ın eşi Emine Kaya Baş, "Yani bilirkişiye bile gerek yok, bir tane bile güvenlik önlemi yok içeride. İhmal bile değil bu, ihmal bile diyemeyiz. İstanbul'un göbeğinde 29 tane insan öldü. Kimse ne bunu medyaya taşıdı ne bir şey yaptı. Biz mahkemelerde bir sürü şey görüyoruz. Bizler normal insanlardık evlerinde. Mahkemeler de çok zor geçiyor, çok sinir bozucu geçiyor. Karşı taraf hiç düzgün davranmıyor, avukat özellikle Engin Çelebi, yani inanılmaz bir sinir bozukluğu yaşıyoruz. Hem bir acı var hem bir kayıp var üstelik bir de bunlarla uğraşıyoruz ve yalnız hissediyoruz. Yani ben mahkemeden sonra eve gittiğimde sırtımı koltuğa yaslayamıyorum. Hep endişeli, hep kaygılıyım ve asla bu mahkemeleri atlatamıyorum. Kaç kişi ölmesi gerekiyordu bu devlet için, Beşiktaş Belediyesi, hepsi, CHP yok ortada, kendi belediyesi. Bir tane insan çıkıp da demedi ki, 'Babamızın oğlu olsa acımayız' demedi. Ben onlardan bunu beklerdim. Kurumların ihmali var, iş güvenliği uzmanı içeride yok. Bir tane yangın tüpü çalışmamış, sprinkler, sulama, başlarında bir iş güvenliği uzmanı yok. Hiçbir şey yok yani. Onlar öyle der böyle der, var mı sonuç ne? İki, üç dakika içerisinde boğularak öldü bizim yakınlarımız. Ne yapmak gerekiyor onu da bilmiyorum. Milletvekilleri başka olaylarda kendilerini ortaya atıyorlar, bu olayda kimse yok. Eşim evden 40 dakika önce çıktı, ya 10 dakika önce ulaştı ya 5 dakika önce. Ben buraya zaten çok yakın oturuyorum" şeklinde konuştu. (DHA)

Görüntü Dökümü:

-------

-Olay yerinde inceleme yapan heyet

-Olay yeri inceleme ekibinin çalışmaları

-İncelemeleri takip eden yakınlar

-Emine Kaya Baş ile röportaj

-Genel ve detay görüntüler

========

4- FATİH CAMİİ İMAMINI BIÇAKLAYAN SANIK HAKKINDA MÜTALAA AÇIKLANDI: 30 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ

Ayşe GÜREL, (DHA)- FATİH Camii'nde İmam Galip Usta ve kendisine engel olmak isteyen 2 kişinin yaralanmasına sebep olan sanık Ömer Salgın'ın yargılandığı davada mütalaa açıklandı. Sanık Ömer Salgın'ın 3 suçtan toplamda 30 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.

Fatih'te 8 Ocak Pazartesi günü Fatih Camii imamı Galip Usta'ya soru sorma bahanesiyle girdiği imam odasında bıçakla saldıran ve kendisini ayırmaya çalışan 2 kişinin ise yaralanmasına sebep olan sanık Ömer Salgın'ın yargılandığı davada savcı mütalaasını açıkladı. İstanbul Çağlayan 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanık Ömer Salgın, (SEGBİS) Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi'nde yaşanan sorun sebebiyle bağlanamadı. Duruşmada tarafların avukatları ise salonda hazır bulundu.

30 YILA KADAR HAPİS İSTENİYOR

Cumhuriyet Savcısı tarafından açıklanan esasa ilişkin mütalaada, olay gününde sanığın, Fatih Camii'ne giderek bir süre zaman geçirdiği, daha sonra olay öncesinde tanımadığı Camii imamı Galip Usta ve Bilal Erdem'in bulunduğu odaya girdiği öğrenildi. Mütalaada sanık Ömer Salgın'ın, Galip Usta'yı öldürme kastıyla hareket ederek elinde bulunan kesici alet ile birçok kez Galip Usta'yı yaraladığı belirtildi.

Mütalaada, sanık Ömer Salgın'ın, Galip Usta'yı öldürmeye uygun bir kesici aletle yaralayarak yaşamını tehlikeye attığı belirtildi. Bu nedenle, 'kişinin kamu görevi nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan 20 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Ayrıca, Ömer Salgın'ın ruhsatsız silah bulundurma suçundan 1 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması, Bilal Erdem'e yönelik eylemi nedeniyle 'silahla kasten yaralama' suçundan ise 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle birlikte toplamda 30 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi. Mütalaada, olay sırasında sanığa müdahale eden Yusufcan İslam'ın ayağının kırılması nedeniyle 'kasten yaralama' suçundan beraat talep edildi.

MAHKEME, MÜTALAAYA KARŞI SAVUNMA YAPILABİLMESİ AMACIYLA TARAFLARA SÜRE TANIDI

Mahkeme ara kararında, tarafların açıklanan mütalaaya karşı bir sonraki celsede savunma ve beyanda bulunmaları için süre verilmesine ve sanık Ömer Salgın'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede şüpheli Ömer Salgın'ın, Bilal Erdem ve Galip Usta'ya karşı ayrı ayrı 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan 18 yıldan 30 yıla kadar hapis, Yusufcan İslam'a karşı 'vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olacak şekilde kasten yaralama' suçundan 1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya olmak üzere toplamda 19 yıl 6 aydan 34 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Görüntü Dökümü:

------------

ARŞİV

=========

5- DEAŞ BOMBACISI İSTANBUL'DA YAKALANDI

Derya EVREN KORKMAZ/İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL’da terör örgütü DEAŞ’a yönelik düzenlenen operasyonda, örgütün bombacısı olduğu tespit edilen O.M. gözaltına alındı. O.M.’nin 2016’da Irak’ın Musul bölgesinde patlayıcı madde yapımı konusunda faaliyet gösterdiği öğrenilirken bu döneme ait videoları da ortaya çıktı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, DEAŞ silahlı terör örgütünde faaliyet gösteren kişi ya da kişilerin yakalanması için çalışma başlattı. Çalışmalarda örgüt için Irak’ın Musul bölgesinde patlayıcı madde yapımı konusunda faaliyet gösteren M.O.’nun İstanbul’da olduğu belirlendi. Ekiplerin fiziki ve teknik takibinin ardından M.O.’nun kaldığı adrese baskın düzenlendi. Gözaltına alınan M.O. emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi; ardından da çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.M.O.’nun örgüt içerisinde bulunduğu dönemlere ait görüntüler de ortaya çıktı. Görüntülerde M.O.’nun patlayıcıların yanında Arapça konuştuğu anlar yer alıyor. (DHA)

Görüntü Dökümü

----------------------

(Cep telefonu)

-M.O.'nun görüntüleri

========

6- İSTANBUL MERKEZLİ 4 İLDE TEFECİLİK OPERASYONU: TEHDİTLE 100 MİLYON LİRALIK VURGUN

Ahmet YEŞİLMEN- Uğur ŞAHİN/ İSTANBUL, (DHA) İSTANBUL merkezli 4 ilde yapılan tefecilik operasyonunda 14 şüpheli gözaltına alındı. Şüphelilerin mağdurlara, oto galeride silah zoruyla usulsüz araç satışı yaptığı ve yüksek faizle borç para vererek 100 milyon lirayan yakın vurgun yaptığı ortaya çıktı.

Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde yürütülen soruşturma kapsamında, örgütlü tefecilik yapan silahlı bir grubun faaliyetlerini tespit etti. Suç örgütünün vatandaşlara yüksek faizle nakit borç para verdiği, mağdurlardan verilen paralardan yüksek meblağlarda yazılı çekler aldıkları belirlendi. 'Örgütlü tefecilik', 'Nitelikli yağma', 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma', 'Nitelikli tehdit' ve 'Nitelikli dolandırıcılık' suçlarından toplam 7 eylem gerçekleştirdikleri belirlenen şüphelilere yönelik operasyon başlatıldı. 18 Ekim Cuma günü İstanbul merkezli Adana, Adıyaman ve Ankara'da eşzamanlı operasyon düzenlendi.

OTO GALERİDE USULSÜZ ARAÇ SATIŞI

Şüphelilerin mağdurlara, kurdukları oto galeride usulsüz araç satışı yaptıkları ve silah zoruyla mağdurları rehin alıp, imza attırdıkları ortaya çıktı. Şüphelilerin, Laleli ve Esenler Giyimkent'teki işyerlerini basarak mağdurları tehdit edip imza aldıkları da öğrenildi. Edinilen bilgiye göre örgüt liderinin firari olduğu çete, tüm bu yöntemlerle 100 milyon liraya yakın vurgun yaptı.

ADLİYEYE SEVK EDİLDİLER

Eş zamanlı düzenlenen operasyonlarda 14 şüpheli yakalandı. Operasyonlarda, 8 tabanca, 10 tüfek, 1456 fişek, 2 çelik kasa, 157 tapu belgesi, 42 çek ve senet türü belge, 115 boş imzalı belge, 1 adet taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, 3 araç ruhsatı, 20 adet mağdurlara ait olabileceği değerlendirilen araç anahtarı, 1 adet dosya müştekisi tarafından imzalanmış boş kağıt, 16 dijital materyal, 14 kriminal kayıtların olduğu ajanda, 6 klasör suça konu belge ele geçirildi. Yakalanan şüpheliler bugün sabah saatlerinde adliyeye sevk edildi. Operasyon kapsamında ele geçirilenler ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü Vatan Yerleşkesi'nde sergilendi.(DHA)

Görüntü Dökümü:

-------------------

-Operasyon görüntüleri

-Operasyondan detaylar

-Sergilenen ürünler

=========

7- DİLAN POLAT VE SILA DOĞU KARDEŞLERE 'HAYASIZCA HAREKET' SORUŞTURMASI

Ayşe GÜREL / İSTANBUL, (DHA) - İSTANBUL Cumhuriyet Başsavcılığı Dilan Polat ve kardeşi Sıla Doğu hakkında 'Hayasızca hareketler' de bulunma suçundan re'sen soruşturma başlattı.

Geçtiğimiz günlerde Beşiktaş'taki bir eğlence mekanında kardeşi Sıla Doğu ile kameralar önündeki hareketleri nedeniyle Dilan Polat ve kardeşi Sıla Doğu hakkında soruşturma başlatıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında basın yayın organlarında çıkan haberler, sosyal medya platformlarındaki videolar incelendi. İnceleme sonucunda Polat ve Doğu kardeşler hakkında TCK'nın 225. maddesinde düzenlenen 'Hayasızca hareketler' suçundan re'sen soruşturma başlatıldı.

Görüntü Dökümü:

------------

ARŞİV

===========

8- ESENYURT'TA ÇEŞİTLİ SUÇLARDAN ARANAN 2 KİŞİ YAKALANDI

Özcan KILIÇ / İSTANBUL, (DHA) - ESENYURT'ta çeşitli suçlardan aranan 2 kişi yapılan operasyonla gözaltına alındı. Şüphelilerden R.K.'nın 17 yıl 46 ay kesinleşmiş hapis cezası olduğu öğrenilirken gözaltına alınan 2 şüpheli sevk edildikleri adli makamlarca tutuklandı.

İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bağlı polis ekipleri, Esenyurt ilçesi Hürriyet Mahallesi'nde bir adreste çeşitli suçlardan aranan şüphelilerin olduğunu belirledi. Adrese yapılan operasyonda ekiplere mukavemet gösteren İ.T. (21) ve R.K. (19) isimli 2 şüpheli gözaltına alındı. Adreste yapılan aramalarda 2 adet ruhsatsız tabanca, 1 adet balistik yelek, 55 adet mermi, 589 gram metamfetamin, 29,26 gram marihuana, 2 adet hassas terazi, 3 adet cep telefonu ele geçirildi. Şüpheli kişilere yönelik yapılan sorgulamada 'Hırsızlık', 'Yağma' ve 'Gasp' gibi suçlardan geçmiş döneme ait çok sayıda suç kaydı olduğu belirlendi. Öte yandan R.K. isimli şahsın 'Silahla Yağma' suçundan 17 yıl 46 ay 57 gün kesinleşmiş hapis cezası olduğu öğrenildi. Yakalanan kişiler, 'Uyuşturucu madde ticareti', 'Görevli Memura Mukavemet' ve '6136 silah kanununa muhalefet' suçlarından 20 Ekim Pazar günü sevk edildikleri adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Görüntü Dökümü:

---------------

-Ele geçirilen malzemeler

-Yakalanan şüphelilerin fotoğrafları

============

© Copyright 2024

DHA