Gündem
Politika
Spor
Dünya
Ekonomi
Kurumsal
English
You are already subscribed to notifications.

TBMM Genel Kurulu'nda, 'Sokak Hayvanları' tartışması

TBMM Genel Kurulu'nda, grup başkanvekillerinin konuşma yaptığı sırada, 'sokak hayvanları' tartışması çıktı.

ABONE OL
Aliekber METE/ ANKARA, (DHA)-

TBMM Genel Kurulu, tasarruf tedbirlerine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı, 'Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini' görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı. Genel Kurul görüşmelerinde grup başkanvekillerinin söz aldığı bölümde konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Dün sokak hayvanlarına ilişkin düzenlemenin Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu'nda görüşülmesine başlandı. Hepimiz tanık olduk ki TBMM'ye asla yakışmayacak görüntüler birbiri peşi sıra ortaya çıktı. Önce Meclis kapısı barikatlarla kapandı. Kime karşı barikat yapıldı? Buraya her kesimden insan gelebilir, sokak hayvanlarının toplatılmasını talep edenler, öldürülmesini talep edenler, yaşatılmasını talep edenler. Bu insanların tamamına karşı bir barikatlama yapıldı gibi göründü ama sonra anlaşıldı ki aslında canlıyı yaşatmaya yönelik tutum alan sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri, onlar içeriye sokulmamaya çalışıldı. Peki, içeriye girebilenlere ne oldu? Önce, daracık Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu toplantı salonu gösterildi, orası kimseye yetmeyince Plan ve Bütçe Komisyonuna alındı. Plan ve Bütçe Komisyonunun koridoru polisler tarafından çevrildi. Ben Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde böyle bir manzara görmedim. Meclisin koridorlarında polisler milletvekili eşliğinde salona girmeye çalışan yurttaşları teker teker ayıklıyorlar, kollarından, bacaklarından tutarak Komisyona girmelerine engel oluyorlar, bunlar Meclis adına asla uygun görülebilecek manzaralar değildir. Ellerinizde pankartlar, milletvekilleri orada adeta olay çıksın diye uğraşıyorlar. Ben çok açık söyleyeyim: Cumhuriyet Halk Partisi burada yurttaşın sesine kulağını kabartmış durumdadır. Her canlının birlikte yaşayabileceğini öngörüyoruz. Elbette sokak köpeklerinden zarar gören yurttaşlarımızın acısını tam içimizde yaşıyoruz, bunu önlemek için gerekli önlemleri alırız ama bu öldürmeye yönelik dayatmacı ve çağ dışı uygulamalarla olmaz" ifadelerini kullandı.

'GÖZÜ YAŞLI ANNENİN ÜZERİNE YÜRÜYEN MİLLETVEKİLLERİNİ ŞİDDETLE KINIYORUM'

AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ise "Milletin iradesinin tecelligahı olan ve millet adına görev yapan milletvekillerinin orada 10 yaşında bir kız çocuğunu kaybetmiş gözü yaşlı anneye parmak sallayarak, 'Bu kadının burada ne işi var? Burada şov yapıyor' sözlerine muhatap kılınması bütün vicdanları yaralamıştır ve hakikaten, bütün Genel Kurul’un huzurunda bu davranışta bulunanları kınadığımı ifade etmek istiyorum. Aynı şekilde, kafatası parçalanmış bir yavrucağızın gözü yaşlı babasının bu durumu hissederek ifadelerini ortaya koyması ve milletvekili arkadaşımızın, 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın; önce insan' sözünün, bu kimseler tarafından alkışlanması sonucunda, bu gözü yaşlı anne ve gözü yaşlı babanın üzerine yürüyen milletvekillerini huzurunuzda şiddetle kınıyorum. Bu kabul edilemez. Nasıl bir savrulmadır, nasıl bir vicdansızlıktır. Sokak köpeklerinin de hakkını koruyacağız, çevrenin de hakkını koruyacağız ama mutlaka, yavrularımızın da hakkının sonuna kadar koruyacağız ve korumaya kararlıyız. Bu konuda hiç kimse meseleyi çarpıtmamalıdır. Bizim bu konudaki yaklaşımımız sahipsiz hayvanları sahiplendirmek, barınaklarda bu konuda sahiplerine zimmetlemektir. Bu konuda sorumluluğu da onlara yüklemek ve gözü yaşlı anne babalarının gözyaşlarını dindirmektir. Gözü yaşlı anne ve babaların gözyaşlarını dindireceğiz. Hayvanların hakkını koruyarak, insanımızın hakkını koruyarak, çevrenin hakkını koruyarak bu problemi çözüme kavuşturacağız" diye konuştu.

'SOKAKLAR GÜVENLİ DEĞİLSE AKP YÖNETİMİNİN BİR SONUCUDUR'

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Akbaşoğlu'nun sözleri üzerine, "Ben, şüphesiz, Sayın Akbaşoğlu gibi, sesimi yükselterek sözümün gücünü artırmaya çalışmayacağım. Son derece makul bir ses tonuyla düşüncelerimi ifade etmeye çalışacağım. İstanbul ve Ankara, 1994 yılından 2019 yılına kadar kesintisiz 25 yıl AKP'li belediye başkanları tarafından yönetildi. Merkezi hükümet 2002'den 2024'e kadar kesintisiz 22 yıldır AKP hükûmeti tarafından yönetildi. Dolayısıyla, bugün bu memlekette sokaklar güvenli değilse, sokak hayvanları sorunu varsa sorunu saptayamayan, uygun çözüm yaratamayan belediyeler ile merkezî Hükümet arasında bir eşgüdüm sağlayamayan, fon oluşturamayan vizyonsuz AKP yönetiminin bir sonucudur. Bu sonucu alıp muhalefete yüklemeye çalışmak bir AKP klasiği" dedi.

'İDDİASINI İSPATLAMAYAN MÜFTERİ VE YALANCI KONUMUNA DÜŞER'

Günaydın'ın açıklamaları üzerine yeniden söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, "Şunu çok açık ve seçik bir şekilde ifade edeyim: Biz ne yaptığımızın farkındayız. Milletimizin gündemi neyse o gündem bizim gündemimizdir. 85 milyonun tamamını kuşatacak, kucaklayacak bir yaklaşımı ve hayvanların hakkını da çevrenin hakkını da insanların hakkını da gözeterek her hak sahibinin hakkını tastamam tahakkuk ettirmeye dönük bir yaklaşım içerisindeyiz. Daha önce çıkarmış olduğumuz kanun, 'Yakala, kısırlaştırır ve sal' şeklindeydi, 'Aldığın yere bırak' şeklindeydi. Şimdi de, 'Yakala kısırlaştır, tut, sahiplendir' şeklinde. Sahiplerinin de sorumluluğunu ortaya koyan bir düzenlemeyi muhtevi. Bununla beraber şunu ifade edeyim, daha önce zikredildi: İdari Mali İşler Başkanı olarak görev yapan Doçent Doktor Metin Kıratlı Bey, evet, Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandı. Daha önce Adalet Bakanlığında farklı görevlerde bulunmuştur, kürsü hakimliği yapmıştır, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü yapmıştır. Hukukçudur ve bütün vasıfları da anayasal anlamda da ilgili kanun, mevzuat anlamında da Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmeyi kazandırır, hak kazandırır niteliktedir. Aynı zamanda kendisiyle ilgili FETÖ’cü birtakım sitelerin işte 2 kişiyle yemek yenmiş de 168 bin lira fatura ödenmiş. Bunu kim iddia ediyorsa müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Metin Kıratlı’yla ilgili yemek faturasından, meblağından bahsedenler, burada bu faturayı herkesin gözü önünde ibraz etmek mecburiyetindedirler. Aksi hâlde, müfteri ve yalancı konumuna düşer" değerlendirmesinde bulundu.

'DÜNYANIN HERHANGİ BİR ÜLKESİNDE BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ'

Akbaşoğlu'nun açıklamaları üzerine yeniden söz alan Günaydın, "Şimdi, bir mantık teorisiyle gidebilmemiz lazım. Ben Metin Kıratlı’nın hukuki yeterliliğini tartışmadım, böyle bir konu açılırsa bunu da yaparız. Sorum şu kadar basit, Şu anda Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet memuru olan bir kişi Recep Tayyip Erdoğan’ı yargılamakla görevli olan Yüce Divan sıfatıyla bunu yapmak durumunda olan Anayasa Mahkemesine üye olarak atandı. Bu, dünyanın herhangi bir hukuk ülkesinde olamaz diyorum. Arkadaş, bana diyor ki, 'O hukuk doçentidir.' İster profesör olsun, ister doktor olsun; arkadaş, buna bir cevap ver. Konu bu kadar, konudan bu kadar kaçarak nereye varacaksınız? Başka bir şey daha söyleyeceğim. Türkiye'de ne varsa hoşunuza gitmeyen ya FETÖ’cü yapmıştır, ya PKK’lı yapmıştır, ya DHKP-C’li yapmıştır. Yani bu arkadaşlar 2 kişi, adı, soyadı, AKP il başkan yardımcısı, restoranın adı, bunların tamamı ortaya konuldu, fiyat ortaya konuldu" ifadelerini kullandı.

'MİLLETİMİZ KİMİN SAMİMİ OLDUĞUNU GÖRÜYOR'

Günaydın'ın sözleri üzerine Akbaşoğlu, "Hukukun genel kuralını hatırlatmak en tabii ve en yalın bir durum değil midir? İspatta bulunması gereken iddia sahibi değil midir? Ben de sizle ilgili afaki bir şeyler söyleyeyim; ‘Çamur at, izi kalsın.’ diye iftiralar üzerinize yapışsın, sonra da siz onun olmadığını ispatlamaya çalışın. Dünyada nerede görülmüş böyle tersine ispat sistemi ancak muhalefet mantığında var bu ispat sistemi. Hakikaten, anlamlandırmada güçlük çekiyorum. Ben hukukçuyum. Sonuç itibarıyla, hakikaten kendisi de biraz evvel içerik tartışmasına girdi ama tamamen kendisiyle çelişen bir yaklaşımda bulundu. Ben bunu yakıştıramadım. Milletimiz kimin samimi, kimin numaracı olduğunu görüyor ki yani bizi iktidarda tutuyor Allah’a çok şükür" diye konuştu.

'ŞEREFSİZSİN LAFLARI ARTIK KOKTU'

Akbaşoğlu'nun açıklamalarına cevaben yeniden söz alan Günaydın, "Kuşkusuz, kişisel bir polemik peşinde değilim ama insanı motive ediyor arkadaşın konuşmaları, gerçekten motive ediyor. Yahu, sen siyasetçisin kardeşim, birisi senin hakkında bir şey söylediği zaman, 'İddianı ispatlayamazsan şerefsizsin' diyerek buralardan bağıramazsın çünkü sen milletvekilisin, çünkü sen Anayasa Mahkemesi üyesisin, çünkü sen Cumhurbaşkanlığının bilmem ne başkanısın. Adamlar fotoğraf koyuyorlar oraya, o restoranda oturmuşsun, AKP il başkan yardımcısıyla beraber oturmuşsun. Sen de de ki, 'Ben siyasetçiyim, halkıma karşı hesap veririm' ve çık, böyle bir şeyin olmadığını ispat et. Sen ne diyorsun? 'İspat etmeyen şerefsizdir' ya, karnımız doydu taştı bu, 'İspat etmeyen şerefsizdir' laflarıyla. Biz siyasetçiyiz, biz hesap verme yükümlülüğüyle sorumluyuz. Ben kendi adıma söyleyeyim: 60 yaşındayım, otuz yıldır siyaset yapıyorum. Yolda bir adam çevirip benim yakama yapışıp, 'Arabanı nasıl aldın, hesap ver. Evini nasıl aldın, hesap ver' diyebilir. Bunların tamamının hesabını ben onlara vermekle yükümlüyüm çünkü ben siyasetçiyim. 'Şerefsizsin' falan lafları artık koktu, koktu, bunlardan bıktık" dedi.

'ŞEREFSİZ KELİMESİNİ KULLANMADIM'

Tartışmaların sürmesi üzerine yeniden söz alan Akbaşoğlu, "Biraz evvel bana atfen bir kelime vurgusu yapıldı. Benim kelimelerim çok net, hukuki kelimeler. 'Şerefsiz' kelimesini kullanmadım, bakılabilir; 'Müfteri' kelimesini kullandım, tutanaklara bakılabilir. 'Müfteri” demek, iftira atan, gerçek dışı, yalan isnat eden demektir. Şerefsiz ise başka bir anlam boyutundadır" değerlendirmesinde bulundu.

'GENEL KURUL SALI GÜNÜ TOPLANACAK'

AK Parti'nin 16 Temmuz Salı günü Meclis Başkanlığı'na sunduğu, '22 Temmuz Pazartesi günü Meclis Genel Kurulu'nun toplanmasına ilişkin çalışma önergesi' Genel Kurul tarafından kabul edilmişti. Ancak bugünkü oturumda tüm siyasi partilerin verdiği, 'Genel Kurulun daha önce haftalık çalışma günlerinin dışında çalışılmasına karar verilen 22 Temmuz Pazartesi günü, toplanmaması' önergesi kabul edildi. Kabul edilen önergeye göre daha önce 22 Temmuz Pazartesi günü toplanması planlanan TBMM Genel Kurulu, 23 Temmuz Salı günü toplanacak.

'KIBRIS BARIŞ HAREKATI TEZKERESİ KABUL EDİLDİ'

Genel Kurul'da siyasi parti gruplarının Meclis Başkanlığına sunduğu önergelerin ardından Meclis Başkanı Celal Adan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un imzasını taşıyan, 'Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50'nci Yıl Dönümüne İlişkin' tezkeresini okuttu. Kurtulmuş, tezkerede Kıbrıs Türk haklının Barış ve Özgürlük Bayramı'nı içtenlikle tebrik ettiklerini belirterek, "20 Temmuz, yıllardır çektiği acı ve zorluklara cesaret ve sabırla karşı koyan Kıbrıs Türk halkının kurtuluş günüdür. Ada’daki egemenlik haklarının ve eşit statüsünün korunmasının sembolüdür. 1963 yılında Kıbrıslı Rumların ortaklık devletini gasbetmesiyle başlayan, sürgün ve katliamlarla devam eden karanlık dönem bu harekatla son bulmuş, Kıbrıs Türkünün varlık ve güvenliği teminat altına alınmış, adada huzur ve güven ortamı tesis edilmiştir. İzleyen yarım asır boyunca Kıbrıs Adası’nda kan dökülmemiş olması, barış harekâtının kalıcı mirası ve başarısının tartışılmaz kanıtıdır. Adını barıştan alan, Kıbrıs Türkünü mutlak bir yok oluştan kurtaran bu harekat, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1960 Garanti Anlaşması’ndan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri temelinde icra edilmiştir. Bu sayede Ada’nın Enosis hayalleriyle ve bir oldubittiyle ilhakının da önüne geçilmiştir" ifadelerine yer verdi.

'KIBRISLI TÜRKLER HAKSIZ VE İNSANLIK DIŞI BİR AMBARGOYA MARUZ KALMIŞTIR'

Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman askerlerinin Kıbrıslı mücahitler ile birlikte zafere ulaştığını belirten Kurtulmuş, "Bağımsız Kıbrıs Türk devletinin teşekkülünde atılan ilk adım olmuştur. Bu vesileyle, harekât kararını alan Başbakan Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ı, zorluklarına rağmen harekâtı büyük bir başarıyla icra edip zaferle sonuçlandıran Genelkurmay Başkanı Semih Sancar’ı, bağımsızlık mücadelesinin öncü isimleri Doktor Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ı saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyoruz. Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesinde omuz omuza çarpışan Mehmetçik ve mücahitlerimizi, harekâtın isimsiz kahramanlarını, şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyoruz. Geride bıraktığımız 50 yılda Barış Harekatı’nın açtığı yolda başarı ve güvenle yürüyen Kıbrıs Türkleri, 1983 yılında, Kurucu Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş’ın önderliğinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan ederek egemenlik mücadelelerini taçlandırmıştır. Kıbrıs Türkü Türkiye'nin de desteğiyle adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için iyi niyetle çaba sarf etmiştir. Ancak 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakere sürecinde Türk tarafının yapıcı rolüne rağmen Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle sonuç alınamamıştır. Kıbrıslı Rumlar Avrupa Birliği üyeliğiyle ödüllendirilirken Kıbrıslı Türkler haksız ve insanlık dışı bir izolasyona, kısıtlama ve ambargolara maruz kalmıştır. Kıbrıs Türkü bu duruma ne layıktır ne de razıdır. Oyalanmaya, siyasi eşitliği ve Ada’nın doğal kaynaklarını eşitlik temelinde paylaşımı öngörmeyen önerilerle zaman kaybına tahammülleri de kalmamıştır. Artık Ada’da tek ve kesin çözüm Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarının teslim edilmesi, egemenlik eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesidir" dedi.

'ULUSLARARASI TOPLUMU KKTC'Yİ HAK ETTİĞİ ŞEKİLDE TANIMAYA DAVET EDİYORUZ'

Kurtulmuş, iki devletli çözüm siyasetinin Akdeniz bölgesindeki istikrar ve kalıcı barışı sağlamanın tek yolu olduğunu vurgulayarak, "Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik teşebbüslerin bu gerçek üzerine inşa edilmesi şarttır. Kıbrıs Türk Devleti’nin uluslararası toplumun bağımsız ve eşit egemen bir üyesi olarak hak ettiği yeri alması daha fazla tehir edilemez. Bu çerçevede, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatında ve Türk Devletleri Parlamenter Asamblesinde gözlemci üye statüsü kazanması memnuniyet vericidir. Bu gelişmelerin ileri adımlarla tamamlanması en tabii beklentimizdir. Uluslararası toplumu Ada’daki gerçekleri kabul ederek Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı insanlık dışı izolasyona bir an önce son vermeye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni hak ettiği şekilde tanımaya davet ediyoruz. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle birlikte bu yöndeki gayretlerimizi sonuca ulaşana dek sürdüreceğimizi vurguluyoruz. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve refahının teminatı olmaya devam edecek, garantör devlet ve anavatan olarak sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmeyi sürdürecektir, Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarının aşındırılmasına hiçbir şekilde müsaade etmeyecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne tam desteği her koşulda ve kesintisiz olarak devam edecektir. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50'nci yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu tarihî günde Kıbrıslı soydaşlarımızla gönül ve dava beraberliğimizi teyit ediyoruz, sarsılmaz birlik ve dayanışmamızı bir kez daha tüm dünyaya ilan ediyoruz. Kıbrıs Türkleri, sonsuza kadar bağımsız devletlerinin çatısı altında ve kendi bayraklarının gölgesinde barış, huzur ve güvenle yaşamaya devam edecektir. Bu bildirinin oylanarak kabul edilmesi ve alınan kararın Resmî Gazete'de yayımlanması hususunu Genel Kurul’un tasviplerine arz ederim" İfadelerini kullandı.

‘KAMUDA TASARRUF TEDBİRLERİNİ İÇEREN YASA TEKLİFİ, TBMM'DE KABUL EDİLDİ’

Kıbrıs Barış Harekatı’na ilişkin tezkerenin kabul edilmesinin ardından Meclis Başkanvekili Celal Adan, birleşime ara verdi. Aranın ardından yeniden toplanan Genel Kurul'da, kamuda tasarruf tedbirlerine ilişkin düzenlemeler içeren, 'Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' üzerine görüşmelere başladı. 32 maddeden oluşan kanun teklifinin 8'nci ve 12'nci maddelerinde kısmi eklemeler ve değişiklikler yapıldı. Bugün yapılan görüşmelerde ise kanun teklifinin yürürlüğe gireceği tarih 1 Eylül yerine, 1 Ocak tarihinden itibaren yürürlüğe girilmesine dair önerge kabul edildi. Ayrıca kamuda tek maaş alınmasına ilişkin düzenlemeleri içeren kanun teklifinin 29'ncu maddesinde değişiklik yapılmasını içeren önerge de kabul edildi. Önergeye göre, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait tüm ortaklıkların madde kapsamına alınması ve kamu görevlileri dışından madde kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları ile kamunun pay ve temsil hakkı olan kurum ve kuruluşlara atananlar içinde uygulanacak.

'TAŞIT VE İŞ MAKİNELERİNİN SATIŞI ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞINDA OLACAK'

Karayolları Trafik Kanunu'nda tanımlanan taşıt ve iş makineleri ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na devredilen taşıt ve iş makinelerinin idareler adına bütüncül ve hızlı bir şekilde, belirlenecek esas ve usuller çerçevesinde satışının gerçekleştirilmesi amacıyla, yetki Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'na veriliyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ayrıca ihale sürecinin yürütülmesi, danışmanlık hizmeti alımı, 'Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun Hükümleri' çerçevesinde gerçekleştirilecek giderleri fondan karşılayacak. Satış bedellerinden masraflar düşürülecek ve kalan tutar genel bütçeli idareler için Hazine ve Maliye Bakanlığı hesabına aktarılırken, diğerlerinde ise ilgili idare muhasebe birimi hesaplara yani genel bütçeye veya kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılacak. Ayrıca Damga Vergisi Kanunu'nda değişiklikle Sanayi ve Teknoloji Bakanı ile yatırımcılar arasında imzalanan ve yatırım teşviklerine ilişkin hükümler içeren yatırım sözleşmeleri, yatırım teşvik belgelerine istinaden uygulananlara benzer şekilde damga vergisinden istisna tutulacak.

'PETROL İSTASYONU DIŞINDA AKARYAKIT İKMALİ YAPILACAK YERLER SINIRLANDIRILIYOR'

Kanun teklifi, teknolojinin gelişmesiyle birlikte enerji piyasalarındaki koşullara yönelik ilgili mevzuatta değişiklikleri de içeriyor. Bu kapsamda, 'Petrol Piyasası Kanunu'nda değişiklik yapılarak, akaryakıt istasyonu dışında vatandaşların ihtiyaçları için belirli şartlar dışında akaryakıt ikmali yapılacak yerler sınırlandırılıyor. Benzer bir şekilde 'Doğalgaz Piyasası Kanunu'nda' değişiklikler planlanıyor. Buna göre, Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi'nin (BOTAŞ) nakit yönetimini sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için doğalgaz ithalatından kaynaklanan şirketin ödenmemiş her türlü vergi, fon ve paylar ile idari para cezaları, bunlara bağlı gecikme zammı ve gecikme faizlerinden oluşan borçları, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından görevlendirme bedeli alacaklarına karşılık mahsup edilecek. Hazine ve Maliye Bakanlığı görevlendirme bedeli tutarını tespit etme ve terkin işlemlerini belirlemek için yetkili olacak. Tüm bunların yanı sıra 'Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' ile 'Kamu İhale Kanunu'nda' yapılan doğalgaz alımlarına yönelik değişikliğe yönelik iptal kararı ile BOTAŞ'ın alım yapacağı her türlü doğalgaz alımı ihalesi, Kamu İhale Kanunu'ndan istisna tutulacak. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı doğrultusunda yeniden düzenlenen maddeyle, BOTAŞ'ın doğalgaz alımı, alım sürecinin yürütülmesi, sonuçlandırılması, piyasa koşulları, gizlilik, güvenirlik ve kaynakların verimli kullanılması hususlarında Cumhurbaşkanına yetki veriliyor.

'HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI TASARRUF TEDBİRLERİNE UYULUP UYULMADIĞINI DENETLEYECEK'

Kabul edilen kanun teklifi ile birlikte hibrit araçlardaki ÖTV oranlarında değişikliğe gidiliyor. Sadece araç dışından şarj edilebilen hibrit elektrikli araçlardan ağırlıklı birleştirilmiş kilometre başına karbondioksit emisyonu 25 gramın altında elektrik enerjisiyle 70 kilometre ve üzerinde olanlardan Özel Tüketim Vergisi oranlarında indirime gidiliyor. Diğer taraftan kamu kurum ve kuruluşlarının harcama ve uygulamalarının tasarruf tedbirlerine uyup uymadığını önce ilgili bakanlık ardından da Hazine ve Maliye Bakanlığı izleme ve denetleme sonucunda alınan tedbirlere aykırı hareket edilmesi durumunda ilgili mevzuat uyarınca disiplin hükümlerini uygulayacak. Memurlar için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125'nci maddesi baz alınarak kamu görevinden çıkartılma dahil maaş kesintisi, kınama cezası ve benzeri disiplin cezaları uygulanacak. Hazine ve Maliye Bakanlığı, denetleme sonucundaki verileri Cumhurbaşkanlığına bildirecek.

'KAMU GÖREVLİLERİNE KURUM İÇİ VE KURUM DIŞI AYRIMI YAPILMAKSIZIN TEK ÖDEME YAPILACAK'

Diğer taraftan kanun ile birlikte 631 Sayılı, 'Kanun Hükmünde Kararname' uyarınca yönetim kurulu, denetim kurulu ve benzeri organlarda görev alan memurlara ve diğer kamu görevlilerine tek bir yerden ödeme yapıldığına dair kararnamenin kapsamı genişletiliyor. Böylelikle özel veya kamu ayrımı gözetmeksizin her türlü statüdeki kurum ve kuruluşun yönetim ve denetim organlarında görev alan her statüdeki kamu görevlilerine, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri ve il genel meclis üyeleri de dahil olmak üzere, kurum içi ve kurum dışı ayrım yapılmaksızın tek bir ödeme yapılacak. Birden fazla görev yapan kamu görevlilerinin maaşlarına üst sınır limiti getirilirken sınırı aşan ücretler Hazine ve Maliye Bakanlığına devredilecek.

'DEPREM İLLERİ 2023 NÜFUS SAYIMINA GÖRE PAY ALMAYA DEVAM EDECEK'

Kanun ile birlikte 6 Şubat depremlerinden etkilenen ve afet bölgesi olarak ilan edilen illerdeki vatandaşların başka şehirlere göç etmesi nedeniyle İller Bankası'ndan belediyelere aktarılan payın düşmemesi amacıyla 2023 yılı ocak ayı nüfus verileri temele alınarak pay aktarımı sürdürülecek. İller Bankası'nın etkinliğinin artırılması amacıyla sermaye tavanı artırılarak 9 milyardan 60 milyar liraya çıkarılıyor. Ayrıca, devlet desteklerin izlenmesi ve denetlemesi hakkında kanununda yapılacak değişiklikle, devlet desteklerinin bildirimi ve denetlemesine ilişkin yönetmelikler Cumhurbaşkanınca alınacak karar üzerine yürürlüğe girecek. Diğer taraftan Strateji ve Bütçe Başkanlığı, kamu kurum ve kuruluşları, teşebbüslere mali fayda sağlayan uygulamalarına ilişkin her türlü kayıt ve veriyi, bünyesindeki bilgi sistemine aktaracak. Ayrıca kamu kaynaklarının aktarıldığı kurum ve kuruluşların denetimi de Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nda olacak.

'ANAYASA MAHKEMESİ’NİN AVUKATLARA YÖNELİK İPTAL ETTİĞİ MADDE DÜZENLENİYOR’

Gelir İdaresi Başkanlığına ait defterdar kadrosu, mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük hakları bakımından vergi daire başkanı kadrosuna denk olacak. Düzenlemeye göre, 1 Eylül 2024 tarihi itibariyle kadroları kaldırılan, 'Defterdar Yardımcısı' unvanlı personel, kadro derecelerine uygun olarak Gelir İdaresi Başkanlığı taşra teşkilatında bulunan Gelir İdaresi Grup Müdürü kadrolarına başkaca bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılacak. Teklifle birlikte, Anayasa Mahkemesi'nin, avukatların, 'Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun' kapsamında yükümlü sayılmasına ilişkin iptal kararı yerine avukatların taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması gibi işlerle sınırlı olarak Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından yükümlü olarak belirleniyor. MASAK tarafından verilen idari para cezalarına ilişkin ihtilafların görüşüleceği sulh ceza mahkemesi yerine idari yargı mahkemeleri yetkilendiriliyor.

Diğer Haberler

  1. Bahçeli: İmralı ile sağlanacak görüşmeler sonucunda terör örgütünün lağvedildiği açıklanmalı
  2. Ömer Çelik: Türkiye, tarihin doğru tarafında durdu
  3. TBMM'de bu hafta 'Devlet Memurları Kanunu' görüşülecek
  4. Bakan Uraloğlu: ARFF ekipleri 2024'te 481 acil duruma müdahale etti
  5. Türkiye'den Pakistan'a taziye mesajı
  6. Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan helikopter kazasında vefat edenlere taziye mesajı
  7. Bakan Uraloğlu: 2024'te 4 bin 579 gemi denetlendi
  8. Bakan Güler: Suriye'de önceliğimiz, PKK/YPG terör örgütünün bir an önce tasfiye edilmesi
  9. Özgür Özel: Suriye'de acilen demokratik rejimin inşası elzemdir
  10. Bakan Yumaklı: Bal üreticilerinin başka işlere iştirak etmelerine izin vermeyeceğiz

© Copyright 2024

DHA