Bakan Kacır: Türkiye milli insansız hava araçlarıyla küresel pazarın yüzde 70'ine tek başına hakim
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, YETEV Eğitim Teknolojileri Zirvesi'nde 'Milli Teknoloji' sunumu gerçekleştirdi. Burada konuşan Bakan Kacır, "Türkiye'nin Ar-Ge insan kaynağı bu dönemde 29 binden 291 bine yükseldi. Türkiye, milli insansız hava araçlarıyla küresel pazarın yüzde 70'ine tek başına hakim. Tüm dünyada satılan insansız hava araçlarının yüzde 70'ten fazlası, Türkiye'den ihraç ediliyor. Bu Türkiye tarihi açısından aslında bir yüksek teknoloji sisteminde bugüne kadar elde ettiğimiz en büyük başarı" dedi. YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ise, "Bütün öğrencileri birbirine benzetmeye çalışan değil, bütün öğrencilerin kendine has güçlü yönlerinin, kendine has kıymetlerinin olduğunun farkına varıp onları işlemeye çalışan bir eğitim yaklaşımının gerekli olduğunu gördük" ifadelerini kullandı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, 'Eğitimi Geleceğe Taşımak: Yapay Zeka ve Dijital Beceriler Işığında Eğitim' temasıyla Çekmeköy'de düzenlenen YETEV Eğitim Teknolojileri Zirvesi'ne katıldı. Programda Bakan Kacır'ın yanı sıra, Milli Teknoloji Genel Müdürü Sadullah Uzun, Bilişim Vadisi Genel Müdürü Erkam Tüzgen, Çekmeköy Kaymakamı Resul Çelik, Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Akhan, YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, YETEV Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay ile sektör temsilcileri ve eğitimciler de yer aldı. Zirvede, dijital çağda eğitimin önemi ve yapay zeka ile dijital dönüşümün getirdiği fırsatlar değerlendirildi.
'PARASINI ÖDEDİĞİMİZ SİSTEMLERİ DAHİ BİZE VERMEDİLER'
Burada sunum yapan Bakan Kacır, “Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye'de bir milli teknoloji hamlesi yolculuğundayız. Milli teknoloji hamlesi, Türkiye'nin kritik teknolojilerde tam bağımsızlık yolculuğunu, kendi ihtiyaçlarını kendi evlatlarının alın teriyle, akıl teriyle milli ve özgün sistemlerle görebilmesinin yolculuğudur. Ve nihayetinde milli teknoloji hamlesi Türkiye'nin toplumsal refah artışını ortaya çıkarabilecek işleri hep birlikte hayata geçirmenin yolculuğudur. Milli Teknoloji hamlesi, Türkiye'de savunma sanayi ile öne çıktı. Savunma sanayinde yerlilik ve millilik Türkiye için mutlak bir zorunluluktu. Biz 40 yıla yakın zamandır terörle mücadele eden bir ülke olarak; bu mücadelemizde ihtiyaç duyduğumuz yüksek teknoloji sistemlerini, savunma sistemlerini dost ülkelerden dahi temin etme imkanına uzunca bir zaman sahip olamadık. Parasını ödediğimiz sistemleri dahi bize vermedikleri çokça tecrübe ettiğimiz bir hakikat oldu" dedi.
'TÜRKİYE'NİN AR-GE İNSAN KAYNAĞI BU DÖNEMDE 29 BİNDEN 291 BİNE YÜKSELDİ'
Teknoloji ihracatının 9 milyar doları aştığını belirten Kacır, “Savunma sanayinde yerlilik oranımız yüzde 80'in üzerine çıktı. Neredeyse kritik bütün sistemleri milli ve yerli olarak geliştirme, üretme kabiliyetine haiz bir ülke haline geldik. Bugün Türkiye'nin savunma sanayinde ortaya koyduğu eserler sadece Türkiye'de değil, dünyada harp paradigmalarını değiştiren unsurlar olarak tarif ediliyor. Tabii bizim için önemli hedeflerden biri savunma sanayinde elde ettiğimiz bu başarıyı, sanayinin, teknolojinin diğer alanlarına da hızla yaygınlaştırabilmek. Bunun için de 22 yılda aslında büyük bir altyapıyı hep birlikte inşa ettik. Bugün Türkiye'nin dört bir yanında Teknoparklarımız var. Bu Teknoparklarda 11 bin şirketimiz araştırma, geliştirme ve inovasyon odaklı çalışıyor. Bugün, Türkiye'de bin 600'den fazla Ar-Ge ve Tasarım Merkezimiz var. 200'den fazla üniversitemiz var. Türkiye'nin dört bir yanında yeni kurulmuş, yeni filizlenen teknoloji girişimlerine hizmet vermek üzere çalışan hızlandırma programları, hızlandırma merkezleri var. Türkiye'nin yüksek teknoloji ihracatı bu dönemde 8 misline çıkarak 9 milyar doları aştı. Yani savunma sanayiindeki başarıyı teknolojinin diğer alanlarına yaygınlaştırabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz altyapı ve ekosistemi son 22 yılda büyük ölçüde inşa ettik. Bakınız Türkiye'nin Ar-Ge insan kaynağı bu dönemde 29 binden 291 bine yükseldi. Türkiye milli insansız hava araçlarıyla küresel pazarın yüzde 70'ine tek başına hakim. Tüm dünyada satılan insansız hava araçlarının yüzde 70'ten fazlası, Türkiye'den ihraç ediliyor. Bu Türkiye tarihi açısından aslında bir yüksek teknoloji sisteminde bugüne kadar elde ettiğimiz en büyük başarı" şeklinde konuştu.
'BATARYA TEKNOLOJİSİNDE SÜRPRİZ GELİŞMELER ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE YAŞANABİLİR'
Bakan Kacır, otonom araçların çok hızlı yaygınlaştığına vurgu yaparak, “İnsansız hava araçlarında yaptık. Bugün insan savaşlarında pazar payımız dünyada yüzde 70. Elektrikli araçlarda da 10 yıl önce yola çıkmış olsaydık, muhtemelen insansız hava araçlarına çok benzer bir başarı hikayesini biz gerçekleştirmiş olacaktık. İnşallah bundan sonra bu öğrenilmiş çaresizliklerden kurtuldukça, özellikle eğitim camiamızın katkılarıyla, çabalarıyla gençlerimizde güçlü bir özgüven oluşturdukça, ben önümüzdeki dönemin bizler için çok daha aydınlık olacağına yürekten inanıyorum. Evet TOGG'la bu yola çıkmış olduk ve 1,5 yıldır artık TOGG Türkiye'nin yollarında. Bugüne dek de 45 bin TOGG Türkiye'de kullanıcılarla sahipleriyle buluşmuş oldu. Tabii daha yapacak çok işimiz var. Bu teknoloji yarışı durmak bilmiyor. TOGG'un mutlaka az önce ifade ettiğim tüm paradigma değişimi eksenlerinde bu çabayı ortaya koymaya devam etmesi lazım. Yani hem batarya teknolojisinde sürpriz gelişmeler önümüzdeki dönemde yaşanabilir, belki perspektifi biraz uzattığımızda elektrikli araçlardan sonrasına, bir sonraki teknolojiye insanlık çok hızlı bir geçiş yapabilir. Otonom araçlar çok hızlı yaygınlaşıyor, muhtemelen birkaç yıl içerisinde kullanıcıların temel tercih sebebi haline gelecek otonom seviyesi. Bütün bu teknoloji eksenleri TOGG için rekabet alanları. Dolayısıyla bize düşen milli markamızın, milli girişimlerimizin bütün bu teknoloji eksenlerinde rekabet gücü elde etmesini sağlayacak adımlar atmaya devam etmek olacak" şeklinde konuştu.
'KAZANIM TEMELLİ DEĞİL BECERİ VE ETKİNLİK TEMELLİ EĞİTİMİN GEREKLİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ'
YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ise, “Türkiye Maarif Modelinin hayata geçtiği bir noktada gördük ki, gerçekten orada da öncü bir rolümüz olmuş. Belki görünen köy kılavuz istemez 21'inci yüzyılda eğitimin gitmesi gerektiği yol ortada. Artık kazanım temelli değil beceri ve etkinlik temelli bir eğitim yaklaşımının gerekli olduğunu görüyoruz. Gerçekten bütün öğrencileri birbirine benzetmeye çalışan değil, bütün öğrencilerin kendine has güçlü yönlerinin, kendine has kıymetlerinin olduğunun farkına varıp onları işlemeye çalışan bir eğitim yaklaşımının gerekli olduğunu gördük" ifadelerini kullandı.