Güçlüer: ABD, Kaşıkçı cinayetine sahip çıkmıyor, Prens Selman kral da olur
Güvenlik Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Eray Güçlüer, Joe Biden yönetiminin ABD istihbarat raporunda Cemal Kaşıkçı cinayetine onay verdiği belirtilmesine rağmen Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'a direkt yaptırım uygulamamasına tepki gösterdi. Güçlüer, "Amaç Prens Selman ile Trump'ın bağlantısını kesmek. Kaşıkçı cinayetine gerçekten sahip çıkılsa Selman'ın şu anda o koltukta oturmaması lazım. Selman kral da olur, ABD elemanı olarak ülkeyi yönetmeye devam edecektir" dedi.
Altınbaş Üniversitesi’nden Güvenlik Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Eray Güçlüer, gündemdeki ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Veliaht Prens Muhammed Bin Selman'a Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle yaptırım uygulamaması, Ermenistan’daki darbe girişimi ve Amerika’nın Yunanistan’daki varlığını artırmasına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
"BIDEN, KAŞIKÇI CİNAYETİNİ ALGI OPERASYONU İÇİN KULLANIYOR"
Biden'ın insan hakları ve demokrasiye dünya genelinde daha çok önem vereceğini söyleyerek, düşünsel bir hareket başlatmak istediğini aktaran Güçlüer, "Kendisini insan hakları savunucusu haline getirerek dünya kamuoyunda olumlu geri dönüşler almak istedi. Gerçekten insan hakları savunulsa, bu güzel bir şey olur. Biden Cemal Kaşıkçı cinayetini kendi hümanist propagandasına alet etmeye çalıştı. Kaşıkçı cinayetini işleyenler korunurken böyle bir algının oluşturulmaya çalışılması çifte standartlık anlamına gelmektedir” diye konuştu.
“BIDEN GERÇEKTEN İNSAN HAKLARI PEŞİNDE DEĞİL”
Güçlüer, "CIA tarafından hazırlanan raporda, ölüm emrinin prens Muhammed Bin Selman’ın bizzat verdiği yazıyorken, yaptırımlar listesinde adının olmaması, rapordan 3 kişinin adının sonradan silinmesi Biden’ın gerçekten insan hakları ve demokrasi peşinde değil sadece bu yönde bir algı oluşturmak çabasında olduğunu gösteriyor. Bu algı operasyonuna Kaşıkçı cinayetinin alet edilmesi vahim bir durum. Dolayısıyla ABD emperyalist politikalarında geçmişe göre çok büyük bir değişiklik olmayacağını anlıyoruz” ifadelerini kullandı.
"AMAÇ TRUMP İLE MBS’IN BAĞLARINI KESMEK"
Prens Selman ile Trump’ın bağlantısının kesilmesinin amaçlandığını vurgulayan Güçlüer, "Çünkü özellikle ekonomik açıdan aralarında güçlü bir bağ vardı. Ayrıca, yeni ABD yönetimi, Suudi yönetime ayar vermeye çalışıyor. Kaşıkçı cinayetine gerçekten sahip çıkılsa Selman’ın şu anda o koltukta oturmaması lazım. ABD’nin bunu yaptıracak gücü var. Selman, kral da olur, ABD elemanı olarak ülkeyi yönetmeye devam da eder" dedi.
"ERMENİSTAN’DA HALKIN TAVRI BELİRLEYİCİ OLACAK"
Ermenistan’ın, Azerbaycan ile girdiği savaşta ordusunun büyük bir bölümünü kaybettiğini belirten Güçlüer, "Paşinyan, ülkesini kaybedeceği bir çatışmaya sokmuştur. Dolayısıyla çok ciddi can ve ekonomik kayıpları ile psikolojik travma ortaya çıktı. Bu da Ermenistan’da yeni bir dengenin oluşmasına yol açtı. Bundan sonraki süreçte halkın tavrı belirleyici olacaktır. Halk, ne 2018 yılında ABD darbesiyle başbakan olan Paşinyan’a ne de neredeyse bütün subayları Rus Harp Okulları’nda yetişmiş Ermenistan ordusuna güveniyor, sıkışmış durumda. Bundan sonraki süreçte ya Paşinyan bir olaya kurban gidebilir ya da halkı, Paşinyan’ın yanına itilmesini sağlayacak provakatif eylemler olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
"ASIL MESELE ABD VE RUSYA’NIN GÜÇ MÜCADELESİ"
Paşinyan’ın koltuğu bırakmayacağını aktaran Güçlüer, "Asıl mesele Rusya ve ABD arasındaki mücadelenin sonuçlarının ne olacağı. Ermenistan üzerindeki bu mücadelenin kısa süreli olmayacağını tahmin ediyorum. Irak, Suriye ve Libya’da bunu gördük. Genellik böyle güç mücadelesinin görüldüğü ülkeler istikrarsızlaşıyor. Bu istikrarsızlık İran’a sıçrayabilir, Hazar’ın doğusundaki diğer ülkeleri de etkileyebilir. Ülkede seçim yapılsa bile bu istikrarsızlık durmaz. Çünkü yaşanan bu olaylar Ermenistan dışındaki dinamikler nedeniyle gerçekleşiyor. Her şeye rağmen Paşinyan, ABD desteği olduğu için koltuğunda oturuyor, yoksa gitmesi gerekirdi. Bundan sonra da aldığı destekle gitmeyecek gibi duruyor” diye konuştu.
"YUNAN HALKI UYANMAYA BAŞLADI"
Yunanistan’ın bir süredir Türkiye ile kriz yaratmak üzerine oluşturduğu politikaların halk üzerinde giderek zayıfladığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Eray Güçlüer, "Türk düşmanlığı üzerinden üretilen politikalarla iç kamuoyunu manipüle etme stratejisine Yunan halkı gördüğümüz kadarıyla uyanmaya başladı. ABD, Dedeağaç ve Yunanistan ana karasında diğer dört ana üs bölgesi ile Girit ve Güney Kıbrıs’a konuşlandı. Ayrıca Suudi Arabistan, BAE, Mısır gibi NATO üyesi olmayan ülkelerin bu üsleri kullandıklarına dair bilgiler var" ifadelerini kullandı.
"YUNANİSTAN, ABD TARAFINDAN İŞGAL EDİLMİŞTİR"
Adı konulmasa bile Yunanistan’ın işgal edildiğini vurgulayan Güçlüer, "Savaşsız işgal işte bu şekilde gerçekleşiyor. Yunanistan, ABD tarafından işgal edilmiştir, nedeni ilerleyen zamanda ortaya çıkacaktır. Türkiye, İran, Rusya hattını stratejik olarak çevreleme söz konusudur. Yunan halkı işte bunun farkında vardı ve hükümetle aynı fikirde değiller. Dolayısıyla bu problem Yunanistan’ı daha da karıştıracak gibi görünüyor" dedi.