Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

Uzmanlardan iyot tüketiminin ihmal edilmemesine yönelik uyarı

Vücut tarafından üretilmeyen, bazı besinler yolu ile dışarıdan alınan iyot elementinin, yaşamın tüm dönemlerinde sağlıklı vücut için vazgeçilmez bir besin kaynağı olduğunu vurgulayan Medicana Sağlık Grubu uzmanları anne karnından itibaren sağlığa büyük etkisi olan iyot hakkında bilgiler verdi.

ABONE OL
İSTANBUL, (DHA)-

Besinlerde bulunan iyotun kaynağının toprak olduğu bilgisini veren Medicana Ataşehir Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Özgün İyigün, “Dünya üzerinde birçok toprak türü vardır ve bu topraklarda değişen miktarlarda iyot bulunur. Topraklarda bulunan iyodun miktarı besinlerin iyot içeriğini etkiler. Dünyanın bazı bölgelerinde bulunan topraklar iyot bakımından fakir olduğu için bu bölgelerde yaşayan insanlarda iyot eksikliği görülme ihtimali yüksektir. Ülkemiz iyot bakımdan fakir topraklara sahip olduğu için iyot eksikliği sıkça görülür. Bu sebeple en önemli iyot kaynağı olan iyot bakımından zenginleştirmiş sofra tuzu tüketilmesi oldukça önemlidir. Son günlerde daha sağlıklı olduğu görüşü ile kullanımı yaygınlaşan kaya tuzu ve himalaya tuzu kullanımı iyot eksikliğinin yaygınlaşmasına sebep olmaktadır” dedi.

“GÜNLÜK İYOT İHTİYACI 150 MİKROGRAM”

Günlük iyot ihtiyacı ergenler ve yetişkinler için 150 mcg (mikrogram) olduğunu belirten Uzm. Dr. İyigün, “İyot eksikliği belirtileri, kilo alma/verememe, depresyon, yorgunluk, kırgınlık, depresyon, duygu durum bozukluğu, baş ağrısı, adet düzensizliği, kuru cilt, saçlarda güçsüzlük dökülme, kas güçsüzlüğü, kas eklem ağrıları, bağırsak alışkanlıklarında değişiklik, kabızlık, nefes darlığı, unutkanlık, dalgınlık, soğuğa karşı hassasiyet, sık enfeksiyon geçirme, kolesterol yüksekliği olarak karşımızı çıkmaktadır” diye konuştu.

“İYOT, KANSERE KARŞI ÖNLEYİCİDİR”

İyot düzeyinin yetişkinlerde tiroid hastalıklarının önlenmesinde ve üreme sağlığında son derece önemli olduğunu ifade eden Uzm. Dr. İyigün, “İyot, antioksidan aktivite uyararak kanser ve birçok kronik hastalığa karşı koruyuculuk sağlar. İyot planlı hücre ölümünü destekler, zararlı hücrelerin kanser öncesi hücrelerin yok edilmesine yardımcı olarak vücutta tümör gelişimini baskılar. Yani kansere karşı önleyicidir. İyot, bağışıklığımızı destekler ve en önemli etkisini tiroid bezinin çalışması üzerinde göstererek vücudun metabolik hızını kontrol ederek, vücuttaki tüm organ sistemlerinin çalışmasında etkilidir. Beslenme ve uyku döngüsünün düzenlenmesinde önemli yer tutar. Vücut ısısının ayarlanması, vücuttaki metabolizma hızının ayarlanması, vücut ağırlığının ayarlanması gibi durumlardan sorumludur. İyot fazlalığı tiroidin hızlı çalışmasına (zehirli guatr-hipertiroidi) neden olabilir, bu sebeple iyot düzeyine bakılmadan ve doktor kontrolü olmaksızın iyot takviyesi kullanmak sakıncalıdır. Spot idrarda iyot düzeyi ile eksikliği değerlendirilir. Herhangi bir tiroid hastalığı olmayan bireylerin günlük iyot ihtiyacını karşılaması önemli olup, tiroit hastalığı olan bireylerin iyotlu ya da iyotsuz beslenme konusunu mutlaka doktoruna danışması gerekir. Tiroid hastalığının tipine göre iyot tüketimi gerekliliği farklılık göstermektedir” ifadelerini kullandı.

“İYOT EKSİKLİĞİNİN ÖNLENMESİ İÇİN BESLENMEYE DİKKAT EDİLMESİ GEREKLİDİR”

İyot eksikliğinin önlenmesi için beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Medicana Kadıköy Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Dyt. Maria Tanoğlu Abdülmesih ise “Brokoli, turp, şalgam, karalahana, ıspanak, soya fasulyesi, karnabahar gibi besinleri iyot eksikliği olan bireyler kullanmamalıdır. Bu gıdalar tiroid bezinde iyodun tutulmasını zorlaştırmakta ve Guatr hastalığına neden olmaktadır. İyot eksikliği nedeniyle yaşanan sağlık sorunlarının önüne geçebilmek için normal tuzlar iyotlu tuza çevrilmiştir. Yemeklerde ve masada kullanılan tuzu iyotlu tuzla değiştirmek günlük olarak almanız gereken iyodu fazlasıyla sağlayacaktır. Ancak fazla tuz tüketimi diğer sağlık sorunlarına da neden olabileceğinden iyot içeren yiyecekleri beslenmenize ekleyebilirsiniz” dedi.

“BALIKLAR, İYOT BAKIMINDAN OLDUKÇA ZENGİNDİR”

Balıkların, özellikle tuzlu su balıklarının iyot bakımından oldukça zengin olduğunu ve iyot kaynağı olarak tüketilebileceğini ifade eden Dyt. Abdülmesih, “Yüksek oranda iyotlu balıklar arasında ilk sıralarda ton balığı, mezgit, soğuk su ve derin deniz balıkları gelmektedir. Karides ve diğer kabuklu deniz canlıları da iyot eksikliğini önlemek için kullanılabilir. Taze sebze ve meyve tüketimine özen gösterilmesi hipertiroidi ve iyot eksikliğini önlemektedir. Ispanak, kuru erik, soya fasulyesi, pazı, kabak, kuru fasulye ve sarımsak gibi sebzelerin iyot oranı yüksektir. Meyveler genellikle iyi bir iyot kaynağı olmamakla beraber 10-12 adet çilek günlük iyot ihtiyacının yaklaşık yüzde 15’ini sağlar. Süt ve süt ürünleri ile yumurta iyot bakımından zengindir. Bir kase yoğurt günlük iyot ihtiyacının yaklaşık yüzde 60’ını, 1 bardak süt yüzde 40’ını, 1 yumurta yüzde 20’sini karşılamaktadır. Deniz yosunu, en iyi doğal iyot kaynaklarından biridir. Bununla birlikte miktarı deniz yosununun türüne, büyüdüğü bölgeye ve hazırlanışına göre önemli ölçüde değişebilir. Beş yaşından küçük çocuklarda ve bebeklerde günde 90 mcg (mikrogram) iyot yeterliyken, 6-12 yaş arasında 120 mcg, 12 yaş üzerinde ise 150 mcg iyot tüketilmesi önerilmektedir. Hamilelik döneminde ise normale göre iki kat iyot ihtiyacı mevcut olduğu için çoğu durumda iyot içeren mineral ilaç takviyeleri de kullanılabilmektedir. Eksiklik durumunda erişkinlerde günlük alınması gereken miktar 300 mcg’dir. İyot eksikliği belirtilerinin görülmesi durumunda mutlaka hekime danışılmalıdır” diye konuştu.

“HAMİLELİK VE EMZİRME DÖNEMİNDE GÜNLÜK İYOT İHTİYACI 200-300 MİKROGRAM”

İyotun anne karnındaki fetüsün ve bebeklerin iskelet ve merkezi sinir sisteminin gelişiminde, vücuttaki büyüme ve gelişmeden beyin ve sinir gelişimine kadar sorumlu olan ayrıca tiroid hormonunun yapımında büyük bir rol oynadığını belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Esra Polat da “İyot ihtiyacı, hamilelik ve emzirme döneminde 200-300 mcg/gün, 0-5 yaş arası çocuklarda 90 mcg/gün, 6-12 yaş arası çocuklarda 120 mcg/gün şeklindedir. Gerekli miktarda iyot alımı olmadığında çocuklarda tiroid hormonlarının üretilememesinden kaynaklı meydana gelen zihinsel geriliklerin yanı sıra çeşitlik hastalıklarda ortaya çıkabilir. İleri derecede iyot eksikliği anne karnındaki fetüsün yeterince gelişememesine yol açabilir bu nedenle düşükler ve ölü doğumlar görülebilir” dedi.

“İYOT EKSİKLİĞİ SONUCUNDA HİPERAKTİVİTE, ODAKLANAMAMA GİBİ HASTALIKLAR ORTAYA ÇIKABİLİR”

Çocukluk dönemindeki iyot eksikliğinde ise zeka gerilikleri görülme olasılığının yüksek olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Polat, “Daha az miktarda iyot eksikliği sonucunda ise hiperaktivite, dikkat bozukluğu ve odaklanamama gibi hastalıklar ortaya çıkabilir. Bunun önüne geçebilmek adına çocukluk döneminde iyotlu tuz tüketimine ayrıca özen gösterilmeli, iyottan zengin besinlerin sık olarak tüketimine dikkat edilmeli, aralıklı olarak vitamin ve mineral testleri yaptırılmalıdır. Ayrıca alınan tuzların iyotlu olmasına, kaya tuzu ve himalaya tuzu olmamasına özellikle dikkat edilmelidir. Diğer yandan iyot sudan ve ışıktan etkilendiği için iyotlu tuzların nemli olmayan ortamda, kapalı kutuda ve karanlıkta saklanması gerekmektedir” diye konuştu.

Diğer Haberler

  1. ‘Okul başarısızlığın nedeni ‘DEHB’ olabilir’
  2. ‘Mide ve bağırsak kanserlerinin nedeni helikobakter pilori bakterisi olabilir’
  3. '2050 yılında, dünya nüfusunun yarısı miyopi olacak diye tahmin ediyoruz'
  4. 'Bazı travmalar, katarakt nedeni olabilir'
  5. ‘Türkiye’deki her 6 kişiden 1’i migren hastası’
  6. ‘Elektronik sigaralar tehlike saçıyor’
  7. ‘Diyabet sebebiyle meydana gelen görme kayıplarının yüzde 95’i erken tanı ile önlenebilir’
  8. Prof. Dr. Erdal Karaöz: Kök hücre tedavilerinde umut verici sonuçlar alıyoruz
  9. Gereksiz hasta bezi kullanımı toplum sağlığı ve çevre için riskli
  10. Medipol Acıbadem’de Kozmetik Dermatoloji ve Sağlıklı Yaşam Merkezi hizmete açıldı

© Copyright 2024

DHA